İçindekiler:

12 Mart 2021
Sayı: KB 2021/Özel-10

Rejimin “sosyal patlama” korkusu
Emekçi yoksullaştı, öyleyse kim büyüdü?
Yeni palavra: “İnsan Hakları Eylem Planı”
Polis ve bekçi ordusunun tahkimatı devam ediyor
Erbakan’ı anma töreninin düşündürdükleri
Levent Gültekin’e yönelik saldırı
Direnen işçilerden fabrika önünde 8 Mart
İzmir’de kitlesel ve coşkulu 8 Mart
Ankara’da 8 Mart
Bursa’da 8 Mart eylemleri
Paris Komünü 150 yaşında... Komün’ün bayrağı Dünya Cumhuriyeti’nin bayrağıdır! - Friedrich Engels
“Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da!”
Dünya genelinde 8 Mart eylemleri
Gıda sorunu, açlık ve israf
Biden yönetimi Ortadoğu’ya ne vadediyor?
DGB: Yaşasın özerk-demokratik üniversite mücadelemiz!
Hüseyin yoldaş ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Devrim davasının inançlı ve kararlı neferi!..

Hüseyin yoldaş ölümsüzdür!

 

“Sen yok musun artık eeyy yoldaş?
Sıkılı yumruklarında mı kaldı
son bakışların?
Ben derin bir kuyuda
susuzluktan yanıyorum eey yoldaş!
Ne vakit sularsın yüreğimi?
Gitti dediler kızıl bayraklı tabutun…
Yer gök inledi görkeminden
yüreğinde sönmeyen sevdanın…”

Bir davanın taşıyıcısı olmanın ve o davayı zaferle taçlandırabilmek için yaşamının son anına kadar emek harcamanın temsilcilerinden biriydi Hüseyin Temiz yoldaş. Marksist dünya görüşüne sıkı sıkıya bağlı kalarak, örgütlü mücadelenin içinde yer aldı. İşçi sınıfının kurtuluşu uğruna son nefesine kadar hep çaba sarf etti. İşçi sınıfına inancını ve umudunu hiç yitirmedi. Sınıf saflarında hem bir önder hem de bir sıra neferi olarak devrim mücadelesini sürdürdü.

Hüseyin Temiz yoldaşın mayasında, bağlı olduğu sınıfın emektar karakteri vardı. Onda vücut bulan bu proleter karakter ve dünya görüşü olarak Marksizm’i benimsemesi, Hüseyin yoldaşın davayı uzun soluklu taşıyabilmesinin en önemli dinamikleriydi.

Hüseyin Temiz yoldaş, 1962 yılında Dersim’in Nazimiye ilçesinde yoksul emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Yoksul, emekçi bir aileden dünyaya gelmesi ve daha küçük yaşlarda çalışmaya başlaması Hüseyin yoldaşta daha genç yaşlarda proleter kültürün ve karakterin oluşmasını sağladı.

Çalışma yaşamına katıldığı 1970’li yılların sonuna doğru, dönemin devrimci atmosferinin de etkisiyle devrimci mücadele içinde yer almaya başladı. Hüseyin yoldaşın mücadeleye atılmasının ardından bir süre sonra Türkiye’de 1980 askeri faşist darbesi gerçekleşti. Devrimci yükselişi bastırmak için yapılan darbe, öncelikle devrimcileri hedef almıştı. Binlerce devrimci işkenceden geçirildi, tutuklamalar ve katliamlar birbirini izledi. Darbe koşullarını 18 yaşında genç bir devrimci olarak karşılayan Hüseyin yoldaş da tutuklama ve işkence saldırısının hedefi oldu.

Faşist darbe karşısında dönemin devrimci hareketlerinin genelde verdikleri kötü sınavlar, 1980’li yılların sonlarına doğru Hüseyin yoldaşın küçük burjuva devrimciliğiyle hesaplaşmasının ve işçi sınıfının bilimsel dünya görüşü olan Marksist dünya görüşüne yönelmesinin vesilesi oldu. Arayışları onu 90’lara girildiğinde komünist hareketle buluşturdu. Saflarına katıldığı EKİM hareketinin partileşme yolundaki mücadelesinin yılmaz emektarlarından biriydi artık. Hüseyin yoldaş yeni Ekimler yolunda işçi sınıfının kurmayını inşa eden örgütün geleceğe taşınmasında bedeller ödemekten de geri durmadı. Hem partileşme sürecinde hem de TKİP’nin kuruluşu sonrası devletin partiye yönelik saldırıları karşısında partisine ve devrim davasına kararlılık ile sahip çıktı. O sürecin önde gelen emektarlarından biriydi.

Hüseyin yoldaş yıllarca farklı yerlerde siyasal sınıf çalışmasının ve örgütlü mücadelenin gerektirdiği birçok işte görev aldı, emek harcadı. Mayasındaki proleter kültürü ve karakteri partisinin yaratmış olduğu değerler ve çizgi ile birleştirmişti. Onun işçiler içinde doğal önder kabul edilmesinin ve kolektif mekanizmaları en iyi şekilde işletebilmesinin temellinde tam da proleter kimliğiyle sınıf devrimciliğinin kaynaşması yatmaktadır.

