İçindekiler:

17 Ocak 2022
Sayı: KB 2022/03

Aşılması gereken eşik
Çimsataş işçileri üretimi durdurdu
İşçilerin haklı mücadelesi gölgelenemez!
Çimsataş işçileri sınıfa yol gösteriyor
Çimsataş işçileriyle dayanışma
Sinbo Direnişi'nin "1. Yıl Etkinliği"
Tarikat yurtları: Düzenin karanlık tuzakları
Enes Kara'nın ardından: Taksim'de polis terörü
Marksizm ve sosyal-şovenizm - H. Fırat
Kadınlara ve çocuklara sefalet
Katledilen tüm kadınlar için eylemler
Kazakistan halk hareketi ve dersleri
Dünya sınıf ve kitle hareketinden...
Ukrayna krizi ve küresel güç odakları
Madenciye bir tekme daha!
Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerine
Uzaktan eğitim ve eğitimin içeriği
Hrant Dink'in katledilişinin 15. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sinbo Direnişi’nin “1. Yıl Etkinliği”

 

Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası’nın (TOMİS) günlerdir çalışmalarını sürdürdüğü Sinbo Direnişi’nin 1. yılı etkinliği, Nazım Hikmet Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Etkinlik ilk olarak işçi sınıfının mücadelesinde ölümsüzleşenler şahsında saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından Sinbo Direnişi’nin 1 yıllık sürecinin anlatıldığı sinevizyon gösterimine geçildi.

“İşçi sınıfına dayatılan kölelik koşullarına karşı sermayenin tüm saldırılarının ancak işçi sınıfının fiili meşru mücadele çizgisi ile püskürtülebilir” denilen açılış konuşmasında temel hak ve talepler bir kez daha sıralandı. “Gelin işçi sınıfı olarak birleşelim, sömürün olmadığı özgür yarınlar için mücadeleyi yükseltelim” denilerek söz TOMİS MYK üyesine bırakıldı.

TOMİS adına yapılan konuşmada direniş süreci özetlendi ve şunlar ifade edildi:

 ”Kod 29’a ve sendika düşmanlığına karşı mücadeleyi büyütelim!” şiarıyla gerçekleştirdiğimiz bu buluşmamız, sınıfımıza yönelik hayata geçirilen saldırılara karşı, mücadele bayrağımızı yükseltme çağrımıza dönüşecektir.”

“Öncüleri devrimci işçilerden oluşan, söz-yetki-karar hakkının işçilerde olduğu bir sendikal anlayış”

Metal işçilerinin sürecine değinilen açıklamada Çimsataş işçilerinin mücadelesine ve sınıf sendikacılığının önemine vurgu yapılarak şunlar ifade edildi:

“Kardeşler, Burada da görüyoruz ki, karşımızda yalnızca sermayedarlar durmuyor. Onlardan da tehlikeli olan, onların sınıfımız arasında ajanlık rolünü üstlenen sendika ağaları var. Bu yozlaşmış, çürümüş sendikal düzeni alaşağı etmeden, emeğimizin kurtuluşuna ulaşamayız. Bunun da yolu oldukça basit. Öncüleri devrimci işçilerden oluşan, söz-yetki-karar hakkının işçilerde olduğu bir sendikal anlayışla ancak, onların düzenini yerle bir ederiz. Aksi her durumda önümüz kesilir, emeğimiz gasp edilir. Bugün başta Çimsataş işçileri olmak üzere tüm işçi ve emekçilerin kurtuluşuna giden yol buradan geçmektedir.

“Kapitalist toplumsal düzende egemen sınıf burjuvazidir -diye. İşte bugünkü yasalar burjuvazinin. Onlar yazıyor bu yasaları. Kendi çıkarlarına ne geliyorsa onu yasalaştırıyorlar. Sendika ağaları da buna çanak tutuyor. Şu hale bir bakın. İşçiler greve çıkmak istediklerinde, utanmadan, sıkılmadan “greve çıkabilirsiniz ama merkezden destek alamazsınız, yalnız kalırsınız” denilebiliyor. MESS de sendika bürokratları da bu cüreti işçilerin örgütsüzlüğünden alıyor.”

