28 Haziran 2019
Sayı: KB 2019/24

Dinci-faşist iktidar kaybetti!
Düzenin krizi ve örgütlü mücadele
Toplumlar dinci-gericiliğin ‘deli gömleği’ni parçalıyor!
Sermaye cephesi “reform” saldırılarına odaklanmayı bekliyor
Kıdem tazminatının gaspı hazırlıklarında sona gelindi
Sermeye için ucuz işgücü, sınıfımızın parçası olan göçmen işçiler
Sorularla kıdem tazminatının fona devri tartışmaları
Yaklaşan MESS Grup TİS’lerine tarihsel bir pencereden bakmak
İstanbul seçimleri ve sonrası
“Kitle hareketleri devrimci önderlik birikimini mayalıyor”
Büyük iklim grevinin ardından FFF hareketi
Emperyalist enerji savaşları ve Doğu Akdeniz
ITUC raporundan yansıyanlar
İran’a karşı tırmanan emperyalist-siyonist saldırganlık
Kore Savaşı, NATO’ya üyelik ve emperyalizme kölelik
İşyerlerinde şiddete ve tacize karşı mücadeleye!
Marx ‘işçi anketi’ hazırlarsa...
2 Temmuz Sivas Katliamı: Türküler yanmaz!
İlk fabrika işgali: Derby
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye cephesi “reform” saldırılarına odaklanmayı bekliyor

 

Türkiye kapitalizminin içerisinde olduğu kriz dolayısıyla “seçimsiz dönem” dileklerini her fırsatta dile getiren sermaye cephesi kapsamlı sosyal yıkım saldırılarının hayata geçirilmesi beklentisi içerisindeydi.

23 Haziran’daki seçimlerin ardından, işçi sınıfı ve emekçilerin haklarının daha fazla gasp edileceği bir dönemin önünün açılması sermaye örgütlerinin ve sözcülerinin dileklerine yansıdı.

TOBB Başkanı: Ekonomiye odaklanma zamanı

Ekonomiye ilişkin beklentilerini dile getiren sermayedarlardan biri TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu oldu. İmamoğlu’nu tebrik eden Hisarcıklıoğlu, kendi çıkarlarını “ülkemizin geleceği” yalanıyla sunarak ekonomik kriz gündemine dair beklentilerini şöyle ifade etti: “Seçimler artık geride kaldı. Ülkemizin geleceğine, ekonomiye odaklanma ve daha çok çalışma zamanı.”

TÜRKONFED: “Demokratik ve ekonomik reformlar”

TÜRKONFED Yönetim Kurulu ise daha detaylı bir açıklama yaparak “yerel ve merkezi idarenin sorumluluklarını ve vaatlerini yerine getirme zamanı” vurgusuyla kısaca İstanbul’a ilişkin yapılacaklara değindi. Açıklamanın devamında ise “reform” adı altında yürütülmesini bekledikleri saldırılara şöyle dikkat çekildi: “2023 yılına kadar geçen sürede geçici tedbirler ile değil kalıcı reformlarla zamanı verimli ve etkin kullanabiliriz. Vakit kaybetmeden ana gündemimiz olan yapısal ve ekonomik reformlara odaklanmalıyız. Risklerimizi fırsata çevirecek en büyük teşvik; ekonomimizi ve demokrasimizi güçlendirecek adımlardır.”

Açıklama “24 Haziran sabahından başlayarak demokratik ve ekonomik reformlar ana gündemimiz olmalıdır” vurgusuyla noktalandı.

TÜSİAD, İSO, DEİK başkanlarından tebrik

İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararını sert eleştiriyle karşılayan ve bunun üzerinden AKP-MHP koalisyonunun tepkisiyle karşılaşan TÜSİAD, seçim sonuçlarını başkan Simone Kaslowski’nin kısa açıklamasıyla geçiştirdi. İmamoğlu’nu tebrik eden Kaslowski “İstanbul Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu kutluyor, bu güzel kente sunacağı tüm katkı ve çalışmalar için başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.

İstanbul Sanayi Odası Erdal Bahçıvan da seçimlerin “barış ve huzur içinde geçtiği”ne değindiği açıklamasında, “Barış ve huzur içinde gerçekleşen İstanbul seçim sonuçları Ülkemize, Milletimize ve İstanbulumuz’a hayırlı olsun. Sayın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ediyorum” dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Başkanı Nail Olpak tarafından paylaşılan mesajda da “Demokrasimizin vazgeçilmezi bir seçimi geride bıraktık” ifadeleriyle İmamoğlu tebrik edildi. Olpak devamında “İş dünyası olarak önümüzdeki dönemde; sosyal, siyasal, ekonomik, demokratik standartları daha da yüksek bir Türkiye için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

 

 

 

 

İstanbul seçimine kaybeden üzerinden bakmak

 

İstanbul seçiminin kaybedilmesi, bir belediyenin el değiştirmesinden çok tüm dünyanın hemfikir olduğu gibi Erdoğan-AKP rejiminin siyasi olarak kaybetmesidir. Kendisi de bunun olabildiğince farkındadır.

Gerici-faşist iktidar bloku, 23 Haziran’a, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında 1 Kasım’da tekrarlanan seçimlerde aldığı galibiyet nostaljisiyle yüklendi. Kuşkusuz Türkiye genelinde yapılan bir seçim ve hazırlığı ile İstanbul gibi bir metropolde yapılan seçim ve hazırlığı aynı değil. Ama AKP’nin beklentisi aynıydı: Kazanmak! Beklentisi ağır bir hezimete dönüştü!

Kitleler AKP’ye tepki olarak İmamoğlu’na oy verdi

İmamoğlu ezici bir üstünlükle kazandı İstanbul seçimini. İmamoğlu 23 Haziran’a yönelik propagandasında “demokrasi” temelinde vurgular yaptı daha çok. Oysa CHP, lafzında burjuva demokrasisi eksik olmasa da pratiğinde öyle olmadığını TC’nin kuruluşundan bu yana defalarca kanıtlamıştır. 17 yılda zor anlarda AKP’ye koltuk değnekliği yapmış olması da cabası. Görüntüde “Yenikapı ruhu”ndan çıksa da hem referandumda, hem 24 Haziran’da CHP’li kitlenin bile tepkisini emerek Erdoğan’ın yolunu düzledi.

Kitleler AKP ve Erdoğan’a tepkili fakat düzen siyaseti, sermayeye AKP denli hizmet edebilecek bir alternatif çıkaramadığı için, şimdiye kadar AKP’de yedeklendi.

31 Mart seçimlerine giderken hâlâ AKP ve Erdoğan’a alternatif çıkmasa da artık Erdoğan Türkiye’yi adeta bir aile şirketi gibi görmeye başladığından, sermaye için daha riskli bir hal almaya başladı. Bu yüzden TÜSİAD 31 Mart seçimleri öncesinde olmasa dahi 23 Haziran öncesinde AKP’yi ve Erdoğan’ı eleştiren açıklamalar yaptı.

Kitleler ise İmamoğlu’nda CHP ve Kılıçdaroğlu’nun pısırıklığını değil, aktifliği gördü. Ki bu yüzden İmamoğlu’na cumhurbaşkanlığı seçimlerine giriyormuş gibi sorular dahi soruldu. Sonuç olarak İmamoğlu kitlelerin AKP ve Erdoğan’a duyduğu tepkinin pratikteki yanıtı olacak bir alternatife dönüştü. Bu yüzden ezici bir üstünlük sağladı.

Dinci-gerici koalisyona kaybettiren kitlelerin önemli bir kısmını işçi ve emekçiler oluşturuyor. Kazanan ise şu an İmamoğlu ve CHP’dir. CHP’nin işçi ve emekçilere vereceği hiçbir şey yoktur. CHP bir sermaye partisi değil, reformist bir parti olsaydı bile (Yunanistan’da
Syriza gibi) ekonomik kriz derinleşirken işçi ve emekçiler lehine bir şey yapamazdı. Çünkü kriz de krizin derinleşmesi de asıl olarak sistem sorunudur. İktidardaki sermaye sınıfı krizi emekçilere fatura etmek için uğraşıyor. İmamoğlu ve CHP bunu yapacak bir alternatiftir.

Sonuçta her halükarda 23 Haziran’da sermaye sınıfı kazanacaktı ve sonuçta öyle de oldu. Bugün dinci-gerici koalisyona kaybettiren işçi ve emekçiler ise asıl olarak sermaye düzenini alt eden bir devrimle kazanacaklardır.

H. Ortakçı