13 Mart 2020
Sayı: KB 2020/11

AKP iktidarının İdlib hezimeti!
Dinci-faşist diktatörlüğün “beka çırpınışları”
Sınırda göçmen dramı ve burjuva ikiyüzlülüğü
Korkuları büyüdükçe saldırganlaşıyorlar
Sığınmacılara karşı insansız hava aracı
Koronavirüs Türkiye’de
Paşabahçe grevi: DİSK’e giden yolda son durak
Sermayenin gözü demiryollarında
Kurtuluş elimizde
Paris Komünü 149. yılında... “Toplumsal devrimin öncüsü”
Koronavirüs, açgözlü sermaye ve halk sağlığı
Irk ve ırkçılık üzerine
“Süper Salı”dan sonrası sistem açmazında umut arayışı
Avrupa’da 8 Mart eylemleri
Türkiye’de coşkulu ve kitlesel 8 Mart
İstanbul, İzmir ve Ankara’da 8 Mart coşkusu
Kürt illerinde 8 Mart
Savaşa, baskıya, geleceksizliğe karşı birleşelim!
Beyazıt faşizme mezar olacak!
Özgün bir mücadele alanı: İnternet yayıncılığı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sığınmacılara karşı insansız hava aracı

 

Türk ordusunu Şam’a sürme histerisine kapılan AKP şefi T. Erdoğan’ın bu hevesi kursağında kaldı. Tüm yalvarmalarına rağmen NATO üyesi Avrupa Birliği (AB) devletlerini savaş bataklığına çekemediği için, elindeki “son koz” olan “mülteci şantajı”na sarıldı. Tarihte eşine pek rastlanmayan bu iğrenç acımasızlık, T. Erdoğan’ın hırslarını dindirecek sonuçlar yaratmadı. Buna karşın mültecilerin Avrupa’ya geçişlerini engellemek AB’nin temel gündemi haline geldi.

AKP şefi ne kadar acımasızsa, AB şefleri de o kadar riyakâr. İlki mültecileri bir “koz” olarak kullanacak kadar zıvanadan çıkmış durumda. İkinciler ise ne pahasına olursa olsun sınırları kapatma derdinde. AB emperyalizmi bu hedefe ulaşmak için kaba şiddet dahil her tür kirli yola başvuruyor. Nutuk atmak söz konusu olduğunda insan haklarından, özgürlüklerden dem vuran AB şefleri, göçmenlerin geçişini engellemek söz konusu olduğunda birer zorba olduklarını açıkça gösteriyorlar.

Bu şefler ne Suriye’nin yakılıp yıkılmasına karşı çıktılar, ne cihatçıların AB ülkelerinden tetikçi devşirmesini engellemek için kıllarını kıpırdattılar. Milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden savaşa ya doğrudan ya dolayı şekilde destek verdiler.

Son dönemde ise Ankara’daki dinci-faşist rejimin Suriye topraklarını işgal etmesine de ses çıkarmadılar. Cihatçıların İdlib’den temizlenmesi için Suriye ordusu ile müttefiklerinin başlattığı saldırıyı durdurmak için AKP-saray rejimine açık ya da gizli destek sundular.

Bu riyakarlar takımı, “göçmenlere karşı savaş” tedbirlerine başvurarak sahada aktif rol almaya başladılar. AB şefleri Yunanistan’a polis, asker, mühimmat transfer etmekle yetinmediler. Ek olarak insansız hava aracı (İHA) da göndermeye karar verdiler. Bu alanda öncülük yapma utancı Avusturya’ya düşmüş görünüyor.

Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşmesinin ardından başkent Viyana’da yaptığı açıklamada, “Yunan polisinin sınırları korumasına en iyi şekilde destek olabilmek için özel bir askeri birimin yanı sıra bir zırhlı araç, insansız hava aracı ve çeşitli ekipmanlar göndermeye dün itibarıyla karar verdik” şeklinde konuştu.

 

 

 

 

 

Gözaltına alınan gazeteciler tutuklandı

 

Odatv Sorumlu Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Barış Terkoğlu ve gazeteci Hülya Kılınç, öldürülen bir MİT’çi ile ilgili Odatv’de yayınlanan haber nedeniyle 5 Mart’ta tutuklanmıştı. Aynı dosya kapsamında Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da tutuklandı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Odatv’ye erişim engeli getirdi.

Bunun yanı sıra, aynı dosya kapsamında Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve gazete çalışanı Semiha Alankuş ifadeye çağrılmıştı. İfade sonrası serbest bırakılan gazeteciler savcılık talimatıyla tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde “Gazetecilik suç değildir” şiarıyla basın açıklaması yaparak gazetecilerin tutuklanmasını protesto etti.

TGS Ankara Adliyesi önünde, İzmir Hasan Tahsin Anıtı’nın önünde, Adana Basın Anıtı önünde ve Diyarbakır TGS binasında açıklamalar gerçekleştirdi.

Açıklamalarda son 15 gün içinde 28 gazetecinin gözaltına alınıp 8’inin tutuklandığı belirtilerek “Türkiye toplumuna gerçekleri ulaştırmak dışında bir şey yapmayan gazeteciler suçlu, hatta hain ilan edilmekteler. Gazetecilik kamu çıkarlarını korumak için yapılan bir meslektir. Gazeteciliğin gayesi; yönetenleri ya da bir kesimi, onların çıkarlarını korumak değil toplumun çıkarlarını korumaktır” denildi.

Yakın Doğu Haber Ajansı Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yeni Yaşam Gazetesi Yazıişleri Müdürü Aydın Keser, Oda Tv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, YeniÇağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel, Oda Tv muhabiri Hülya Kılınç ve Rudaw muhabiri Rawin Sterk’in tutuklandığı belirtilerek son tutuklamalar ile birlikte tutuklu gazeteci sayısının 91’e yükseldiği ifade edildi. “Gazetecilerin tutuklanması adaletin yok edilmesi anlamına gelir” vurgusu yapılan açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“Adalet istiyoruz çünkü, kendi çıkarlarımız için değil ülkenin çıkarları için yazıyoruz. Adalet istiyoruz çünkü, gazetecilik suç değildir. Buradan Adalet Bakanına çağrıda bulunuyoruz ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Hukuk ve adalet, bir gün herkes için gerekli olacaktır.”

 

 

 

 

 

 

Dernek üyeleri fişlenecek,
bekçiler donatılacak

 

Dinci-faşist AKP-MHP koalisyonunun baskı ve devlet terörüne yasal kılıf oluşturacak iki tasarı meclis Genel Kurulu’na geliyor.

Dinci-faşist rejim zorbalığını arttırıyor. Baskı ve zorbalığını yasal olarak güvencelemek isteyen iktidar, mecliste bir dizi değişikliği görüşecek.

Bunlardan birini “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlıklı tasarı oluşturuyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen ve Genel Kurul’da görüşülecek 40 maddelik tasarıda Dernekler Kanunu’nda yapılacak değişiklikler de yer alıyor.

Düzenlemeye göre dernekler altı ay içinde üyeliği devam eden kişilerin adını, soyadını, doğum tarihini ve kimlik numarasını mülki idare amirliğine bildirmek zorunda olacak. Yerine getirmeyen dernekler hakkında idari para cezası uygulanacak.

Bunun yanı sıra bir diğer düzenleme ise “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifi” olacak.

Tasarının kabul edilmesi durumunda bekçiler resmi olarak ikinci “kolluk” statüsünde olacak.