Kitlesel ve politik gündem ağırlıklı bir 1 Mayıs...
İstanbuldaki kutlamalar üzerinden İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs mitingi İstanbulda 70 ile 80 bin arasında işçi ve emekçinin katılımıyla gerçekleşti. Son yılların en kitlesel mitinginin temel gündemini emperyalist saldırganlık, Filistin halkıyla dayanışma, sosyal yıkım saldırıları ve İMF karşıtlığı oluşturdu. Onbinlerce kişilik bir katılımı bulan HADEP kitlesi ise idam karşıtlığı ve anadilde eğitim hakkı başta olmak üzere bir dizi talep üzerinden eylemde yerini aldı. Sendikaların katılımı düşük olurken, reformist sol partiler eyleme belli bir kitlesellikle katıldılar. Yine de içlerinden bazılarında geçen yıllara göre katılımda belirgin bir zayıflama olduğu görüldü. Devrimci grupların ise geçen yıla göre bir ölçüde toparlanmış olduğu görüldü. Hayli kitlesel geçen 1 Mayıs bununla orantılı bir coşkuya sahip olamadı. Özellikle alana gelen işçi kitlelerinin, sloganlarla verdiği politik mesajlara rağmen yer yer cansızlığı gözlendi. Politik sloganların ön plana çıktığı mitingde dağınık, örgütsüz kitlenin ve yasal partilerin, özellikle de HADEPin özel bir ağırlığı vardı. Katılımcı güçlerin daha çok gençlerden oluşması diğer bir dikkat çekici olguydu. Herşeye rağmen reformist partileri de kapsayacak tarzda sıkça atılan devrim ve sosyalizm sloganları, katılımcı kitlenin politik arayışlarını ve mücadele isteğini yansıtıyordu. 1 Mayıs ve devlet cephesi Geçtiğimiz yıllarda 1 Mayısa belli bir süre kala başlatılan psikolojik ve fiziki terör ortamı bu sene son günlere kadar kendini göstermedi. Sermaye uşağı medya son bir iki gün bu yönde yayın yaparken, İstanbulda gelenekselleşen dergi bürosu ve devrimci kurumların basılması geçmiş yıllara göre daha az bir sayıda gerçekleşti. Birkaç kültür merkezinin dışında kurumlar bu yıl basılmadı. Sermaye devletinin katılımı düşürmek için yaptığı esas girişim son birkaç gün içinde otobüs şirketlerinin tehdit edilmesi şeklinde oldu. Son iki gün içinde dolaşılan otobüs şirketleri 1 Mayısa katılımcıları taşımamaları üzerinden tehdit edildiler. Hatta yollarda çevrilen servislerden zorla 1 Mayısa insan taşımacağını imza altına almaları istendi. Nitekim son gün içinde birçok otobüs şirketi eyleme insan taşıyamayacağını kurumlara bildirdi. Miting günü polisin bildik provokatif tutumları değişmese de, özellikle üst düzey polislerin uzlaşmacı tavrı dikkat çekti. Görüldüğü kadarıyla 2002 1 Mayısının geçmiş yıllara göre daha kitlesel geçeceği düzen tarafından da önden tespit edilebildi. Açıktan engellemelerin yerine tutulan arabaların iptal ettirilmesi gibi yöntemlerin yanısıra sağcı düzen partilerinin eyleme katılacağı vb. söylemlerle eylemin içeriğini boşaltmak, en azından belli sınırlar içerisinde tutmaya çalışmak, sermayenin İstanbul için tercih ettiği yol oldu. 1 Mayıs ve sendikalar Her geçen gün tabandan gelen eylem basıncının arttığı bir ortamda sendikalar 1 Mayısa ciddi bir hazırlık yaparak girmediler. Yapılan temsilciler kurulu toplantılarında gündem maddesi olması bir yana koyulursa, birkaç sendikanın yaptığı afişlemeler ve birkaç işyerinde yapılan 1 Mayıs toplantıları dışında bu yönde bir çabadan bahsetmek çok mümkün değil. Genel grevden bahseden Emek Platformu ve onun asli gücü olan Türk-İşin başındaki bürokratlar 1 Mayısta iş bırakma çağrısı dahi yapmayarak, söylemlerinde ne denli ikiyüzlü ve aldatıcı olduklarını bir kez daha gösterdiler. Sadece Yol-İş, Belediye-İş, Genel-İş ve Tuzla Deri-iş bırakma çağrısı yaparken, mitinge en