26 Temmuz 2013
Sayı: KB 2013/30

 Kızıl Bayrak'tan
AKP’nin kanlı politikaları ve tasfiyeci çözüm süreci
Dış politikada iflasın bedeli halklara ödetiliyor!
Faşist devlet terörüne direnmek meşrudur!
Devrim için örgütlenmeyen
geleceği kazanamaz!
“Sokakta, kavgada ve mücadelede olacağız!” - Av. Zeycan Balcı Şimşek
“Baskıya karşı direnmek haktır!”
Gezi tutsaklarıyla dayanışma eylemleri
Gençlikten korkuyorlar!
İşçi grevleri dalgası büyüyor...
Kazanımın yolu sokakta, mücadelede!
İşçi eylem ve direnişleri
İSDEMİR’de grev sürüyor!
Metalde grev dalgası
Gezi Direnişi’nin deneyimleri ışığında
emekçi kadın çalışmamızı güçlendirelim!
Çözüm sandıkta değil devrimde! - M. Yılmaz
Gezi Parkı Direnişi’nden ayaklanmaya... - 3 - Volkan Yaraşır

Akkapı: Gezi Direnişi’nin
öne çıkardığı bir mevzii...

Forumlarda mücadele kararlılığı
Mücadele birleştiriyor!
Suriye’de yıkıcı savaş ve emperyalist tehditler
Ekim Gençliği Yaz Kampı’ndan...
Devrimin gençleri...
Gezi tutsağı öğrencilerden mektup...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrimin gençleri...

 

Gezi Parkı Direnişi’nden dolayı hükümetin başlattığı “cadı avı”ında İzmir’de tutuklanan gençler için, bu olanları her an devrimcilerin karşı karşıya kaldığı sorunmuş gibi bakmıştım. Evleri, kurumları basılıp gözaltına alınmışlardı, sonra tutuklayıp F tiplerine kapatılmışlardı. Ama bu ele avuca sığmaz gençler cezaevinden arkadaşlarına mektup göndermişlerdi. Bu mektupları okuyunca duygulanmaktan kendimi alamadım.

BDSP’li gençler günün her saatinde her an mahallede karşılaştığımız gençlerdi. Kışın soğuğunda, yağmur-çamurda, yazın kavurucu sıcağında durmadan-dinlenmeden faaliyet içerisinde idiler. Bu devrimci gençler devrime inanmışlar, var gücüyle çalışıyorlardı. Sabah uykusunu uyuyamıyor, işçilerden önce servislerin kalktığı yere varırlardı. Ayrıca işçiler fabrikaya giriş yapmadan önce ellerinde bildirileriyle oradaydılar. Herhangi bir fabrikada bir direniş, iş bırakma, grev varsa ilk önce onların haberleri olurdu, onlar oradaydılar.

Erol kardeş organizeyi avucunun içi gibi biliyordu, hangi fabrika kime ait, kimlerle ortaklığı var, kaç kişi çalışıyor başka illerde, yurtdışında fabrikaları var mı yok mu hepsini biliyordu. İşçi kurultaylarında bunun dökümünü yaptığında hepimiz şaşırdık.

BDSP’li arkadaşların gözaltına alındığı haberini almıştık. Eşim öğlen sıcağında kapıdan içeriye girince “bugün çok sıcak Erol gölgede” dedi, önce gülümsedik, bunu nasıl söylersin diye sert çıkışınca “işkence yapmıyorlarsa yeri gölgedir, her gün onu sıcakta oraya buraya koştururken görüyordum” dedi. Bu da gösteriyor ki, bu gençler özveriyle işçiler ve yoksul emekçiler için çalışıyorlardı. Gezi Parkı direnişlerinde ise bu gençleri tutacak hangi güç var, tutabilirler mi? En önde onlar koştular, bir ay uykusuz kaldılar, kitle nerede onlar orada, ellerinde gazetesi, bildirisi, çantasında aşı, suyu ile emekçilere gerçekleri ulaştırıyorlardı. Devletin çok yönlü saldırısına karşı, muhalefetin direnişi sistemin kanallarına yönlendirmesine, reformistlerin direnişin içeriğini boşatmalarına karşı hep tetikte direnişi göze almayı, ayrıca devrim ve sosyalizmin propagandasını yapıyorlardı. Cezaevinden gelen mektubunda arkadaşlarına şöyle demişti Burcu: “Süreç üzerinde iki çift laf edemedik” söylediklerinin altında süreci de çok güzel değerlendirmesini yapmıştı. Ama arkadaşlarıyla birlikte değerlendirme yapmadığı için onun burukluğunu yaşıyordu. “Bu sebeple tekrar yazacağım” dedikten sonra “ailem görüşe geldi babam ağlamaklı oldu sonra toparlandı şakalarla, gülüşlerle kapalı görüş yaptık” diyordu. Bu, bir devrimci irade. Soner ise arkadaşlarına: “Moralimiz süper, babam bana eşya getirdi, benimle görüşmedi küs mü bir öğrenin. Sabahları spor yapıyoruz, öğretmenimiz de Erol.” Bunları okuyunca duygulanmamak, düşünmemek elde mi?

