İçindekiler:

15 Ocak 2021
Sayı: KB 2021/Özel-03

Dinci-faşist rejim tahkim ediliyor!
Kongre baskını ve AKP yüzsüzlüğü
2021’e devreden doğalgaz savaşları
Sermayedarların mutluluğu!
Saray eşrafı saldırganlaşıyor!
Algı operasyonlarında son perde
Sefalet dayatanlar milyar dolarları cebe indiriyor
MESS Safe işçilere takılan köle prangasıdır!
Asgari ücret, yalanlar ve gerçekler
En az 2427 işçi yaşamını yitirdi
“Cumhuriyet’in kazanımları” çizgisi / 2 - H. Fırat
Veysel yoldaşı sonsuzluğa uğurlarken…
Aşı karşıtları ve burjuva düzen
Teröristlerin “terör listeleri”
İsviçre’den Karabağ savaşına akan milyarlar
İklim değişikliği ve kapitalizm
“Bu karanlığı ancak biz yırtabiliriz!”
Çocuklarımızı köle haline getirmeye çalışıyorlar…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emekçilere sefalet dayatanlar
milyar dolarları cebe indiriyor

 

Sayıştay raporları, Ziraat Bankası’nın 2014 yılında Virgin Adaları’nda kurulu olan bir şirkete “3 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli 1 milyar 636 milyon dolar kredi” verdiğini ve krediyi tahsil edemediğini ortaya koymuştu.

Sayıştay tarafından Ziraat Bankası’nın 2019 yılı faaliyetlerine ilişkin hazırlanan ve TBMM’ye sunulan denetim raporunda, İstanbul Kurumsal Şubesi’nin müşterisi olan bir firmaya kullandırılan kredilerin geri dönüşünün sağlanamadığı tespiti yer aldı. Raporda bu durum, “Kredinin gecikmiş son üç yıllık anapara taksiti ve faizleri tutarı toplamı 726 milyon 572 bin 712 dolar seviyesine çıkmıştır. 15.05.2020 itibari ile kredi anapara ve faiz ödemelerine ilişkin 654 gün vadesi geçmiş ödenmesi gereken tutarların bulunduğu banka bilgi işlem kayıtlarından görülmüştür” diye ifade edildi.

“Vergi cenneti” olarak bilinen British Virgin Adaları’nda kurulu olan şirketten, bankanın 2014 yılında verdiği 1,6 milyar dolarlık krediden, geçtiğimiz Mart ayına kadar sadece 17,5 milyon TL tahsil edebildiği iddia edildi. Ziraat Bankası ise kredinin Ekim 2020’de tahsil edildiğini açıkladı. Banka tarafından yapılan açıklamada, krediyi Turkcell’in çoğunluk hisselerinin Türkiye’de kalması için Çukurova Holding’e ödendiği belirtildi. Ancak Türkiye Varlık Fonu (TVF) Haziran 2020’de Turkcell’in yüzde 24,02 hissesini satın aldığını bildirmişti. Türkiye Varlık Fonu bir yanıyla servet transferinin aracı şeklinde çalışıyor. Son olarak Milli Piyango’dan ikramiye çıkan üç bilet satılmadığı için biletlere çıkan miktar TVF’ye devredildi. TVF’nin işleyişinde ise bünyesinde bulunan şirketler zarar ederlerse zararları merkezi bütçeden karşılanıyor. Kapitalistlerin zararlarını emekçilerin sırtına yıkmalarının yolu olarak çalışan fon tam anlamıyla servet kaçırmanın, kara para aklamanın hiçbir denetime tabi olmayan mekanizması durumunda. 

Bu devasa para Virgin Adaları’nda bir şirkete peşkeş çekilmiş. Ziraat Bankası bunu ‘ticari sır’ diye örtmeye çalışsa da krediyi veren Ziraat Bankası. Krediyi alan Turkcell’in Virgin Adaları’ndaki şirketi. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın ise aynı zamanda Turkcell’in Yönetim Kurulu’nda yer alıyor. Hüseyin Aydın aynı zamanda Türkiye Varlık Fonu’nun da yönetiminde bulunuyor.

Bunun yanı sıra Ziraat Bankası, yönetim kurulu üyelerine yaptığı harcamalara ilişkin belge ve kayıtları Sayıştay denetçilerine vermediği bilgisi basına yansıdı. Denetimde, maaşın dışında ikramiye ve kredi kartı da verilen yönetim kurulu üyelerine yapılan ve olağandan 3 milyon TL fazla olan ödemelere ilişkin belgelere ulaşılamadığı bildirildi.

