14 Mayıs 2005
Sayı: 2005/19 (19)


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs aynasında sınıf hareketi
  İMF ve Dünya Bankası’ndan saldırıları
yoğunlaştırma talimatı
  Erdemir de tekellere peşkeş çekilecek!
  Özelleştirilecek Erdemir’i kim alsın?
  Takkıyeci AKP iktidarı siyonistlerin hizmetinde
  Almanya Başbakanı Schröder’in ziyareti
  İşbirlikçi hainlerden hesap soralım!
  Türk-İş “üzüm yemeye” devam ediyor!
  Perinçek’in Amerikancı düzen ordusunu aklama manevraları
  Gaziemir serbest sömürü bölgesinde
bir direniş ateşi
  Emek Platformu: Neye niyet neye kısmet ya da... /Yüksel Akkaya
  Devrim kaçkını liberallerin 1 Mayıs hazımsızlığı /Orta sayfa Ek yazı: 1 Mayıs ve Devrimci 1 Mayıs Platformu
  Türk-Ermeni ulusal sorunu üzerine tezler /Garbis Altınoğlu
  Üniversitelerde gerginlik ve sol içi
çatışma
  Berlin’de faşizme karşı büyük protestolar

  İngiliz seçmen Bush'un “fino köpeği” Blair’e kerhen oy verdi

  Çürüyen rejimlerin yeri tarihin çöplüğüdür!
  Neler oluyor, olup biteni nasıl okumalı ve ne yapmalı?/Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  II. Dünya Savaşı ve sosyalizm/Serhat Ararat
  Yıldız Üniversitesi; Şovenist dalgaya tok
yanıt
  Ankara’da 6 Mayıs anmalarının
gösterdikleri
  Basel 6 Mayıs anması
  Ege Üniversitesi’nde 6 Mayıs anması
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Üniversitelerde gerginlik ve sol içi çatışma

Ankara üniversitelerinde SİP-TKP ile BAGEH arasında bir süredir devam eden gerginlik hafta içinde çeşitli kampüslerde çatışmaya dönüştü. İki hafta önce olayları ve gerekçelerini, tarafların tutumlarını ortaya koymuştuk. Burada kısa bir özet ile yetineceğiz. SİP-TKP'nin düzenin milliyetçi rüzgarına kapılarak bir süredir “Yurtsever” adını kullanmasından rahatsızlık duyduğunu ifade eden BAGEH, bu ismin kullanılmamasını istemiş, kullanıldığı taktirde ise buna karşı koyacağını söylemişti. SİP-TKP'li Öğrenciler tarafından bu isimle çalışmaların sürdürülmesi üzerine afişler sökülmüştü. Hemen ardından BAGEH tarafından “Uyarıyoruz” başlıklı bir bildiri yayınlanmış, bir de basın açıklaması yapılmıştı. BAGEH bu sorunu gerekirse zor kullanarak çözeceğini o tarihte belirtmiş ve 6 Mayıs'a kadar süre tanıdığını ilan etmişti.

Sürenin dolmasının ardından 9 Mayıs günü 4 okulda TKP'li Öğrenciler'in afişleri sökülmek istendi. SİP-TKP'nin afişlerini korumaya çalışması üzerine yaşanan gerilim çatışmaya dönüştü. DTCF, Cebeci, Beytepe ve ODTÜ'de yaşanan çatışmalarda ağır olmamakla birlikte, her iki taraftan öğrenciler ve araya giren çeşitli gruplardan devrimciler zarar gördü. Okullardaki politik gündem tümüyle bu çatışma oldu ve öğrenci hareketinin çıkarları ile devrimci siyasal faaliyet yara aldı. Yine bu okullardan bazılarında çatışmaları durdurmak bahanesiyle okullara giren polis, düzenin kolluğu hakkında olumlu bir imaj yaratmak için fırsat yakalamış oldu. 10 Mayıs günü ise sorun daha ciddi bir hal aldı. İlk günün akşamında 9 siyasal gençlik grubunun oluşturduğu komisyonun her iki tarafla görüşmesine rağmen bir sonuç alınamaması üzerine aynı gün okullarda yine çatışmalar yaşandı.

Cebeci'de afişlerinin önünde bekleyen SİP-TKP'lilerle BAGEH'liler arasındaki çatışma son anda önlenebildi. Beytepe'de ise bildiri dağıtan SİP-TKP'lilere BAGEH'liler saldırdı. Burada önceden hazırlanmış sopaların kullanıldığını söyleyelim. Bu çatışmayı ayırmaya çalışan ve içlerinde yoldaşlarımızın da olduğu çeşitli gruplardan devrimci öğrenciler de darbe aldılar. Aynı saatlerde ise ODTÜ'de benzer olaylar yaşanıyordu. Buradaki fark, saldıran tarafın SİP-TKP'liler olmasıydı. Alternatif şenlik alanına gelen SİP-TKP'liler, burada 70 kişilik bir grupla BAGEH'in standına saldırdılar. Burada da araya giren ve çok sayıda yoldaşımızın da olduğu devrimciler zarar gördüler.

