İçindekiler:

17 Ocak 2022
Sayı: KB 2022/03

Aşılması gereken eşik
Çimsataş işçileri üretimi durdurdu
İşçilerin haklı mücadelesi gölgelenemez!
Çimsataş işçileri sınıfa yol gösteriyor
Çimsataş işçileriyle dayanışma
Sinbo Direnişi'nin "1. Yıl Etkinliği"
Tarikat yurtları: Düzenin karanlık tuzakları
Enes Kara'nın ardından: Taksim'de polis terörü
Marksizm ve sosyal-şovenizm - H. Fırat
Kadınlara ve çocuklara sefalet
Katledilen tüm kadınlar için eylemler
Kazakistan halk hareketi ve dersleri
Dünya sınıf ve kitle hareketinden...
Ukrayna krizi ve küresel güç odakları
Madenciye bir tekme daha!
Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerine
Uzaktan eğitim ve eğitimin içeriği
Hrant Dink'in katledilişinin 15. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Dilara Yıldız ve katledilen
tüm kadınlar için
avukatlardan eylemler

 

Avukatlar, meslektaşları Dilara Yıldız’ın öldürülmesi dolayısıyla kadın cinayetlerine karşı Ankara, Bursa, Diyarbakır ve Van’da eylemler yaptı. Eylemlerde, kadın cinayetlerinin önünü açan AKP-MHP iktidarı ve yargısı protesto edilerek yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi ve yasaların etkin biçimde uygulanması istendi.

“İstanbul Sözleşmesi yaşatır”

Ankara’da kadın avukatlar ve hukuk örgütleri adliyede yaptıkları yürüyüşle Dilara Yıldız’ın öldürülmesine tepki gösterdi. Ardından Ankara Barosu’nun çağrısıyla Ankara Adliyesi önünde eylem gerçekleştirildi. 

Hiçbir kadın cinayetinin “münferit” olmadığının altı çizilen açıklamada, “Katledilen kadınların öykülerinin benzerliği de tesadüf değildir. Cinayetlerin tamamı erkeklerin kadınlar üzerinde baskı ve denetim kurma isteğinin sonucu olarak birbirlerini besleyerek devam etmektedir” denildi.

Şiddet karşısında sağlam, somut, köklü adımlar atılmaması, denetim mekanizmasının olmayışının şiddeti tırmandırdığı ifade edilen açıklamada, Türkiye’de kadın cinayetlerinin çoğunun boşanmak ve ayrılmak isteyen kadınlara karşı, kocaları-partnerleri, eski kocaları- eski sevgilileri tarafından işlendiği kaydedildi. Bu cinayetlerin kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı, kadınları hedef gösteren, kadına yönelik öfkeyi besleyen siyasi iktidarın ürettiği politikalar ile kadınların hala eşit ve özgür bireyler olarak kabul edilmemesi olduğu belirtilen açıklama şu şekilde devam etti:

“Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararı ile iptal edilmesinin yarattığı güvensizlik ve kamuoyunda kadınların savunmasız kaldığı algısı kadına karşı şiddetin daha da artmasına yol açmıştır. Kadınların şiddetsiz yaşama ve var olma hakları, yürütme organının tek taraflı inisiyatifine bırakılamayacak kadar hayati ve önemlidir. Tam da bu noktada ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demeye devam edeceğiz.”

“Sözleşmeye geri dönülsün”

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Adliye önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya kadın hakları merkezi üyesi avukatlar, baro avukatları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) katıldı. TBB Başkanı Erinç Sağkan, meslektaşları Dilara’nın, faili altı kez şikayet ettiğini ve sonuç alamadığını belirterek şunları ifade etti:

“Bugün gelinen noktada bir meslektaşımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bunun nedenlerinden biri İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıdır. Kadınların yaşam hakkını savunan sözleşmeye geri dönülmesini istiyoruz. Kadınların insan hakları mücadelesini barolar olarak savunmaya devam edeceğiz. Bütün sivil toplum örgütlerinin de bu yönlü bir mücadele içerisinde olacağını biliyoruz. Daha fazla kadının hayatını kaybetmemesi için sözleşmeyi kaldırma hatasına düşen karar alıcı güçleri, bu hatadan dönmeye çağırıyoruz.” 

