10 Ağustos 2012
Sayı: SYKB 2012/32

 Kızıl Bayrak'tan
Sermayenin vurucu gücü AKP iktidarı ‘tam kölelik’ dayatıyor
Devlet, Kürdistan’da kirli savaş yöntemlerini yaygınlaştırıyor
İşçi sınıfı ayağa kaldırılmalıdır!
Alevilere yönelik
saldırılar sürüyor
“Türk-Kürt çatışması değil!”
“Direnişleri ortaklaştırıp, mücadeleyi büyütmeliyiz!”
Öncü bir Bosch işçisi ile fabrikadaki gelişmeler ve 2012-2014 MESS Grup TİS süreci üzerine
Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu
Ağustos ayı toplantısı
Direnişteki MICHA işçileriyle sınıf dayanışmasını yükseltelim!
“Eğitim ve sağlıkta neo-liberal dönüşümlür”
TKİP, işçi sınıfı ve emekçileri emperyalist saldırganlığa ve
halkların boğazlanmasına karşı aktif mücadeleye çağırıyor!.
Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya:
Siyasal islamın iktidar hamleleri ve islamın “protestanlaştırılması”- V.Yaraşır
Emperyalist-gerici savaşı sadece
direnen halklar önleyebilir!
9. Mamak Kültür-Sanat Festivali
başarıyla gerçekleştirildi
Bertolt Brecht: Mücadelenin, dünyayı değiştirme ve
dönüştürme eyleminin sanatçısı
Sermaye hizmetkârı dinci rektörlerin atamaları yapıldı!
Sermaye devleti kürtaj politikasını adım adım hayata geçiriyor!
Tekellerin sponsorluğunda olimpiyat
Kanla yazılan tarih
silinmez / silemezsiniz!
Akan nehir
tarih kadar eski bir gerçeği taşıyor
İşçinin canı sermayeye emanet
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Ağustos ayı toplantısı…

Değerlendirme ve sonuçlar

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu (MİB MYK) Ağustos ayı toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda çeşitli gündemler üzerine tartışmalar yürütüldü, sonuçlar çıkarıldı.
Gündemde şu başlıklar yer aldı:

- Suriye ve Kürt sorunu eksenli gelişmeler

- “Ulusal istihdam stratejisi” saldırısı

- TİS süreci

- Yerel direnişler

- Bülten

- Suriye ve Kürt sorunu eksenli gelişmeler:

1. Suriye’de emperyalistlerin kanlı egemenlik mücadelesi devam ediyor. Bu mücadelenin başını Suriye’ye egemen olmak isteyenlerle bu ülke üzerindeki egemenliklerinden olmak istemeyen emperyalistler çekiyor. Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkelerin işbirlikçi rejimleri de bu gerici mücadelede maşalık yapıyorlar. Daha altta ise “muhalifler” olarak kodlanan isyancı gruplar var. Kanlı bir boğazlaşma ve Suriye’nin yakılıp yıkılması biçiminde süren bu mücadelenin bedelini emekçi halk ödüyor. Suriye’deki savaşın taraflarını bu biçimde değerlendiren MYK, bu gerici egemenlik savaşı karşısında Suriye’nin emekçi halkıyla tam dayanışma içerisinde olduğunu duyururken, emperyalistlere ve işbirlikçilerine, onların gerici müdahalelerini durdurmak için mücadelenin önemine dikkat çekmektedir. Ayrıca bu mücadelenin en önemli görevinin bu haksız ve gerici savaşta suç ortağı olan sermaye iktidarına karşı mücadele olduğunun altını çizmektedir.