ODTÜ'deki olaylar diğer okullardan güçlerinin gelmesi ile birlikte biteceği yerde büyüdü. Okulun çeşitli yerlerinde yaşanan çatışmalar okulun dışında, A4 kapısının önünde devam etti. Bu esnada jandarma ve polis de yığınak yaptı. Çatışmanın ardından içeriye girmeye çalışan öğrencilerin üstünü aramaya kalkan jandarma tepki aldı. Buna karşı içeride ve dışarıda oturma eylemi ile yapılan protestonun ardından jandarma keyfi üst arama ısrarından vazgeçti.

Diğer yandan 10 Mayıs günü çeşitli yerlerde görüşmeler yapılıyor, hemen herkes bu sorunun çözümü için çaba harcıyordu. Son olarak İHD Genel Merkezi'nde iki taraf ile yapılan kapalı toplantıdan sonuç alındığı haberi geldi. Buna göre SİP-TKP'liler kendi kullandıkları “yurtsever” kavramının diğeri ile ilgisi olmadığını açık yollarla ilan edecek ve sorun da daha fazla uzatılmayacak şeklinde bir karara varıldı. Bu yazı yazıldığı saatlerdeki son durum böyleydi.

Kuşkusuz yukarıdaki anlatım oldukça kuru oldu. Olayların ayrıntılarını aktarmaya kalkmanın şu an için bir anlamı ve yararı yok. Biz sadece bu konudaki düşüncelerimizi sunabilecek zemini oluşturmak kaygısıyla bu özeti yaptık. SİP-TKP'nin burjuva liberal siyasal çizgisi biliniyor. Yelkenlerini bir kez daha düzenin estirdiği rüzgarla doldurmaya çalışan bu çevre, bayrak provokasyonundan sözde anti-emperyalist tutumuna, yerli silah sanayiine destek vermekten emekli subayları toplama çabasına kadar bir dizi politika ile bunu ortaya koymaktadır. Geçmişte 28 Şubat'ın dümen suyunda laikliklik eksenli bir siyaset izleyen bu çevre, şimdi de milliyetçi histerinin aynı odaklarca körüklendiği bir evrede “yurtseverlik”lik taslayarak bir kez daha gericiliğin dümen suyunda hareket ediyor. Genel olarak soldan tecrit olan bu siyasal çevrenin giderek daha çok sağa kayması, dolaysız olarak burjuva sosyalizmine dayalı ideolojik çizgisinin ürünüdür.

Buna rağmen sol bir hareketin siyaset hakkının engellenmesi hiçbir durumda kabul edilemez. Üniversitelerde siyaset yapma hakkı ilerici-devrimci güçlerin ortak mücadelesi ile kazanılmıştır. Bugün hala düzenin baskılarına, soruşturma-tutuklama terörüne karşı bedeller ödenerek korunmaktadır. Hal böyleyken şu ya da bu gerekçeyle bir siyasal gençlik grubunun bir başkasına siyaset yasağı koyması kabul edilemez. Komünistler bugüne kadar bunun karşısında yeraldılar, bundan sonra da bu tutumlarını sürdüreceklerdir.

İlk hafta SİP-TKP afişlerini bırakarak çekilmiş, bu beklemeci tutum olaylar yeniden başlayana kadar sürmüştür. Sonrasında ise yer yer çatışmayı körükleyen, ODTÜ'de doğrudan başlatan taraf olmuş, sorunun çözümünü bu kör şiddette aramıştır. Yine SİP-TKP geçmişte benzer gerilim süreçlerinde, sağduyulu davranmak adı altında devrimcilerin yanında yeralmaktan kaçınmıştır. Bu da bugün sorunu engellemek için ortaya çıkan güçleri sınırlayan bir etkendir. SİP-TKP'ye duyulan bu güvensizlik olmasaydı, belki de çatışmalar daha kolay engellenebilirdi.

BAGEH ise gerekçesi bizce hiçbir biçimde anlaşılmayan bir gerilimin başlatıcısı ve sürdürücüsü konumundadır. Bu yanıyla öğrenci hareketine karşı sorumlu bir tutum içerisinde olduğunu söylemek mümkün görünmüyor. 4 okulda binlerce öğrencinin gözü önünde sol içi çatışma, şu an öğrenci hareketine karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür. Üstelik bu süre içinde BAGEH her tür çabaya karşı kapalı kalmış, tüm girişimlerimizi “Biz kararımızı verdik, konuşacak bir şey yok”, “Araya girenlere vereceğimiz zarardan sorumlu değiliz”, “Aradaki barikatları da yıkarız” gibi sözlerle yanıtlamıştır. Devrimci grupların iradesinin bu biçimde hiçe sayılması, dahası pratikte de araya giren devrimci öğrencilerin tartaklanması, bunlara karşı aşağılayıcı sözler edilmesi kabul edilemez. Kendilerine dönük her tür saldırıda yanlarında olan ve okullarda bu türden üzücü çatışmaları engelleme çabası içinde olan devrimcilere karşı bu tutumlardan vazgeçilmedikçe ve yaşananlar hakkında tatmin edici açıklamalar yapılmadıkça, BAGEH farklı gruplarda güven oluşturamayacaktır.