kitlesel katılımı da bu sendikalar sağladı. Bürokratların bu tutumlarının yanı sıra 1 Mayısın iş gününe gelmesi katımı olumsuz yönde etkiledi. Özellikle işten çıkarma saldırısının yoğun olduğu bir ortamda birçok işyerinin mitinge katılmadığı görüldü. Bu tablo 1 Mayısın tatil günü olması gerektiğinin ve bunun için mücadelenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu arada, alanda kutlamalara katılamayan çeşitli fabrikalarda kısa süreli işyeri kutlamaları yapıldığını da hatırlatalım. Katılımdaki zayıflıktan öte, işçi kortejlerinin asıl rahatsız eden yanı hissedilir bir coşkudan yoksun olmalarıydı. Filistin halkıyla dayanışma ve İMF karşıtlığı içerikli sloganlar belli bir coşkuya yol açsa da genel olarak sendika kortejlerinde cansız bir hava hakimdi. Kuşkusuz ki bu durumun sınıf hareketinin genel durumuyla belli bir ilişkisi var. Fakat burada asıl belirleyici olan sendikal bürokrasinin sınıf içerisinde yarattığı tahribattır. Kırılan eylem dalgalarının yarattığı ümitsiz ruh hali bu tablonun en önemli nedenidir. Belirgin gençlik katılımı Bu yıl İstanbuldaki 1 Mayıs kutlamasına belirgin bir gençlik katılımı vardı. Hem miting alanında gençlik kortejleri kitleseldi, hem de işçi kortejleri dışındaki siyasi parti ve grup kortejlerinin ağırlıklı kısmını genç güçler oluşturuyordu. YÖK yasa tasarısının yanı sıra emperyalist saldırganlık ve Filistin halkıyla dayanışma, katılımcı gençlik kortejlerinin genel gündemini oluşturuyordu. YÖK Yasa Tasarısı Karşıtı Platformların yanısıra Koordinasyon ve anarşistler de eyleme kitlesel bir katılım sağladı. Gelişen sosyal ve siyasal olaylara yapısı gereği daha doğrudan tepki veren gençlik kitleleri sık sık devrim ve sosyalizm sloganları attılar. Buna hemen tüm reformist partilerin gençlik güçleri dahildi. Gençlik çalışması açısından üzerinde durulması gereken bir veri durumunda bu. Reformist solun eylemdeki ağırlığı Reformist partiler arasında en kalabalık olanı HADEPti. HADEP kitlesinin temel gündemini ise idam cezasının kaldırılması ve anadilde eğitim hakkı oluşturdu. Ayrıca Avrupanın PKKnın faaliyetlerini yasaklaması ve KADEK, Kürt emekçilerinin diğer temel gündemlerini oluşturdu. Kitlesel olan HADEP korteji bir o kadar da dağınık bir tablo çizdi. Öğrenci gençlik ağırlıklı bir korteje sahip olan ve ülke çapındaki güçleriyle yalnızca İstanbul üzerinden 1 Mayısa katılan TKP ise belli bir kitleselliği ve herzamanki görselliği ile dikkat çekti. EMEP geçen yıla göre eyleme daha zayıf bir katılım sağlarken, Türk bayrakları taşıyan İşçi Partisi de gençlik ağırlıklı bir korteje sahipti. Kısa bir süre önce bölünme yaşayan ÖDP de mitinge geçmiş yıllara nazaran belirgin biçimde zayıf bir katılım gösterdi. ÖDPden ayrılan grupların toplamı da hemen hemen ÖDP kadar kitleseldi. HADEP dışındaki reformist partilerin temel gündemini emperyalist saldırganlık ve Filistin halkıyla dayanışma oluşturuyordu. Devrimci hareket ve 1 Mayıs Devrimci hareketin belli başlı gruplarının bu 1 Mayıs vesilesiyle bir ölçüde toparlanmış göründüğü söylenebilir. Geçen yıla göre bir gelişme yaşansa da eylem kitlesine müdahale etmekten çok kendi sınırlı kitlesine seslenmeyi hedefleyen eski yaklaşım olduğu gibi sürüyordu. Sol hareketin küçük gruplarında belli bir kan kaybı gözlenirken, kendini belli sınırlılıklar içinde toparlamış görünen öteki devrimci gruplar ise alanın toplam cansız icazetli havasını kırmaktan uzak görüldüler. Devrimci hareketin bu kısmi canlanışında geçmiş yıllara nazaran daha etkin bir 1 Mayıs ön hazırlık faaliyeti yürütmelerinin belli bir etkisi olsa da, asıl neden, saldırılar karşısında bunalan geleneksel sol kitlenin bu 1 Mayısa gösterdiği ilgiydi. Grup kortejlerinin geçen yıla göre nispeten kalabalıklaşması esas olarak bu ilginin bir ürünüydü. Emperyalist saldırganlık ve Filistin sorununun yanısıra F tipi saldırısı ve ölüm orucu, devrimci grupların mitingteki gündemini oluşturdu. Komünistler ve 1 Mayıs Etkili bir ön hazırlık çalışması yürüten komünistler 1 Mayısı hiç bir zaman miting alanına indirgeyen bir bakışla ele almadılar. 1 Mayıs hazırlık çalışmalarını da buna uygun bir tarzda planlayıp yürüttüler. Başından itibaren üç temel gündem üzerinden etkin bir siyasal bir faaliyet ortaya koymaya çalıştılar. Emperyalist saldırganlık ve onun somutlandığı Filistin direnişi, sosyal yıkım saldırıları ve buna eşlik eden faşist baskı ve terör, 1 Mayıs kampanyamızın ana gündemleri oldu. Sadece kendi etki alanındaki güçleri bu söylemler altında harekete geçirme amacını aşan, 1 Mayıs vesilesiyle işçi ve emekçileri bu konularda tutum almaya çağıran ve yönlendirmeye çalışan genel bir faaliyet yürüttüler. Kendi güçlerinin hem faaliyet boyunca konumlanışlarını hem de alandaki duruşlarını buna uygun bir tarzda ele aldılar. Ulaşabilecekleri en geniş kitleyi harekete geçirebilecek araç ve yöntemleri bulup hayata geçirmeye çalıştılar ve sonuçta genç işçi ağırlıklı belli bir kitleyi de bu politikalarının etrafına topladılar. Yanısıra y¨rütülen çalışmayla bir dizi sendika kortejinde bu sorunların gündeme gelmesinde de belirli bir rol oynadılar. Komünistler son yıllarda yapageldikleri gibi bu yıl da bilinçli bir tutumla alanın içinde işçi kitleleriyle birlikte konumlanmayı seçtiler. Böylece konumlanılan farklı işçi kortejleri üzerinden alanın kendisine müdahale etmeyi öne koyan bir bakışla hareket ettiler. İstanbul çalışmamız hem ön süreç hem de alandaki duruş itibarıyla gösterdiği gelişmeye rağmen, bunun hedeflenen düzeye ulaşamadığı da bir gerçektir. Gençlik cephesi dışarda tutulursa, 1 Mayısı önceleyen faaliyetimiz alana istenilen düzeyde yansıtılamadı. Fakat bu giderek sistemleşen çalışmayla ulaşılan gelişme düzeyinin anlamını ve önemini azaltmıyor. Önemli olan bunu 1 Mayıs sonrasına aynı azim ve sistemleşmiş çabayla taşıyabilmektir. İstanbuldan komünistler
Paralı eğitime, YÖK yasa tasarısına ve emperyalist savaşa hayır diyen öğrenciler olarak 1 Mayıs alanında buluştuk... İşçi memur gençlik alanlarda birleştik! İşçi sınıfı ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü tüm Türkiyede ve dünyada coşku ile kutlandı. Devletin ve sendika bürokrasisinin tüm karşıt çabalarına karşın onbinlerce işçi, emekçi ve genç alanlardaydı. Sosyal yıkım saldırılarına, emperyalist savaşa karşı işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma gününde biz de yerimizi aldık. Yıllardır özelleştirme ve ticarileştirme kıskacında bulunan okullarımızın özelleştirilmesini engellemek, emperyalist ve siyonist saldırganlığa karşı çıkmak, soruşturmalar başta olmak üzere üniversitelerimizde yaşanan tüm anti-demokratik uygulamaları protesto etmek için 1 Mayıs alanındaydık. Çeşitli üniversitelerde YÖK yasa tasarısına ve paralı eğitime karşı oluşturulan platformlarla KESK kortejinin arkasında yerimizi aldık. İstanbul Üniversitesinin çeşitli kampüslerinden katılan öğrencilerin oluşturduğu YÖK Yasa Tasarısı Karşıtı Öğrenciler olarak 1 Mayıs alanına 2 değişik pankartla katıldık. Önde Paralı eğitime hayır! YÖK yasa tasarısı geri çekilsin!/YÖK Yasa Tasarısı Karşıtı Öğrenciler pankartı, arkada Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun siyonizm! Filistine özgürlük!/YÖK Yasa Tasarısı Karşıtı Öğrenciler pankartını taşıdık. Bu iki pankartın arkasında yaklaşık 50 kişilik bir kortej oluşturuldu. Peşi sıra YÖK yasa tasarısına, emperyalist savaşa, soruşturmalara hayır/Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci Platformu imzalı pankart arkasında YTÜ ve İTÜ öğrencileri 6 kişilik bir kitle ile yürüdü. Ardından Paralı eğitime, emperyalist savaşa, tecrite hayır! Yaşasın 1 Mayıs!/Trakya Üniversitesi Öğrencileri pankartı arkasında 50 kişilik kortejiyle Trakya Üniversitesi öğrencileri yerlerin aldılar. En arkada ise, çeşitli liselerden öğrencilerin oluşturduğu Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu, Okulların kapıları işçi-emekçi çocuklarına kapatılama/ALGP pankartı ve 40 kişilik korteji ile eyleme katıldı. Çeşitli üniversite ve liselerde örülen yerel çalışmaların alana taşınması noktasında dört kortejin de katılımı oldukça anlamlı idi. Alanda ortaklaşmış taleplerle liseli ve üniversiteli öğrencilerin sergilediği ortak duruş oldukça ilgi çekti. Yürüyüş esnasında ve alana girdikten sonra öğrencilerin ortak talep ve şiarları coşkulu bir şekilde atıldı. Paralı eğitime karşı; YÖK yasası geri çekilsin!, Paralı eğitime hayır!, Sermaye defol üniversiteler bizimdir!, Paralı eğitim yasası geçmeyecek!, YÖKe hayır!; üniversitelerdeki anti-demokratik uygulamalara karşı YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek!, Soruşturmalar, tutuklamalar baskılar bizi yıldıramaz!, YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!; Emperyalizme ve siyonizme karşı; Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun siyonizm, Filistine özgürlük!, Yaşasın halkların kardeşliği!, Kahrolsun ABD emperyalizmi!, Her yer Filistin hepimiz Filistinliyiz!, Filistin halkı yalnız değildir!, Biji bratiya gelan!, Filistine özgürlük halklara özgürlük!, Ne İsrail baskısı ne Filistin askısı bu abluka dağıtılacak!; F tiplerine dair; F tipi üniversite istemiyoruz!, İçerde dışarda hücreleri parçala!, Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!; Gençliğin gelecek özlemlerine dair; Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!, Yaşasın devrim ve sosyalizm!, Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!, Marks, Engels, Lenin yaşasın devrim ve sosyalizm!; 1 Mayısa yönelik olarak ise; Yaşasın 1 Mayıs!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!, İşçi memur gençlik alanlarda birleştik!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! vb. sloganlar atıldı. En coşkulu şekilde atılan slogan ise Yaşasın devrim ve sosyalizm! ile Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm! sloganı idi. Çok sayıda döviz ve üzerinde şiarlarımızın yazılı olduğu beyaz tişörtlerle alanda renkli bir görüntü çizdik. Alanda bu 5 pankartı ortaya sererek yaklaşık 200 kişilik bir halay oluşturduk. Yürüyüş esnasında ve alanda söylediğimiz türküler, marşlar ve çektiğimiz halaylar özellikle KESK ve Eğitim-Senden ilgi gördü. Ön hazırlık sürecinden ve alanın kalabalık olmasından kaynaklanan bir dizi aksaklığa karşın 200 kişilik gençlik kortejimiz, üniversitelerin ve liselerin taşıdığı tüm coşkuyu alana yansıttı. Yoğunlaşmış ve uzun soluklu bir ön hazırlık sürecinin sonucu alana bu şekilde bir çıkış yapmamız oldukça anlamlı idi. Şimdi önümüzde 1 Mayıs alanına taşıdığımız coşku ve kararlılığı 2 Mayıslara taşıma sorumluluğu bulunmaktadır Yaşasın devrim ve sosyalizm! YÖK Yasa Tasarısı Karşıtı Öğrenciler |
|||||