2. Suriye’ye yönelik emperyalist müdahaleyi ve maşalıklarını haklı göstermek için “halkın taleplerini hiç sayan zalime karşı” olduklarını ileri sürenlerin maskesi, Batı Kürdistan halkının yaşadığı topraklarda inisiyatifi eline almasıyla düşmüştür. Öyle ki Suriye’de oluk oluk kan döken “Özgür Suriye Ordusu” adlı taşeronlarını himaye edenler, Kürt halkının bu inisiyatifini “terörizm” olarak damgalayarak tehditlere başvurdular. MYK Kürt halkının gösterdiği bu inisiyatifi tümüyle haklı ve meşru bir girişim olarak görmekte, aynı zamanda Türkiye’de de Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını savunmaktadır. MYK ayrıca emekçi halkların eşitlik ve özgürlük temelinde kardeşçe yaşayacağı bir Ortadoğu için emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla ortak mücadelenin önemine dikkat çekmektedir.

Birlik bu çerçevede mücadeleyi ve dayanışmayı örmek sorumluluğuyla işçi sınıfını bilinçlendirmek, mücadeleye çekmek hedefiyle hareket edecektir.

- “Ulusal İstihdam Stratejisi” saldırısı:

1. “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında oluşturulan saldırı programını hayata geçirmek üzere sermaye ve uşakları yoğun çaba sarfetmeye devam ediyorlar. Öyle ki şu sıralar kıdem tazminatı, özel istihdam büroları ve kiralık işçilik gibi uygulamalarla ilgili hazırlanan tasarılarını gündeme getiriyorlar. Böylelikle bir yandan işçi sınıfının nabzını ölçmeye çalışıyorlar, diğer yandan da sendika bürokratlarıyla pazarlık zemini oluşturmaya çalışıyorlar. İşçi sınıfını tümden güvencesiz bırakıp atomlarına ayrıştıracak bu saldırıların gündeme getirilmesi kavga nedenidir. Fakat sendikaların koltuklarına oturan bürokrat takımı sermaye cephesinin bu salvolarına karşı esip gürlemenin ötesine geçmemektedir. Oysa yapılması gereken kararlı ve soluklu bir mücadeleyi örgütleyebilmektir. Bu bakımdan zerrece bir adım atmayanlar esasında bu kapsamlı ve ağır saldırıların da yolunu açmaktadırlar.

2. Bu temel gerçeklerin altını çizen MYK, mücadelenin sermaye cephesinin sözleri ve manevralarından bağımsız olarak büyütülmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu düşünceyle bağlantılı olarak bir kez daha bu saldırı programı üzerindeki her türlü pazarlığı reddetmekte, işçi sınıfını da bu çizgide sermayeye, hükümetine ve sendikaları mesken tutmuş bürokrat takımına karşı mücadeleye çağırmaktadır.

3. MYK mücadeleyi örgütlemek hedefiyle, uyarma-aydınlatma çalışmalarına hız verecektir. Bu kapsamda bildiri, ozalit, stiker gibi araçlar hazırlanacak, konuyla ilgili toplantı ve söyleşiler düzenlenecektir. Ayrıca saldırılara karşı mücadeleyi tabandan büyütmek hedefi ile fabrikalar/havza eksenli örgütlenme çalışmalarına hız verecektir. Beraberinde de eylemli mücadele kapsamında adımlar atacaktır.

- TİS süreci üzerine değerlendirme:

1. Sektörün en önemli gündemi olan MESS Grup TİS süreci konusunda değerlendirmelerde bulunan MYK öncelikle bu sürecin şu aşamada en temel sorununun “yetki gaspı” olduğunu belirtmektedir. Sermaye ve hükümeti yasalarla oynayarak, sendikaların da içerisine düşürüldüğü durumu bir olanağa dönüştürerek grev ve toplu sözleşme hakkını fiilen gaspetmiştir. Sadece metal işçileri değil şu durumda yüzbinlerce işçi, sendikalı olmalarına rağmen toplu sözleşme hakkını kullanamamaktadırlar. Bu açıkça bir büyük hak gaspıdır. İşçi sınıfının kan ve can bedeli mücadelelerle kazandığı haklar sermaye, hükümet ve koltuklarını koruma derdindeki sendika bürokratları tarafından yok edilmektedir.

