19 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/16

 Kızıl Bayrak'tan
MESS Grup TİS sürecinde kritik gelişmeler ve görevler
Emperyalist barbarlığa ve kapitalist köleliğe karşı 1 Mayıs’ta alanlara!
Direniş, grev ve 1 Mayıs!
Sınıf devrimcileri
1 Mayıs’a hazırlanıyor
Anayasal hayallere karşı sınıfın devrimci programını yükseltelim!
Akil İnsanlar Heyeti
“ikna” turlarına başladı
Kıdem tazminatının gaspına, taşeronluğa karşı mücadeleye!
İş cinayetlerine karşı mücadeleye!
“Bu şiddet sona Ers!n!”
Demiryollarında grev!
“İnşaat işçileri örgütleniyor!”
Daiyang–SK Metal İşyeri Temsilcisi
Ali Rıza Köse’den açıklama

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar... /6
Stratejik zaaf içinde kısır döngü - H. Fırat

HDK ve “barış” süreci
Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayları’ndan mücadele çağrısı
Kuluçkaya yatmak, sınıfsal öfke ve kini biriktirmek ve büyütmek - Volkan Yaraşır
Venezuela’da sınıf çatışmaları sertleşiyor!
PYD’den gerici muhalefete katılma sinyalleri
Demiri büken ustalar Leydi’yi uğurlarken - T. Kor
Gerici-faşist çetelerin saldırıları boşunadır!
Faşist-gerici ablukaya kitlesel yanıt
Özgürlük ve gelecek için 1 Mayıs’a!
“Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda”
“Burjuvazi katletmekle devrimcileri yok etmeyi başaramadı!” - H. Eylül
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Venezuela’da sınıf çatışmaları sertleşiyor!

 

Venezuela devlet başkanı ve Bolivarcı hareketin lideri Hugo Chavez’in hayatını kaybetmesi, “Bolivarcı Devrim”e diş bileyen Amerikancı faşizan muhalefete yeni bir taarruz başlatma fırsatı olarak görüldü. Chavez’in ölümünden önce başlayan bu girişim, medya ve sokaklara salınan çeteler eliyle seçim gününe kadar sürdürüldü. Chavez’in halef ilan ettiği Nicolas Maduro’nun devlet başkanlığına seçilmesi üzerine kan dökmeye başlayan muhalefet, kudurgan dişlerini pervasızca göstermeye başladı.

Bir kez daha seçimlerde yenilgiye uğrayan Amerikancı muhalefetin çeteleri sokaklara salıp cinayetler işlemeye başlaması şaşırtıcı değil. Zira Venezuela burjuvazisinin en küstah en saldırgan kesiminin temsilcisi olan Henrique Capriles’in başında bulunduğu bu muhalefet, 15 yıldan beri Chavez’e ve “Bolivarcı Devrim”e karşı sayısız saldırıda bulundu. Tüm girişimleri fiyaskoyla sonuçlanan muhalefetin, Chavez’in ölümü ile hırsla saldırıya geçeceği biliniyordu. Nitekim öyle de oldu ve Amerikancı muhalefet çetelerini sokaklara salarak cinayet işlemeye başladı.  

Maduro: “ABD destekli darbe girişimi…”

Seçimlerde oyların yüzde 48,97’sini alan sağcı muhalefet adayı Henrique Capriles, yenilgiyi kabul etmeyerek, seçim sonuçlarına itiraz etti. Başkan seçilen Maduro ile mensup olduğu Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’ni (PSUV) suçlayan Amerikancı muhalefetin adayı, oyların tek tek tekrar sayılması için kampanya başlattı.

Maduro’nun devlet başkanlığını “gayrimeşru” ilan eden muhalefet şefi Capriles, oluşturduğu motorize çeteleri sokaklara saldı. PSUV merkezlerine ve sağlık kurumlarına saldıran faşist çeteler, aralarında Kübalı doktorların da bulunduğu 7 kişiyi katletti, 90’ı aşkın kişiyi ise yaraladılar.

Birçok kentte sokaklara çıkan Amerikancı muhalefetin çeteleri, ABD ve İsrail’den “yardım” istediler. Daha ilk adımda emperyalist/siyonistlerden destek isteyen bu çeteler, Venezuela işçi ve emekçilerine sağlık yardımı yapan Kübalı doktorları ise, katlettiler.

Venezuela seçimleri, ‘dünyanın en şeffaf seçimleri’ kabul edilmesine rağmen, faşizan muhalefetin, yolsuzluk olduğu gerekçesiyle harekete geçmesi, anında Washington’dan destek buldu. Chavez’in yerine geçen Maduro, düzenlenen gösteri ve saldırıların, ABD’nin Karakas büyük elçiliği tarafından finanse edildiği açıklayarak, olayların arkasında Barack Obama yönetiminin bulunduğunu belirtti.

Televizyondan halka seslenen Maduro, yaşanan şiddet olaylarının sorumlusunun Capriles olduğunu, bununla birlikte ABD’nin de yaşanan olaylarda belirleyici bir rol oynadığını belirtti.