Hüseyin yoldaş, uzun yıllar boyu faaliyet yürüttüğü Küçükçekmece’de gerçekleşen direnişlerin dolaysız tanığı ve örgütleyicilerinden biridir. Bulunduğu alanlarda kapitalistlerin baskısına, sömürüsüne maruz kalmış işçilerin örgütlü mücadelesini örmek, sınıfın kurtuluşu davasını büyütebilmek için sürekli bir çaba içerisinde olmuştur. Hüseyin yoldaş işçilere yol gösterme sorumluluğuna da hiçbir zaman entelektüel bir aydın olarak yaklaşmamıştır. İşçiler Hüseyin yoldaşı samimi ve doğal bir öğretici olarak sahiplenmiş ve onu “Hüseyin hoca” olarak kabul etmişlerdir. Hüseyin yoldaş da bir yandan işçilere yürünmesi gereken yolu anlatırken, bir yandan da işçi sınıfından öğrenmeye devam etmiştir. İşçiler arasında “Hüseyin hoca” olarak kabul edilmesini bu özelliğine borçludur.

Hüseyin yoldaş, 47 yıllık kısa yaşamının neredeyse 30 yılını devrim davası için mücadele vererek yaşamıştır. Hüseyin yoldaşın bugün bizlere bıraktığı bayrak yeni direnişler ile daha da yukarıya yükseliyor. Greif işgalinde, Metal Fırtınasında, Sinbo, SML Etiket ve daha birçok işçi direnişinde Hüseyin yoldaşın işçi sınıfına bıraktığı kızıl bayrak dalgalanıyor.

Devrim ve sosyalizm davasında yitirdiğimiz tüm devrimcilere ve Hüseyin yoldaşa sözümüz devrim olacak. Ölümsüzlüğünün 12. yılında devrim ve sosyalizm davasının kızıl bayrağını son nefesine kadar inançlı ve soluklu bir şekilde taşıyan Hüseyin Temiz yoldaşın anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz…

Hüseyin Temiz ölümsüzdür!

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir!

Meydanlarda gördüm sonra seni…

Bir kucak dolusu karanfil

biraz da kızıl gül

öfkeden çatlamış dudaklarında

bir yudum su gibi.

Ben seni meydanlarda gördüm.

Bir Hüseyin yoldaştı

yumrukları her daim sıkılı

ve dudaklarında

güneşli ülkenin türküsü…

Bir Hüseyin yoldaştı.

K. Sönmez

 

 

 

 

 

Berkinler mücadelemizde büyüyecek!

 

Milyonlarca işçi-emekçi ve gencin AKP gericiliğine karşı alanları doldurduğu, gelecek kaygılarını dillendirdiği Haziran Direnişi eylemlerine azgınca saldıran devlet bazı arkadaşlarımızı da aramızdan aldı. Ethem, Ali İsmail, Ahmet, Abdullah Can, Mehmet, Hasan Ferit, Medeni ve Berkin isimli gençlerimiz sermayenin cinayet ve işkence şebekesi tarafından katledildiler.

Başından gaz fişeği ile vurulan ve 269 gün boyunca yaşam savaşı veren Berkin, 15 yaşında 16 kiloluk bedenle, 11 Mart’ta hayata gözlerini yumdu.

Berkin’in katledilişinin ardından sermaye devleti adına ölüm emrini verenler yargılanmazken, tetikçilerinin davası sürüyor. Onlarca duruşma yapılmasına, bilirkişi raporları, görüntüler, kanıtlara rağmen yılları bulan dava hala sonuçlanmadı. Bu sistemde adaletin ve hukukun ezilen, katledilen, şiddete maruz kalan işçilerin, gençlerin, kadınların yanında olmadığını defalarca kez gördük.

Bu düzende hak arama mücadeleleri ya şiddetle ya da hak arayanlara karşı kara propaganda yapılarak, kötülenerek, ötekileştirilerek bastırılmaya çalışıldı. Geleceklerine sahip çıkan, kayyım istemeyen üniversiteliler, hakkını arayan işçiler, sokaklarda özgürce gezmek isteyen kadınlar, sömürü çarklarında sıkışmak istemeyen çocuk işçiler, sınavsız üniversite isteyen öğrenciler, kirli savaşın hedefindeki Kürt halkı, mezhepsel ayrımcılığa ve baskıya uğrayan Alevi emekçiler bu düzenin sahiplerine göre ya teröristtir ya da dış mihrakların oyununa gelmiştir. Bu düzende bu hep böyle olagelmiştir. Haklı davalarımız ve taleplerimiz görmezden gelinir. Açılan onca dava sonuçsuz kalır ya da katiller hep aklanır. Berkin’in davası da bunun örneklerinden biridir yalnızca. 

Fakat bizler, “Bu devran böyle gelmiş, böyle gider” aymazlığına katılacak ve katlanacak değiliz. Tarihten de biliyoruz ki adalet, hukuk, demokrasi öyle mahkeme salonlarında kazanılmıyor. Hak ve özgürlükler fiili-meşru mücadelelerle, grevlerle, direnişlerle kazanılıyor. Bizler mücadeleyi ne denli büyütür ne kadar çok örgütlenirsek, karşımızdaki bu sömürü ve cinayet düzeninden, keza onun emrindeki işkence ve cinayet şebekesinden hesap sorma günümüz de o kadar yakınlaşacaktır.

Katledilen onlarca arkadaşımız için örgütlenecek, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünyayı kuracağız. Berkinleri mücadelemizde büyüteceğiz.

Devrimci Liseliler Birliği