Kızıl Bayrak'tan...
Havayollarındaki TİS’te uyuşmazlık grev aşamasına gelince, bu kez de patronun ‘oylama’ oyunu devreye girdi. Sendikanın itirazlarına rağmen grev oylaması uygulamaya kondu. 4 gün sürecek bir grev oylamasıyla yeni bir manevranın peşindeler. Çeşitli baskı, tehdit, santaj ve rüşvet vb. yöntemleri kullanarak grev oylamasının ‘hayır’ olarak çıkması için boş durmuyorlar.
Yine tekstilde ve haber sektöründe uyuşmazlıklar greve doğru evrilmiş bulunuyor. İstisnasız tüm sektörlerde, asalak patronlar, kölelik koşullarını TİS’lere yazdırmaya/onaylatmaya çalıştıklarından, sendikalı işçiler de direnme yolunu seçmiş görünüyor.
TİS’ler ve grev tartışmalarının hareketlendirdiği bu sektörlere ilgi daha da yoğunlaştırılmalı, gerekli müdahaleler zamanında yapılmalıdır. Ayrıca her yerellikteki gelişmenin zamanında günlük sitemize ve gazetemize ulaştırılması da, her zamanki gibi önem taşıyor.
Grev sürecindeki işletmelerin birinde yaşanacak olumlu bir gelişmenin, diğerleri üzerinde moral etkisi olacağı açıktır. Öte yandan, olumsuz her gelişme, patronun veya devletin herhangi bir saldırısı durumunda da, bir sınıf dayanışması örebilmek gerekiyor. Bunların hepsi ise zamanında, yerinde ve doğru müdahaleleri gerektiriyor.
Diğer yandan, birincisi kitlesel ölümle sonuçlanan ve ardı ardına yaşanan iki trafik katliamı, mevsimlik işçilerin yaşamakta olduğu drama bir kez daha dikkat çekmiş bulunuyor. Sermaye sınıf bir yandan işçileri kölece yaşama mahkum ederek sefaletin dipsiz kuyusuna iterken, diğer yandan iş güvenliği ile ilgili hiçbir önlem almadan hergün onlarca işçinin ölümüne neden oluyor.
Ağırlıklı olarak işçi ve emekçi kesimlerin yaşamakta olduğu toplumsal-sosyal sorunlar da giderek artıyor, ağırlaşıyor. Ankara’da içme suyu borularının ardı ardına patlaması sonucu pek çok evi su bastı, aileler perişan oldu. Bir yandan da artık süresi uzayan/sıklığı artan su kesintilerinin yarattığı perişanlık sürüyor. Bu böyle giderse eğer, pek yakında büyük kentlerde salgın hastalıkların başlayacağı uyarıları yapılıyor. Kuraklık, sadece çeşmelerden daha az su gelmesi şeklinde değil, ama, kıtlık ve pahalılık şeklinde de önce emekçileri vuracak. Kaldı ki, daha şimdiden gıda, sebze-meyve fiyatları artmış durumda.
Sınıf devrimcileri düzen içi çatışmaların derinleştiği, işçi ve emekçilerinin toplumsal-sosyal-ekonomik sorunlarının gün geçtikçe büyüdüğü bir dönemde, ortaya çıkan mücadele dinamiklerini ve imkanlarını sınıf hareketine devrimci bir müdahalenin zeminine çevirebilmelidirler.
Bizler, işçi ve emekçi sınıfların tüm yaşam alanlarında bulunmak, durumlarını bilmek, yansıtmak ve onları her tür sıkıntıları üzerinden mücadeleye sevketmek durumundayız. Sadece iş ve işyeri sorunları yetmez. Ek olarak, sınıf devrimcileri bu sorunlar temelinde sistemin kapsamlı teşhiri için de canlı ve etkili malzeme olarak değerlendirmeyi başarabilmelidirler. |