İçindekiler:

25 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/23

İşçi direnişleri ve sınıf hareketi
TÜSİAD ve AKP dalaşı
Yeni bir "açılım" sahtekarlığı mı?
AKP'nin Kürt sorunundaki "çözümsüzlüğü"
"Sansür Yasası"
Sermaye yargısı iş başında!
Pressan'da TM'ye yetki verildi
Kılıçlar'da asbest tehlikesi
Sınıf hareketinin dünü, bugünü ve imkanları
NATO, "yıllarca sürebilecek" bir savaş bekliyor
Kolombiya'da solun zaferi!
Zenginler göç yollarında
Uluslararası Ekonomi Formu
Almanya'da metalde TİS süreci başladı
BRİCS Zirvesi
Çorum Katliamı 42. yılında...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Petersburg’da Uluslararası Ekonomi Formu

 

Ukrayna’ya karşı savaşın başlamasından yaklaşık dört ay sonra, 17 Haziran Cuma günü başlayan ve “Rus Davos’u” olarak da bilinen St. Petersburg’daki 25. Uluslararası Ekonomi Forumu cumartesi son buldu. Ekonomi forumunun organizatörleri önceden 115 ülkeden katılımcıların forumda yer aldıklarını belirtti. 2020 yılını ise rekor olarak ileri sürdüler. Zira söz konusu yılda 145 ülkeden 19 bin katılımcı forumda yer aldı. Bu sefer çok sayıda katılımcıdan söz edilmedi. Girişimciler, Batı’nın yaptırım politikasının bir parçası olarak cezalandırılmamak için bu yıl forumda isimsiz olarak yer alma fırsatına sahipler. Basına göre, Fransa, İtalya, Kanada ve ABD’den de katılımcılar foruma katıldılar. Bu yılın konukları arasında, eski Sovyet Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Afganistan’dan Taliban ve Rusya tarafından tanınan Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin liderleri de yer alıyor.

Bir hacker saldırısı nedeniyle konuşmasına geç başlayan Putin, ABD’nin tanrı tarafından kutsal çıkarlarla dünyaya gönderilmiş gibi davrandığını söyledi. “Batılı meslektaşlarımız hala geçen yüzyıla göre düşünüyorlar, diğer ülkelere sömürge gibi davranıyorlar” dedi. Uluslararası siyasette hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirten Putin, AB’nin siyasi egemenliğini kaybettiğini ileri sürdü. Yanı sıra, neredeyse tüm küresel sorunlardan ABD ve AB’yi sorumlu tuttu.

Batının “silahları ve askeri danışmanlarıyla Ukrayna’yı kelimenin tam anlamıyla şişirdiğini” söyleyen Putin, “… bize yönelik artan risk ve tehditlere karşı Rusya’nın özel bir askeri operasyon düzenleme kararı … zorunlu ve gerekliydi” dedi. Devamında şunları söyledi. “Karar, Kiev rejimi tarafından sekiz yıldır soykırıma maruz kalan vatandaşlarımızı ve Donbass’taki halk cumhuriyetlerinde yaşayanları korumayı amaçlıyor.”

Putin, Rusya’ya karşı eşi görülmemiş Batı yaptırımlarına rağmen, Rus ekonomisini çökertme girişimlerinin başarısız olduğunu, Rus ekonomisinin sağlamlığını koruduğunu ileri sürdü. “En başından beri ekonomik saldırının başarı şansı yoktu,” diyen Putin, yaptırımları “çılgın” ve “düşüncesiz” olarak nitelendirdi. Yaptırımların AB’yi en az Rusya’nın kendisi kadar vurduğunu söyledi ve AB’ye verdiği zararın tahminen 400 milyar dolardan fazla olduğunu öne sürdü. Ukrayna’ya karşı devam eden savaşta ise, Moskova’nın tüm hedeflerine ulaşacağına dair güvence verdi.

Putin, Ukrayna’ya karşı süren savaşın uluslararası gıda kriziyle bir ilgisi olduğunu da reddetti. Putin’e göre, Ukrayna tahıl arzı dünya pazarı için önemsiz. Ayrıca Rusya’nın bu teslimatları engellemediğini, Kiev’in mayınları temizlemesi durumunda Moskova’nın erzak güvenliğini garanti edeceğini söyledi. Batı, Rus kuvvetlerinin Ukrayna limanlarını ya işgal etmesi ya da abluka altına alması nedeniyle dünyanın büyük bölümünde baş gösteren gıda krizinden Moskova’yı sorumlu tutuyor. Buna karşın Putin, dünya piyasalarındaki çalkantıdan Avrupa ve ABD’yi sorumlu tuttu. Kremlin şefi, ihraç ettiklerinden fazlasını ithal ettiklerini iddia etti.

