18 Nisan 2014
Sayi: KB 2014/16

Taksim, 1 Mayıs’ı dövüşerek kazanma bilincidir
Rojava’ya gerici kuşatma
Sömürü ve kölelik düzeninin bekası için
MİT yenileniyor!
Sendikaların 1Mayıs’a ilişkin utumları ve görevler!
“Taksim 1 Mayıs alanıdır!”
Ankara’da birleşik, kitlesel ve devrimci 1 Mayıs’ı örgütleme sorumluluğu!
1 Mayıs’ta: “Her yer Taksim, her yer direniş!”
Yaşam hakkımızı savunmak için 1 Mayıs’a!
BDSP 1 Mayıs’a hazırlanıyor!
Kapitalizm işçileri de çocuklarını da öldürüyor!
Roboski katliamının istihbaratı MİT’ten
Ethem şüpheli,
katil polis mağdur!
Yağmaya, talana, özelleştirmelere, taşerona karşı topyekûn direniş!
Legrand’da işten atma saldırısı
İhanetinizin üzerini örtmenize izin vermeyeceğiz!
Greif işçilerinden ihanete karşı açıklama
İhanet çetesi Greif’te satış sözleşmesini imzaladı
Bu ne kibir, bu ne sorumsuzluk!
Greif’te polis Ali İsmailler yaratmak için saldırdı!
Greif polis saldırısı devletin en üst kurumlarında planlanarak hayata geçirildi
Greif’te direniş kapıda sürüyor!
Greif işgalini kırmak için seferber oldular
Hatice Yürekli yoldaşı ölümünün 14. yılında saygıyla anıyoruz
Batı ve kukla yönetimden yaptırım ve savaş tehditleri
Ruanda soykırımının
20 yılda gösterdikleri
Manisa İKSD’den
coşkulu etkinlik
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Roboski katliamının istihbaratı MİT’ten

 

28 Aralık 2011’de, 28’i aynı aileden on yedisi çocuk 34 Kürt köylüsünün Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilmesinin ardından devlet kademesinden çeşitli açıklamalar gelmişti.

Teröristler vuruldu” yalan

Katliamın üzerinden 12 saat geçtikten sonra TSK şu açıklamayı yapmıştı: “Bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.”

Erdoğan, 29 Aralık’ta cenazeler defnedilirken ilk açıklamasını yapıyordu: “40 kişilik bir grubun olması daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşınmasını hatırlatıyor. O zaman da niye bunlara müdahale edilmemişti denmişti.” Bir gün sonra da “Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum” demişti.

Erdoğan ayrıca istihbaratın MİT’ten geldiği yönlü haberleri yalanlayarak, bu iddianın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik bir saldırı olduğunu söylemişti.

Failler serbest, katledilenlerin yakınları suçlu!

Devam eden süreçte Roboski Katliamı devlet tarafından “kaza” olarak adlandırılırken, sorumlular hakkında cezai işlem yapılması bir tarafa soruşturma bile yürütülmedi. Askeri savcılık kararında ‘’TSK personeli TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra etmişlerdir’’ denilerek takipsizlik verildi. Katledilenlerin yakınları olan Roboskililer’in ise evleri basıldı, göz altına alındılar. Katliamın üzerini kapatmak için ailelere kan parası teklif edildi. Ancak aileler bunu reddederek sorumluların ceza almasını istediler.

İstihbarat MİT’ten

Roboski katliamı ile istihbaratın nerden geldiği bir sır olarak saklanmaya, üzeri örtülmeye çalışıldı. Katliamın MİT bağlantısının yeniden tartışılmasının nedeni ise Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan gelen itiraf gibi bir açıklama oldu. Atalay, MİT kanunu ile ilgili bilgi verirken katliam istihbaratının MİT’ten geldiğini şöyle teyit etti: “Yurtiçinde ağırlıkla sınır ve sahil bölgelerinde TSK’nın bütün operasyonlarının istihbaratını MİT verir.”

