7 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/01

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt sorununda inkarcı politikada ısrar sürüyor!
2011 Kürt sorununda
çetin bir mücadele yılı olacak!
Türk-İş’in “torba”sından ihanet çıktı!
Kılıçdaroğlu’nun
yeni yıl ikiyüzlülüğü
Petro-kimya işçileri direniyor.
MESS Grup Tis sürecinde
greve doğru
“Birleşmek ve
örgütlenmek gerek!”
“Kendi sınıfımızın
mücadelesini verelim!”
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
PTT’de işçi kıyımına karşı direniş!
Patronların saldırılarına karşı tek yol direniş!
Büyük madenci
yürüyüşü 20. yılında...
Kampanya çalışması
üzerine notlar.
Öğrenci gençliğe yine polis terörü
OMÜ’de soruşturma-ceza terörü
Öğrenci forumlarında
mücadele tartışıldı..
Mutlu gözdağı verdi
Ulucanlar’dan müze
yapma kepazeliği
Bolivyalı işçi ve emekçilerin mücadele geleneği sürüyor
Katledilişlerinin 92. yılında Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i saygıyla
2010 yılında emekçi kadınlar.
Kadın emekçilerin
hakları da ‘torba yasa’da!..
4 Ocak ‘96 Ümraniye: Bir kez daha katliam ve direniş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Öğrenci gençliğe yine polis terörü

ODTÜ Öğrencileri, Beytepe Öğrencileri ve Ankara Üniversitesi öğrencileri tarafından 5 Ocak günü Ankara’daki AKP Genel Merkezi’ne yapılmak istenen yürüyüş, polis terörünün hedefi oldu.

Geçtiğimiz haftalarda Dolmabahçe’de öğrencilerin eylemine müdahale eden polis, bir kez daha öğrencilerin meşru eylemine saldırdı. ODTÜ, Beytepe ve Ankara Üniversitesi öğrencilerinin üniversitelerde artan baskıya, soruşturma-ceza ve polis terörüne karşı gerçekleştirdikleri eyleme izin verilmedi.

ODTÜ’de bir araya gelen öğrenciler AKP Genel Merkezi’ne yürümek istedi. “Başkaldırıyoruz! Eşit, parasız bilimsel ana dilde eğitim istiyoruz!” pankartını taşıyan yaklaşık 500 öğrenci sloganlarla ODTÜ’nün çıkışına geldi.

Polis öğrencilere azgınca saldırdı

Polis ise kampüs çıkışında barikat kurarak öğrencilerin yürümesine engel olmaya çalıştı. Panzerlerle önleri kesilen öğrenciler bir süre sloganlarla barikatın önünde bekleyişlerini sürdürdüler. Ardından yürüyüşe geçen öğrencilerle çevik kuvvet arasında arbede çıktı. Polis barikatını aşmak isteyen öğrencilere polis tazyikli su sıkarken, öğrenciler ise taşlarla polise karşılık verdi. Polis, biber gazı atarak öğrencileri dağıtmaya çalıştı. Dağılarak kampüse giren öğrenciler tekrar toplandı ve polis barikatına doğru yürüyüşe geçti. Yaklaşık 1 saat süren çatışmada öğrenciler polisin saldırısına direndi.

Bu sırada ODTÜ’ye gelen CHP Milletvekili Çetin Soysal “Kahrolsun düzen partileri!” ve “Katil CHP ODTÜ’den defol!” sloganlarıyla oradan uzaklaştırıldı.

Daha sonra kampüs içine geri çekilen öğrenciler burada bin kişilik bir kitleyle dersliklere girerek polis saldırısını protesto ettiler. Kütüphane önünde de polis terörünü teşhir eden bir basın açıklaması yaptılar.

ODTÜ’deki saldırıya yanıt

ODTÜ’deki saldırı İstanbul ve Eskişehir’de protesto edildi.

İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen öğrenciler “Üniversiteler bizimdir, AKP’ye, polise, YÖK’e teslim etmeyeceğiz” pankartı ile Taksim Tramvay Durağı’na yürüdüler. Yürüyüş boyunca teşhir konuşmaları yapıldı ve sloganlar atıldı.

