21 Aralık 2018
Sayı: SİKB 2018/01 (48)

Kriz ve mücadele
Sermayenin saldırıları ve sınıfa siyasal müdahalenin önemi
Sarayın savaş tamtamları yeniden çalıyor!
İnsan canının ranta kurban gittiği ülke
Asgari ücrete sefalet zammı pazarlıkları
Vergi oyunlarıyla asgari ücretliye yine sefalet dayatılacak
Asgari ücrette “orta oyunu” başladı... Asgari değil, insanca yaşam!
Petrokimya iş kolunda sözleşme süreci üzerine...
DEV TEKSTİL Aralık ayı GMYK sonuç bildirgesi
Tekstilde TİS süreci ve tekstil işçilerinin görevleri
Kıdem hakkından vazgeçmiyoruz!
“Kıdem tazminatının gaspı daha fazla kölelik, örgütsüzlük ve iş cinayetidir!”
Ekol’den atılan işçiler: Tek çözüm yolu birlik olmak!
Yemen’de kısmi anlaşma sağlandı, direniş devam ediyor!
Sarı Yelekliler eylemi 5. haftasını geride bıraktı
Ampul, naylon ve kapitalizm - M. İlkan
Kadına şiddeti yok etmenin yolu... Suç üreten düzeni ortadan kaldırmalı!
DGB ve DLB Erdal Eren’i andı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İnsan canının ranta kurban gittiği ülke

 

Frenleri boşalan bir kamyonu andıran Türkiye’de her gün yeni facialara, katliamlara, iş cinayetlerine açıyoruz gözümüzü. Gözü dönmüş bu rant, yağma ve yolsuzluk iktidarı kâr ve gösteriş hırsıyla her gün onlarca cana mal oluyor. Çorlu’da yaşanan tren katliamının acısı henüz soğumadan, bu kez de Ankara’da, yine alınmayan önlemler ve ihmaller nedeniyle 9 kişi yaşamını yitirdi, 92 kişi yaralandı. 13 Aralık günü sabah saat 06.30’da Ankara YHT garından Konya’ya doğru yola çıkan tren, 06.40 sularında Yenimahalle Marşandiz İstasyonu yakınlarında kılavuz trenle çarpıştı.

Yaşanan katliamın ardından, ihmaller zinciri de açığa çıktı. Katliamın nedeni olarak kamuoyunda öncelikle tartışılan konu sinyalizasyonun olup olmadığıydı. Konuya ilişkin konuşan TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, “Sincan-Ankara hattında henüz sinyalizasyon bulunmuyor. Yapım aşamasındaydı. Kazanın olduğu hatta makinistler birbirleriyle telsizle veya cep telefonu ile haberleşiyorlardı. Kazanın sebebi muhtemelen bu” diyerek, durumu açıklığa kavuşturdu.

Tren hattının sinyalizasyon işinden sorumlu olan şirket ise pek tanıdık: Gülermak-Kolin Ortaklığı. Mart 2016’da TCDD ile Gülermak-Kolin Ortaklığı arasında imzalanan sözleşmeye göre Ankara-Kayaş arasındaki sistemin Ocak 2018’de, facianın gerçekleştiği Ankara-Sincan hattının ise Ekim 2017’de tamamlanması gerekiyordu. Projenin tamamlanması için hazırlık aşamasında belirlenen süre 36 ay olmasına karşın yaklaşan seçimlere malzeme olması için sözleşme 17 aylık imzalandı. Sözleşmede belirlenen tarihte sinyalizasyon sistemi kurulamayınca, TCDD, Gülermak-Kolin Ortaklığı ile tekrar masaya oturarak, 1 yıllık “süre uzatımı” verdi. Mart 2018’de projenin tamamlanmadığı, sinyalizasyon sisteminin yazılımının dahi olmadığı ortaya çıktı. Buna rağmen TCDD, “kısmi geçici kabul”le projeyi onayladı. Nisan ayında gösterişli bir törenle Başkentray açılışı yapılarak, Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren seferlerine başlandı.

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Ankara Şube Başkanı İsmail Özdemir, yaptığı bir açıklamada, seçim hesaplı tren açılışına dair şunları söyledi: “Hat sayısı eksik geliyordu, 3 hat vardı, ‘5’e çıkaralım’ dediler. 2016’nın Temmuz ayında tren işletmeciliğine kapatıldı hat, 2018’in Nisan ayında, iki yıllık sürenin bitmesi beklenmeden erken açıldı. Bunun nedeni de Haziran seçimlerinin gelmesiydi, yani popülist şekilde açılış yaptı. Rayların döşenmesiyle hat bitti denildi. Sinyalizasyon bitmemişti. Bu kadar yoğun işletmeciliğin olduğu yerde sinyalizasyon sisteminin bitmesi gerekiyordu. Popülist politikalar sonucu hat teslimi erken şekilde ve geçici olarak yapıldı.”

