05 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/14

 Kızıl Bayrak'tan
“İmralı sürecinin” yeni aşaması
Sermaye ve düzeninden bağımsız, bürokratik yozlaşmadan arınmış devrimci bir DİSK için öncü işçiler görev başına!
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için
1 Mayıs’a!
“Geri çekilme” tartışmaları sürüyor
4+4+4 gericiliğine son!
“Sınıfın devrimci tutumunu
ortaya koymayı amaçlıyoruz!”
“Kurultay önemli bir eşiktir!”
MESS dayatmalarına karşı Birleşik Metal-İş’ten yürüyüşler
Türk Metal’den “uyuşmazlık” eylemleri
Bosch işçileri direnişte!
MİB MYK Nisan Ayı Toplantısı

Ulusal sorun ve kuyrukçu sol
H. Fırat

Çin’de ‘yeni dönem’
Geleneksel Paskalya yürüyüşleri
Latin Amerika’da sol dalga
Fas’ta sendikalar
dinci-gerici hükümeti uyardı
Kapitalist kriz kıskacında Kıbrıs
Halep’te çatışmalar
Kürt mahallelerine sıçradı
1 Mayıs’ta kavga alanlarına!
Genç komünistler
Çayan’ın mezarı başındaydı!
ON’ların mirası
komünistlerin elinde!
Avukatlara yönelik polis terörü sürüyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Fas’ta sendikalar
dinci-gerici hükümeti uyardı

31 Mart günü Fas’ın başkenti Rabat’ta on binlerin katılımıyla bir gösteri düzenlendi. Eylemi Fas’ın iki büyük sendika konfederasyonu örgütledi. Sosyalist Halk Partisi’ne yakın Demokratik İşçi Konfederasyonu ile İstiklal Partisi’ne yakın olan Emeğin Demokratik Federasyonu, eylemi birlikte gerçekleştirdiler.

Sendikaların örgütlediği eyleme sol/sosyalist partiler ile ilerici gençlik hareketleri de destek verdi. İşçiler, emekçiler ve gençler demokratik hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi, onurlu bir yaşam ve toplumsal adalet taleplerini yükselttiler. Eylemde “Halk hükümetin yıkılmasını istiyor!” şiarı da öne çıkan sloganlardan biri oldu. Öne çıkan bir diğer şiar ise, “Kitleler devrimci, Benkirane diktatör.” (Abdülillah Benkirane, Fas’ın AKP’li başbakanı.)

Eyleme Rabat’ın yanı sıra sanayi havzalarından ve birçok kentten katılım olduğu bildirildi.

Bu henüz başlangıç…”

Eylemi örgütleyen iki konfederasyonun liderleri, hükümetin halkın taleplerini kulak ardı ettiğini belirterek akaryakıt zamlarını, maaş kesintilerini, bazı temel tüketim maddelerine uygulanan sübvansiyonların kaldırılmasını isterken ve sosyal harcamaların kısılmasını kabul etmeyeceklerini ifade ettiler.

Eylemin, hükümeti uyarmak için bir başlangıç olduğunu dile getiren sendika liderleri, hükümetin taleplerini karşılamaması durumunda genel greve ve kitlesel eylemlere hazırlanacaklarını vurgulayarak, hükümeti uyardılar.

Bazı gazeteci ve siyasi analizciler, eylemin Fas ölçüsünde önemli olduğunu ve bunun lokomotifi işçi sendikaları olan yeni bir kitle hareketinin başlangıcı olabileceğini belirtiyorlar. Sol/sosyalist partilerle gençlik örgütlerinin sendika konfederasyonlarıyla ortak hareket etmeleri de, yeni bir kitle hareketinin başlangıcı açısından önemli bulunuyor.

Fas’ın AKP’si işçi ve emekçilerin hedefinde

16 ay önce yapılan seçimlerde birinci parti olan AKP, (Fas’ın Müslüman Kardeşleri (İhvan) tarafından, Tayyip’in AKP’si örnek alınarak kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi), 16 ay gibi kısa bir sürede işçi ve emekçiler nezdinde teşhir oldu.

Tayyip Erdoğan’ın AKP’sini taklit eden Faslı İhvancıların başında bulunduğu dinci hükümet, bu eylemle sarsılmaya başlamış görünüyor. Nitekim koalisyon partilerinden birine mensup olan İçişleri Bakanı bile, AKP hükümetinin başarısız kaldığını, halka vaat ettiklerinin çoğunu yapamadığını kabul etmek zorunda kaldı. Bu açıklama, başında İhvancıların bulunduğu dört partili koalisyonun zemininin pek de sağlam olmadığını gösteriyor.

İsyan ertelenmişti ama sorunlar yerli yerinde…

İki yıl önce Tunus’ta patlak veren halk isyanı döneminde, Fas, kitlesel eylemlere sahne olan ülkelerden biriydi. Gençlik örgütleri ve sol/sosyalist partilerin katıldığı kitlesel gösterilere, işçiler de katılmış ama sadece katılımcı sınırlarında kalmıştı.

Fas Kralı 6. Hasan, bazı siyasi reformlar yapmış, siyasi partiler yasasını değiştirmiş, sosyal talepler konusunda vaatlerde bulunmuş, ama aynı zamanda polis terörünü de eksik etmemişti.

Fas’taki kitle hareketi, isyan boyutuna varmadan dindi, ama özellikle sol gençlik örgütlerinin eylemleri belli aralıklarla devam etti. Son gençlik eylemi geçen hafta işsiz üniversite mezunlarınınki oldu ve yine polis zorbalığına maruz kaldı.

Sendikalarla sol-sosyalist partilerin ve gençlik örgütlerinin düzenlediği bu eylem ve bunun arkasının geleceğinin ilan edilmesi, Fas’ta yeni bir kitle hareketinin fitilini ateşleyebileceği belirtiliyor.

 

 

 

 

Cidde’de temizlik işçileri greve çıktı

 

Şeriatçı Suudi Arabistan yönetimi, “yabancı” isçiler üzerindeki psikolojik ve yıldırma politikasını ağırlaştırıyor. Bu baskılar ile burada çalışan binlerce işçi ve emekçinin hakları gasp ediliyor. Yeni çıkan bir yasaya göre ise daha önce 1000 Suudi Arabistan Riyal’i civarında olan senelik oturumlar (ikame), fahiş bir zamla, 4000 Riyal’e yükseltilmiştir.

Bu zamla, zaten karın tokluğuna çalıştırılan “yabancı” işçilerin (Yemenli, Pakistanlı, Nepalli, Endonezyalı, Sri Lankalı ) yıldırılması ve daha yoğun baskı altına alınması da hedefleniyor.

Özellikle taşeron şirketlere bağlı çalışan temizlik isçilerinin yoğun emek harcamalarına rağmen, aldıkları maaşlar oldukça düşük. Suudi devleti, düşük ücretlere ek olarak oturum iznine yaptığı zamla işçilere daha ağır koşullar dayatıyor.

Şeriatçı rejimin bu pervasız saldırısına karşı harekete geçen Cidde kentindeki temizlik işçilerinin bir kısmı, on gün süren bir grev gerçekleştirdiler.

Grevin yasak olduğu, grev yapan işçilerin ise sınır dışı edilme ihtimalinin yüksek olduğu Suudi Arabistan’da, temizlik işçilerinin sergilediği “cüret” dikkate değerdir.

10 gün devam eden grev, kısmi de olsa bir kazanıma ulaştı. Çoğunluğu Asyalı (Sri Lanka, Nepal, Endonezya) olan temizlik işçileri, tehdit ve şantaja rağmen, taşeron firma ve belediyeye geri adım attırana kadar grevi sürdürdüler. Belirtildiğine göre, oturum izni için yapılan ödemenin %50’si, taşeron firma ve belediyeler tarafından üstlenildi.

Kentin daha çok emekçi semtlerini etkileyen greve, o bölgelerde çalışan işçilerin büyük çoğunluğunun katıldığı ve semtlerde çöp tepelerinin oluştuğu belirtildi.

Şeriatçı rejimin egemen olduğu bu ülkede yapılan grev yerel de olsa, büyük bir anlam taşıyor. İşçi sınıfının ezici çoğunluğunun “yabancı” olduğu Suudi Arabistan’da, yerli işçi sınıfının oluşması, CIA’nın yönlendirdiği şeriatçı rejim tarafından planlı bir politika ile engellenmiştir. Amaç, toplumu, işçi sınıfı gibi dinamik bir toplumsal güçten yoksun bırakmaktır. Bu açıdan, “yabancı” işçilerin grev yapmış olmalarının özel bir anlamı var.