21 Aralık 2018
Sayı: SİKB 2018/01 (48)

Kriz ve mücadele
Sermayenin saldırıları ve sınıfa siyasal müdahalenin önemi
Sarayın savaş tamtamları yeniden çalıyor!
İnsan canının ranta kurban gittiği ülke
Asgari ücrete sefalet zammı pazarlıkları
Vergi oyunlarıyla asgari ücretliye yine sefalet dayatılacak
Asgari ücrette “orta oyunu” başladı... Asgari değil, insanca yaşam!
Petrokimya iş kolunda sözleşme süreci üzerine...
DEV TEKSTİL Aralık ayı GMYK sonuç bildirgesi
Tekstilde TİS süreci ve tekstil işçilerinin görevleri
Kıdem hakkından vazgeçmiyoruz!
“Kıdem tazminatının gaspı daha fazla kölelik, örgütsüzlük ve iş cinayetidir!”
Ekol’den atılan işçiler: Tek çözüm yolu birlik olmak!
Yemen’de kısmi anlaşma sağlandı, direniş devam ediyor!
Sarı Yelekliler eylemi 5. haftasını geride bıraktı
Ampul, naylon ve kapitalizm - M. İlkan
Kadına şiddeti yok etmenin yolu... Suç üreten düzeni ortadan kaldırmalı!
DGB ve DLB Erdal Eren’i andı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yemen’de kısmi anlaşma sağlandı, direniş devam ediyor!


BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in girişimiyle İsveç’te bir araya gelen Sana’daki ‘Ulusal Kurtuluş Hükümeti’ heyeti ile Riyad’daki Mansur Hadi hükümeti heyetinin üç konuda anlaştığı bildirildi. 6-13 Aralık tarihleri arasında İsveç’te yapılan görüşmelerde varılan anlaşmanın uygulanıp uygulanmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Zira Suudi Arabistan’ın kuklası olan Mansur Hadi kliğinin tutumunu, Suudi krallık rejiminin direktifleri belirliyor. Yemen’i havadan bombalayan Suudi rejimi ile suç ortaklarının da ateşkese uyup uymayacakları belli değil.

Belirsizliğe rağmen, 24 Mart 2015’ten beri Suudi rejiminin başını çektiği koalisyonun saldırıları altında bulunan Yemen’de, bu anlaşma ile ilk kez barış ihtimaline kapı aralanmış oldu.

Üç konuda anlaşma

Yansıyan haberlere göre taraflar üç konuda anlaşmaya vardılar:

1- Suudi koalisyonunun yoğun saldırısı altındaki Hudeyde kenti ile es-Salif ve Ras İsa limanlarında savaşın durması, tarafların askeri güçlerini çekmesi ve buradaki güvenliğin Yemen yasaları gereğince yerel güvenlik güçlerinin sorumluluğuna bırakılması. Diğer bir ifadeyle Sana hükümetinin kontrolündeki mevcut statükonun korunması.

2- Esir takası anlaşmasının uygulamaya geçmesi için bir mekanizma oluşturulması.

3- Suudi koalisyonunun kuşatması altında bulunan Taiz kentiyle ilgili sorunun çözümü için tarafların bir ortak komite kurması.

Arap medyası, Suudi rejimiyle suç ortaklarının Hudeyde kenti ve çevresinde ateşkesi ihlal ettiğine dair haberler yayınladı. Anlaşıldığı kadarıyla saldırgan güçler, anlaşmayı sindirene kadar bu tür küstahça tacizlere devam edecekler.

Körfez şeyhlerinin hezimeti

Başını Ortaçağ artığı Suudi rejiminin çektiği Körfez şeyhlerinin Yemen halklarına karşı giriştikleri vahşi kıyımın amacı, Mansur Hadi kuklasını Sana’da iktidara getirmekti. Mansur Hadi kliğinin güçsüzlüğünü hava bombardımanlarıyla kapatmaya çalışan Suudi rejimi, Yemen halkına ağır bedeller ödetti ancak bu direngen halka diz çöktüremedi.

ABD-İngiliz emperyalistlerine yaslanan Suudi rejimi, yoksul Yemen halkını açlığa, sefalete, salgın hastalıklara, kitlesel halde ölüme sürüklerken, silah için emperyalist efendilerine milyarlarca dolar akıttı. Şeriatçı rejimle suç ortakları barbarlıkta sınır tanımadılar. “Uygar Batı”lı emperyalist efendiler ise, Yemenlileri yok eden silahlar için şeriatçı rejimden aldıkları petro-dolarların hesabını yaptılar. Yemenli çocukların açlıktan ölmesi, onlar için “rakam”dan başka bir şey ifade etmiyordu.