“Bu çürümüş, kokuşmuş düzene karşı mücadeleyi büyütmeliyiz”

Komünist şair Nazım’ı 120. doğum gününe atıf yapılan konuşmada şunlar vurgulandı:

“Peki, biz ne yapacağız? Kendi sınıf çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. “Yasal” engel mi var, fiili durum yaratacağız. Emeğimizin karşılığı için tüm meşruluğumuzla hareket edeceğiz. Tıpkı 7 yıl önce, metal fırtınada yaptığımız gibi. Tıpkı Greif işçilerinin yaptığı gibi. Tıpkı Çimsataş işçilerinin “bu sözleşmeyi tanımıyoruz” dedikleri gibi. MESS ve sendikal ihanet düzenini yıkmak ancak bu yoldan geçer.”

Sinbo direnişinde “ekonomik mücadele ile siyasal mücadelenin bütünlüğünü de görebiliriz” denilerek örnekler sıralandı ve örgütlenme seferberliği çağrısı yapıldı.

Türker: İşçi sınıfının devrimci bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz!

Ardından Sinbo Direnişçisi Dilbent Türker sözü aldı. Dilbent Türker sahneye çıkarken salonda coşkulu bir şekilde “Dilbent Türker yalnız değildir!” sloganı atıldı. Dilbent Türker konuşmasının başında Sinbo Direnişi’nin 1 yıllık sürecini aktardı ve şunları dedi:

“Sinbo Direnişimiz ile birçok şey ortaya koyduk fabrika içerisinde de birçok kazanım elde ettik. Bu direniş hepimizin direnişi. Bu direniş dayanışma ile ilmek ilmek örüldü. Bundan sonraki direnişimizi çadır boyutu ile kaldırıyoruz. Yine fabrikalarda iş yerlerinde sermaye iktidarının ve patronların karşısında işçi sınıfının devrimci bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz!”

MİB: metal işçileri, Çimsataş işçilerinin açtığı yoldan ilerlerse MESS de sendika bürokratları da karşılarında duramaz!

Dilbent Türker’in konuşmasının ardından Metal Toplu İş Sözleşmesi sürecine dair bilgilendirme yapmak için Metal İşçileri Birliği konuşma gerçekleştirdi.

MİB temsilcisi ilk olarak sözlerine Sinbo Direnişi’ni selamlayarak başladı ve sürece dair şunları ifade etti:

“Geçtiğimiz haftalarda metal iş koşulunda MESS  ile bir sözleşme imzalandı. Gece 2.30 da MESS binasına giden sendika bürokratları sözleşmeyi imzaladı ve kazanım olarak nitelendirdiler. Bu sözleşmenin zafer olmadığını biliyoruz, metal işçileri de biliyor. Metal işçileri bu sözleşmeyi nasıl kabul etti? Adım adım işçileri basınç altına  aldılar. Adım atarsanız yalnız kalırsınız dediler. Sözleşme revize edilemez dediler. Metal işçisini bu sözleşmeye razı etmeye çalıştılar. Ancak Çimsataş işçileri biz bu sözleşmeyi kabul etmiyoruz dediler. Bir bölümde üretimi durdurdular. Sonra gündüz vardıyasında üretimi toptan durdurdular. Genel merkez suskunluk ile karşıladı. Çimsataş işçilerini ve onlara dayanışma gösterenleri ihanet etmek ile suçladılar. Çimsataş işçileri 4 gün boyunca fabrika önünde direnişe devam ettiler. Fabrika yönetimi karşılarına dikildi. Taleplerinizi karşılamayacağız dedi. MESS işçilere biz bu talepleri size sağlarsak Türkiye karışır dediler. Aslında gördük ki herkes Çimsataş işçilerinin karşısında durdu. Mess, fabrika yönetimi, sendika bürokratları, valisi,  polisi.... Çimsataş işçileri metal işçilerin yürünmesi gerekilen yolu gösterdi. An itibari ile 13 işçi tazminatları ödenmeden işten atıldılar. İşten atılan işçiler bu kararı kabul etmiyorlar. Çimsataş işçisi, arkadaşım yoksa üretim de yok diyebilmelidir. Elbette ki bu noktada işçiler ile dayanışmayı yükseltmek çok önemli bir yerde duruyor. Biliyoruz ki Çimsataş işçilerinin açtığı yoldan metal işçileri ilerlerse MESS de sendika bürokratları da metal işçilerinin karşısında duramaz!”