İşte dolayısıyla işçi sınıfı ve özelde de metal işçilerinin TİS kapsamında bugün en önemli sorunu bu gaspa karşı tok ve militan bir yanıt vermektir. Bu haklara uzanan eller kırılmalıdır.

2. Bu kapsamda yürütülecek mücadelede üç temel yan gözetilmelidir:

İlk olarak, bu alabildiğine hoyrat saldırıya karşı alabildiğine net ve tok bir yanıt verilmelidir. Öyle ki eğer sermaye ve hükümet keyiflerince yasalarla oynayarak kanla kazanılmış temel bir hakkı gaspetmişse yanıt buna uygun olmalıdır. Göstermelik ve yasak savma türünden eylemler ne bu saldırıya karşı yeterli bir yanıt olur, ne de daha önemlisi işçi sınıfının mücadeleye katılımının önünü açar.

İkinci olarak bu mücadele barajın ne olacağı, sözleşme kapsamında kimlerin olacağı vb. gibi pazarlıkları tümüyle reddetmelidir. MYK gerici çıkarları ve icazetçi çizgileri nedeniyle bu pazarlıkçı çizgide bulunan sendika bürokratlarını kınamaktadır. Pazarlıksız biçimde işçi sınıfının sendikal hak ve özgürlüklerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, lokavt yasaklanmalıdır. MYK işçi sınıfını yetki gaspına karşı verilecek mücadeleyi bu temel talepler doğrultusunda geliştirmenin önemine dikkat çekmektedir.

Üçüncü olarak sermaye ve hükümetinin yasal mekanizmalara dayanarak yaptığı fiili gasp karşısında fiili-meşru mücadele yolu tutulmalıdır. Bu demektir ki haklarımızı yasaları beklemeden fiilen kullanmalıyız. Unutmamalıyız ki yasalar mücadelenin arkasından topallayarak gelir. Bunun için sendikalar yetkilerini hükümet ve sermayeden değil, işçi sınıfından-sınıf mücadelesinden alır. O nedenle haklı ve meşru taleplerimizi belirlemeli, MESS ve sermayenin karşısına çıkmalı ve bu haklarımızı söke söke alacak, grevi de içerecek bir mücadele yolundan ilerlemeliyiz. MYK metal işçilerini ve sendika yönetimlerini bu perspektifle hazırlanmaya ve buna uygun bir kararlılık göstermeye çağırmaktadır.

MYK, tüm öncü işçileri ve Birlik bileşenlerini bu mücadele bilincini ve sürecini geliştirmek üzere inisiyatif almaya çağırmaktadır. Bu kapsamda Birlik, bir yandan bu mücadele anlayışını işçi sınıfına ve sendikalara taşımak için uğraş verecek, diğer yandan da bu yolda gereklerini yapmak üzere kendi cephesinden çaba gösterecektir.

3. MYK ayrıca TİS süreciyle bağlantılı olarak MESS ve sendikalar cephesinden yaşanan gelişmeleri de ele almıştır. Gelişmelerin ortaya koyduğu tabloda gerek MESS ve Türk Metal cephesinden gerekse de Birleşik Metal cephesinden, -elbette farklı amaç ve biçimlerde- sürece yönelik beklentilerin önüne geçmeye yönelik söylem ve tutumlar görülmektedir. Bu tutumların ortak noktası metal işçilerini TİS sürecinden ve mücadelesinden uzak tutmaya hizmet etmeleridir. Bu nedenle öncü işçiler ve Birlik bu gericiliğin aksine hak kazanmak kadar onları korumanın da yegane yolunun mücadeleden geçtiği bilincini geliştirmelidir. Zorluklar ne olursa olsun işçi sınıfı birleştiği, fiili-meşru mücadele yolundan yürüdükçe kazanacaktır.

4. MYK TİS çalışmalarını da gözden geçirmiştir. Taslaklar, TİS kurulları, komisyonları vb. yönleriyle çalışma değerlendirilmiştir. Tüm bu bakımlardan sürece etkin katılım ve örgütlülüklerin geliştirilmesi yönündeki ısrarın korunmasının önemine değinilmiştir. İşlevsel bir araç olduğu görülen TİS broşürünün daha yaygın biçimde kullanılması için yeni bir baskısının yapılması, internet sitesi için çalışmaların hızlandırılması, röportajların tüm yerellerden sürdürülmesi, çeşitli araçların(stiker, anket) hazırlanması kararlaştırılmıştır.

- Yerel direnişler:

İşçi sınıfı birleşik mücadele bakımından büyük bir zorlanma yaşarken yerel direnişler yaza rağmen ciddi bir hareketlilik halinde olmaya devam ediyor. Birlik’in de bazılarında taraf olduğu bu direnişlerle sınıf dayanışmasını yükseltmek temel bir görevdir. MYK bu bilinçle Senkromeç, FCMP TR Metal, MICHA, Billur Tuz, Kığılı, Hey Tekstil ve daha adını sayamadığımız birçok fabrikada direnen sınıf kardeşlerini selamlamaktadır.

- Bülten:

MYK yaz döneminde fabrikalarda yıllık izinlerin uygulanmasına rağmen Metal İşçileri Bülteni’nin Ağustos sayısının çıkarılmasını kararlaştırmış ve bir planlama yapmıştır.

Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu
8 Ağustos 2012

 

 

 

 

“Elimizden geleni yapacağız”

Hey Tekstil direnişçisi Zeki Güngör, direnişin geldiği aşamayı ve hedeflerini gazetemizle paylaştı.

- Tüm bu olumsuzluklara rağmen direnmeye devam ediyorsunuz. Son olarak da yanınızda bulunan siyasi partinin kampına katılan komiteye eleştirilerinizi kamuoyuyla paylaştınız. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Direnişimizin 6. ayı geride kaldı. Bizim ayrılan arkadaşlarımız oldu. Komite ve yanımızda bulunan kurum 156. günde direnişi bıraktılar. Siyasi kurum herhangi bir açıklama yapmadı, komite de Ramazan’dan ve insanların artık gücünün kalmadığından dolayı direnişi bırakacaklarını açıkladı. Bu arkadaşlarla beraber, arkadaşlarımızın çoğu direnişi bıraktı. 8 arkadaşımızla direnişe devam etme kararı aldık. Ve direnişimizi onlardan sonra da devam ettiriyoruz. Bundan sonraki eylemlerimizde direnişi bırakan yanımızdaki kurum ve komitedeki arkadaşların tercihleri kendi tercihleridir. Gitmelerine de kimse kimseyi zorla tutmaz. Ama hak olarak kendi haklarını bırakıp gitmişlerdir. O yüzden kimseyi eleştirsek de eleştirmesek de en çok zararı kendilerine vermişlerdir. Siyasi kurum da herhangi bir açıklama yapmadan ve aldığı bir direnişi iyi bir şekilde sonuçlandırmadan bırakıp gittiği için zararı yine kendinedir. Biz kararlıyız. Biz kendi haklarımız için mücadele ediyoruz ve direnişimizi iyi bir şekilde sonlandırmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

- Direnişiniz kritik bir aşamaya geldi. Bundan sonraki süreç için planlarınız nelerdir?

- Direnişimizi kararlılıkla sürdüreceğiz ve bunu iyi bir şekilde sonlandırmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bundan sonraki eylemlerimiz çoğunlukla daha kendi imkânlarımız içinde ama patronlarımıza yönelik olacak. Bize destek vermeleri için de bütün kurumlardan destek bekliyoruz. Ekonomik, maddi ve manevi her konuda desteğe ihtiyacımız var. Çünkü biz uzun süredir burada çalışmadan direnişimizi sürdürüyoruz. Onun için de desteğe ihtiyacımız var.