Faşist olarak tanımladığı Capriles’in darbe peşinde olduğunu vurgulayan Maduro, muhalefetin 17 Nisan’da başkent Karakas’ta yapmayı planladığı gösteriye izin verilmeyeceğini ilan etti. Bu kararlı duruş, ABD-İsrail destekli bir darbe ile iktidara yerleşme hevesi içinde bulunan Henrique Capriles’i, gösteriyi iptal etmek zorunda bıraktı.

Sağcı politikacıların ülkede kaos yaratmak için motorize ekipler kurduğunu da açıklayan Maduro, “Bu ülkede darbe yapılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Emekçiler Amerikancı muhalefete karşı direniyor…

Amerikancı muhalefetin çetelerini sokaklara salması, PSUV merkezleri ile sağlık kurumlarının hedef alınması, emekçilerin öfkeyle sokaklara çıkmasına neden oldu.

Seçim günü planlanan provokasyonları önlemek için harekete geçen Büyük Yurtsever Cephe, Komün Konseyleri, öğrenci ve gençlik örgütlenmeleri ile Bolivarcı Savunma Birlikleri, Venezuela’daki tüm seçim sayım kurumlarını korumaya alarak Amerikancı muhalefetin planlarını boşa düşürdü.

Seçimlerin ertesinde, faşizan muhalefetin çetelerini sokaklara salması üzerine harekete geçen aynı örgütler, Amerikancı bir darbeye izin vermeme konusunda kararlı olduklarını gösterdiler. Maduro’nun net bir tutum alması ve emekçilerin sergilediği bu militan duruş, faşizan muhalefeti kısmen de olsa geri adım atmaya zorladı.

Venezuela’da yeni dönem…

Seçim kampanyası döneminde başlayan faşist provokasyonlar, çetelerin cinayet işlemeye başlaması ile yeni bir boyut kazandı. Bu olayların önümüzdeki süreçte farklı boyutlar alarak devam edeceğini kestirmek güç değil. Zira Venezuela büyük burjuvazisinin ABD-İsrail desteği ile darbe girişimlerine devam edeceğinden kimse şüphe etmiyor.

Kapitalist özel mülkiyet sistemi ile ücretli emek-gücünün sömürüsüne dokunmadığı halde, Amerikancı muhalefet, Bolivarcı Hareket’in iktidarına ilk günden beri diş biliyor. Zira bu iktidar işçiler, emekçiler ve yoksullar lehine birçok düzenleme yaptı. Sağlık, eğitim, beslenme, konut gibi sosyal alanlara ciddi kaynaklar aktardı. Yanı sıra Küba ile ilişkileri geliştirdi, siyonist vahşeti mahkum etti, Filistin ve Lübnan’daki direnişleri destekledi vb..

CIA destekli Venezuela burjuvazisi, tüm bunlara artık tahammül etmek istemiyor. Ülke kaynaklarını emperyalist efendileriyle ölçüsüzce yağmalamak peşinde olan burjuvazi, bu heveslerin önünde engel olan Bolivarcı iktidarı yıkmak için her tür kirli/kanlı icraata başvuracaktır. 

Ücretli kölelik ve sömürüden kurtulamasalar da, belli kazanımlara ulaşan Venezuelalı işçi ve emekçiler de bu kazanımlarını korumak ve geliştirmek konusunda kararlı olduklarını şu ana kadar pek çok kez kanıtladılar. Yani her iki taraf da çıkarlarını savunma konusunda kararlı görünüyor. Bundan dolayı, çıkarları zıt olan iki dünya arasındaki mücadele giderek sertleşecektir. Zaten mücadelenin “barışçıl” evresi, faşist çetelerin cinayetleriyle fiilen sona ermiş bulunuyor.

Emperyalist/siyonist güçlere sırtını dayayan burjuvazi, Bolivarcı yönetimi yıkmak ve emekçilerin kazanımlarını gasp etmek için her fırsatta saldıracak; işçi sınıfı, emekçiler, gençler ve kadınlar ise kazanımlarını savunmak için sonuna kadar direneceklerdir.

Venezuela’da sertleşme sürecine girmesi kaçınılmaz olan sınıf çatışmalarında, yasallıktan çok sokaklardaki mücadelenin belirleyici olacağı bir döneme girildiğini öngörmek artık zor değil…

 

 

 

 

Şili’de grevler yol gösteriyor

 

Şili’de dünyanın bir numaralı bakır üreticisi olan devlete ait Codelco bakır madeninde çalışan işçiler, iş güvenliğinin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle greve çıktı. Greve özel sektörde çalışan maden işçileri de destek verdi.

Grevi ‘tam bir başarı’ olarak nitelendiren FTC Sendika Başkanı Raimundo Espinoza, hükümeti masaya oturmaya zorlayacaklarını, aksi takdirde eylemlerine devam edeceklerini bildirdi.

Puerto Angamos (MEJILLONES) liman işçileri de daha iyi çalışma koşulları için geçen haftalarda greve gitmişti. Grev 21 gün sürmüş ve ülkedeki bakır ve meyve ihracatını durma noktasına getirmişti. Geçtiğimiz hafta işverenle anlaşma ile grev işçilerin kazanımıyla sona erdi.