Konuşmaların ardından Bandista sahneye çıktı. “Metal iş kolundaki direnişler yolumuzu aydınlatıyor. TİS süreçlerinde lokal karşı koyuşlar önemli bir yerde duruyor. Sinbo işçilerini selamladığımız gibi Mersin’de MİB öncülüğünde direnen metal işçilerini selamlıyoruz buradan. Anamız bütün dünya yurdumuz bütün cihan olduğu için.” denilerek çeşitli parçaları seslendirdiler.

Kısa bir aranın ardından etkinlik devam etti. İlk olarak İstanbul KHK’lılar Platformu Sinbo direnişçisi Dilbent Türker’e çiçek vererek mesajlarını ilettiler.

BDSP: işçi sınıfı kendi örgütlü gücü, talepleri ve devrimci programı ile bütünleşmeli

Ardından Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu adına konuşma gerçekleştirildi. BDSP temsilcisi “Sinbo Direnişi’nin bir parçası olmak bizim için görev ve onurdur” diyerek başladığı konuşmasında sermaye sınıfının saldırıları karşısında başlayan direniş sürecini ve kazanımı aktardı. Konuşmada şunlar vurgulandı:

“BDSP olarak Sinbo direnişi gibi direnişlerin parçası olmak bizim için temel bir görev ve bir onurdur. Dostlar, çok yoğun ve katı bir haramiler düzeni ile karşı karşıyayız. Bu haramiler sermaye sınıfı ve onların iktidarı, muhalefeti, sendikalar içerisindeki uşakları, ajanları toplumun tüm hücrelerine nüfus etmiş tarikatları cemaatleri vb. saymakla bitmeyecekler. İşte karşımızda böylesine örgütlü bir haramiler düzeni var. böylesine örgütlü bir gericilik var, böylesine örgütlü bir sınıf ve onların uşakları, kuklaları var. İşte bu sınıfın, uşakların karşısına işçi sınıfı da kendi örgütlü gücü ile kendi talepleri ve bayrağı ile işçi sınıfının devrimci programı ile bütünleşerek çıkmak zorundadır.”

İşçi sınıfının mücadeleye katılmadığı bugünün koşullarında birilerinin işaret fişeği olmasının önemine değinilen konuşmada “Geçtiğimiz yılın işaret fişeklerinden biri Sinbo direnişi oldu, en sonuncu işaret fişeği ise Çimsataş işçileri oldu” denildi.

“İşçi sınıfını geleceğe taşımak, iktidarını kurmak ve sosyalizmi kurma programıdır”

“Geleceği ancak bu kapitalist sömürü düzenine karşı birleşik mücadele yürüterek kazanabiliriz. Geleceği kazanmamızın yolu kapitalizmin saldırılarına karşı işçi sınıfının devrimci bayrağını göndere çekmekle mümkündür” denilen konuşma şu şekilde devam etti:

“Sınıf devrimcileri olarak işçi sınıfını devrimcileştirme ve sosyalizm mücadelesini geliştirme iddiası ile hareket ettik. Bugün gelinen noktada bu iddiada bu kararlılıkta sarsılmaz duruşumuzun ne kadar haklı ve yerinde olduğunu gördük. Kapitalizmin krizi yoğunlaştı, biz her zaman kapitalizmin karşısına örgütlü bir sınıfı çıkarmanın iddiası ile hareket ettik. En zor dönemlerde de bugün de aynı çabayla hareket ediyoruz. Bizim çabamız bu topraklarda on yıllardır sürüyor. Bu topraklarda devrimci bir sınıf hareketi yaratmak işçi sınıfının devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanmanın en önemli km taşlarını döşedik, döşemeye devam ediyoruz.

Bu iddiayı ortaya koymayanlar, sendika bürokratlarının bıraktığı boşluğu doldurmaktan öteye gidemeyeceklerdir. İşçi sınıfını devrimci partisi ve devrimci programı ile birleştirmeye taşımayan hiçbir iddia geleceği kazanamaz! İşçi sınıfının bayrağı ve programı bu topraklarda dalganıyor. Bu bayrak net ve açık olarak sosyalizm bayrağıdır. İşçi sınıfını geleceğe taşımak, iktidarını kurmak ve sosyalizmi kurma programıdır.”

