Yeni kara delik Çanakkale Köprüsü
Yağma, rant ve talan üzerine kurulu saray rejiminin “mega projelerinden” olan Çanakkale Köprüsü AKP şefi tarafından geçtiğimiz günlerde açıldı.
Köprü açılışında konuşan Erdoğan tam bir pişkinlikle kamudan tek kuruş harcanmadığını ve geçiş ücretinin “200 liracık” olduğunu söyledi.
Kamudan tek kuruş harcanmadığını iddia eden Erdoğan’ın aksine “Yap-İşlet-Devret” (YİD) modeli ile yapılan projelerinin yükünün işçi-emekçilerin sırtında olduğu sır değil.
En bilinen yakın örnekler Osmangazi Köprüsü ve Avrasya Tüneli’dir. Garantisi verilen sayıda araç geçişleri sağlanamadığı durumda oluşan fark ilgili şirketlere, işçi ve emekçilerin vergilerinin toplandığı Hazine’den ödeniyor.
Üstelik kur garantisi ile. Zaten Erdoğan, vurgun modeli YİD’e övgüler dizdiği konuşmasında şunları dedi:
“Eğer buradan aldığı aylık ve yıllık bedel, yüklenici firmanın aleyhineyse, farkı kim ödeyecek; onu devletin kasasından biz ödeyeceğiz”
Bu sözler ile faturayı kime kestiğini itiraf etmiş oldu.
YİD: Vurgun modeli
Saray rejiminin “çılgın” projelerini hayata geçirmek için övündüğü Yap-İşlet-Devlet modeli sayesinde sermayeye devasa miktarlarda para akıtılıyor. Bu modelle kamu kaynakları özel bir şirkete yaptırılıyor. İşletmesi bir süreliğine şirkete veriliyor.
Şirket bu hizmeti işçi-emekçilere satıyor. Geçilemeyen yollar, kullanılamayan köprüler, hastasız-doktorsuz hastaneler, uçulamayan havalimanları bu model ile “Devletin kasasından kuruş çıkmayacak” yalanları eşliğinde yapılıyor. Kamu kaynaklarının inşaat sermayesine dağıtıldığı bu modelle yapılan projeler için şirketlere verilen müşteri garantisi toplumun ihtiyacından ziyade şirketlerin kârını esas alıyor. Hep aynı yandaş şirketlerin aldığı projelere verilen müşteri garantisi tutmadığı zaman ise, fark devlet bütçesinden karşılanarak şirketlerin kârı korunuyor. Yani köprüyü, hastaneyi, otoyolu kullansalar da kullanmasalar da projenin maliyetini ve inşaat şirketlerinin kârını işçi ve emekçiler karşılıyor. İnsanlar başka geçiş güzergahları kapatılarak ya da verimsiz kılınarak da bu köprü ve yollara mecbur bırakılıyor. Çanakkale Köprüsü açıldıktan sonra feribot seferberlerinin seyrekleştirilmesi bunun son örneği.
Daelim–Limak–SK Yapı Merkezi tarafından yapılan Çanakkale Köprüsü için günlük 45 bin araç geçiş garantisi verildi. Üstelik aynı hatta yer alan feribottan günlük 10 bin araç geçiyorken... 4,5 katı müşteri garantisi verilen köprüden geçiş ücreti araç başı 15 euro + KDV olarak duyuruldu.
Sözleşmede belirlenen bu ücret Euro bölgesi enflasyonuna göre güncellendiği için 2021 sonu enflasyonu hesaplandığında geçiş garantisi 2022 için 17,7 euro (290 TL) olacak. Buna göre köprünün yıllık garanti ücreti yaklaşık 380 milyon euro, işletme süreci boyunca verilecek toplam devlet garantisi miktarı ise yaklaşık 6 milyar euro oldu.
Ekolojik yıkım
Çevre örgütlerinin ve meslek odalarının fikirlerine başvurulmadan hayata geçirilen plansız projeler, işçi-emekçilerin sırtına bindirilen mali yükün yanı sıra ekolojik yıkım da yaratarak, doğaya geri dönüşümü olmayan zararlar veriyor.
Kuzey Ormanları Araştırma Derneği’nin yayınladığı bir rapora göre sadece Kuzey Ormanları coğrafyasında yer alan Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kuzey Çanakkale, İstanbul, Sakarya, Kocaeli, Düzce, Yalova, Balıkesir ve Bursa illerini kapsayan izleme faaliyetinde üç aylık süre boyunca 317 adet tehdit, tahrip ve savunma nitelikli izleme kaydedildi.