Daha önce çokça söyledik, yine tekrarlayalım; sol içi çatışmalar ve şiddet kullanımı her koşulda dönüp toplumsal harekete zarar vermiştir. Bunu asla ve hiçbir biçimde onaylamıyor, bir parçası olmayı reddediyoruz. Herhangi bir alanda sol bir grubun siyaset hakkına ambargo koymak ise bu sonuca götürmesi ve politik mücadelenin yöntemlerini saptırması bakımından hiçbir biçimde kabul edilemez.

Sol grupların birbirleriyle kurduğu ilişkide güven zemininin ortadan kalkmasına yolaçan ve pek çok genç insanı devrimci faaliyetten soğutan bu tür olayların bir daha yaşanmayacağını umuyoruz. Bu sorun tüm okullarda gündemleşmiş ve kitle çalışmasının önünde ciddi bir engel haline gelmiştir. Bugün için kısmi bir çözüme kavuşmuş görünmekle birlikte asıl çözüm bu tür olayların yaşanmasının engellenmesidir. Bunun için gençlik gruplarının yerel ve hatta merkezi olarak biraraya gelerek bir hukuk oluşturmaları ve bu tür sorunları farklı noktalara gelmeden çözebilmek için bir imkan elde etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.

Biz genç komünistler olarak tavrımızı ve politikamızı yeniden özetliyoruz:

- Sol içi her tür şiddete ve çatışmaya hayır!

- Siyasal faaliyetin engellenmesi kabul edilemez!

- Ortak tutum alma yetisi güçlendirilmelidir!

- Birleşik, devrimci bir gençlik hareketi için dayanışma ve ortak çaba günün acil ihtiyacıdır!

Ankara Ekim Gençliği

------------------------------------------------------------------------------------------

ODTÜ'de Bahar Şenlikleri

ODTÜ'de bahar şenlikleri 11 Mayıs günü başladı. Ekim Gençliği olarak, içerisinde toplulukların bulundukları şenlik alanında, “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!/Ekim Gençliği” pankartı, nükleer santrallere ilişkin yazılar ve resimlerin de bulunduğu pano ile gazete, dergi ve kitapların yeraldığı standımızı açtık. Gün başlangıcında kültür işlerinden gelen görevliler şenlik organizasyonunda yeralan Uluslararası Gençlik Topluluğu'nu karşımıza çıkarmaya çalışarak çeşitli gerekçelerle (pano, pankart gibi) standımıza müdahale etmek istedi. Ancak bizim daha öncesinde topluluklarla yaptığımız görüşmeler sonucu stand açacağımız biliniyordu. Dolayısıyla kültür işlerinin veya rektörlüğün gelip direkt bizimle konuşması gerektiğini belirttik ve arkadaşlarımız da bu konuda hassas davrandılar, bizim yanımızda yeraldılar. Böylece yapılmaya çalışılan müdahale de boşa düşmüş oldu.

9-10 Mayıs günleri Ankara'daki üniversitelerde yaşanan BAGEH ile SİP/TKP arası gerginliğin, bugün ODTÜ'deki şenliklere de taşmasından korkuluyordu. Bir önceki gün çıkan karar gereği SİP/TKP “Yurtsever Cephe nedir?” başlıklı bildirisini dağıttı. Ancak öğleden sonra, BAGEH'in bildiriden tatmin olmadığı ve bir önceki gün alınan kararların kendilerini bağlamadığı söylendi. Bunun üzerine stadyumda akşam 20:00'da başlayacak olan Grup Kızılırmak konseri ve “Devrim” yazısının yazılması sırasında bir gerginlik yaşanmaması için diğer siyasetlerle, duyarlı topluluklarla ve bağımsız öğrencilerle konuşuldu. BAGEH'in olumlu açıklamaları üzerine ise “Devrim” yazısını yazmak için yürüyüşe hazırlanıldı.

“Devrim” yazısınının yazılması için öğrenciler şenlik alanını ve yurtları da içine alan bir yürüyüş alanını sloganlarla ve pankartlarla katettikten sonra stadyuma girdiler. Toplam 2 bin öğrencinin katıldığı bu eylem oldukça coşkulu geçti. SİP/TKP bir kez daha diğer siyasetlerden ve ODTÜ öğrencilerinden ayrı olarak yürüdü. Yürüyüşe daha önce başlayan grup yürüyüşten sonra stadyuma girip bekledi. Ardından farklı siyasetlerin ve ODTÜ Öğrencileri'nin yeraldığı grup sloganlarla stadyuma girdi ve Devrim yazısı birlikte, mumlarla yazıldı.

Şenliklerin ilk günü gergin başlasa da gün sonunda yapılan eylem oldukça kitlesel ve coşkuluydu. Şenlikler 14 Mayıs günü sona erecek.

ODTÜ Ekim Gençliği