BDSP temsilcisi konuşmasını şunları ifade ederek sonlandırdı:

“Dostlar, çok yoğun ve katı bir haramiler düzeni ile karşı karşıyayız. Bu haramiler sermaye sınıfı ve onların iktidarı, muhalefeti, sendikalar içerisindeki uşakları, ajanları toplumun tüm hücrelerine nüfus etmiş tarikatları cemaatleri vb. saymakla bitmeyecekler. İşte karşımızda böylesine örgütlü bir haramiler düzeni var. Böylesine örgütlü bir gericilik var, böylesine örgütlü bir sınıf ve onların uşakları, kuklaları var. İşte bu sınıfın, uşakların karşısına işçi sınıfı da kendi örgütlü gücü ile kendi talepleri ve bayrağı ile işçi sınıfının devrimci programı ile bütünleşerek çıkmak zorundadır.”

***

TOMİS üyesi bir işçi şiir dinletisi gerçekleştirdi. Nazım Hikmet Ran’dan “Açlık Ordusu yürüyor” ve Hasan Hüseyin Korkmazgil’den “Bıçak kemikte” şiirini okudu.

Ardından kürsü Mamak İşçi Kültür Evi (MİKE) Müzik Atölyesi’ne bırakıldı. İlk olarak Sinbo Direnişi için bestelediği marşı söyleyen MİKE Müzik Atölyesi’nin seslendirdiği coşkulu marşlar eşliğinde halaylar çekildi ve etkinlik, MİKE Müzik Atölyesi’nin söylediği marş ve halaylar ile sona erdi. Etkinlik sonlandırılmadan önce bir emekçi de yazdığı şiiri okudu.

Sinbo direnişçisi Dilbent Türker yarın Sinbo fabrikası önünde direnişi bitirecek, ancak işçilere seslenerek mücadeleyi sürdürecek.

Etkinlikten öne çıkanlar

*Çeşitli dernek, platform ve örgütler Sinbo Direnişi etkinliğine selamlama mesajları gönderdi.

Dostluk ve Kültür Derneği (DKDER) adına gönderilen selamlama mesajı:

“Değerli dostlar,

TOMİS’in Sinbo’da  başlattığı direniş 1. yılına girdi. Diğer bir deyimle Pandemiyle birlikte işçilere dönük Kod-29 saldırısına karşı Sinbo fabrikasında direnişe geçen kızkardeşimiz Dilbent Türker’in direnişi 1. yılını dolduruyor.

Hiç kuşkusuz, tarihte hep son sözü direnenler söylemiştir. Çok olmak elbette önemlidir ama, gün olur sayıya bakmadan mücadeleye atılmak direnmek bir adımın hızlanması, bir ateşin harlanması için çok çok önemli olur. Bu bakımdan Dilbent’in gece gündüz demeden yürüttüğü bu direniş, özellikle Kod 29’a ve sendika düşmanlığına karşı mücadelenin kamuoyunda teşhir edilmesinde önemli bir işlev gördü.

Sinbo direnişi, direnişin güzelliğini, direnişte kararlılığı ortaya koyan hem değerli bir deneyimdir hem de emekçilere sermaye düzenini ve onun yasalarını teşhir eden bir direniştir.

Birlikte mücadelenin öneminin bilinciyle, çeşitli platformlarda emek ve özgürlük mücadelesinde birlikte yürüdüğümüz dostlarımızı, Sinbo direnişini bir kez daha selamlıyor, başarılar diliyoruz.”

Devrimci Gençlik Birliği’nden selamlama mesajı:

“Devrimci Gençlik Birliği olarak Sinbo direnişinin 1. Yılı vesilesiyle gerçekleştirilen bu anlamlı etkinliği en içten duygularımızla selamlıyoruz.

Kapitalizmin içerisinden geçtiği sosyal, siyasal ve ekonomik krizlerini faturası tüm topluma kesilmek isteniyor. Kovid 19 pandemisiye birlikte kod29 ve işten atma saldırılarının katmerlestigi böylesi bir dönemde sinbo direnişi yol gösterdi, göstermeye de devam ediyor.