Çanakkale Köprüsü’nün 2017’de başlayan yapımından bu yana bölgede 5 bin hektar verimli tarım arazisi yok edildi ve 500.000 ağaç kesildi. Bu ayrıca binlerce canlının yaşam alanının yok edilmesi anlamına geliyor.
AKP-MHP iktidarı doğayı yok etmek uğruna talan çarkını rahat döndürürken, işçi ve emekçileri de açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm ediyor. Yapılan yol, köprü, tünel vs.nin maliyetinin kat kat fazlasını emekçilerin cebinden sermayeye aktarıyor.
İstanbul’da 1 Mayıs etkinliklerine çağrı
Emperyalist savaşa, krizin faturasına, sömürüye, baskıya karşı 1 Mayıs’ı örgütlüyoruz!
1 Mayıs yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi emeğin dünyası ile sermayenin dünyası bir kez daha karşı karşıya gelecek. Bu kavgada, bu saflaşmada herkes yerini almalıdır.
Dünya çapında derinleşen krizin faturası işçi-emekçilerin sırtına yüklenmek isteniyor. Pandemi boyunca hayatlarımız hiçe sayılarak çalıştırılırken artan hayat pahalılığı ve işsizlik ile düşen alım gücü ile milyonlar yoksulluğa mahkum edilmektedir.
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücreti geçmiş durumdadır. Yoksulluk sınırı ise 15 bin liraya dayanmıştır. TÜİK’in açıklamalarının aksine gerçek enflasyon %120’lerdedir. Bakan Nebti’nin uluslararası sermayeye, gelin paranızı katlayın çağrıları, Türkiye’nin sermaye için nasıl bir ucuz emek cennetine çevrildiğini gösteriyor. Ancak, Onların cenneti bizler için sömürü cehennemine dönüşmektedir.
Gerek Rusya’nın gerekse de AB ve ABD emperyalizminin kendi sefil çıkarları için dünya halklarını sürüklediği yıkım ortadadır. Dünya çapında emekçiler üzerinde derin yıkımlar yaratacak olan emperyalist savaş ve saldırganlığa dur demek için işçi-emekçiler olarak mücadele sahnesine çıkmak zorundayız.
Ancak bütün bu yıkım, savaş, yoksulluk tablosuna karşı umudumuzu kaybetmiyoruz. Çünkü ülkenin dört bir yanında direnen işçiler umut olmaya devam ediyor.
Dünyanın dört bir yanında halklar direnmeye devam ediyor. İşçi-emekçi kadınlar sokakları doldurmaya devam ediyor. Umudu büyütmek ise bizlerin ellerindedir.
Herkes üzerine düşen sorumluluğu görmeli, buna göre davranmalıdır. Sermaye iktidarının bütün baskılara karşı insan olmanın onuru mücadeleye katılmayı gerektirmektedir.
Sermayenin yıkım politikalarına karşı hakkımız olanı almak için direnmekten, örgütlenmekten, üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan başka çaremiz yoktur.
Fabrika fabrika, havza havza komitelerimizi kurmalı, güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Emeğin dünyasını örgütlü bir güç olarak mücadele sahnesine çıkartmak için bugünden kolları sıvayalım. 1 Mayıs hazırlıklarına başlayalım.
1 Mayıs’ı kapitalist-emperyalist sistemin efendilerine ve bu topraklardaki işbirlikçilerine karşı işçi ve emekçilerin kitlesel olarak alanlara çıktığı bir mücadele gününe çevirmek için seferber olalım.
Herkesi, 3 ve 10 Nisan tarihlerinde gerçekleştireceğimiz işçi-emekçi buluşmalarına katılmaya, gücümüzü birleştirmeye, 1 Mayıs’ı hep birlikte örgütlemeye çağırıyoruz.
Küçükçekmece:
3 Nisan Pazar - 15.00
Yer: Kemalpaşa Mh. Sultanmurat Cd. 2. Kartal Sk. No:13/1 (Sefaköy metrobüse 10 dk. yürüme mesafesi)
İletişim: 0536 714 62 06
Sarıgazi:
3 Nisan Pazar - 14.00
Adres: Yerel Demokrasi Meclisi Sarıgazi Mah. Namık Kemal Cad. Berceste Sok No:4
İletişim: 0535 257 70 99
Esenyurt:
10 Nisan Pazar -15.00
Yer: Fatih Mh. 956 Sk. No.1-3 Barış Life Ticari Site Kat:1 Daire:26 (Esencan Hastanesi Karşısı)
İletişim: 0536 610 03 37
Gebze:
10 Nisan Pazar
İletişim: 0 542 843 16 01
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
Metal İşçileri Birliği
Petrokimya İşçileri Birliği
|