Kürt halkına yönelik çok yönlü saldırılar sürüyor...
Saldırılara karşı birleşik devrimci mücadeleyi yükseltelim!
Kapsamlı bir tasfiye planını adım adım uygulamaya sokan sömürgeci sermaye devleti, imha ve inkâr çizgisi çerçevesinde Kürt halkına yönelik çok yönlü saldırılarını yoğunlaştırıyor. Kürdistan’da operasyonlar ile gözaltı ve tutuklama terörü sürüyor. KCK iddianamesinde binlerce yıla varan hapis cezaları isteniyor. TMK tarörüne maruz kalan çocuklarla ilgili düzenlemeyle çocuklar ailelerinden koparılmaya çalışılıyor.
Kürt dili üzerindeki yasaklar da sürüyor. Kürtçe pankart ve afiş asmak isteyen BDP’lilere valilik ve emniyet müdürlükleri engel çıkarıyor. BDP Mardin İl Örgütü’nün şehir merkezine ve ilçelere asmak istediği Kürtçe pankart ve dövizler, “sakıncalı” görülerek engellendi. Kapatılan DTP’nin meclis grup toplantısında Kürtçe konuşan Türk hakkında 6 ay hapis istemiyle dava açıldı.
Son günlerde yoğunlaşan çatışmalarda asker ve gerilla ölümlerindeki artış sürecin sertleştiğini işaret ediyor. Kürdistan’daki operasyonların genişlemesi, askeri sevkiyat ve yığınak, PKK gerillalarıyla Türk ordusu arasında sıcak çatışmalara yol açıyor. Türk ordusunun taciz atışları ve sınırı geçme girişimleriyle yaşanan çatışmalar, Kürdistan’ın güney ve kuzey bölgelerini içine alacak bir genişliğe ulaşmış bulunuyor. Operasyonlara bölgeyi tanıyan korucular da katılıyor.
Gazetemiz yayına hazırlanırken, PKK kaynakları, sınırda çıkan çatışmada ağır kayıplar veren Türk ordusunun Güney Kürdistan sınırını 2-3 km geçtiğini açıkladı.
Operasyon, çatışma ve askeri sevkiyatlar yoğunlaşırken, Kuzey Kürdistan’da 11 dağ geçici güvenlik bölgesi ilan edilerek sivillere yasaklandı. Son üç ayda Kürt illerinin yarısı “güvenlik kapsamına” alındı. Kuzey ve Güney sınırları arasında kurulacak “geçici güvenlik bölgeleri” ile gerillanın geçişleri sınırlandırılmak isteniyor.
Bunun için bir yandan baraj ve yol projeleriyle yerleşim yerleri ortadan kaldırılmaya çalışılırken, öte yandan Kürt halkının geçim kayna klarının başında gelen hayvancılığın zorunlu kıldığı yaylalara gidişler yasaklanıyor. Sınır hattındaki yerleşim birimlerine yönelik obüs ve havan saldırıları ve sınırın değişik yerlerinde oluşturulan mayınlı arazilerle bu bölgeler insansızlaştırılmaya çalışılıyor.
Gözaltı ve tutuklama furyası da devam ediyor. Son olarak Hakkari’de 9 Haziran gecesi gerçekleştirilen ev basınlarıyla, aralarında BDP’li yöneticilerin ve DİHA Hakkari temsilcisinin bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı ve tutuklandı.
Bilindiği üzere, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 14 Nisan 2009 tarihinde başlatılan KCK operasyonu kapsamında birçok ilde tutuklamalar yaşanmıştı. Aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu 151 kişi hakkında toplam 5 bin yılı aşkın ceza isteniyor.
Kapatılan DTP’nin siyasi yasaklı eski Eşbaşkanı Ahmet Türk hakkında, “Siyasi Partiler Kanunu’na muhalefet” suçundan cezalandırılması istemiyle dava açıldı. İddianamede, Türk’ün, 24 Şubat 2009 tarihinde Türkçe başladığı konuşmasına, “21 Şubat Dünya Dil Bayramı ve halklar kendi dilleri ile kendi duygu ve fikirlerini dile getirmeleri gerekir” gerekçesiyle, Kürtçe olarak devam ettiği belirtiliyor.
Yıllardır süren “W, X ve Q” harfleri krizi de devam ediyor. Bu harfleri kullandıkları gerekçesiyle yüzlerce kişi hakkında dava açıldı. Akdamar Adası’nın tanıtımı için hazırlanan Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve İngilizce tabelalar da Kürtçe olduğu gerekçesiyleVan Müze Müdürlüğü’nün bodrum katında bekletiliyor.
Kışlalarda son dönem artan şüpheli Kürt asker ölümlerine yenileri ekleniyor. Ölümler hakkında verilen soru önergelerini Savunma Bakanlığı, “devlet sırrı” veya “istatistik tutmuyoruz” şeklindeki açıklamalarla yanıtlıyor! Son iki ölümle birlikte 2010’un ilk 6 ayında “şüpheli” şekilde ölen asker sayısı 10’a yükseldi. En son Zonguldak ve Mardin’de, Ağrı ve Mardin nüfusuna kayıtlı iki askerin kışlada ölümünden sonra yapılan açıklamalardaki çelişkiler dikkat çekiyor.
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanan çocuklarla ilgili yeni bir “yasal düzenleme” beklenirken, sermaye devletinin Kürt çocukları için yeni cezaevleri inşa etmeye karar verdiği görülüyor. 2010-15 yılları arasında Diyarbakır, Adana, Erzurum, Kayseri, İstanbul, İzmir ve Ankara’da yeni çocuk cezaevlerinin inşa edilmesi planlanıyor! Polis tutanaklarının tek delil kabul edildiği yargılamalarla çocukların yaşlarından büyük cezalara çarptırılmaları, sermaye hükümetinin Filistinli çocuklar için ettiği sözlerin sahteliğini de ortaya seriyor.
Gelişmeler, sermaye devletinin Kürt halkına ve Kürt hareketine yönelik saldırılarını yoğunlaştıracağını gösteriyor. Bu uğursuz saldırı planları ancak Kürt halkı ile Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin birleşik devrimci mücadelesiyle boşa çıkarılabilir. |