Atalay’ın bu açıklaması “Yurtiçinde ve sınır bölgesinde” olan Roboski’ye fazlasıyla uymaktadır. Tariflenen bölgelerde “TSK’nın bütün operasyonlarının istihbaratını MİT” verdiğine göre, katliamda MİT de doğrudan sorumludur. Ancak bu insanlık suçunun sorumluluğu devletin sadece bir iki kurumuna ait değildir. Doğrudan devlet organizasyonuyla yaşanan bir katliamdır Roboski.

 

 

 

 

12 kişinin yüzü değiştirilmiş

 

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Tanık Koruma Kanunu ilgili bir soru önergesine verdiği yanıtta, Tanık Koruma Kanunu kapsamına giren 12 kişinin fizyolojik görünümünün değiştirildiğini söyledi.

Ayrıca Tanık Koruma Kurulu kararları ile 105 tanık, 168 tanık yakını olmak üzere 273 kişi hakkında koruma tedbirinin uygulandığı ifade edildi.

Adalet Bakanı, Tanık Koruma Kanunu’nun “Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi” tedbirinin, tanık ve tanık yakını olmak üzere toplam 109 kişi için geçerli olduğunu söyledi.

Kurul tarafından Tanık Koruma Kanunu kapsamında uygulanmakta olan tedbirlerin; “fiziki koruma sağlanması, kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi, geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddi yardımda bulunulması, çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi, yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması, fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi” olarak ifade edildi.

Benzer bir olay Mart aynı başında da gündeme gelmişti. Ergenekon Davası’nın gizli tanığı Efe’nin savcılıktan kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra gizli tanık koruma programına alınarak adı ve yüzü değiştirilip tekrar savcı olarak görevlendirildiği ortaya çıkmıştı. Avukat Turgut Kazan, Ergenekon’un gizli tanığı Efe’nin, İliş eski Savcısı Bayram Bozkurt olduğunu iki ayrı dosyadaki bire bir aynı imzaları delil göstererek açıklamıştı. Savcı Bozkurt’un eşinin de kimliği değiştirilerek yeni görevler verilmişti.

Bu ve benzeri yöntemlerin açıklanan sayıyla sınırlı olmadığını düşünmek için yeterli sebep var. Rejim, derin ve kirli işlerini yaptırdıklarına hem yeni bir yüz ve kimlik, hem de yeni görevler vermeye devam ediyor.

 

 

 

 

Yolsuzluk eylemine katılanlara soruşturma

 

17 Aralık’tan sonra iyice açığa çıkan rüşvet ve yolsuzluk çarkına karşı birçok ilde eylemler yapılmıştı. Antalya’da da ‘Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri’ tarafından 26 Aralık Perşembe günü bir eylem gerçekleştirilmişti. Bu eyleme katılanlar hakkında savcılık ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini aşağılamak’ suçundan soruşturma başlattı.

Haklarında soruşturma açılan ve polis tarafından ifadeye çağrılanların çoğunun üniversite öğrencileri olduğunu belirten Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Antalya Şube Başkanı Nusret Gürgöz şunları söyledi: “Eylem nedeniyle ifadeye çağrılan 4 üniversite öğrencisi müvekkilimin sorgusuna ben katıldım. Şu an kaç kişi ifadeye çağrıldı bilemiyoruz. Fakat öğrenebildiğimiz kadarıyla kitle içinden üniversite öğrencilerine yönelik bir seçme uygulanmış.”

Gürgöz, ifadeye çağrılanlara Ali İsmail Korkmaz’ın fotoğrafının da bulunduğu dövizler, “Yolsuzluk yolunuz, istifa sonunuz olacak” şeklinde yazılı pankartlar, atılan sloganlar ile Erdoğan ve AKP aleyhine slogan atılıp atılmadığının sorulduğunu ifade etti.


 
§