10 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/47

 Kızıl Bayrak'tan
Haklarımız ve geleceğimiz için
örgütlü mücadeleye!
AKP hükümeti ırkçı-siyonist rejimle arayı düzeltiyor
Sermaye partileri kokuşmuş düzeni aklama derdinde!
Genç-Sen polis terörüne eylemlerle yanıt verdi
Düzen partilerine söz yok!
Polis terörüne tepkiler
Cüret ve kararlılıkla öne çıkamayanlar
ihanete ortak olurlar!
Şimdi cüret ve kararlılıkla öne çıkama zamanı!
Metalde mücadele sürüyor...
Akdeniz Çivi
işçisinden mektup
“Yeni asgari ücret yasası tasarısı geri çekilsin!”
İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret için mücadeleye!
Gericiliğin ağırlığı ve devrimci çıkış yolu
BETESAN’da direniş kazandı!
Buca direnişi dayanışmayla büyüyor
TEKEL işçileri 18 Aralık’ta Ankara'da
Evrensel Gazatesi kimin yanında? - Ç. İnci
KESK üyesi mücadele arkadaşlarımıza açık çağrımızdır
İrlanda krizi ve AB’nin
yeniden yapılanma süreci
Emperyalistlerin WikiLeaks korkusu
Şerzan Kurt davası
Eskişehir’de görüldü
Erdal Eren’den Alaattin Karadağ’a devrim bayrağı ellerimizde!
YTÜ’de imzalar verildi.
İşkence davasında ilk duruşma
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşkence davasında ilk duruşma

2009 1 Mayıs kutlamaları sırasında estirilen azgın devlet teröründen nasibini alan DHF ve DGH çalışanları Naciye Kaplan ve Öztürk Aladağ’ın, kendilerini darp eden polislerden şikayetçi olmaları üzerine açılan davanın ilk duruşması 2 Aralık günü İstanbul Beyoğlu Adliyesi’nde görüldü. Öztürk ve Aladağ’ı darpeden 6 polisin yargılanmasına Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Haklarında 26 yıl hapis cezası istenen polislerin arasında Emniyet Müdür Yardımcısı ve İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürü Gökhan Özsavaş da bulunurken, polisler “yakalama esnasında işkenceye varan muamele” suçundan yargılanıyor.

Taksim 1 Mayıs kutlamaları sırasında Kaplan ve Aladağ’ın birkaç polis tarafından darp edilmesi amatör bir kamera kaydı ile basın ve kamuoyuna yansımıştı. Bir mahalle sakini tarafından çekilen görüntüler polislerin uyguladığı şiddetin kanıtı olmuştu.

İşkenceci polisler suçlamayı kabul etmedi

Duruşmaya şikayetçiler ve sanık polislerden Çevik Kuvvet Şubesi’nde komiser yardımcısı Nuh Mete Damgacı, Ayhan Aktaş, Ayhan Baştürk ve Gökhan Özsavaş ve taraf avukatları katıldı. Sanık polisler suçlamaları reddederken Damgacı ise “Yalnızca düzgün bir biçimde götürülmesine yardım ettim” iddiasında bulundu. Damgacı; Kaplan’ın, isimlerini bilmediği yüzleri kapalı, robokop kıyafetli iki polis memuru tarafından getirildiğini gördüğünü dile getirirken “iyi polis” imajı çizmeye çalıştı.

Özsavaş da benzer bir biçimde yalan ifade verdi. 1 Mayıs’ta sabit bir yerinin olmadığını söyleyen Özsavaş Taksim merkezinde ve emniyette hiç bulunmadığını iddia etti. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne hiç uğramadığını vurgulayarak “Benim bu konuda hiçbir sorumluluğum yoktur” dedi.

Naciye Kaplan ise verdiği ifadede Tarlabaşı’nda yanında diğer mağdur Öztürk Aladağ’ın da olduğu sırada polisler tarafından darp edildiğini belirterek, Damgacı’nın da bu olayı gördüğünü söyledi. “Damgacı’nın kendilerini emniyet binasına götürerek Aktaş’a teslim ettiğini ifade eden Kaplan, “Orada Aktaş bana ve özellikle Öztürk’e vurdu. Tutanak tutulmasını istediğimizde ise ‘Siz daha dayağa doymadınız mı? Çıkın gidin’ dedi. “

Aladağ da, Aktaş’ı çok iyi hatırladığını ve kendisini darp ettiğini belirterek şunları söyledi: “Orada darp edilmemizi izleyen bir sivil giyimli polis beni üniversiteden tanıdığını söyledi. Bunun üzerine polisler bana yoğunlaşarak beni darp etmeye başladılar ve Aktaş’da bunlardan biridir. Beni hedef gösteren sivil polisi de Ayhan Aktaş’ı da nerede olsa tanırım.”

Mahkeme heyeti duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi.

Duruşmanın ardından Demokratik Haklar Federasyonu tarafından yapılan basın açıklamasında bu davanın da diğer davalar gibi göstermelik bir dava olacağına dikkat çekildi.


Asker kurşunuyla katledildi

Askeri kışladan açılan ateş sonucu yaşamını yitiren 16 yaşındaki Canan Saldık’ın asker kurşunuyla katledildiği kesinleşti.

4,5 ay önce yaşamını yitiren Saldık’ı öldüren kurşunun kışladan geldiği yapılan inceleme sonucunda kesinleşti. Bilirkişi raporunda Canan’ı öldüren kurşunların, hareketli zırhlı aracın üzerinden atıldığı belirtildi. Atış alanının bu tarz eğitim atışlarına uygun olmadığına dikkat çekildi. Van Askeri Mahkemesi’ndeki davada, bir Albay 5 asker görevi ihmalden ölüme sebebiyet vermekle yargılanıyor.

