11 Ocak 2013
Sayı: KB 2013/02

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt sorununda AKP’nin tasfiyeci oyunu
Sermaye devleti “açılım oyunlarını” sürdürüyor
Devlet tasfiye,
Kürt hareketi çözüm istiyor!
Kürt halkına yönelik
ırkçı linç girişimleri sürüyor!
Suriye halkının ekmeğini ve buğdayını çalan bir yağmacı!
Düzen siyasetinin sahte kutuplaşma
çabaları devam ediyor!
AKP taşeron düzenini süreklileştiriyor
İşçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesini büyütelim!
İlaç tekeli Abdi İbrahim’in azgın işçi sömürüsü!
CHP’den sendika düşmanlığı!
Bursa’da metal işçilerine mücadele çağrısı
Demir-çelik işçileri
haklarının peşinde!
Arçelik işçileri işçi kıyımını ve sendikal ihaneti protesto etti
AKP iktidarının yayılmacı/saldırgan
planlarını bozalım!
Teknopark İstanbul İnşaatı İşçileri ile direniş üzerine konuştuk
Teknopark işçilerine polis terörü
Altın Şafak güneşi karartırken
Avrupa’da kapitalist kriz ırkçılığı, burjuvazi faşist hareketleri büyütüyor
Devrimci Kadın Kurultayı’nın güncel çağrısı
Devrimin kartalı: Rosa Luxemburg
Yeraltı Rusyası’nda 20 yıl: Sıradan bir Bolşevik’in anıları
TMMOB’yi savunmak
zorunluluktur!
Hepimiz devletin yasal mermilerinin hedefiyiz
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Altın Şafak güneşi karartırken...

Devrim korkusu faşizmi besliyor!

 

Pandora’nın kutusu açıldı bir kere. Dışarı çıkan her kötülük kızgınlık, kibir, pişmanlık korkudan beslendi. Korku iliklere işlediğinde olabileceklerin sınırı yoktur. Korkuyla beslenen korkuyu büyütür. Yunan mitolojisinde tanrılar bile böyle ayrılır. Korkuyla beslenen Hades umutla güçlenen Zeus. Bugün tanrılar Yunanistan’dan da dünyadan da uzaklaşmış. Fakat korku ve umudun savaşı sürüyor. Tüm insanlık tarihinde olduğu gibi.

Tarihten öğreniyoruz. Gelecek için kurulan her fikir diyalektik gereği geçmişe bağlanıyor. Fakat zaman her zaman ileri sarılmıyor. İnsanın içinde kirli hücreleri taşıyanlar geçmişi de geleceği kirletmek için kullanıyor. Geçmişin acılarını, hükümranlıklarını yeniden inşa etmek için okuyor. Geçmişe iki farklı göz ve iki farklı bakış, bugüne ve yarına iki ayrı sonucu getiriyor. Geçmiş ortadaysa yapılacak da bellidir. Bir daha asla demek için bugün geçmişten öğrenileni yapmak gerekir. Zira faşistler savaş çığlıkları atarak yürüyor yanıbaşımızda. Yürüyorlar umudu katletmek için.

Tarihleri ölüm, katliam ve acı olanlar yeniden sahnede

1917’nin Bolşevik devrimcileri yolumuzu nasıl aydınlatıyorsa bugün, 1930’ların Nasyonal Sosyalist Partisi de öyle karanlığı sunuyor Yunan faşistlerine...

Burjuvazinin küçük beslemesi Altın Şafak Genel Başkanı Nikolas Michaloliakos Hitler’e yaklaşabilir mi tarih göstercek. Fakat onun yolunda yürüyüp adımlarını bir bir takip ettiği aşikar. Örgütlenme modeli, parlamentoyu hedef olarak kullanma şekli, saldırılarda göçmenleri öncelikli görmeleri gibi Nazilerin döneminde ne varsa aynı paralellikte bugünün Yunanistan’ın da da bunlar var. Partinin lideri Michaloliakos yıllar önce Hitler ve yönetimini öven yazısıyla açıkça Nazileri örnek aldığını ifade etmişti. Kendisine “führer” denmesini isteyen Michaloliakos, Hitler’i taklit etmeyi partinin gençlik kollarından oluşan özel koruma birliği kurarak sürdürüyor.

Burjuvazinin işçi sınıfının devrimci yükselişinden duyduğu korku Altın Şafak hareketine kan taşıyor. Yunan sermaye devletinin ‘gayrı resmi’ desteğini alan faşistler daha pervasız daha vahşi saldırılara girişiyor. Bugün Yunanistan parlamentosunda birkaç koltukla ve birkaç şehirde gerçekleştirdiği saldırganlıkla ön plana çıkıyor olsa da, yavru köpek gibi sahibi tarafından eğitilmeye devam ediliyor. Yunanistan burjuvazisinin yedek gücü olan Altın Şafak hem sermaye grupları hem de devlet eliyle palazlanıyor. Altın Şafak’ın bir dizi polis birimleriyle ilişkili olduğu artık inkar edilemeyen bir gerçek.

Kendisini “neoliberalizme ve Marksizm’e karşı” olarak tanımlayan Altın Şafak, 1993’de Yunanistan siyasi partiler sahnesinde yerini almıştır. 2000’li yıllara kadar varlığı belli olmayan faşist parti ekonomik krizin ülkeyi vurmasıyla doğru orantılı olarak büyüdü. Göçmen karşıtı propagandası krizden etkilenen emekçiler üzerinde etki yaratarak hem oylarını hemde saldırganlığını arttırdı.