Marmara Üniversitesi öğrencisi Umut Alikeşifoğlu tarafından okunan basın açıklamasında, ODTÜ öğrencilerine yönelik polis saldırısı kınandı. Alikeşifoğlu, AKP’nin üniversitelere dönük saldırılarının tüm hızıyla devam ettiğini belirtti. Üniversitelerin paralılaşmasının, harç ve kayıt paraları, ulaşım, barınma, beslenme gibi sorunların can yakıcı duruma geldiğini söyleyen Alikeşifoğlu, “AKP bizden susup oturmamızı bekliyor. Üniversitelerde rahatça at koşturabilmek istiyor. Ancak üniversitelerimizde yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmayan bizler susmayacağız. AKP’ye, polise, YÖK’e karşı üniversitelerimizi savunmaya, taleplerimizi her yerde büyüterek haykırmaya devam edeceğiz” dedi.

Açıklamanın ardından çekilen halaylarla eylem sona erdi.

Eskişehir’de ise Genç-Sen, Öğrenci Kolektifleri, Gençlik Muhalefeti, Emek Gençliği ve TKP’li Öğrenciler’in örgütlediği eylem İl Sağlık Müdürlüğü önünde başladı. “Üniversiteler bizimdir, AKP’ye, YÖK’e, polise teslim etmeyeceğiz” pankartını açan kitle Adalar Migros önüne yürüyüşe geçti. Burada yapılan basın açıklamasında AKP döneminde üniversiteler üzerinde yoğunlaşan saldırılara dikkat çekildi. YTÜ’de, Hacettepe’de, İTÜ’de ve son olarak İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan olaylara değinilerek, AKP’nin demokrasi ve özgürlük maskesinin bu uygulamalarla düştüğü, baskıcı yüzünün otaya çıktığı ifade edildi.

Kızıl Bayrak / Ankara - İstanbul


 


Polis’in “özgür üniversitesi”

Yaklaşık 50 bin öğrencinin öğrenim gördüğü Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ), İl Emniyet Müdürlüğü’nün “özgür üniversite” modelini devreye soktuğu “müjdelendi”. Bu açıklamanın emniyetten gelmesi öğrenciye sunulan “özgürlüğün” sınırları kapsamında fikir verirken, üniversite yönetimleriyle polis arasındaki işbirliğini de gösterdi.

Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan “özgür üniversite” modeli hakkında, “Biz sizin özgürlüğünüzün kısıtlayıcıları olarak değil, özgürlüğünüzün teminatı olarak bulunuyoruz.” diye konuştu.

Çalışma kapsamında sivil polis ekiplerini üniversiteden çektiğini, talep olması durumunda bile resmi polisleri üniversitede görevlendirmediklerini belirten Gürkan, “Bu alanda özgürlükleri, demokratik tepkileri mevzuat ölçüsünde, sınırları aşmadan, başkalarının özgürlük sınırlarını rahatsız etmeden yaşayabilirler. İngiltere’deki ünlü ‘Hyde Park’a yakın model oluşturmayı hedefledik. Bu alanda, sadece ideolojik söylemler bağlamında yapılan demokratik tepkiler değil, sevdiği kız için, delikanlı da duvara yazabilsin” dedi.

Polis’in “Özgür üniversitesi”

Bugün için üniversiteler birer karakol görünümünde olabilirler fakat “demokrasi” söylemlerini ağzından düşürmeyen düzen güçlerinin üniversitelerde polisin yeri olmadığını bilmesi gerekir. Hoş bilmesine biliyorlar ama, elbette onların özgürlük anlayışları başka!

Aynı zamanda bir itiraf niteliği taşıyan açıklamada, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı fakat bundan sonra ‘sınırları aşmadan’ özgürlüklerin kullanılabileceği iddia ediliyor.

Gençliğe gelecek vaadedemeyen sermaye devleti, gençliğe ancak soruşturma-ceza terörü ya da polis ablukası altındaki üniversiteler sunabilir. “İzinsiz afiş asmak”, “şarkı söyleyip halay çekmek” uzaklaştırma nedenleri olurken, öğrenciler üniversitelerine ancak aranarak girebilirken Isparta’da öğrencilere sunulan özgürlüğün ‘sınırları’ ne kadar geniş olabilir ki? Yanıtı polis şefinin kendisinde var!