Canan Saldık, ailesiyle birlikte gittiği ziyaretten dönerken bir anda yere yığılmış ve kafasından kanlar akmaya başlamıştı. Hastaneye kaldırılan Saldık kurtarılamazken ön otopsi raporu, ölüm nedenini kafanın arkasından girip önden çıkan bir mermi olarak saptamıştı.

 



F tipi tecrit politikası öldürüyor

Adana’da her hafta cumartesi günü yapılan hasta tutsaklarla dayanışma eyleminde bu hafta hasta tutsakların sağlık durumları ele alındı.

İnönü Parkı’nda yapılan eylemde ilk olarak Suriye devleti tarafından 2006 yılında tutuklanarak Türkiye’ye teslim edilen Batman nüfusuna kayıtlı Rahmi Öner’in, Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ndeki tecrit hücresinde ölü olarak bulunmasına değinildi. 34 yaşında olan ve müebbet hapis cezası olan Öner’in katilinin F tipi tecrit politikası olduğu vurgulandı.

Açıklamada sağlık durumları kötüleşen tutsaklar hakkında bilgilendirme yapıldı. F tipi cezaevinde tutuklu olan Arslan Karslı’nın Wernicke-Korsakoff hastası olduğu söylenerek şikayetleri sıralandı. Karslı’nın bacaklarında uyuşma, kulaklarında çınlama olduğu dile getirildi, şiddetli baş ağrıları ve nefes darlığı çektiği söylendi.

Tekirdağ 1 ve 2 No’lu hapishanelerde saldırıların arttığı, 1 No’lu da Tahsin Barutçu, Hamdullah Aktaş ve Maşallah Aktaş’ın hücrelerinde gardiyanlar tarafından saldırıya uğradığı ifade edildi.

İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi’nde bulunan Menduh Kılıç’ın sağlık durumunu mektupla ilettiği belirtilerek, sağlık durumunun gittikçe kötüleştiği söylendi.

Bunların dışında Gazi Dağ, Halil Güneş, Hayati Kaytan, Hediye Açık, İnayet Mete, İsmet Ayaz, İzzet Turan, M. Ali Çelebi, Nesimi Kalkan, Remzi Aydın, Yusuf Kaplan, Yaşar İnce, Mesut Deniz, Kemal Ertürk adlı tutsakların ileri derecede sağlık sorunları yaşadığı dile getirildi.

Basın açıklamasının ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı. BDSP’nin de örgütleyicisi olduğu eylem atılan sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / Adana

 

 

 

 

Çevre...

Haydarpaşa için yürüdüler

Tarihi Haydarpaşa Garı’nda bir dizi ihmaller zincirinin sonucu olarak çıkan yangının birinci haftasında sendikalar, meslek odaları, siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri Haydarpaşa Garı’na yürüdü. Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması tarafından 5 Aralık Pazar günü gerçekleştirilen yürüyüşe sendikalar, meslek örgütleri, ilerici ve devrimci kurumlar katıldı.

Yürüyüş sonunda basın açıklamasını okuyan Nejat Yavaşoğulları, Haydarpaşa Gar ve liman çevresini her türlü yasa ve yönetmeliği, bilimsel etik kuralları hiçe sayarak ortaya atılan Manhattan projesinin bilim ve meslek insanlarının, kurumların çabaları sonucunda bugüne kadar engellendiğini belirtti.

İstanbul başta olmak üzere ülkenin doğal, kültürel, tarihi ve toplumsal değerleri üzerindeki küresel rant baskısının arttığına vurgu yapan Yavaşoğulları, “Tarihi, kültürel ve stratejik varlığımız Haydarpaşa Gar, liman ve geri sahasının; bütün değerleri ve işlevi ile birlikte korunup, toplumun eşit ve koşulsuz kullanımına açık olarak gelecek kuşaklara aktarabilmesi için öncelikle; yangın nedeni ile oluşan hasar, tarihi eserin layık olduğu özenle, evrensel koruma kuralları ve hukuku ışığında onarılmalıdır” dedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Bursa’da köylü isyanı

Bursa’da maden ocağına karşı eylem yapan köylüler Bursa-İstanbul yolunu trafiğe kapatmak isterken, iş makinesini ateşe verdi.

Orhangazi ilçesine bağlı Üreğil Köyü halkı, köy sınırları içine kurulacak maden ocağında çalışmaların başladığını öğrenince eyleme geçti. Bölgeye giden köylüler, hafriyat yapan iş makinesini ateşe verdi. Köylüler, traktör ve otomobillerine binerek, Bursa-İstanbul karayolunu trafiğe kapatmak üzere yola çıktı. Jandarma Komutanlığı ekipleri ise yol kesme eylemine müdahale etti. Köylülerin yolu Sugören Köyü’nde kesildi.

Köylüler, “Maden ocağının yapıldığı alan su havzası içinde. Sularımız kirlenecek. Bizim çalı kesmemize bile müsaade etmeyen devlet, maden ocağı için çok sayıda ağacı feda etmiştir. Maden ocağının yakınından BOTAŞ’ın doğalgaz hattı geçiyor. Ocaktaki dinamit patlamaları ve çalışmaların doğalgaz hattına zararı olabilir. Yalova’ya bağlı Kılıç köyünde de benzer bir tesis kuruldu ve köyde tarım araziler yol oldu” diyerek tepkisini dile getirdi.

Yeniköy yolu üzerinde Kaymakam, Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdür Yardımcısı öfkeli kalabalığı ikna etmeye çalıştı.Yaklaşık 100 kişilik grup, kaymakamla görüştükten sonra dağıldı.