Bizler sinbo direnişinin ilk gününden bu yana her zaman direnişin yanında yer aldık.

Biliyoruz ki gündüzlerinde sömürülmediğimiz, gecelerinde aç yatmayacagimiz günler yakındır ve o günler ancak işçi gençlik el ele birleşik ve kitlesel bir mücadele vererek kazanacağız.

Yolumuz işçi sınıfının yoludur!” 

İşçi Hareketi Koordinasyonu tarafından iletilen selamlama mesajı:

“Dostlar herkese merhaba.

Bugün bu salonda aranızda olamıyoruz. Kayı İnşaat işçileriyle Ankara’da hakkımızın peşindeyiz. İnşaat işçileriyle bir yıldır hiç durmadan mücadelemizi sürdürüyoruz. Mutlaka hakkımızı alacağız. Eminiz ki Sinbo’daki direniş kazanacak, Dilbent Türker hakkını alacak. Onun da mücadelesi bir yıldır sürüyor. Bu koskoca bir yıllık zaman hepimize çok şey öğretti. İşçi sınıfı mücadelesini bir adım daha öne taşımak için yürümeye devam edelim. Sinbo direnişinin birinci yılında direnen Dilbent Türker’i ve sendikası TOMİS’i yoldaşça selamlıyoruz. Daima yanınızdayız.

Bugün bu salonda bir araya gelen herkesi işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütmek için coşkuyla selamlıyoruz. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız.”

CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer’in gönderdiği mesaj:

“Sinbo Direnişi’nin 1. yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte değerli emekçi kardeşlerimle bir arada olamadığım için son derece üzgünüm. Nazik davetinize teşekkür ederim. Kod-29’la iş hayatından uzaklaştırılan, emek ve sendikal hakları gasp edilen tüm emekçilimize ve TOMİS üyelerine selamlarımı ve saygılarımı sunarım.” 

İstanbul KHK’lılar Platformu’nun selamlama mesajı:

“Sendika üyesi olduğu için Kod-29’la işten çıkarılan Dilbent Türker gerçek bir insanın kendisine nasıl gerçek dertler edinebileceğini dosta düşmana gösterdi. Direnişini sadece bireysel kılmayıp onu işçi sınıfnın taleplerine dönüştürdü. Direnişçi diğer işçilerle, KHK ile işten atılan emekçilerle, işçi-emekçi mitingleriyle buluştu. Ve eminiz hayatı boyunca unutamayacağı güzen anlar ve insanlar biriktirdi. Biz İstanbul KHK’lılar Platformu olarak onu ve yol arkadaşlarını büyük bir mücadele ve iyilik örneği olarak hatırlayacağı ve hatırlatacağız. Bozuk düzene karşı mücadele ederek kendilerine gerçek dertler edinen direnişçilerin karşısında onların sesini duymayan, başka yönlere bakan, yemek, içmek, boşaltmak ve hayatı tüketmek dışında zavallıca dertleri olan sendikacıların, dost gibi görünen muhalifleri de gördük. Her zaman ki gibilerdi yalan bir hayatı yaşamak için her gün yeni yalanlar uydurmak zorunda kalan insanlığın en zavallı halkaları sizleri de hafızamıza işledik. Yeryüzünde hiçbir şey boşuna yaşanmaz.direnişiniz gökyüzü hafızamızda yerini aldı. Zamanı geldiğinde, neyi nasıl yapmamız gerektiğini, kafamızı yukarı kaldırıp aydınlık direnişinize bakarak hatırlayacağız. Hayata kendinden birlikte vermenin, iyi insan olmanın ve sıradanlaşmış kötülüğe karşı mücadele vermenin yıldızlı bir örneği oldun sevgili Dilbent Türker. Vardık, varız, varolacağız! Sinbo’da direniş çoktan kazandı!”

Bunların dışında Mücadele Birliği Platformu ve Esenyurt Partizan da etkinliği ve direnişi selamladıkları mesajlar gönderdiler.