“Kadınların yaşam hakkını korumayan devlet”

Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu da açıklamayı, baro binasında bulunan Tahir Elçi konferans salonunda yaptı. Açıklamaya, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlükler İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi’ne bağlı üye avukatlar katıldı. Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukat Şeyma Şen tarafından okunan açıklamada, kadın cinayetlerinin “ne kadar rahat işlendiği” üzerinde durularak şunlar ifade edildi:

“Biz hukukçular, ısrarla kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hal alan kadın cinayetlerinin önlenmesi için yasaların eksiksiz uygulanmasını; önleyici, koruyucu tedbirlerin alınmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların bir an önce hayata geçirilmesini talep ettik. Kadınların yaşam hakkının korunmasının devletin görevi olduğunu vurgulayarak, bu sorumluluğun yerine getirilmesini istedik.”

Şen, cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikalar oluşturulması gerektiğini vurgulayarak yasal sürecin de takipçisi olacaklarını belirtti. 

“Kadınların yanında mücadelemizi sürdüreceğiz”

Bursa Barosu’ndan avukatlar açıklama yaparak adli makamların kadın cinayetleri davalarında şiddetin meşrulaştırılmasını teşhir etti. Mahkemelerin kadın cinayetleri faillerinin argümanlarına geçit verdiği, indirim yoluna gittiği ve kadın cinayetlerinin önünü açtığına işaret edilen açıklamada, kadına yönelik şiddetin engellenmesi için atılması gereken adımlar sıralandı.

Hem avukat Dilara Yıldız’ın hem de Raziye Oskay’ın ailelerine başsağlığı dilenen açıklamada “Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi ve üye avukatlar olarak bir kez daha kadınların yanında mücadelemizi sürdüreceğimizi vurguluyor, meslektaşımızı katleden zanlı Oktay Dönmez’in en ağır cezayı alması için yasal sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz” denildi.

 

 

 

 

 

Kadınlar Taliban zorbalığına direniyor

 

20 yıl süren emperyalist işgalin ardından ABD’nin Afganistan’ı Taliban’a teslim etmesi, özellikle kadınların yaşadığı kâbusu daha da derinleştirdi. Zira, gerici-şeriatçı bir yönetim kuran Taliban’ın ilk hedefi kadınlar oldu. İlk andan itibaren kadınları iş yaşamının, toplumsal hayatın ve kamusal alanın dışına atmak için hamle yapan Taliban rejimi, Afganistan’ı Ortaçağ karanlığına iterek yönetmek istediğini gösterdi.

İşsizliğin, yoksulluğun, sefaletin kol gezdiği ülkede; eğitim, sağlık ve barınma gibi temel insani ihtiyaçlar bile karşılanamazken, kadınlara saldıran Taliban rejimine karşı direniş de gelişiyor. Topun ağzında olan kadınlar vahşi saldırılara maruz kalsa da bazıları öldürülse de direnmekten vazgeçmediler. Jinhaagency.com sitesinde yer alan haber göre, direnişi seçen kadınlar birlik oluşturarak haklarını kazanmaya çalışıyor.       

 Habere göre “Değişim Hareketi” adı altında birlik oluşturan kadınlar, Afganistan’da mevcut koşulları değiştirmek, temel hak ve özgürlükleri kazanıp güvence altına almak için ortak mücadele yürütmeyi hedefliyor.

Değişim Hareketi’nin yayınladığı duyuruda, “Temel özgürlüklerimiz için ayaklarımız birlikte ve sağlam bir şekilde yere basmalı” denildi ve ülkedeki kırılgan duruma dikkat çekilerek temel özgürlükler için ortak mücadele yürütüleceği ifade edildi.

Değişim Hareketi’nin duyurusunda Afganistan’da kadınların gün geçtikçe yoksullaştığı, ülkede ekonomik krizin derinleştiği, Afgan halkının birçok sorunla mücadele etmek zorunda kaldığı ifade edildi. Göç krizi, insan kaçakçılığı, kadın katliamları, işsizlik, yoksulluk ve Taliban’ın gün geçtikçe artan baskılarına “birlikte dur deme” çağrısında bulunan Değişim Hareketi, kadınlara ve topluma getirilen kısıtlamaların ancak birleşik mücadele ile dizginlenebileceğini vurguladı.

Kadınların çalışma yaşamına derhal geri dönmesini, okulların kadınlara açılmasını, artan baskıların son bulmasını istediklerini ve talepleri kabul edilene kadar da protesto hareketinin çerçevesini genişleteceğini duyuran Değişim Hareketi, kadınların ve halkın Taliban zorbalığına boyun eğmeyeceğine işaret etti.