Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Ekim 2002
Sayı: 54
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Seçim oyununu boşa çıkarmak için görev başına!
  Sermayenin çözümü seçimde, gençliğin çözümü devrimde!.
  Yeni dönem artan sorunlarla başladı
  ODTÜ'de alternatif açılış şenliği örgütledik!
  Yeni dönem çalışması; görev ve sorumluluklar
  Bir Amerikancı düzen partisi olarak CHP
  İÜ açılış şenliklerine kitlesel katılım
  Seçimler, reformist blok ve parlamentarist hayaller
  Geleceğimize sahip çıkalım!
  Emperyalist saldırganlığı ve savaşı durduralım!
  Kürt gençliğine çağrımızdır: Düzenin oyunlarını bozalım!
  ABD'nin savaş hazırlıkları ve Türk burjuvazisinin hesapları
  Ulucanlar: Görkemli bir direnişin adı
  Düzenin "yeni" kahramanları
  Hacıbektaş şenliğinde yoldaşça paylaşım
  Yaz dönemi çalışmamız
  Bu şehir ayağa kalkacak bir gün...
  Üniversitelerde polis, idare ve sivil faşist işbirliğine son!
  Bir emperyalist baskı ve sömürü birliği: AB
  Tüm Filistinli çocuklara...
  Üretime katılmanın önemi
  YTÜ'de dağıtılan bildiriden...
  Okur mektupları



 
 
ABD emperyalizmi petrol ve hegemonya için bölgeyi ateşe vermeye hazırlanıyor...

Emperyalist saldırganlığı ve savaşı durduralım!

Pervasız ve küstah Amerika!

ABD’nin Irak’a müdahalesi neredeyse kesinleşmiş durumda. Tüm dünya Ortadoğu’ya kilitlenmiş olarak gelişmeleri izliyor. Bu müdahalenin neleri getireceği ise şimdiden az-çok belli olmaya başladı.

16 Eylül’de Irak Dışişleri Bakanı BM Genel Sekreteri’ne "Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin dönüşüne izin vermeyi Irak Cumhuriyeti’nin koşulsuz kabul ettiği"ni bildirdi. Bu açıklamanın ardından ABD’nin daha önce sürdürmüş olduğu saldırı bahanesi geçerliliğini yitirmiş oldu. Ama hemen sonrasında Bush’un yaptığı konuşmada, Irak’a yönelik müdahale planlarının değişmediği belirtildi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Gandoleeza Rice ise, şu açıklamayı yaptı: “Hükümetimizin politikası Irak’ta bir rejim değişikliği gerçekleştirmektir.” Emperyalist saldırganlığın elebaşlarından Dick Cheney sorunu daha da pervasız ve arsız bir şekilde ortaya koydu: “Denetçiler sorunun temelini teşkil etmiyor, onlar bir araç yalnızca...”

ABD emperyalizmi bölgedeki çıkarlarını pekiştirmek, Ortadoğu petrolleri üzerinde tek söz sahibi olmak için Irak’taki rejimi değiştirmek istiyor. Sorunun tüm özü ve özeti bu, öteki her şey bir bahane ya da “araç”tan başka bir şey değil.

En son ABD’nin Birleşmiş Milletler’e sunduğu tasarıda; Irak’tan saraylar dahil tüm bölgeleri "silahlı korumalarla" gelecek BM denetçilerine açması, varolan tüm “kitle imha silahları”nı teslim etmesi ve tüm bunları 7 gün içerisinde kabul edilmesini istiyor. Bu dayatma Irak tarafından 7 gün içerisinde kabul edilirse, ek bir 30 günlük süre verilecek. 37 gün içerisinde tüm denetim ve teslim işlemleri tamamlanacak. Yoksa 37 gün sonra ABD müdahale edebilir! BM’nin bu tasarıyı kabul edip etmeyeceği bugün itibarıyla belirsiz, ama Irak’ın bu onursuzca dayatmayı kabul etmeyeceği kesin ve ABD de bunu çok iyi biliyor. Ayrıca sarayların aranması ABD’nin ‘96 yılında yaptığı anlaşmanın ihlali demek, dahası verilen süre tüm bu işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı kadar kısa. Sonuçta ABD’ni amacı net; kısa zamanda Irak’a müdahale etmek istiyor ve bunun için en uygun ortamı yaratmaya çalışıyor.

Uluslararası arenada işler karışık

ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik müdahale planları bölge üzerinde çıkarı olan diğer emperyalist odakların tepkisini çekiyor. Bunların başında Almanya ve Fransa geliyor. Almanya Başbakanı Schröder, Alman seçimleri öncesinde Irak’a yönelik bir savaşa katılmayacaklarını net bir tutumla açıkladı. Bununla aynı günlerde Schröder’in Adalet Bakanı’nın Bush’u Hitler’e benzeten konuşması bir anda gündeme oturdu ve ilişkileri gerginleştirdi. Doğaldır ki bu karşı çıkışlar Alman emperyalizminin bölgedeki çıkarlarını savunmak adına yapılmıştır. Fransa cumhurbaşkanı Jacques Chirac da her fırsatta Irak’ta “siyasal çözüm”den yana olduğunu dile getiriyor.

İngiltere Başbakanı Blair ise Irak’a yönelik müdahalenin başından beri en büyük destekçisi. Bu yüzden kendi halkından da büyük tepki görüyor. Geçtiğimiz günlerde (29 Eylül) Londra’da 400 bin kişilik devasa bir savaş karşıtı gösteri yapıldı. Bu büyük protesto gösterisi Irak’a yönelik emperyalist müdahaleye tüm dünya halklarının tavrını da göstermiş oldu. Benzer bir savaş karşıtı gösteri 150 bin kişilik görkemli bir katılımla Roma’da gerçekleşti. İtalyan Başbakanı Berlusconi de Blair gibi ABD müdahalesinin destekleyicisi. Bu yeminli işçi sınıfı düşmanı, dış politikasıyla da İtalyan işçi ve emekçilerinin tepkisini çekmeye devam ediyor.

Rusya ve Çin ise müdahaleye karşı. Zira ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki (ve Orta Asya’daki) saldırgan girişimleri dolaysız olarak onların çıkarına dokunuyor. Ama ne Rusya’nın, ne Çin’in, ne de AB emperyalistlerinin Irak’a yönelik savaşı engelleyebilecek güçleri bulunmuyor. Bu ülkelerin her biri kendi cephelerinden ABD ile güçlü ortak çıkar ilişkilerine de sahipler ve bugün için bunları bozmayı göze alamıyorlar.

Filistin’de siyonist işgal ve katliam sürüyor

Ortadoğu’ya yönelik müdahalenin uzun vadeli olacağı kesin. Saldırı Irak’la sınırlı kalmayacak, ABD’ye uşakça boyun eğmeyen diğer ülkelere de sıçrayacaktır. Bu yüzden bölgedeki olası direniş odakları yokedilmeye çalışılıyor. Türkiye’deki halklar seçim oyunuyla tekrar Amerikancı düzene yedeklenmeye çalışılırken, direnişte ısrar eden Filistin halkı üzerinde baskı artırılıyor.

Filistin’de sivillere yönelik katliamlar biribirini izliyor. Arafat günlerce kuşatma altında kaldı ve ancak intifadanın yıldönümü gösterilerinin kitlesel geçmesinden sonra kuşatma kaldırıldı. Tüm bunlar Filistin’in etkisiz hale getirilmeye çalışıldığını, ama bunun henüz başarılamadığını gösteriyor. Filistin direnişi Ortadoğu’nun ezilen halklarına yol göstermeye devam ediyor. Bugün Filistin gençliği, hatta çocukları, yani "taş generalleri", İsrail’in tüm saldırılarına göğüslerini siper ederek çarpışmaktadır.

Gençlik emperyalist savaşa karşı ayağa kalkmalıdır!

Savaşın biz gençlere büyük bir yıkım getireceği ortadadır. Savaşa Amerika’nın bölgedeki çıkarları için ön safta sürülmek ve kardeş Irak halkını katliamdan geçirmek yakın bir süreçte bize dayatılacak. Üstelik savaşın faturası gene işçilere, emekçilere ve biz gençliğe çıkarılacaktır. Alanlarda dişe diş mücadele ile kazandığımız senelerin birikimi olan hak ve özgürlüklerimiz, savaş bahane edilerek ortadan kaldırılacaktır. Savaşın ekonomik faturası ise, dolaylı vergi soygunu, hayat pahalılığı ve eğitimin paralılaştırılması yoluyla bize de dolaysız olarak yansıyacak. Askeri harcamaların zaten çok yüksek olduğu ülkemizde bir de savaşın çıkması koşullarında askeri ödeneği artırmak için eğitime, sağlığa ve sosyal güvenliğe olan pay düşürülecektir.

Ülkemizi emperyalist savaş bataklığından çıkarmanın tek yolu güçlü bir şekilde mücadeleye atılmamızdır. Diğer türlü uzun vadeli bir savaş çıkmazında hem ekonomik ve sosyal olarak bir çöküş, hem de ABD çıkarları uğruna ölmek ve öldürmek biz gençleri bekliyor. Savaş karşıtı gösterilerin tüm dünyayı sardığı bir anda ve bu gösterilerin en aktif gücünün gençlik olduğu koşullarda, bizler de bu coğrafyadan sesimizi yükseltmek zorundayız.

Seçimlerden sonra gelecek hükümetin bir savaş hükümeti olması planlanıyor. Bunun bilincinde olarak faşist sermaye diktatörlüğünden hesap sormalıyız! Emperyalist savaşa karşı platformlarda örgütlenmek, eylemli tepkiler ortaya koymak ve seçimlerde işçi sınıfının temsilcisi olan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nu desteklemek bugün önümüzde duran tek çıkış yoludur.

Amerikan askeri olmayacağız!
Kahrolsun emperyalist savaş!
Yaşasın Ortadoğu halklarının devrimci birliği ve kardeşliği!