- Pek çok yerde direnişler patlak veriyor. Ortak mücadele imkânları ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

- Biz, ilk önce kendi direnişimizi iyi bir şekilde sonlandırmak için çaba gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Tabi ki bundan sonraki süreçte işyerlerinde daha çok direnişler olacak. İşçi sınıfı eğer başkaldırmazsa, hakkını savunmazsa daha çok hak gasplarına maruz kalacak. O yüzden işçi sınıfının ilk başta bilinçlenmesi lazım ve birbirine destek olması lazım. Yani bugün bana yapılmışsa, yarın başka bir arkadaşıma yapılacak ve işçi sınıfının “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tavrından vazgeçip bir an önce kendi haklarını savunması ve direnişlere de, direnişte olan işyerlerine destek vermeleri gerekiyor. Bugün bunu yapmazlarsa, yarın kendi başlarına da geleceğinden emin olsunlar. Onun için de beraber mücadele edip direnişleri bir araya getirip güç toplamak lazım. Yoksa kendi başımıza başarılı olma şansımız çok az. O yüzden de beraber mücadele etmemiz gerekiyor.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece

 

 

 

 

Söylenenler eyleme dönüşmeli”

 

Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesi’nde örgütlü Süperplas ve Emplas fabrikalarının temsilcilerine kıdem tazminatının fona devredilmesi üzerine ne düşündüklerini sorduk...

Süperplas İşyeri Baştemsilcisi Ramazan Ataş: Kıdem tazminatı sınıfın son kalesi. Emeklilik yaşı büyütüldüğü zaman olduğu gibi süslenerek yalanlar anlatılıyor. Oysa alacağımız kıdem tazminatı yarıya düşecek ve vergilendirilecek. Türk-İş’in kıdem tazminatı ile ilgili yasa geçerse greve çıkarız diye kararı var. Ne gerekiyorsa yapılmalı. İş durdurma vb her türlü eylem yapılmalı. Sonuna kadar karşısında duracağız.

Süperplas İşyeri 2. Temsilcisi Erdoğan Oran: Tek kalan dayanak kıdem tazminatı. Bu konuda tüm çalışanlar olarak, hatta emekliler de katılmalı, hakkımız için mücadele etmeliyiz. Çocuklarımız mağdur olmasın diye birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Taviz verilmemeli. Kesinlikle ve kesinlikle bu yasa geçmemeli. Söylenenler eyleme dönüşmeli, sadece söz olarak kalmamalı.

Emplas İşyeri Temsilcisi Erdem Bolat: Ortada büyük bir aldatmaca var. Alınacak tazminat yarıya inecek, 1000 TL alınacağı yerde 400-500 TL ancak alınabilecek. İndikten sonra fona devredilecek, özel sektör fonu alacak. Bu saldırı örgütlü yerleri bitirecek. Eski işçiler tazminat verilip yollanacak onun yerine yeni işçi alınacak. Bana sorarsanız sendikalar açısından tam bir hazırlık yok. Eylem sırası gelince dağınıklık yaşanıyor. Sendikanın verdiği grev kararının uygulanacağından şüphe duyuyorum. Sınıfsal bakmak lazım. Herhangi bir sendikanın broşür veya ona benzer bir şey hazırladığını görmedim. DİSK’in veya Türk-İş’in bilgilendirme çalışması yok.

Emplas İşyeri Baştemsilcisi Mustafa Tokul: 1936’da kazanılmış bir hak. Elimizde kalan en büyük hak. İşçiler için bu konu muallakta. Bizler de internet vb. yollarla araştırdıklarımızı işyerlerinde kendi çabamızla anlatıyoruz. Bence sendikalar yeteri kadar dikkate almıyor.

Kızıl Bayrak / Gebze