Salon içerisi ve girişi “Bir zincir yitirenler, bir dünya kazanacak! Sen de o dünyadansın, sınıfın bil, safa gel!”, “Topyekun saldırılara karşı topyekun mücadele! Devrimci sınıf sendikacılığı bayrağını yükseltelim!”, “MESS ve sendikal ihanet düzenini yıkalım! Söz-yetki-karar hakkı işçilere!” ve “Krizin ve pandeminin faturasını ödememek için işgal, grev, direniş!” şiarlı pankartlar ile donatıldı. Ayrıca salona “Madde 25/2 (Kod-29) kaldırılsın! Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın! İşten atmalar yasaklansın! Herkese iş ve gelir güvencesi sağlansın!” taleplerinin yer aldığı pankart asıldı. Salon girişinde ise Sinbo Direnişi’nin 1 yıllık süreci kronolojik bir şekilde çeşitli görseller ile sunuldu.

Etkinlik boyunca salonda coşkulu bir şekilde “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Kadın-erkek el ele örgütlü mücadelye!”, “Dilbent Türker yalnız değildir!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

 

 

DEV TEKSTİL: İşçi düşmanı Lacoste!

 

İstanbul Beylikdüzü Beysan Sanayi Sitesi’nde bulunan Flomak Tekstil’de işten çıkarılan DEV TEKSTİL üyesi işçiler, Lacoste mağazası önünde eylem yaptı.

Zeytinburnu’nda bulunan Marmara Forum önünde yapılan eylemde DEV TEKSTİL adına açıklama okundu. Fabrikalarda pandemi ile birlikte artan hukuksuzluk ve işten atmalara dikkat çekilen açıklamada “İktidar sermayeyi korurken, biz işçi ve emekçileri ise ölüme terk etti. Pandemiyi fırsata çeviren patronlar iktidardan aldıkları güç ile her türlü saldırıyı hayata geçirdiler.” denildi.

“Kötü çalışma koşullarından Emporio ve Lacoste da sorumlu”

Derinleşen ekonomik krize ve 2022 yılı için belirlenen asgari ücretin erimesine değinilen açıklama Çimsataş işçilerinin direnişi de selamlandı. Açıklama şu sözlerle devam etti:

“Biz işten atılan DEV TEKSTİL üyesi Flomak işçileri olarak, anayasal hakkımızı kullandık, sendikalı olduk. Ama Flomak yöneticileri anayasal suç işleyerek çıkışımızı gerçekleştirdiler. İşten atılmamıza hiçbir sebep sunamadılar. Bizler Emporio Armani ve Lacoste gibi dünyaca ünlü markalara üretim gerçekleştiriyorduk.

Bizler insanca çalışma koşulları istedik!

Bizler güvenceli çalışmak istedik!

Bizler sigortasız göçmen işçi çalıştırılmasın, tüm işçiler güvenceli çalıştırılsın istedik!

Bizler elden ücret verilmesin, tüm ücretlerimiz banka hesabına yatırılsın istedik!

Bizler baskı ve mobbingin son bulmasını istedik!

Bizler yaşadığımız tüm sorunların son bulmasını istedik. Bu istemlerimiz Flomak yöneticilerini rahatsız etti.

Bizlerin karşı karşıya kaldığı hak gasplarının, kötü çalışma koşullarının, tek sorumlusu Flomak patronu değildir. Dünyaca ünlü markalar olan, Emporio Armani ve Lacoste sorumludur.”

“Baskıya, hukuksuzluğa geçit vermeyeceğiz!”

İşçiler son olarak Lacoste yönetimine şu şekilde seslendi:

“Sizlerde bu suçun ortağısınız. Yapılan bu hukuksuzluk son bulmadıkça sizleri de rahat bırakmayacağız. Emeğimizi, hakkımızı kimseye bırakmayacağız. Yapılan bu baskıya, hukuksuzluğa geçit vermeyeceğiz. Şunu iyi bilesiniz ki servetleriniz bizden çaldıklarınızdır. Bizden çaldığınız her şeyi sizden geri alacağız. Susmayacağız ve haklılığımızı her yerde haykıracağız. Sendikalı olmak bizim hakkımızdır. Siz de bu hakkımıza engel olamayacaksınız.”

“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” ve “Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır!” sloganlarının atıldığı eyleme TOMİS ve DGB katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul