9 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/11 (44)

 Kızıl Bayrak'tan
Zorlu bir mücadele dönemine girerken
Açlık grevleri kritik aşamada, AKP “iyi polis-kötü polis” oynuyor!
Zindanda direniş, sokakta direniş!
Dışarda güçlü eylemlilikler olmadıkça ölümler engellenemez!
Açlık grevleri ölüm sınırında!
Güngören katliamının failinin kontrgerilla olduğu ortaya çıktı
"Ölüm haberi yapmak istemiyoruz!"
Sermaye hükümeti AKP 2013 yılı programını açıkladı
Direniş ve grevler
işçi sınıfı mücadelesine aittir!
Metal İşçileri Birliği (MİB) MYK Kasım ayı toplantısı
Sosyalizm bayrağı
Ege’de dalgalanıyor!
Volkan Yaraşır’ın
İzmir gecesine mesajı
Başarılı bir etkinlikliğin ardından
Ekim Devrimi üzerine
Yaygın birlik ve kardeşlik çağrısı
Stuttgart’ta coşkulu etkinlik
Açlık grevine Avrupa’dan destek
Gençlik YÖK’e karşı
alanlara çıktı!
Açlık grevi üniversitelerde selamlandı
Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin
Suriye açmazı büyüyor!
Yerel seçimler için
hazırlıklar başladı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İzmir gecesine gelen mesajlardan...

 

“Bolşevik Parti’nin karakteri ve yolu, bizim de yolumuzdur”

 

Merhaba Arkadaşlar,

Gecenizi selamlıyor, coşkunuzu bütün içtenliğimle paylaşıyorum. Aranızda olmayı çok istememe rağmen gecenize katılamadım.

Kapitalizmin yapısal krizinin derinleştiği, küresel düzeyde sınıfsal antagonizmanın şiddetlendiği bir tarihsel dönemden geçiyoruz.

Küresel düzeyde muazzam sınıf ve kitle hareketleri yaşanıyor. Yalnızca Yunanistan’da son üç yılda 52 büyük grev yaşandı. Bu grevlerin 20’si genel grev olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz aylarda Hindistan’da tarihin en büyük grevlerinden biri gerçekleşti. 50 milyon işçi genel greve çıktı. Endonezya’da 2 milyon işçi genel grev yaptı. Tunus ve Mısır’da ayaklanmalar yaşandı. Hindistan, Filipinler, Nepal ve Kolombiya’da kendi özgünlüğünde ikili iktidarlar yaşanıyor. Bütün eleştirel yaklaşımlara karşın Latin Amerika’da sol dalga devam ediyor.

Öte yandan teknokrat, proto-faşist hükümetler kuruluyor. Kıta Avrupası’nda kapitalist devletler tekelci polis devleti yönünde re-organize oluyor. Finans-kapital neo-faşist hareketi rezervde tutuyor.

Ortadoğu sürekli bir savaş coğrafyasına çevrilmek isteniyor. Emperyalist savaşın hazırlıkları sürüyor. Suriye bu savaşın ön cephesi olarak konumlanıyor. Suriye ve Lübnan bir iç savaş coğrafyasına dönüşüyor. Savaşın ateşi Anadolu topraklarını hızla sarıyor. Kürt coğrafyası yanıyor.

Kapitalist krize finans-kapitalin iki yanıtı olabilir.

Birincisi, krizin nedeni olan kar oranlarındaki düşüşü yükseltecek, maksimum kar yöntemleri geliştirmek. Onun için küresel düzeyde bir karşı devrimci taktik olarak esnekleştirme, güvencesizleştirme, sendikasızlaştırma, işsizleştirme, yoksullaştırma ve mülksüzleştirme politikaları gerçekleştiriyor.

İkincisi, Rosa Luxemburg’un kavramlaştırmasıyla, finans-kapital “düzeltici savaşları”, yani emperyalist savaşları gündeme getirir. Yani yeni pazarlar yaratmak, pazarları derinleştirmek, ıskartaya çıkmış üretim araçlarını tasfiye etmek, yıkmak ve yeniden inşa etmek ister. Ortadoğu’daki gelişmeleri bu perspektifle okumak gerekir.

Bugün devrimin imkanının arttığı ama öte yandan karşı devrimin mayalandığı yüksek bir konjonktürden geçiyoruz.

Sorun sınıfın enerjisini kristalize edecek ve bu yıkıcı gücü kapitalist sisteme yöneltecek siyasal öznenin varlığı sorunudur. Yunanistan buna tipik bir örnek oluşturuyor. Sınıf kendi ontolojisine dayanarak, muazzam pratikler yaratıyor. Ama enerji bir türlü yıkıcı enerjiye dönüşmüyor. Bunu gerçekleştirecek devrimci öznenin varlığı-yokluğu, Yunanistan’ın kaderini belirleyecektir.

Bugün Türkiye’de sınıfın bulunduğu her havzada ve 249 organize sanayi bölgesinde sınıfın öfke ve kini birikiyor. Sadece sendikal çeperde gelişse de Bursa’da Bosch pratiği, farklı mecrada kent grevlerinin tetiklenebileceğini ortaya koydu. Gaziantep tekstil işçileri 11 gün süren ve 6000 işçinin katıldığı fiili grevleriyle, bu öfkenin şiddetini çıplak bir biçimde gösterdi.