Söz konusu milyar dolarlar, AKP-MHP rejiminin işsizlik, yoksulluk, sefalet dayattığı işçi ve emekçilerin sırtından elde ediliyor. Devamında ise bürokratların bir ceplerinden diğer ceplerine aktarılıyor, hem de değerlenerek.

İşçi sınıfı ve emekçiler nefes alamadıkları kapitalist sömürü düzeninde AKP-MHP rejiminin çok yönlü saldırıları altında derinleşen sömürü ile karşı karşıya kalıyorlar. Zira, Virgin Adaları olayında olduğu gibi, yağma ve talan düzeninin tüm faturası emekçilerin sırtına yükleniyor. AKP-MHP rejiminin bakanları sermayeye “ucuz iş gücü” çağrıları yaparken, bir yanda da “acı reçeteler” ile işçi ve emekçilerin ceplerinde kalan kırıntı düzeydeki gelirlere göz dikiliyor.

G. Umut

 

 

 

 

 

“Buradayız, işimizin başındayız”

 

Özgür Basın Çalışanları basın toplantısı gerçekleştirerek “Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırılarına, baskıya, sansüre son. Buradayız, işimizin başındayız!” dedi.

İHD’de gerçekleştirilen basın toplantısında polis baskınlarına, tutuklamalara değinildi. Etkin Haber Ajansı (ETHA) emekçilerinden Pınar Gayıp da evine düzenlenen baskında gözaltına alınmış, bir değer ETHA emekçisi İsminaz Temel hakkında da yakalama kararı çıkarıldı ve geçtiğimiz günlerde Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan tutuklandı.

Basın toplantısında İstanbul Özgür Basın Çalışanları adına açıklamayı gazeteci Emre Orman okudu. Açıklamada ilk olarak gerçekleşen baskınlar ve gözaltı terörü anlatıldı.

“Gazeteci arkadaşlarımız Pınar Gayıp ve İsminaz Temel, daha önce pek çok kez polisin gözaltı ve tutuklama saldırılarına maruz kalan onlarca özgür basın emekçisinden sadece ikisidir. Bugün biz de Özgür Basın emekçileri olarak, başta Pınar ve İsminaz olmak üzere tüm tutsak özgür basın emekçileri için bu basın açıklamasını gerçekleştiriyoruz” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:

“Yaşanan bu son operasyon bize gerçeğin sesini korkusuzca haykırmanın bu ülkede hangi bedellere sebebiyet verdiğini bir kez daha göstermiş oluyor. Biz gazeteciler olarak bu saldırıların ne ilk ne de son olmadığının farkındayız. Ülkede daha önce birçok kez yaşanan ve sümen altı edilmeye çalışılan olayları tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermeye çalışan bizler, iktidar ve onun güdümündeki yandaş basına karşı halkın doğru haber alma hakkını savunuyoruz. Ve bunu savunduğumuz ölçüde siyasi iktidarın saldırılarına ve hedef göstermelerine maruz kalıyoruz.”

Açıklamanın devamında Van’da yaşanan helikopterden atılan köylülerin haberini yaptığı gerekçesi ile gazeteciler Adnan Bilen, Cemil Uğur, Şehriban Abi ve Nazan Sala’nın tutuklanmasına değinilirken “Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan, yaptığı haberler gerekçe gösterilerek ‘benzer suçlamalarla’ tutuklandı” denildi.

Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“Bizler onurlu bir tarihe sahip gazetecileriz. Baş eğmeyenlerin sesiyiz ve baş eğmeye de niyetimiz yok. Buradan sesleniyoruz; Pınar Gayıp ve İsminaz Temel gazetecidir! Özgür Basın emekçileri olarak Pınar’ın derhal serbest bırakılmasını, İsminaz hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını ve gazetecilere yönelik baskının sonlandırılmasını istiyoruz.”

Açıklamanın okunmasını ardından ETHA saldırılara ilişkin konuşma gerçekleştirdi. ETHA yaşanan saldırı sürecini anlattı ve “Bir kez olsun ezilenlerin sesi olmaktan bir adım geri atmadık. Bilgisayarlarımıza, kameralarına el koysanız da gerçekleri duyurmaya devam ederiz. Sosyalist basın susmadı, susmayacak” dedi.

Mezopotamya Ajansı söz alarak tutuklama ve baskınları anlattı.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında “Gazetecilik suç değildir” dedi.

Ardından Milletvekili Sezgin Tanrıkulu bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında medyanın kontrol altına alınma sürecini ve gazetecilere dönük baskılardan söz eden Tanrıkulu “Halkın haber alma özgürlüğünü savunan bütün emekçi dostlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul