20 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/03

 Kızıl Bayrak'tan
Birleşik direnişi yükseltme sorumluluğu!
Faşist saldırganlığa karşı Kürt halkı ile emekçilerin birleşik militan direnişi!
12 Eylül iddianamesi ile ortalığa saçılan gerçekler
Faşist baskı ve terör hız kesmiyor!
Düzen yargısı “görevini” yaptı
Karadağ cinayeti davasında 6. duruşma
Katiller serbest bırakılır,
hafızalar silinemez!
“Esin Yıldız serbest bırakılsın!”
Hugo Boss’ta kararlı direniş!
Sömürü ve kölelik
cehenneminden bir kesit
Maltepe Belediyesi’nde
direniş kazandı
Sahte sendika yasası ve baskılar protesto edildi
Petrol-İş Gebze Şube Genel Kurulu gerçekleştirildi
Yeni dönem ve
gelişmeler - EKİM
Parti Okulu
Habip Gül Devresi / 2011
Partiye Rapor’dan
Tunus: Yeni isyanlar için enerji biriktiriyor!
Hacettepe’de rektörle görüşme...
Filistin-İsrail “barış görüşmeleri”
yeniden başlatıldı...
AB’nin “yeni” sömürge alanı
Doğu Avrupa
Yunanistan’da
basın emekçileri grevde
Onbinler Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht’i andı.
Berlin’de XVII.Enternasyonal Rosa Luxemburg Konferansı
Alman tekellerinin “şaşılası” büyümesinin sırrı!
Gençlik füze kalkanına
karşı yürüdü
Efeoğlu Ailesi’nin avukatı Mustafa Yağcı ile görüştük
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tunus: Yeni isyanlar için enerji biriktiriyor!

İşsizlik, yoksulluk ve zorbalığa isyan eden Muhammed Buazizi’nin Sidi Buzid kentinde bedenini ateşe vermesiyle fitili ateşlenen halk isyanı, dört haftada Tunus’un 23 yıllık diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali’yi alaşağı etmiş; 17 Aralık’ta çakılan isyan ateşi, 14 Ocak’ta diktatörü şeriatçı Suudi Arabistan rejiminin kanatları altına sığınmak zorunda bırakmıştı.

Diktatörün kaçtığı gün olan 14 Ocak, “Tunus Devrimi”nin birinci yıldönümü olarak kutlandı. Kutlamaya katılan emekçilerde isyanla elde edilen kazanımların sevinci ile temel sorunların çözümü konusunda herhangi bir adımın atılamamış olmasına duyulan tepki bir aradaydı. Resmi kutlamanın katılımcıları ise, emekçi düşmanı gericilerden müteşekkil “devlet adamları” topluluğundan ibaretti.

Karşı devrimcilerin “devrim” kutlaması!

“Tunus Devrimi”nin resmi kutlamasına Cumhurbaşkanı Munsif El Marzuki ile Başbakan Hammadi Cibali ev sahipliği yaptı. İsyan eden emekçilerle genç kuşakların talepleriyle ilgilenmeyen ikilinin davetlileri arasında Cezayir Devlet Başkanı Abdulaziz Buteflika, Katar Emiri Şeyh Hamad bin Khalifa Al Thani, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ve Fas Dışişleri Bakanı Saadettin Osmani da vardı. AKP iktidarı adına ise Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay “devrim kutlamaları”nda boy gösterenler arasındaydı.

El Marzuki-Cibali ikilisinin niteliği hakkında da fikir veren bu bileşenin kutlamalara katılması, isyan eden Tunuslu emekçilere kaba bir hakarettir. Zira Bin Ali rejimiyle işbirliği yapan devletlerin temsilcilerinden oluşan bu katılımcı takımının tümü de zorba iktidarların temsilcisidir. Bunlar, isyan eden Tunuslu emekçilerin değil, ancak BM rakamlarına göre 300 kişinin katledilmesi ve 700 kişinin yaralanmasından sorumlu olan Bin Ali’nin dostu idiler. Hal böyleyken bu karşı devrimcilerin “devrim” kutlamalarına katılmaları, halen Tunuslu işçi ve emekçilerin önünde aşılması gereken zorlu bir mücadele sürecinin olduğunu gösteriyor.

Hem demokratik hak ve özgürlükler için mücadele eden işçi emekçileri hem ulusal özgürlük ve eşitlik uğruna direnen Kürt halkını baskı, zorbalık ve katliamla bastırmaya çalışan AKP iktidarının temsilcisi Beşir Atalay’a verilen önem, Tunus’taki dinci-gerici El Nahda Partisi’nin nasıl bir yönetim anlayışını temsil ettiğini ortaya koyuyor. Defalarca dinci, Amerikancı, neoliberal AKP modelini örnek aldıklarını söylen El Nahda şefi Gannuşi, taşıdığı bu zihniyet ile isyan eden Tunuslu emekçilerin taleplerini karşılamaktan ne kadar uzak olduğunu da gözler önüne seriyor.

Hakkımızı vermezlerse bu devrim yeniden başlar!”

14 Ocak’ta sokaklara çıkan emekçilerin gündemi, Katar Emiri, Libya’daki kukla yönetimin şefi, Beşir Atalay gibi karşı devrimcilerin nutuklar attığı kutlamadan farklıydı. El Nahda şeflerinin gerici rejimlerin temsilcileriyle kutlama yapmalarına itibar etmeyen Tunuslu emekçiler, sorunların yerli yerinde durduğunu, taleplerinin karşılanmaması durumunda, devrim ateşini yeniden tutuşturacaklarını hatırlattılar.

Bin Ali’nin ülkeden kaçışının yıldönümünde Başkent Tunus’taki Habib Burgiba Caddesi’ni dolduran emekçilerin bir kısmı “devrimi” kutlarken bir kısmı ise yeni yönetimi, geçen bir yılda etkisiz kaldığı için protesto etti. Gazetecilere konuşan isyanın gazileri, Tunus’ta isyan havasının devam ettiğini, sınıflar mücadelesinin yakında tekrar sertleşeceğinin haberini veciz ifadelerle verdiler.

Ülkeyi yönetenler bizim kanımızla boyanan koltuklarda oturuyorlar. Bize hakkımızı da vermediler. Şu anda iktidarda olanlar ki başbakan da buna dâhil, anlamalılar ki eğer bize hakkımızı vermezlerse bu devrim yeniden başlar. Geçen defa taşla yapılan devrim, bu defa daha farklı olur.”

Devrim henüz bitmedi. Daha yolumuz var. İşsizlik aynı seviyede; Tunuslular uğruna ölümü göze aldıkları talepleri henüz kazanamadı.”

Altı aydır acı çekiyorum kimse benim meselemle ilgilenmiyor. 6 ay önce oğlum sebepsiz yere tutuklandı. Haksız yere suçlanıyor. Karakola kimliğini almaya gitti ve bir daha geri dönemedi.”

Bugün bizim için esasında yas günü olacakken yönetimdeki rejim bize Katar prensinin davetini hediye ediyor. Kendilerine Tunus’u bu kişilere sattıkları için teşekkür ediyoruz.”

14 Ocak’ta sokaklara çıkanların bu ve benzer ifadeleri, Tunuslu işçi ve emekçilerin önünde halen mücadelelerle dolu uzun bir yol bulunduğunu gösteriyor. Zira isyanla kazanılan pek çok hak olmasına rağmen burjuvazi halen iktidarda, gerici rejim hemen tüm kurumlarıyla işbaşında, iktidara yürüyen El Nahda ise, AKP gibi dinci, Amerikancı, neoliberal bir partiyi örnek aldığını açıklamakla iftihar ediyor. Diktatörlüğün halen ayakta olmasına rağmen emekçilerin net ifadelerle yaptıkları uyarılar, zorba bir diktatörü deviren emekçilerdeki özgüven ve cesaretin de diri olduğunu hissettiriyor.

Süreç gerçek devrime doğru ilerleyecek!

Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yeni dönemin kapılarını aralayan Tunus’taki halk isyanı sömürüye, yoksulluğa, işsizliğe, aşağılanmaya, köleliğe ve zorbalığa karşı birikmiş öfkenin dışavurumuydu. İsyan diktatörü alaşağı etmekle kalmadı, diğer halklara da esin kaynağı oldu. Buna karşın ölümü göze alarak zorba rejimi sarsan işçi, emekçi ve gençler temel taleplerini kazanabilmiş değiller. İsyanın açtığı alana şimdilik yerleşen dinci El Nahda Partisi oldu.

Bunun böyle olması, isyanda ortaya çıkan kitlelerin muazzam inisiyatif, kararlılık ve direnme iradesinin yarattığı sarsıntı ve etkinin değerini hiçbir şekilde azaltmıyor. Diktatörler ve dinci gericilikle anılan Arap dünyası, isyan ve direnişlerin esin kaynağı oldu. Dünyanın işçileri, emekçileri ve genç kuşakları, insanlığı barbarlık içinde çöküşe doğru sürükleyen kapitalizme karşı tek etkili yolun direniş ve isyan olduğunu Tunus’ta başlayan ayaklanmalar ile yeniden görmüş oldular.

Burjuvazinin bir kesimini temsil eden dinci-gerici partilerin, eski rejim artıklarıyla iktidarı paylaşması, derinleşen sosyal sorunların çözümü talebiyle isyan eden halkların beklentilerini karşılayamaz. Siyasal sistemde emekçilerin dayatmasıyla belli reformların yapılması sosyal sorunları ortadan kaldıramıyor. İşçi ve emekçilerin bu gerçeğin farkına varıp yeniden isyan etmeleri kaçınılmazdır. İsyan gazilerinin 14 Ocak kutlamalarında yaptıkları uyarılar, emekçilerin bir kesiminin şimdiden meselenin farkında olduğuna işaret ediyor.

Diktatörü alaşağı eden isyanı toplumsal devrime taşıyabilecek, sınıfla birleşmiş öncü devrimci partinin olmaması, burjuvazi ve emperyalistlerin, ayağa kalkan milyonları kontrol altına almalarını mümkün kıldı. Oysa ilkinde inisiyatifi burjuvaziye kaptıran işçi sınıfı ve devrimci hareketlerin ikincisine hazırlıklı girebilmelerinin nesnel koşulları mevcuttur artık. Devrimci öncü partisinin önderliği altında birleşmiş işçi sınıfı, emekçileri ve genç kuşakları etrafında toplayarak isyan ettiği zaman toplumsal devrimin kapıları da açılacaktır. Birinci isyana hazırlıksız girdiği için inisiyatifi burjuvaziye kaptıran işçi sınıfı, ikincisine şimdiden hazırlanmaya başlarsa -ki bunun emareleri vardır-devrimi zafere ulaştıracaktır.