26 Temmuz 2013
Sayı: KB 2013/30

 Kızıl Bayrak'tan
AKP’nin kanlı politikaları ve tasfiyeci çözüm süreci
Dış politikada iflasın bedeli halklara ödetiliyor!
Faşist devlet terörüne direnmek meşrudur!
Devrim için örgütlenmeyen
geleceği kazanamaz!
“Sokakta, kavgada ve mücadelede olacağız!” - Av. Zeycan Balcı Şimşek
“Baskıya karşı direnmek haktır!”
Gezi tutsaklarıyla dayanışma eylemleri
Gençlikten korkuyorlar!
İşçi grevleri dalgası büyüyor...
Kazanımın yolu sokakta, mücadelede!
İşçi eylem ve direnişleri
İSDEMİR’de grev sürüyor!
Metalde grev dalgası
Gezi Direnişi’nin deneyimleri ışığında
emekçi kadın çalışmamızı güçlendirelim!
Çözüm sandıkta değil devrimde! - M. Yılmaz
Gezi Parkı Direnişi’nden ayaklanmaya... - 3 - Volkan Yaraşır

Akkapı: Gezi Direnişi’nin
öne çıkardığı bir mevzii...

Forumlarda mücadele kararlılığı
Mücadele birleştiriyor!
Suriye’de yıkıcı savaş ve emperyalist tehditler
Ekim Gençliği Yaz Kampı’ndan...
Devrimin gençleri...
Gezi tutsağı öğrencilerden mektup...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Suriye’de yıkıcı savaş ve
emperyalist tehditler

 

Dinci-Amerikancıları iş başına getirmek amacıyla iki yıldır Suriye’ye karşı yıkıcı bir savaş yürüten ABD, Fransa, İngiltere ve bölgedeki (özellikle Türkiye, Suudi Arabistan, Katar üçlüsü) işbirlikçilerinin bu sefil emellerine ulaşamayacakları, aylar öncesinden belli olmuştu. Zira Beşar Esad liderliğindeki Baas yönetimine, azami altı aylık ömür biçen saldırgan cephe ve onun güdümündeki tetikçiler, Nisan ayından beri hezimet üstüne hezimet yaşıyorlar.

Suriye politikasının fiyaskoyla sonuçlanması, ABD güdümündeki cepheyi acze düşürdü. Ancak bu durum, Suriye’yi enkaza çeviren yıkıcı savaşın bitirilmesine yetmedi. Sahadaki tetikçiler, hezimete uğrayınca, silah sevkiyatını arttıran ABD ve işbirlikçileri, Suriye halkına ağır bedeller ödettiler.

Ortaçağ zihniyetli cihatçı katilleri Suriye’de toplayan Amerikancı cephe, daha özel planda ise AKP iktidarı, tüm bölge halklarına karşı da, ağır bir suç işlemektedirler. Zira bu cihatçı katillerin, girdikleri her coğrafyayı cehenneme çevirdikleri Afganistan, Pakistan, Irak, Libya ve diğer ülkelerde yaşanan korkunç yıkım ve kıyımlardan bilinmektedir. Libya’dan gönderilen 450 ton silah ve mühimmatına İskenderun limanı üzerinden Suriye’ye ulaştırıldığı, sadece Haziran ayında bin 500 cihatçı katilin, yine AKP iktidarı eliyle Suriye’ye taşındığı dikkate alındığında, halklara karşı işlenen suçların boyutu kolaylıkla görülür. 

ABD ile suç ortakları yıkımın devamını istiyorlar

Baas yönetimini yıkma umutlarını tüketen ABD ile suç ortakları, savaşı uzun zamana yayma taktiği izlemeye başladılar. Washington, Londra ve Paris’ten yapılan açıklamalar, “rejimi yıkmadık ama, Esad’ın kazanmasına da izin vermemek için savaşın yıllarca devam etmesi için elimizden geleni ardımıza koymayacağız” mesajlarıyla yüklüdür. İşbirlikçilerini silahlandıran emperyalistler, Özgür Suriye Ordusu’ndaki (ÖSO) tetikçilerin Baas yönetimine karşı savaşı devam ettirmesi için gerekli desteği sağlıyorlar. Ancak son haberlere göre ABD, ÖSO tetikçilerini şeriatçı emirlikler kurmaya başlayan cihatçı katillerle savaşmaya da zorluyor.

Beşar Esad’ı deviremeyen emperyalistlerle bölgedeki suç ortakları, tetikçileri hem Suriye’ye karşı hem kendi içlerinde hem PYD önderliğindeki Kürt hareketine karşı savaştırıyorlar.

