8 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/06

Saray rejiminin korkuları büyüyor!
Arsızlık ve yüzsüzlükte sınır tanımıyorlar!
Gıdada zamlar ve Erdoğan’ın orta oyunu
Çocuklarımız gericiliğin kıskacında!
Kültürel iktidar ve sinema yasası
Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!
Yandaş sendikaya kolaylık, direnen işçilere zorbalık!
Türk Metal ve patron işbirliği klasiği
DERİTEKS’in Binali Yıldırım’la kahvaltılı toplantısı üzerine - H. Eylül
İşçi sınıfı, DİSK’i yaratan fiili-meşru mücadele çizgisini kuşanmalı!
Sanatçı diliyle Alman Devrimi’nde Bremen... Silahlanmış işçilerin sosyalist “Kızıl Kent”i - Peter Weiss
Devrim, devrimci işçiler ve sosyal-demokrat ihanet!.. “Bremen Sosyalist Cumhuriyeti” - Chris Harman
Bremen Solu ve Bremen’de Sosyalist Cumhuriyet
Emperyalizm dünyayı yıkıma götürüyor
“Bolivarcı devrim”in 20. yılında... Venezuela, Chavezcilik ve emperyalist kudurganlık
Meksika’da tarihi grev
İzmir’de emekçi kadınlar bir araya geldi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin yerel seçim manifestosu…

Arsızlık ve yüzsüzlükte sınır tanımıyorlar!

 

Yerel seçimler öncesi düzen partileri sahte vaatlerden ibaret programlarını açıklamaya başladılar. Bu seçim yarışının en dikkat çeken yanlarından biri ise, tümünün “muhalefet” saflarında yer alıyor olması. “Bundan böyle şehir plânları, uzun vadeli ve hakkaniyete uygun şekilde hazırlanacak. İstismara açık parsel bazlı plan değişikliklerine kesinlikle izin verilmeyecek” diyerek, onbir maddelik bir “manifesto” açıklayan Erdoğan, Erdoğan’a karşı!

Tam bir arsızlık!

Bu manifestoya göre AKP’li belediyeler; “Şehir planları”, “Altyapı ve ulaşım”, “Kentsel dönüşüm”, “Benzersiz şehirler”, “Akıllı şehirler”, “Çevreye saygılı şehirler”, “Sosyal belediyecilik”, “Yatay şehirleşme”, “Halkla birlikte yönetim”, “Tasarruf ve şeffaflık” ve “Değer üreten şehirler” ilkeleri çerçevesinde hizmet verecekmiş.

Hatırlanırsa, “İstanbul’a ihanet ettik” sözü de Erdoğan’a aitti. “İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik. Vahşi kapitalizmin hırslarına asla kapılmamalıyız” diyebilme arsızlığını göstermiştir. Bugüne kadar şehirleri moloz yığınına çeviren, hafriyat kamyonları ile işgal eden, kentlerin en güzel yerlerini sermayeye parsel parsel satan, yaşam alanlarını yok edenler kendileri değilmiş gibi, açıkladıkları manifestolarının ilk maddesinin başlığını “Şehir Planları” koymuşlar. Buna göre şehir planları uzun vadeli ve hakkaniyete uygun şekilde hazırlanacakmış. İstismara açık parsel bazlı plan değişikliklerine kesinlikle izin verilmeyecekmiş.

Tek eserleri: Kentler beton yığını!

Anlaşılan o ki, 16 yıllık iktidarları boyunca ceplerini boşalttıkları yoksulların hafızasına da beton döktüklerini düşünüyorlar. 25 yıldır İstanbul, Ankara gibi birçok büyükşehirde ve ilçelerde belediyeler onların elindedir. Övünülecek tek bir eserleri olmadığı gibi, rant uğruna kentleri beton yığınlarına çevirmişlerdir.

Deprem toplanma alanlarını ranta açanlar, yandaş inşaat firmaları ve müteahhitler daha çok kazansın diye çarpık yapılaşmaya izin verenler, artık şehirleri hem deprem riskinden hem de çarpık yapılaşmadan kurtaracaklarmış! Onlar sayesinde İstanbul’da olası bir depremde toplanma alanı kalmadı, ama tam bir utanmazlıkla konuşmaya devam ediyorlar.

Her yağmurda felç olan kentlerin altyapı ve ulaşım sorunlarını tüm şehirlerde tamamen çözeceklermiş. Emekçilere nefes alacak yer bırakmayanlar, yoksullara “yuvarlanmaları” için Millet Bahçeleri yapacaklarını söylüyorlar. Artık doğal güzellikleri mahvetmenin adı Millet Bahçeleri olacak. Son olarak Türkiye’nin Maldivleri denilen Salda Gölü bu amaçla yok edilecek. “Mahalle mahalle yaygınlaştıracağız” dedikleri Millet Kıraathaneleri ise işsiz bıraktıkları emekçileri oyalamanın mekanları olacak!

Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır!

Yaşam alanlarını “Benzersiz Şehirler” yapacakları doğrudur. Yapılanlardan fazlasıyla biliniyor.

Kendi hikayesi olan şehirlerin siluetini bozan, estetik değeri olmayan, kültür varlığına katkıda bulunmayan projelere izin verilmeyecekmiş! Tarihi yapılar ve mekanlar şehrin günlük hayatının ayrılmaz parçaları haline getirilecekmiş!

Hasankeyf’i, koca bir tarihi sular altında bırakanlar mı bunu yapacak? Doğayı HES’lerle, gelişi güzel açılan maden ocaklarıyla yok edenler mi bunu yapacak? Kentlerin estetiğini silenler, birbirinin aynı ve yapay yapılaşmayı mimari eser sananlar, taklitten ve tekrardan uzak, geçmişten feyz alan, bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarına cevap veren bir mimariyi hakim kılacaklarmış!

Sermayenin yıkım hükümeti olan Erdoğan AKP’sinin yenilenmeden anladığı da bir siyasi hesaplaşmadır. Taksim’e cami projesi, Topçu Kışlası gibi daha birçok uygulama bu anlayışın ürünüdür. Bu yüzden adına “manifesto” dedikleri bu onbir maddelik özet aslında yaptıklarının reddi değil, geçmişin tersyüz edilerek yeniden emekçilere servis edilmesidir.

 

 

 

 

Açlık grevindeki tutsakların sayısı 291’e ulaştı

 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde, Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması talebiyle başlayan süresiz dönüşümsüz açlık grevi cezaevlerinde yayılıyor. 

Güven’in eylemi 100. gününe yaklaşırken 16 Aralık’ta 10 cezaevinde başlayan ilk gruptaki 35 ve 17 Aralık’ta 3 cezaevinde başlayan 10 tutuklunun eylemi elli günü aştı. 26 Aralık’ta 13 cezaevinde başlayan 35 tutuklunun eylemi ile 27 Aralık’ta bir cezaevinde bir tutuklunun, 28 Aralık’ta bir cezaevinde 11 tutuklunun ve 2 Ocak’ta bir cezaevinde bir tutuklunun başladığı eylem 40’lı günlerine ulaştı. 5 Ocak’ta 26 cezaevinde yüzü aşkın tutuklunun başladığı eylem de bir ayı geride bıraktı.

15 Ocak’tan bu yana eyleme dahil olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile HDP eski Milletvekili Selma Irmak’ın eylemi de dördüncü haftasında sürüyor. 

Edinilen bilgilere göre; 17 Ocak ve sonrasında açlık grevine dahil olduğu öğrenilen tutukluların isim ve kaldıkları cezaevleri şu şekilde:

17 Ocak: İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Cezaevi: Erdal Polat, Sami Öztürk ve Abdullah Oral

27 Ocak: Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevi: Hüseyin Bingöl, Hamza Arzuman, Reşit İlhan, İmdat Bingöl, Halil Öztek

28 Ocak: Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Cezaevi: Ramazan Özlü, Velat Duman

Bakırköy’de miting, mecliste nöbet eylemi

Leyla Güven’in açlık grevinin 88. gününde HDP’nin Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda düzenlediği mitinge katılan binlerce kişi Tecritin kaldırılmasını ve tutsakların talebinin kabul edilmesini istedi.

HDP Milletvekilleri de 5 Şubat gecesi “Barış Nöbeti” ile meclisi terk etmeyerek açlık grevindeki tutsaklara destek eylemi yaptılar. Meclis Genel Kurulu’nda yapılan eyleme, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli’nin de aralarında olduğu çok sayıda milletvekili katıldı. Nöbet eylemi ertesi sabah sona erdirildi.