05 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/14

 Kızıl Bayrak'tan
“İmralı sürecinin” yeni aşaması
Sermaye ve düzeninden bağımsız, bürokratik yozlaşmadan arınmış devrimci bir DİSK için öncü işçiler görev başına!
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için
1 Mayıs’a!
“Geri çekilme” tartışmaları sürüyor
4+4+4 gericiliğine son!
“Sınıfın devrimci tutumunu
ortaya koymayı amaçlıyoruz!”
“Kurultay önemli bir eşiktir!”
MESS dayatmalarına karşı Birleşik Metal-İş’ten yürüyüşler
Türk Metal’den “uyuşmazlık” eylemleri
Bosch işçileri direnişte!
MİB MYK Nisan Ayı Toplantısı

Ulusal sorun ve kuyrukçu sol
H. Fırat

Çin’de ‘yeni dönem’
Geleneksel Paskalya yürüyüşleri
Latin Amerika’da sol dalga
Fas’ta sendikalar
dinci-gerici hükümeti uyardı
Kapitalist kriz kıskacında Kıbrıs
Halep’te çatışmalar
Kürt mahallelerine sıçradı
1 Mayıs’ta kavga alanlarına!
Genç komünistler
Çayan’ın mezarı başındaydı!
ON’ların mirası
komünistlerin elinde!
Avukatlara yönelik polis terörü sürüyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Geleneksel Paskalya yürüyüşleri…

Emperyalist savaşlara hayır!”

 

Almanya’da 1960’lı yıllardan beri geleneksel olarak yapılan paskalya yürüyüşleri bu yıl da yaygın olarak yapıldı. Tarihsel gelenek değişmeyerek devam etti. Kötü hava koşullarına karşın ülkenin 60’dan fazla değişik merkezinde yürüyüş, toplantı ve mitingler yapıldı. Stuttgart, Berlin, Hamburg, Münih, Frankfurt, Kassel, Nürnberg ve Paskalya yürüyüşlerinin gelenekselleşmesinin başını çeken Ruhr Havzası’nda büyük yürüyüşler gerçekleştirildi.

Paskalya eylemlerinin başlamasının nedeni olan emperyalist silahlanma, silah ticareti ve savaşların protesto edilmesi geleneği, bu yılki eylemelerin de merkezinde duruyordu. Eylemlerin hedefinde, Alman emperyalist devletinin sürdürdüğü militarist ve savaş yanlısı politikaların protesto edilmesi vardı. Silah ihracatı, dışarıya asker gönderme, devlet eliyle okullarda ve istihdam büroları üzerinden yapılan militarist kampanyalarla, gençliğin askerliğe özendirilmesi, gerici politikalar, yapılan konuşmalarda sert bir dille eleştirildi. Okullarda yapılan militarist propaganda ve reklamların durdurulması istendi. Dışarıya, militarist araçlar ve asker gönderilerek ‘yardımın’ yapılamayacağını ve bunun büyük bir yalan olduğunu söyleyen konuşmacılar, dışarıya gönderilen Alman askerlerinin geri çekilmesini istediler. Eylemlerde, silah ihracatının durdurulması ve dışarıya gönderilen askerlerin geri çekilmesi genel bir talep olarak öne çıkarken, silah üretiminin durdurulması da dile getirilen taleplerden oldular.

Paskalya yürüyüşlerinin güçlü ve zayıf yanları

Yaygın olarak yapılan geleneksel Paskalya yürüyüşlerinin başlıca ayırıcı ve olumlu özelliği, eylemlerin yerel inisiyatif ve komiteler aracılığıyla organize edilmesidir. Bu özelliğinden dolayı, eylemler belli başlı kentlerde sıkışıp kalmayarak ülke genelinde oldukça yaygın eylemlilikler yaşanıyor. Paskalya tatiliyle başlayan eylemler uzun yürüyüşler olarak organize ediliyor. Böylece irili ufaklı yerleşim merkezlerinde konaklayıp geçerken uğradığı yerlere savaş karşıtı havayı taşıyor. Değişik yerlerden gelen yürüyüş kolları değişik merkezlerde birleşerek büyük miting ve gösterilerle eylemlerini noktalıyorlar. Tabandan gelen bir inisiyatif ve yaygın olarak düzenleniyor oluşundan dolayı Paskalya eylemlerinin önemli bir yeri ve politik ağırlığı hep var olmuştur. Paskalya eylemlerinden rahatsız olan emperyalist burjuvazi ve onun medyası genellikle bu eylemleri görmezden gelerek ‘yok’ saymıştır.

Paskalya yürüyüşlerinin kelimenin yalın anlamıyla sahip olduğu kitlesel inisiyatife dayanan özelliği, emperyalist burjuvazinin korkusunun asıl nedeni olmuştur. Emperyalist burjuvazinin değişik partileri bu eylemleri, değişik araçlarla kontrollerine alma çabaları dönem dönem ağırlığını hissettirse de, eylemlerin dayandığı ayırıcı dinamikler bu çabaların başarılı olmasını boşa çıkartmıştır. Emperyalist burjuvazi, gericilik yıllarının getirdiği olanaklarla Alman halkının sahip olduğu savaş karşıtı bilinci silme ve anti-militarist geleneğini unutturma çabası da aynı dinamikler tarafından boşa çıkartılarak, başarısızlığa uğratıldı. Paskalya yürüyüşlerinin dayandığı kitlesel dinamik ve inisiyatif bu gerici çabaları boşa çıkarttı. Hareket bir dönem oldukça zayıflasa da, dayandığı kitlesel inisiyatifin yaratıcı ve inatçı dinamiğiyle gericilik yıllarının ideolojik, politik ve kültürel karanlığını yırtarak tarihsel hareketin kırılmasını önleyerek, gerici militarist amaçları boşa çıkarttı.