Bugün sınıf lokal patlamalar yaşıyor. Bu lokal patlamaların senkronunu yaratmak, havza grevlerini tutuşturacaktır. Kürt özgürlük hareketinin yarattığı enerjiyle, bu enerjinin birleşmesi Ön Asya devriminin kapılarını aralayacaktır. Bu enerji rezonansı bir anlamda Ortadoğu’yu sarsacak volkan patlamasıdır.

Son olarak Lenin 1917 yılına kadar hayatını devrim yapmaya ve partiyi oluşturmaya adadı.

Bolşevik Parti’nin karakteri ve yolu, bizim de yolumuzdur. Bolşevik partisinin karakteri ve yolunu 4 parametrede açıklayabiliriz:

1- Bolşevik Parti proletaryanın partisidir. Bu yönü onun ontolojisidir. Ve partinin bu karakteri Narodnizmle mücadele içinde şekillendi ve kristalize oldu.

2- Bolşevik Parti praksistir. Proletaryanın tarihin öznesi olma rolü, eylemin içinde mana bulur ve mana kazanır. Partinin bu yönü Legal Marksistlerle mücadele içinde billurlaştı. Bir anlamda teori ve pratiğin muhteşem diyalektiği inşa edildi.

3- Bolşevik Parti konsantre bir siyasal programdır. Kısacası devrimin yoludur. Partinin bu yönü Ekonomistlere karşı mücadelenin içinde şekillendi.

4- Bolşevik Parti devrimin partisidir. Çağın en mükemmel kolektif organizasyonudur. Bunun için merkez komiteye bakmak yeterlidir. Bolşevik Parti bağımsız politik birey olarak müthiş yetenek ve beyinlerin bulunduğu ve en kolektif çalışmanın gerçekleştiği bir organik yapıdır. Muazzam görüş zenginliği ve farklılığının bir potada eritilmesi, tek hedef olarak devrime kilitlenmedir. Bunun da gerçek mimarı Lenin’dir.

Tekrar ediyorum; Bolşevik Parti’nin karakteri ve yolu, bizim de yolumuzdur.

Yolumuz açık olsun!

En içten devrimci selamlarımla...

Yaşaşın devrim, yaşaşın sosyalizm!

Volkan Yaraşır

 

 

 

 

(...)15-16 Haziran büyük işçi direnişini, Kavel’i, Alpagut’u, Büyük Madenci Yürüyüşü’nü ve bahar eylemleri gibi pek çok direnişi açığa çıkaran bereketli topraklarımız, bağrından sınıfın, devrimin ve sosyalizmin lokomotifini de çıkarmıştır. 25 yıl önce tohumu atılan Ekimler, 25 yıl sonra fabrikalarda boy veriyor. Göğü fethe çıkan Paris Komünarları’nın, 1917 Ekimi’nin özsuyunu içenler 25 yıllık davayı onurlarıyla taşıdılar. Kollarımızın bütün gücüyle tavı gelen demire vurmaya, devrimi ilmek ilmek örmeye devam edeceğiz.

Selam olsun sarı nakışlı kızıl bayrağa!

Selam olsun işçi sınıfının öncü kurmayına!

Zeynel Nihadioğlu
Edirne F Tipi Cezaevi

 

“İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” sloganı bizim de sloganımızdır.

Aliağa Belediyesi taşeron işçileri

 

Sömürüye, açlığa, taşeronlaşmaya karşı mücadele veren işçilerin onurlu bir dünya isteği bu kölelik düzeninin ortadan kaldıracaktır. Bizler Micha taşeron işçileri olarak yaptığınız etkinliği destekliyoruz.

İşçilerin birliği taşeronu yenecektir.

Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nden
Micha işçileri

 

Emperyalizme karşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi, kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinde siper yoldaşlarımızı selamlıyoruz.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Devrimci 78’liler Federasyonu
İzmir 78’liler Derneğ
i

 

(...)Emperyalizm ve onun yerli uşakları Türk, Kürt, Laz, Çerkes her milletten ve her inançtan halkımıza karşı zulmünü devam ettirdikçe onlara karşı direnenler de olacaktır. Ve bu vesileyle ezilen tüm halklarımızı varolan bu mücadelenin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Düzenlemiş olduğunu geceyi ve katılan herkesi selamlıyoruz.

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)

 

Sınıf mücadelesinin en kadim dostlarının 25. yılını kutluyor, birleşik emek hareketinin ve devrimci mücadelenin sınıf yoldaşlarını selamlıyoruz.

DİSK Genel İş 5 No’lu Şube

 

Pir Sultan’ın inancı, direnci ve bilinciyle selamlar, Dünyamızda ve ülkemizde yaşanan kanlı olayları kınar, zindanlarda mücadele veren tüm devrimci arkadaşlarımıza selamlarımızı sunarız.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Buca Şubesi Yönetim Kurulu

 

(...) Biz Bornova bölgesinden işçi ve emekçiler olarak etkinliğinizi kendi etkinliğimiz olarak görüyor ve coşkuyla selamlıyoruz.

Yaşasın halkların kardeşliği!

Kahrolsun emperyalizmin savaş ve yıkım politikaları!

Yaşasın sosyalist işçi-emekçi iktidarı!

Bornova Bölgesi’nden işçi ve emekçiler