İşten atılan Castleblair işçilerinin direnişi 5. haftasına girmiş bulunuyor. Direnişçi işçiler bu süre içinde kararlı, soluklu ve etkili bir mücadele yürüttüler. Bu mücadele sonucunda tümüyle haklı ve meşru taleplere dayalı direnişlerini ilerici-devrimci kamuoyuna, işçi tabanına, sendikal platformlara ve uluslararası zeminlere taşımayı başardılar. Bu çaba fazlasıyla etkili oldu ve anlamlı bir destek buldu.
İşçi hareketini kötürümleştiren sendikal ihanete karşı başlatılan bu mücadele, hareketin başına çöreklenmiş asalak takımının gerçek kimliğine, konumuna ve misyonuna tutulmuş güçlü ve etkili bir ayna oldu. Bu çıkışın arkası mutlaka gelecektir, direnişçi Castleblair işçilerinin açtığı yoldan, yarın sınıfın başka bölükleri de yürüyecektir, bundan kuşku duyulmamalıdır. Sınıf hareketinde giderek bir şeylerin değişeceğini, sınıfa ihanetin eskisi kadar kolay olmayacağını dost-düşman herkes yaşayarak görecektir.
Direnişin yarattığı saflaşma, düşürdüğü maskeler, açığa çıkardığı yüzler, işçi hareketi bünyesinde yarattığı tartışmalar, bilinçli ve kararlı davranmak kaydıyla bir avuç işçiyle bile başarılabileceklerin öncü devrimci işçiler arasında yarattığı heyecan ve özgüven, daha şimdiden direnişin önemli kazanımları arasındadır. Bütün bunlara rağmen Castleblair direnişi henüz son sözünü söylemiş değil. Direnişçi işçiler önümüzdeki günlerde Castleblair patronuna ve sendika bürokratlarına karşı mücadeleyi yeni bir düzeye çıkaracak, yeni yol, yöntem ve araçlar gündeme getireceklerdir.
Direnişçi işçilerin sendika bürokratlarıyla yaptıkları görüşmelerin tablosu gösteriyor ki, bu bürokrat takımı Castleblair işçilerini sahiplenmek için kıllarını kıpırdatmak niyetinde değiller. Güya adım atmak için üzerlerindeki basıncın hafifletilmesini talep edenler, Castleblair işçileri tarafından atılan bu yönlü adımları karşılamaya hiç de niyetli görünmüyorlar. Perde arkasında iyi niyet gösterileri yaparak işçileri oyalama ve aldatma tutumu izliyorlar. Aldıkları etkili darbelere rağmen belli ki bu adamlar karşılarındakilerin bilincini ve deneyimini hala da gereğince değerlendiremiyorlar, hala basit ayak oyunlarıyla direnişçileri etkisizleştirebileceklerini sanıyorlar.
Castleblair işçileri iyiniyetlerini fazlasıyla göstermiştir ve daha fazla beklemeye artık tahammülleri yoktur. DİSK-Tekstil yöneticileri bir an önce harekete geçmeli, kamuoyu önünde direnişi net sözlerle sahiplenmeli ve bu sahiplenmenin tüm gerekleri doğrultusunda çaba sarfetmelidirler. Bunu yaparlarsa güç ve itibar kazanırlar, yapmazlarsa bu onların işçilerin sırtından kurdukları tatlı saltanatlarının sonu olacaktır. Bunun nasıl olacağını da yaşayarak ve üstelik çok geçmeden görecekler. Biz iki elimizin de yakalarında olacağını söylemekle ve Castleblairde yaşananların asla unutulmayacağını/unutturulmayacağını bir kez daha vurgulamakla yetinelim.
Sınıf devrimcileri Castleblair işçilerinin haklı ve meşru mücadelesinin başarıya ulaşması için kendi üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları dün olduğu gibi bugün de yerine getireceklerdir. Bu, sadece Castleblair işçilerine değil, onlar şahsında asıl olarak işçi sınıfına karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.