Tabandan gelen inisiyatifle örgütlenen her hareket gibi Paskalya yürüyüşlerinin de zayıf ve güçlü yanları vardır. Güçlü yanlarına yukarda belli sınırlıklar taşısa da, esas olarak ortaya koyduk. Taban inisiyatifiyle örgütlenmesi onun güçlü yanının esasını oluştururken, bu aynı durum paradoksal olarak hareketin sahip olduğu bilinç, hedef ve taleplerindeki sınırlılıklarının da nedeni olmuştur.

Bugün, esas olarak emperyalist yayılma ve savaş politikalarının taşıyıcısı olan Yeşiller hareketinin aynı zamanda bu eylemler içerisinde büyüyerek, komünist ve devrimci potansiyelin tasfiye edilmesinin bir aracı olma işlevini yerine getirdiği gerçeği, hareketin sahip olduğu ideolojik ve politik zaaflarının boyutlarını göstermektedir. Elbette, Yeşiller’in bu gerici ve tasfiyeci rolü oynamasını kolaylaştıran yerel ve uluslararası nedenler de vardı. Yeşiller hareketi, Alman ve aynı zamanda Avrupa emperyalizminin militarist amaçlarının, ‘insan hakları’ maskesiyle maskelenmesinin, AB’nin, “özgürlükler merkezi” olarak lanse edilmesinin, ekolojik yıkım ve yağma savaşlarının sorumlusu olan kapitalizmin, yıkıcı karakterinin gizlenmesinin aracı olmuştur. Avrupa merkezli ideolojik tasfiyeciliğin Truva Atı olmuştur.

Bugün hala birileri Merkel’den “barış”, “demokrasi” dilenebiliyorsa, işçi cinayetlerine/katliamlarına ve sendikal yasaklara çözüm bulmasını isteyebiliyorsa, sosyalist aydınlarımız ve partilerimiz emperyalist bir birlik olan AB’ye umut bağlayabiliyorsa, bu ideolojik yıkım ve tasfiyenin tarihsel temelleri aynı zamanda buralarda aranmalıdır.

Paskalya eylemlerinin hedef ve taleplerindeki sınırlılıklar tasfiyeciliğin ideolojik zemini olurken, hareketin dayandığı kitleselliğin homojen olmayan karakteri de, onun toplumsal dayanaklarını oluşturmuştur. Harekette yaygın olan, hiçbir ayrım yapmadan genel bir savaş karşıtlığı ve pasifizm ideolojisi de, Latin Amerika’dan Asya ve Afrika’ya uzanan kurtuluş hareketlerinin kırılmasına ideolojik zemin hazırlamıştır. Bugün ülkemizde, “savaş karşıtlığı” adına ortalığa saçılan, toplumsal barış sefaleti de AB merkezli olan aynı gerici burjuva ideolojisinden beslenmektedir.

Bu yıl yapılan Paskalya eylemlerinde de aynı paradoksal durum yaşanmıştır. Emperyalist savaşlara karşı kendisini ifade eden konuşmacılarla, her türden savaşa karşı olan konuşmacıları aynı kürsüde izlemek mümkün olurken, yürüyüş kollarında taşınan pankartlarda, dağıtılan bildirilerde, açıklama ve çağrılarda da aynı manzaralar yaşandı.

Hareketin bu iki görünümünden, hareketin kitlesel inisiyatif ve girişkenliğini gözetip ona güvenerek, hareketin asıl güçlü yanını oluşturan bu yanına dayanarak, onun bu güçlü yanını geliştirerek Paskalya hareketini daha bilinçli hedeflere ve amaçlara yöneltmeye çalışmak komünistlerin ve devrimcilerin asli görevi olmalıdır.

Hatırlamak hareket etmektir’

Eski DDR (Demokratik Almanya Cumhuriyeti) sınırları içerisinde kalan Magdeburg kentindeki eylemde konuşan, Auschwitz toplama kampından sağ olarak kurtulan 87 yaşındaki Esther Bejaran şöyle haykırıyor: “Auschwitz cehenneminde neler yaşandığını, yaşamayanlara anlatmak zor. O cehennemi yaşamayanlar oralarda nelerin yaşandığını tahmin bile edemezler. Nazileri sokaklarda gördüğümüzde içimizden nelerin geçtiğini, koptuğunu bilemezseniz. Geç kalmayın ve susmayın. Hatırlamak hareket etmektir! Bir daha asla müsaade etmeyin. Size inanıyorum.”

Magdeburg’daki Paskalya kürsüsünden yükselen 87 yaşındaki Esther Bejaran’ın gerçek barış ve kardeşlik için yükselen çığlığına sahip çıkarak, ‘susmamak’ ve ‘harekete geçmek’, emperyalist haydutların dünyamızı sürüklemek istedikleri yeni bir yağma savaşına karşı devrim ve komünizm için savaşmak, günün temel ve acil görevidir.