Yaklaşık dört yıldır Yemen’i bombalayan Suudi rejimi, Birleşik Arap Emirlikleri ile suç ortakları kirli emellerine ulaşamadılar. Yoksul Yemen halkı “ölümlerden ölüm beğen” noktasına sürüklenmesine rağmen, direnmeye devam etti. Bu da Körfez şeyhleriyle emperyalist efendilerini anlaşma imzalamak zorunda bıraktı. “Husiler teslim olmalı” diye üst perdeden vaaz veren şeyh takımı ile medyadaki beslemeleri, sonunda yelkenleri indirmek zorunda kaldılar.

Elbette Suudi rejiminin borazanı medya, anlaşmayı “zafer” diye yutturmaya çalışıyor. Ancak bu yalan kampanyasının gerçekleri örtebilecek gücü yok. Geri adım atmak zorunda kalan taraf Körfez şeyhleriyle suç ortakları oldu.

Yemen halkı direnişi teslimiyete tercih etti

Suudilerle suç ortakları 44 ay boyunca Yemen’i bombaladılar. Sayısız katliam gerçekleştirdiler. Yemen halkı şahsında insanlığa karşı işledikleri bu ağır suçları, İran’ın Yemen’e müdahalesiyle gerekçelendirdiler; besledikleri medya ordusunu kullanarak tam bir “yalan savaşı” yürüttüler.

Yemen halkının ağır bedeller ödemek pahasına sergilediği direniş hem Yemen’i uydulaştırma palanlarını bozdu hem de saldırganların işledikleri ağır suçlardan sıyırılma girişimlerini boşa düşürdü. Arkasındaki emperyalistler ve suç ortaklarıyla birlikte Suudi rejimi yoksul bir komşu ülkeyi acımasızca bombalayan, sivilleri katleden, çocukları açlığa mahkum ederek imha eden bir “barbarlık abidesi” diye anılmaya devam edecektir.

Direnişi teslimiyete tercih eden Yemen halkına ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel ve diğer alanlarda ağır bedeller ödetildi. Bu ağır bedellere katlanan Yemen halkı bu sayede onurunu ayakta tutmayı başardı. Bu direngen halk saygıyla anılırken, halklara karşı “suç işleme makinesi” olan Suudi rejimi ile tüm suç ortakları lanet ve tiksintiyle anılacaktır.

Anlaşma, acılarını kısmen hafifletse de yazık ki Yemen halkının derdine derman olmayacak. Yine de söz konusu anlaşma yıkıcı savaşa son verecek süreci başlatması açısından bir önem taşıyor. Yemen halkının daha kalıcı bir çözüme ulaşabilmesi için Suudi zorbalara, emperyalistlere ve Mansur Hadi gibi işbirlikçilere karşı direnişe devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.

 

 

 

 

 

ABD Suriye’den çekilecek” iddiası

Wall Street Journal ve Reuters ABD’li yetkililere dayandırdıkları haberlerle ABD’nin Suriye’de bulunan 2 bin askerini yakın zamanda geri çekeceğini yazdı. Amerikalı yetkililerin bu konuyu değerlendirdiğini ve kararın 18 Aralık günü alındığı belirtildi.

Reuters’a isim vermeden konuşan bir yetkilinin aktarımına göre; çekilme, IŞİD’e karşı son operasyon tamamlandıktan sonra başlayacak, ABD askerleri Suriye’den 60 ila 100 gün arasında çekilecek, ülkedeki tüm Amerikan Dışişleri personeli 24 saat içinde tahliye edilecek.

ABD Başkanı Donald Trump da bu haberlerin ardından twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Suriye’de IŞİD’i yenilgiye uğrattık, Trump başkanlığı sırasında orada olmak için tek nedenim buydu” dedi. Trump, daha önce de ABD askerlerinin Suriye’den çekileceğine yönelik vaatlerde bulunmuş ve orada asker bulundurmanın maliyetine ilişkin açıklamalar yapmıştı.

Pentagon önce yalanladı, sonra kabul etti

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise “IŞİD’le mücadelede” bir sonraki aşamaya geçildiği ve ABD askerlerinin dönmeye başladığı belirtildi. Bu iddialar karşısında Pentagon ilk açıklamasında henüz çekilme durumunun söz konusu olmadığını açıklayarak “Şu an için ortaklarımızla birlikte ve ortaklarımız kanalıyla çalışmaya devam ediyoruz” açıklaması yaptı. Ancak ilerleyen saatlerde açıklamasını değiştiren Pentagon “ABD askerlerinin Suriye’den eve dönme süreci başladı. IŞİD karşıtı mücadelenin bir sonraki aşamasına geçiyoruz” dedi.

ABD Savunma Bakanı James Mattis de daha önce “IŞİD’in tekrar ortaya çıkmaması için” ABD’nin bölgede varlık göstermesinin önemli olduğunu söylemişti.

Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham, çekilmenin ABD açısından bölgede ve dünyada ‘yıkıcı sonuçları olacağını’ söyleyerek “ABD’nin çekilmesi IŞİD, İran, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Rusya için büyük bir zafer olur” dedi.

İngiltere Savunma Bakanı Tobias Ellwood da Trump’a “IŞİD başka aşırılıkçı formlara dönüştü ve tehdit eskisi kadar canlı” yanıtını verdi.







Suriye’de anayasa komitesi için anlaşma

 

Astana sürecinin garantör ülkeleri olan İran, Rusya ve Türkiye’nin dışişleri bakanları tarafından 18 Aralık’ta İsviçre’de yapılan toplantıda Suriye’de anayasa komitesi için anlaşma sağlandığı açıklandı.

Cenevre’deki Birleşmiş Milletler (BM) ofisinde gerçekleştirilen toplantıya Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif katıldı.

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın da katıldığı toplantı 3 saatten fazla sürdü.

Toplantı çıkışında yapılan açıklamada Suriye’de anayasa komitesi kurulması konusunda anlaşmaya varıldığı ve oluşturulacak komitenin ilk toplantısı için tarih belirlendiği söylendi.

Sergey Lavrov tarafından duyurulan ortak açıklamada komitenin ilk toplantısının 2019 başında yapılması için çaba gösterme konusunda mutabakat sağladığı belirtildi.

Üç ülke, anayasa komitesi çalışmalarının BM himayesinde kalıcı siyasi sürecin başlamasını sağlayacağına inandıklarını belirtti.

“Siyasi geçiş süreci” ile anayasanın yeniden yazılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararı ile ilgili ilk adım Ocak ayında Soçi’deki Ulusal Diyalog Kongresi ile atılmıştı.

Ancak anayasa komitesinin seçilmesi için yapılan toplantılarda isimler konusunda bir anlaşma sağlanamamıştı.






AB’den Türkiye’ye Suriye uyarısı

 

Türk sermaye devleti ve AKP şefleri “Fırat’ın doğusuna operasyon” adı altında yeni saldırı ve bölgede ilhak hamleleri peşinde koşarken, AB’den emperyalist koalisyonun hedeflerini sekteye uğratacak “tek taraflı hamle”den kaçınma uyarısı geldi.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini tarafından yapılan yazılı açıklamada, Suriye’nin kuzeydoğusuna yapılacak olası askeri operasyonun “endişe kaynağı” olduğu ifade edildi.

Söz konusu hamlelerin emperyalist koalisyonun hedeflerini baltalayacağından duyduğu endişeyi dile getiren Mogherini, “tek taraflı bir eylemden sakınma” çağrısı yaptı. Açıklamada “Bu kapsamda Türkiye ile ABD arasındaki Menbic yol haritasının ivedilikle uygulanması çok önemli” ifadeleri de yer aldı.







İsrail’in Filistinlilere saldırıları sürüyor

 

İsrail’in Filistinlilere dönük saldırıları hız kesmeden devam ediyor.

Ramallah’taki el Amaari mülteci kampında bulunan Abu Hmeid ailesinin evi İsrail ordusu tarafından yıkıldı. Yaklaşık 500 İsrail askeri evin yıkılması için bölgeyi işgal ederken aileyi zorla evden çıkardı. Evin yıkılmasına engel olmak için toplananlara da saldırılırken 50’den fazla Filistinli yaralandı. 100’den fazla Filistinli gözaltına alınırken 6 Filistinli de bacağından gerçek mermi ile vuruldu. Yıkılacak evin yakınındaki evlerde oturan yaklaşık 400 kişi de yakındaki bir futbol sahasında zorla alıkonuldu. Evi yıkılan ailedeki 4 erkek kardeşin müebbet hapisle cezalandırıldığı, birinin de katledildiği öğrenildi. Evin yıkılması için karar veren mahkeme, ailenin İslam isimli çocuğunun bir İsrail askerini öldürmesini kararına bahane etti. İsrail’de buna izin veren ve toplu cezalandırmaya yol açan bir yasa yürürlükte.

Siyonist İsrail ordusu 16 Aralık günü de Batı Şeria’da 1’i görme engelli, 4’ü çocuk olmak üzere toplam 11 kişiyi gözaltına aldı.

İsrail Filistinlilere devlet terörü uygularken “terör eylemlerine karıştıkları” iddiasını sürekli gözaltına alma gerekçesi haline getiriyor. 11 kişi de aynı gerekçeyle gözaltına alındı. Görme engelli Ali Hanun’un Ramallah kentine bağlı Mezra el-Garbiye köyünde oturduğu ve 16 Aralık gecesi evinde gözaltına alındığı belirtildi.