Her devrimcinin idealleri neyse bu gençler de onu yaptılar, onlar sınıfın devrimcileridir. İşçi sınıfının öncülüğünde ezilenleri sosyalizmin bayrağı altına bir araya getirerek sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurma idealidir onlarınki. Ancak kavgasız hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğinin bilinciyle; kapitalizm ideolojisinin temel argümanında olan bencilliği, ikiyüzlülüğü, yalancılığı, sahtekarlığı, dolandırıcılığı ürettirdiklerinin ve her tür sömürünün farkında olan bu gençler, işçi sınıfının kurtuluşu için, üniversite kapılarında parası olmayıp geri dönenler için, okuyup diplomalı işsiz olan üniversiteli gençlerin ve diğer işsiz gençlerin iş sahibi olması için, kadınların kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu ve Kürt halkının ulusal özgürlüğü için mücadele veriyorlardı. Bu uğurda mücadele yürüten bu gençler tutuklandı. Bu direniş esnasında tutuklananlara emekçiler kulak tıkamadı. Cılız da olsa belirli yerlerde protesto edildi. Devrimcilerin emekçilerle bağını koparmak istediler. Emekçilere ulaştırılan bildiriyi, gazeteyi ve her türlü bilgiyi ulaşmasını engellemek istediler, başaramadılar. Ertesi gün onların yerine diğer gençler bıraktığı yerden devam ettiler. Gazeteyi işçilere ve emekçilere ulaştırdılar, hiçbir faaliyeti aksatmadılar.

Geçmişten günümüze gelen devrimci mirası her gün yenileri sahiplenerek geleceğe taşıyor. Bu dava sürecek...

İzmir’den bir emekçi

 

 

 

 

Gezi tutsağı Ali Yılmaz'dan mektup...

Tüm direnenleri yoldaşça selamlıyorum!”

Ankara’da yapılan Gezi operasyonlarında gözaltına alınan ve tutuklanan BDSP’li Ali Yılmaz, Sincan F Tipi’nden yazdığı mektup ile dışarıda direnişi sürdürenleri selamladı.

19 Temmuz günü, tutuklamaların birinci ayını doldurması nedeniyle mahkemenin yaptığı ‘tutukluluk incelemesi’ sonucunda Yılmaz’ın tutukluluk halinin devam etmesine karar verilmişti.

Yılmaz’ın gönderdiği mektubu sunuyoruz :

Sermaye iktidarının temsilcisi AKP, on yılı aşkın bir süredir işçi ve emekçiler üzerindeki saldırılarını pervasızlaştırdı. Eğitim, sağlık gibi temel hakların ticarileştirilmesi, kentsel dönüşüm saldırılarıyla emekçilerin evlerinin başlarına yıkılması, toplumsal muhalefetin geriliğinden kaynaklı rahatça hayata geçiriliyordu. Ama artık bugün bu tablo değişti. Halk hareketi devlete geri adım attırdı. Direniş karşısında çaresiz kaldılar, yalana ve çarpıtmaya başvurdular.

Direnişimiz boyunca şehitler verdik. Düşenlerimizi binlerle uğurladık ve hesabını soracağız diye haykırdık. Ben bu mektubu kaleme alırken bir ölüm haberi daha ulaştı elimize. Ali İsmail Korkmaz da tarihin onurlu sayfalarına işlendi.

Şunu belirtmek istiyorum ki, biz bu kavgada tutsak düşsek dahi mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Dışarda olan yoldaşlarımız sokakları boş bırakmayacaklar. Biz Gezi Direnişi tutsaklarıyız. Ve zindanlardan haykırıyoruz. Bu bizim için bir onurdur.

Tüm direnenleri yoldaşça selamlıyorum.”

Ali Yılmaz

Sincan 1 No’lu F Tipi


 
§