Rusya, savaşın bitirilmesi için 2. Cenevre zirvesinin toplanması yönünde çaba harcarken, ABD, işbirlikçileri ve tetikçileri ise, mümkün olduğunca bu yıkıcı savaşı uzatmanın yollarını arıyorlar. Şeriatçı emirlikler kurmaya, savaş ağalarının denetlediği bölgeler oluşturmaya, cihatçı katilleri savaş alanına taşımaya, Suriye ekonomisini çökertmeye, ülkenin üretici güçlerini yok etmeye, halkı açlık ve sefillik içinde yok oluşa sürüklemeye odaklanan ABD güdümündeki cephe, bu icraatlarıyla, halen halkların en büyük düşmanı olduğunu kanıtlıyor. Washington’dan, “Suriye’ye müdahale planı hazır” tehdidinin savrulması ise, tüm bölge halklarının nasıl bir riskle karşı karşıya bulunduğunu gösteriyor.

Bölgesel, ekonomik, siyasi, askeri ve diğer çıkarları bazı noktalarda çatışan işbirlikçi rejimler (Türkiye, Suudi Arabistan, Katar), buna rağmen ABD ile suç ortaklığı konusunda birbiriyle yarışıyor. ÖSO çetelerinden cihatçı katillere, tüm tetikçilerle temas halinde olan bu rejimler, yıkıcı savaşta fiilen taraflar ve Suriye halkına karşı ağır suçlar işlemeye devam ediyorlar.

Gerileyen tetikçiler saldırganlaşıyor…

Suriye-Lübnan sınırındaki stratejik önemi olan Kusayr kentinden sürüldükten sonra, mevzi kaybetmeye başlayan tetikçiler başkent Şam, Hums, Halep ve çatışmaların devam ettiği diğer bölgelerde mevzi kaybetmeye devam ediyorlar. Denetim altına aldıkları bölgelerde yaşayan halkı, sefilliğe mahkum eden tetikçiler, katı şeriat yasaları ile halkı ortaçağ koşullarında yaşamaya zorluyor. ÖSO ve 30’u aşkın ülkeden devşirilen cihatçı çetelere karşı gösteriler düzenlemeye başlayan halk, geçmişte muhalif oldukları Baas rejimini arar oldular.

Hem askeri hem moral açıdan zayıflayan silahlı çeteler, artık halkın tepkisiyle de karşı karşıyalar. Zira Suriye halkının, alışık olmadığı ortaçağ koşullarını dayatanlara, uzun süre boyun eğmesi beklenemezdi… 

Mevzi kaybedince daha da saldırganlaşan dinci çeteler, ortaçağ zihniyetine destek sunmayan Suriye halkını cezalandırıyorlar. Bomba yüklü araçların havaya uçurulması, keskin nişancıların saldırıları, sivil halkı hedef alan havan topu mermilerinin sık sık mahallelere atılması vb. Tüm bu kuralsız, ahlaksız, acımasız saldırıların hedefinde sivil halk var.

Emperyalist/siyonist güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme planına da hizmet eden tetikçiler, yıkıcı savaşı bir din/mezhep savaşına dönüştürmek için de vahşi cinayetler işliyorlar. Halkları birbirine kırdırmaya odaklı olan ABD-İsrail planına hizmet eden tetikçiler, bundan dolayı, “teröre karşı” savaştığını iddia eden emperyalist devletler tarafından destekleniyorlar. Kökten dinci cihatçıların alanda ÖSO’ya üstün gelmeleri, bazı tereddütler yaratsa da, para, silah, lojistik destek ve devşirme tetikçi sevkiyatı tüm hızıyla devam ediyor.

Halklar emperyalist müdahaleyi reddetmelidir

 Suriyeli emekçilerin demokrasi, özgürlük, sosyal adalet, onurlu bir yaşam talepleri, her koşulda haklı ve meşrudur. Bu talepler uğruna Baas yönetimine karşı verilen mücadele desteklenmelidir. Ancak bu mücadele ile Baas yönetimini yıkmak için emperyalistler adına tetikçilik yapan soysuzların bir alakalarının olmadığı da, unutulmamalıdır.

Emperyalist güçlerin Suriye’ye saldırmasını isteyenlerin tek derdi, iktidarı ele geçirmektir. Bunun için emperyalistler, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi halklara düşman rejimler adına tetikçilik yapıyorlar. Bu tetikçiler, Suriyeli emekçilerin talep ve özlemlerine ulaşmalarının önünde engeldirler. Emperyalist güçlerin saldırısını istemeleri ve cihatçı katilleri Suriye’ye yığmaları, bu tetikçileri, tüm bölge halklarının düşmanı konumuna da sürüklemiştir.

Suriye başta olmak üzere, tüm bölge ülkelerinin emekçilerinin özlemlerine ulaşabilme ve taleplerini gerçekleştirebilmeleri için hem emperyalizme hem bölgedeki her kılıktan işbirlikçilerine karşı mücadele etmeleri şarttır. Bu mücadelenin ilk adımı her emperyalist ve gerici müdahaleye karşı çıkmak olmalıdır.

 
§