Batı ile çatışmanın devam edeceği fikrinden hareketle Putin, ülkesini de buna hazır görüyor. “Rusya yeni döneme güçlü ve egemen bir ülke olarak giriyor ve daha da güçleniyor” diyerek, özgüvenle konuşuyor. Putin, durumun yeni perspektifler sunduğunu da söyledi. Batı ile yaşanan büyük gerilimler karşısında, Rusya ekonomik olarak giderek Asya’ya, özellikle Çin ve Hindistan’a, aynı zamanda Afrika ve Güney Amerika’ya yöneliyor. Örneğin Rusya, petrol ve gaz tedarikini AB’den dünyanın diğer bölgelerine giderek daha fazla yönlendiriyor. Ülke şu anda dünya pazarındaki yüksek petrol ve gaz fiyatları nedeniyle özellikle yüksek gelirler elde ediyor. Ulusal para birimi de savaşın başlangıcında dolar ve euro karşısında değer kaybettikten sonra, önemli ölçüde toparlandı. Ruble artık yıllardır olduğundan daha güçlü.

 

 

İsviçre’de Pressan işçileriyle dayanışma

 

Türkiye’deki sermaye iktidarının işçi sınıfına yönelik saldırılarına, işçiler çeşitli biçim ve düzeyde mücadele ederek yanıt veriyor. TOMİS öncülüğünde sendikalaşma faaliyeti yürüten siz Pressan işçileri bunun yeni örneklerinden biri oldunuz. TOMİS’e üye olan siz Pressan’ın öncü işçileri işçi kıyımıyla karşılaştınız ve direniş bayrağı açtınız. “İşçilerin sendika seçme özgürlüğü kabul edilsin, sendikaya üyelik ve sendikal faaliyetlerden dolayı işçilerin işten atılmasına son verilsin, işten atılan işçiler geri alınsın” talepleriyle başlattığınız direniş bir ayını geride bıraktı.

Fabrika önündeki direnişiniz karşısında Pressan patronları, işçileri birbirine saldırtmak da dahil çeşitli provokasyonlara girişti. Sonraki süreçte de Türk Metal çetesi ve polisi, ardından da Çalışma Bakanlığı’nı devreye sokarak sendika yetkisini Türk Metal çetesine verdiğini açıklamalarınız üzerinde biliyoruz. Zira İsviçre’de de direnişinizi yakından ve ilgiyle izliyoruz. Sizlerin de dediği gibi, sadece kendiniz için değil, “aldığı maaşla geçinemeyen, bu sebeple iki işte birden çalışan, kötü çalışma koşullarına mahkûm edilen, sendikalı olma hakkı elinden alınan, haksız yere işten atılıp işsiz kalan, iş bulamayan tüm sınıf kardeşlerimiz” için de direndiğinizi biliyoruz.

BİR-KAR İşçi Komisyonu direnişinizin sesini ve haklı taleplerinizi Avrupa’daki sınıf kardeşlerinize taşımaya çalışıyor. Bunun kimi anlamlı örneklerini de sergilemiş bulunuyor. Biz İsviçre BİR-KAR olarak da direnişinizle maddi ve manevi dayanışma içindeyiz. Topladığımız maddi katkıyı en kısa zamanda ileteceğiz. Yanı sıra TOMİS’in kurumlara yönelik Almancaya çevrilen çağrısını İsviçre’nin sol, ilerici ve devrimci kurumlarıyla yanı sıra dostlarımızın da desteğiyle bazı sendikalarla paylaştık.

IGA sendikası direnişinizi ve TOMİS’in dayanışma çağrısını Facebook ve Twitter sayfalarında “Türkiye’de Pressan’da çalışan Tomis’in mücadele eden işçilerinden dayanışma çağrısı… Yaşasın enternasyonal dayanışma” sunumuyla paylaştı. FAU sendikası ise aynı çağrıyı “Türkiye’de Pressan işçilerinin mücadelesiyle dayanışmaya” sunumuyla yayınladı. İlgili sendikaların bu örnek dayanışma tutumunun muhtemelen başka örnekleri de gösterilecektir. İsviçreli devrimci, ilerici kurumlara gecikmeli olarak ulaştırılan çağrı üzerine görüşme taleplerinin gelmesi de önemli adımlardan biri oldu.

BİR-KAR / İsviçre