Altın Şafak, geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde tarihinin en yüksek oy oranını toplayarak mecliste 18 sandalye kazandı. Bu süreçte parlamentoda ırkçı açıklamalar birbirini izlerken sokaklarda göçmen avları düzenleyen faşist parti, saldırılarını mahalle baskınları ve kundaklamaya kadar getirdi.

Altın Şafak partisinin sadece 2012 yılındaki pratiklerinden birkaçı faşistlerin kudurganlıkta hangi noktaya ulaştığını gösteriyor.

Ulusal bir kanalda tartışma programına katılan Altın Şafak partisi sözcüsü, karşı görüşlü 2 bayanı canlı yayında darp ederek tartışmadan anladığı dili gösterdi.

Altın Şafak üyeleri, 15 Mayıs 2012 tarihinde Yunanistan’ın büyük partilerinden PASOK milletvekili Evangelos Venizelos’un üstüne kaynar su atarak saldırıda bulundu.

17 Aralık günü SYRIZA milletvekiline stadyumda saldıran faşistler “Yunan milliyetçilerinin Yunanistan’ı illegal göçmenlerden korudukları”nı ifade ediyorlardı.

Geçtiğimiz haftaysa Aitolikos’da Roman mahallesini basan faşist parti güçleri 6 evi ve 4 aracı kundakladı.

Yunanistan’ın faşizm deneyimi ve darbe günlükleri

Yunanistan’da faşizm ilk kez kullanılmıyor elbet. 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonlarında Yunanistan Komünist Partisi öncülüğündeki Partizanları ezmek için de faşistler göreve çağrılmıştı. Hatta “ulusal” çıkarlarını bir kenara itmekten geri durmayarak ülkedeki Nazi yönetimiyle EDES (faşistlerin o dönemdeki askeri birliği) ateşkes ilan ederek savaş cephesini teke indirmişti. Komünistlere karşı savaş uzun sürse de emperyalizmin desteğiyle faşistler amacına ulaşmıştı. Fakat komünistlerin Nazilere karşı fedakarlık ve onurla yükseltikleri savaş tüm işçi sınıfının bilincinde hak ettiği yeri almıştı.

Burası Politeknik... Size, özgür savaşçılar konuşmakta, burası Politeknik... Burası Politeknik... Size, çocuklarınız konuşmakta.”

Bu sesle tarihe yazıldı bir ülkede darbecilerin yenilgisi. Bu ses Politeknik Üniversitesi’nin 24 saat yayın yapan öğrenci radyosu Özgür Savaşçı’dan Maria Damanaki’ye ait. Bu sesle başlayan çağrı 3 gün süren Politeknik Üniversitesi işgaline ve başta Genelkurmay Başkanlığı önünde yapılan eylemlerle Cunta’nın yenilgisine milad oldu. Artık faşist darbenin yenilmesi zaman meselesiydi. Bir ülkede kolluk gücüyle emekçiler bastırılabilir. Fakat asla yenilmezler. Tarih bir kez daha faşistlere karşı Yunanistanlı emekçilerin direnişini yazdı. Bir kez daha umutla kavgaya sarılan zafere erişti.

Geçmişin gölgesinde kalan bitmeyen kavga

Bugün Yunanistan’da mücadelenin pratiği faşizmi sınırlamaya, ezmeye yetmiyor. Zira sokakları boş kalmasa da, militan eylemliliklerde polisle çatışılsa da genel grevler ve de siyasal taleplerle genel grevler ilan edilse de, ideolojik-politik platformları düzen içi sınırlara mahkum edilmiş durumdadır. Ne anarşist örgütler ne de sendikalar faşist partiye karşı etkin bir mücadele örüyor.

Fakat işçi sınıfı öğreniyor. Dünya devrim tarihinden öğreniyor, kendi pratiğinden öğreniyor. Bugün değilse yarın faşistleri de yenmeyi, burjuvaziyi de alt etmeyi öğrenecek.

Pandora’nın kutusunda ne kaldı?

Pandora’nın kutusunda kalan kelebek, ümittir. Altın Şafak karşısında Yunanistan emekçilerinin ellerinde yükselen kızıl bayraklar en güçlü panzehirdir.

Ege denizi kararınca
Dağlar uykuya dalar
Yine ıssız ovalarda
İsyan ateşi yanar
Varlığımız feda olsun
Bu uğurda savaşa
Yemin ettik biz emekçiler
Sosyalizmi kurmaya
Kızıl yıldız parlayacak
Emekçinin alnında
Orak çekiç patlayacak
Faşistlerin beyninde

Yunanistan işçi sınıfı faşizmi iyi tanır. İşçi sınıfının dikiş tutmaz yaralarında hep faşizmin darbeleri vardır. Bundan dolayıdır ki, Yunanistan İşçi Marşı’nda dahi faşizmi yenmek tezahür edilir.

Yunanistan devrimi hissetmiş, partizanları dağlarında saklamış, meydanları işçilerle dolmuş ülke.

Yunanistan geçmişi kaçırmış fakat gelecek için emek harcayanların ülkesi.

Faşistler şafağı değerli kılmak için altın olmasını bekleyenlerdir. Bizse şafağı birlikte karşılayamamanın hüznünü taşıyarak tereddütsüz devrim için ölenleriz. Bugün şafak geç doğuyor ama yarın...

Yarın şafak kızıl doğacak!

T. Kor