İçindekiler:

16 Nisan 2021
Sayı: KB 2021/Özel-15

Geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Emekçiler saray rejiminin hırslarına kurban gidiyor
Karadeniz’de gerilim sürüyor
“Darbe” demagojisi ve sözün ötesi
“Torba yasa”dan yine sınıfa saldırı çıktı
AKP’nin yeni gelir kapısı
“Pandemi, yasaklar, 1 Mayıs” etkinliği
İşçiler haklarından vazgeçmiyor!
Açık çağrı: Suçlu kim?
Türkiye’nin modern tarihi - H. Fırat
Gençlik mücadelesi ve 1 Mayıs
İEKK: 1 Mayıs’ta alanlara!
DLB: Geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Taşeron işçilerinin Meclis ziyareti
Hatice yoldaş ölümsüzdür!
Partili olma bilinci - Hatice Yürekli
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez! - Teslim Demir
Rote Hilfe deneyimi 100. yılında!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Taşeron işçilerinin Meclis ziyareti üzerine

 

Dört ayrı ücret skalası zulmüne maruz kalan karayolu işçilerinin tepkisi büyüyor. Dördüncü skaladan ücret alan, asgari ücretin reva görüldüğü taşeron firmaların bünyesinde çalışan Sivas Bölge Karayolu işçileri kadro ve eşit işe eşit ücret taleplerini dile getirmek için Ankara’da, Meclis’te yer alan partileri ziyaret ettiler.

Karayolu işçileri parti temsilcileriyle Meclis’te bir dizi görüşme gerçekleştirdiler. Karayollarının asli işlerini yaptıklarına ve eşit işe eşit ücret alamadıklarına ilişkin hazırladıkları kapsamlı dosyayı parti temsilcilerine ilettiler.

Karayolu işçisi taşeron köleliğinin son bulmasını istiyor

Görüşmelere katılan Yavuz İçer ve Yasin Yaramış adlı işçiler yaptıkları açıklamada, “KGM taşeron işçilerinin çalışma şekillerini ve kadro taleplerimiz ifade ettiğimiz dosyayı siyasi parti temsilcilerine ilettik. Bunu yapmamızın nedeni siyasi partileri konudan haberdar etmek, ‘bize böyle bir dosya ulaşmadı ve bu şahıslar ile görüşülmedi’ vb. mazeretlerin üretilmesinin önüne geçmektir” diyerek, ziyaretin amacına açıklık getirdiler.

Kamuda taşeronluğa son verilmesine dair tüm düzenlemeler taşeron köleliğinin farklı şekillerde devamına yol açtı. Kamuda taşeronluk uygulaması adeta tüm alanları ur gibi sarmıştır. Anahtar teslim ihaleler taşeron firmaların ekonomik kazanımlarını ayyuka çıkarırken, taşeron işçilerin sefaleti artarak sürmüştür.

Taşeron köleliliği sadece işçilerin ekonomik haklardan yoksunluğuna itilmesine yol açmadı. Aynı zamanda eşit iş yapan işçilerin eşit olmayan ücret almasına neden oldu. İşçiler arasında rekabeti, karşıtlığı ve aynı zamanda eşitsizliği, birlikten yoksunluğu vb.ni körükledi.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nde çalışan karayolu işçileri eşit iş yapmalarına rağmen eşitsiz ücret dayatmasına maruz kalıyorlar. İşçiler 3 ayrı skaladan ücret alıyorlar . Ücret ve maaşlardaki adaletsizlik ayyuka çıkmıştır . 1. ücret skalasında 6 bin, 2. ücret skalasında 4 bin, 3. ücret skalasında 10 bin işçi çalışıyor. Bir de dördüncü ücret skalasında asgari ücretle çalışan 14 bin müteahhit işçisi bulunuyor.

İşçilerin talepleri açık ve nettir ! Bu talepler taşeron köleliğinin mağduru binlerce karayolu işçisinindir. En başta yer alan talep taşeron köleliğinin kaldırılmasıdır. İkincisi, inşaat sektöründeki müteahhit firmalarını ihya eden anahtar teslim ihalelerine son verilmesidir. Üçüncüsü, karayollarında çalışan taşeron işçilerin güvenceli ve kadrolu olarak çalışmasıdır. Dördüncüsü de eşit işe eşit ücrettir. İşçiler aynı işi yapan karayolu işçileri arasında ücret farkı olmamasını, ücretin en yüksek maaşta eşitlenmesini talep ediyorlar.

İşçilerin örgütü Yol-İş ne yapıyor?

Yol-İş Genel Merkezi’nin tutumunu da eleştiren temsilciler, “Bu dosyanın kişisel çabalarımız ile taşeron işçiler olarak bizlerden önce bağlı bulunduğumuz sendikamız Yol-İş genel merkezinden iletilmesini isterdik fakat böyle bir girişimin olmadığını gördük. Bunun üzerine işçilere olarak biz başlangıç yapalım dedik. Üyesi olduğumuz Yol-İş biz taşeron işçilerin bu çabalarına ortak olmalı, eşit işe eşit ücret ve kadro istemimizin arkasında durmalıdır.” dediler.

Bu talepler sadece devletliler tarafından yok sayılmıyor. İşçilerin üyesi olduğu Yol-İş sendikası da işçilerin taleplerini görmezden geliyor. İşçilerin haklı talepleri için bir mücadele programı oluşturmaktan özenle kaçınıyor. Dahası işçilerin haklı talepleri için mücadele etmesine engel oluyor.

Karayollarında 2005 yılı sonlarında Yol-İş merkezinin onayı ile 2. skala sistemi uygulanmaya başlandı. Böylece 1.500 karayolu işçisinin ekonomik ve sosyal mağduriyetine onay verildi. Ardından 2014 yılında kadro alan 6 bin 500 taşeron işçisine üçüncü ücret skalası dayatıldı. Öte yandan taşeron köleliği devam etti. Yaklaşık 14 bin işçi taşeronluk köleliği koşullarında çalışmaya hala devam ediyor.

2014 yılında kadro alan taşeron işçilerin geçmişe dönük alacakları da ödenmedi. Taşeron işçilerinin mahkeme ile kazanılmış, ortalama 80 bin TL alacağı buharlaştı. 3. skala uygulamasına maruz kalan karayolu işçileri ekonomik ve sosyal olarak ciddi sorunların içine itildiler. Dördüncü skala zulmü altında ezilen işçiler ise asgari sefalet ücretine talim ediyorlar.

Yol-İş Genel Merkezi yaptığı toplu sözleşmede de ikinci skala ve üçüncü skala mağduru karayolu işçilerinin “Eşit işe eşit ücret” taleplerini duymadı. Taşeron firmalar bünyesinde çalışan binlerce işçinin kadro talebine sahip çıkmadı. Bu nedenle yıllardır her sözleşme döneminde yalnız bırakılan 2. ve 3. skala mağduru işçilerin ve 4. skala taşeron işçilerin tepkisi büyüyor. 2. ve 3. Skala mağduru işçileri “Eşit işe eşit ücret” talebi etrafında birleşiyorlar. Taşeron işçilerin temel talebi ise kadrolu olmak.

Aynı işi yapan işçiler arasında dört kata varan ücret farkı ne doğaldır ne de mantıklıdır. Bu mantıksızlık zincirine, işçileri bölen anlayışa karayollarında çalışan 4. skala halkası da eklenmiştir. İşçiler haklı talepleri doğrultusunda mücadele etmemekte ısrar eden Yol-İş yöneticilerine bu nedenle tepki duyuyorlar.

Yol-İş yöneticileri karayolu işçilerinin taleplerine sahip çıkmadıkları gibi, bir de karayolu işçilerinin tepkisini indirmek için mesai yapıyorlar. Yol-İş kolektif olarak karayolu işçilerinin taleplerine sahip çıksaydı, karayollarında dört ayrı ücret skalası uygulanamazdı. Eşit iş yapan işçilerin eşit ücret alması engellenemezdi. 14 bin karayolu işçisi sendikalı oldukları halde asgari ücrete mahkum edilemezdi.

Tüm bu eşitsizlik zinciri işçiler arasında ayrımcılığı körüklemek için oluşturuldu. Bunlar olup biterken Yol-İş sendikası yöneticileri işçiler arasında ücret ayrımını ortadan kaldırmaktan, “Eşit işe eşit ücret” ve kadro hakkı taleplerini destekleyen bir tutum almaktan özenle kaçındılar ve hala da kaçınıyorlar.

Gerçek anlamda işçilerin söz yetki karar sahibi olduğu sendikalar işçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için mesai yaparlar. Yol-İş yönetiminin 2. skala işçilerinin taleplerine kulaklarını tıkaması yetmiyormuş gibi, “eşit işe eşitsiz ücret” anlayışının ürünü olan 1., 2., 3. skala uygulamasına, 4. Skala zulmü de eklemiştir.

Karayolu işçileri hakları için son Meclis ziyareti de dahil yoğun bir çaba içindeler. İşçilerin yükselen tepkisi ve öfkesi önümüzdeki sürecin kazanımla sonuçlanması için önemli bir zemindir. Asıl önemli olan ise birbirinden bağımsız gelişen çabaların merkezileştirilmesidir.

Öncü karayolu işçilerini önemli görevler beklemektedir. Bunlardan biri karayolu işçilerinin “Eşit işe eşit ücret” ve kadro taleplerine yanıt verecek, mücadele dinamiklerini birleştirecek taban örgütlülüklerinin her çalışma alanında oluşturulmasıdır. Bir diğeri karayollarında çalışan işçilerin birbiriyle olan temasını, birlikteliğini büyütmeye odaklanacak, ülke genelinde koordinasyonu sağlayacak örgütlülüğü yaratmaktır.

Karayolu işçileri hakları ve gelecekleri için mücadeleyi sendikacılara bırakmamalıdır. Yol-İş’in gerçek sahibi olan karayolu işçileri; kadro hakkı için, eşit işe eşit ücret için, kısacası hakları ve gelecekleri için birleşmeli, mücadele etmelidirler.

Haydar Baran
(DİSK/DEV YAPI-İŞ
Kayseri Bölge Temsilcisi)