Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Şubat '02
Kamu Emekçileri Özel Sayısı: 03 (51)
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Her düzeyde parasız eğitim!
  İşte kapitalizmin adaleti!
  Kemal Gürüz'ün paralı eğitim yasasına ilişkin söyledikleri...
  Sermaye için "YÖK demokrasisi"!
  Kampanya çalışması, sorunlar ve sorumluluklar....
  Kampanyaya ilişkin gözlem ve düşünceler
  Yüzü gençliğe dönük ciddi bir çalışma...
  Üniversite-sermaye işbirliği üzerine
  Kürtçe eğitim kampanyası üzerine
  Soruşturma kurulları dağıtılsın!
  Çöken eğitim sistemine çeki düzen verme adı altında saldırılar
  Yaşayan şiir...
  Öğrenci hareketi içinde MGK solculuğu
  Ölümün kıyısında gezinen diriler ya da Oblomovluk...
  Öğretmen sürgününe öğrenci protestosu.
  Okur mektupları



 
  Ekim Gençliği'nden


ABD güdümlü sermaye devleti, İMF patentli saldırıları peşisıra uygulamaya sokuyor. Emekçi yığınların yoksulluğu, bir yıl önce yaşanan krizden bugüne korkunç boyutlar almış durumda. Düzenin yaşadığı krizin faturası bu bir yıllık süreç boyunca sistemli faturalar biçiminde emekçilere ödetildi. Tüm iyimserlik söylevlerine karşın bataklıkta yüzen düzenin bundan böyle de bu faturalara yenilerini eklemek dışında bir seçeneği bulunmuyor. Emekçi yığınlar cephesinden bu gidişata dur denilmezse bu faturalar dozajı artarak devam edecek, bundan da kuşku yok.

Sermaye devletinin toplumsal yaşamın her alanına bir karabasan gibi çökmüş bulunan iMF patentli politikalarının bugünkü güncel hedeflerinden birisi de eğitim. Halen meclis komisyonlarında bulunan “YÖK yasa tasarısı” ile üniversiteler sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılıyor. Eğitimin piyasalaştırılması süreci böylelikle yeni bir kapsam kazanıyor. Bu, paralı eğitimin tüm kuralsızlığı ve çıplaklığı ile yaşama geçirilmesi anlamına geliyor. Aynı süreç biraz geriden takip etse de ilköğretim ve liselerde de başlatılmış bulunuyor. Harç uygulaması, faşist disiplin yönetmelikleri vb. birbirini izliyor.

Sermaye devleti tüm hazırlıklarını paralı eğitim yasasını meclisten geçirmek üzerine kurmuş durumda. Bunun için en iğrenç yöntemleri kullanacağından kuşkumuz yok. Hatta mezarda emeklilik yasasında ve diğer birçok yasada olduğu gibi bir gece yarısı operasyonuyla da yasayı yürürlüğe sokabilir. Buna karşı hazırlıklı olmak ve bugünden karşı durmak büyük bir önem taşıyor.

Tüm bu saldırılar karşısında gençliği ve özelde de onun devrimci öncülerini kritik bir sınav dönemi bekliyor. Ya saldırıyı boşa çıkarabilecek bir mücadele cephesi örülecek, ya da (elbette bu herşeyin sonu değil) sermaye devleti bir de bu alanda başarıya ulaşacak. Mücadelenin seyri başta genç komünistler olmak üzere devrimci gençliğin ortaya koyacağı pratik çabaya bağlı olacaktır.

Ama her halükarda okullar baharla birlikte ısınacak. Bundan dolayı ikinci yarı yılda baharla birlikte okullarımızda, saldırı yasasının meclisten geri çekilmesi talebiyle mücadelele barikatlarını yükseltmek,baharı kazanmak durumundayız. Bu açıdan ‘96 deneyimini yeniden incelemek ve bugüne ilişkin dersler çıkartmak güncel sorumluluklarımızdan biridir.

Sermayeye karşı mücadelesinde gençlik, sadece kendi tarihinden değil bir bütün olarak dünya ölçüsünde işçi-emekçilerin ve ezilen halkların mücadelesinden öğrenmek durumundadır. Özgürlüğü için direnen Filistin halkından, 11 Eylül karşı saldırılarıyla da engellenemeyen ve son olarak Porte Alegro’da mücadele bayrağını bir kez daha yükselten küreselleşme karşıtlarından...öğrenmek durumundadır. Çok uzağa da gitmeye gerek yok. Bu ülke topraklarında 1 yılı çoktan geride bırakan devasa bir direniş yaşıyor. Ölüm Orucu direnişçileri direniş bayrağını herşeye rağmen büyük bir direngenlikle yükseltiyorlar. Bu bayrak isyana, direnişe davettir. Israrla ve inatla, zulme, sömürüye ve karanlığa karşı direnişe çağırıyor bizi.