Bir tren hattında hayati önemde olan sinyalizasyon sistemini hâlâ tamamlamadığı için yandaştan iş geri alınamazdı ya! Gülermak-Kolin Ortaklığı’na sinyalizasyon sisteminin tamamlanması için Aralık 2019 tarihine kadar ek süre verildi. Açılış sürecinde sinyalizasyonun tamamlanmamasının kazalara davetiye çıkaracağını ifade eden BTS’nin ve TMMOB’a bağlı mühendislik odalarının uyarılarına verilen yanıtlarsa siyasi etik geleneğinin zaten zayıf olduğu Türkiye’de aymazlığın geldiği boyutu gösteriyor: “Türkiye’nin birçok noktasında sinyalizasyon sistemi yok.”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı aynı pervasızlığı katliamın ardından da tekrarladı. Bakan Cahit Turhan, “Sinyalizasyon sistemi demiryolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil. Bu sistemin olmamasından dolayı demiryollarında işletme yapılamaz diye bir şey yok” dedi. Fakat kendisini bizzat Sayıştay ve TCDD raporları yalanlıyor. TCDD Genel Müdürlüğü’nün 2015-2019 yıllarına ilişkin hazırladığı 4 yıllık  Stratejik Plan’da, demiryollarında sinyalizasyon sisteminin kritik önemine dikkat çekilerek, sinyalizasyon sisteminin tamamlanması “stratejik amaç” olarak belirtildi. “Sinyalizasyon ve elektrifikasyonlu hatların yetersizliği” TCDD’nin zayıf noktaları olarak raporda öne çıkarıldı.

Öte yandan kazadan 4 gün önce YHT Ankara Trafik ve İstasyon Müdürlüğü’ne gönderilen yazı, var olan ihmalden yetkililerin haberdar olduğunu ve bu ihmalin nelere yol açabileceğinin farkında olduklarını gözler önüne serdi. Söz konusu raporda “15 Mart 2018 tarihinde Ankara-Sincan YHT hatlarının işletmeciliği sinyalsiz açıldı” deniliyor. Yazıyla, Nisan ayından bu yana YHT hatlarının işleyişi için izlenen trafik düzenlemesi de değiştirildi. Tek yön olarak işleyen hatlar böylece geliş ve gidiş şeklinde kullanılmaya başlandı. Trafik sisteminde yapılan bu değişiklikten 4 gün sonra kaza meydana geldi.

BBC Türkçe’ye konuşan bir uzman ise Türkiye’deki 12 bin kilometrelik hattın yaklaşık 5 bin kilometresinin sinyalizasyonlu olduğunu açıkladı ve sinyalizasyon sisteminin hayati önemine şöyle dikkat çekti: “Hızla giden bir trenin karşısında engel gördüğünde hemen durabilmesi mümkün değil. Bu nedenle sinyalizasyonla önceden bildirim sağlanır. Demiryollarında saatte 80-100 kilometre hızla giden bir treni ancak birkaç yüz metrede durdurmak mümkün olabilir. Demiryolunda makinistin görüş mesafesi 250-300 metredir, treni bu mesafede durdurabilmesi mümkün değil. Bu yüzden sinyalizasyon sistemleri iki tren arasında birkaç kilometre mesafe bırakır.”

Sayıştay’ın açıkladığı rapor, dönen yolsuzluk ve rantı açığa çıkaran bir başka belge. Ulaştırma Bakanlığı’na dair hazırlanan raporda birçok demiryolunun sinyalizasyon sistemi tamamlanmadan hizmete sokulduğu vurgulanıyor. Tamamlanmayan projelerden biri de 700 milyon TL’ye ihale edilen Kars-Tiflis Demiryolu Hattı Projesi. Raporda, Kars-Tiflis Demiryolu’nun bitirilerek ticarete açıldığı, ancak projenin tamamlanmadığına yer verildi. Sayıştay, ayrıca 658 milyon lira maliyetli başka bir demiryolu projesinde de elektrifikasyon ve sinyalizasyon sistemi kurulmadan işin teslim alındığını ve işi yapan şirkete bütün işi yapmış gibi tam para ödendiğini açıkladı.

Tepeden tırnağa yolsuzluğa batmış gerici sermaye iktidarı nezdinde işçi ve emekçilerin can güvenliğinin hiçbir önemi yok. Gerici iktidar için tek mesele saltanatının devamı ve yandaşlarıyla beraber tüm bir sermaye sınıfının cebini şişirmektir. Tam bir sınıf bilinciyle hareket eden ve kendi sefil çıkarları için toplum yaşamını hiçe sayan bu iktidara karşı en başta yaşam hakkımız için dişe diş bir mücadele vermemiz gerekmektedir.

 

 

 

 

Ödenek yok, Cerrahpaşa’da ameliyat yapılamıyor”



Erdoğan’ın “kriz mriz yok” söylemine ve devlet yetkililerinin krizi hafifseyen açıklamalarına karşın kriz derinleşirken işçi ve emekçiler işten atmalar, ücret kesintileri, zamlar gibi sonuçlarıyla krizi her gün yaşıyor.

Kapitalizmin krizi işçi ve emekçileri her yönüyle etkilemeye devam ederken, sağlık alanında da “hayati” birçok sorun yaşanıyor. İstanbul’daki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 17 Aralık itibariyle ameliyat yapılamadığı öğrenildi.

Konuya ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan İstanbul Tabip Odası (İTO) şunları belirtti: “Kriz, Cerrahpaşa’yı vurdu, Tıbbi malzemeler temin edilemediği için ameliyatların birçoğu durdu. Tetkikler, başka kurumlara gönderiliyor. İktidara sesleniyoruz: Cerrahpaşa’yı çökerterek Sağlık Bakanlığı’na bağlama planlarınızdan vazgeçin! Cerrahpaşa’ya acil mali destek sağlansın.”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Osman Öztürk de şunları belirtti: “Ödenekler yok, tıbbi malzemeler alınamıyor. Ameliyatları erteleyin, pahalı ameliyatları yapmayın diye genelgeler dolaşıyor. Dün itibariyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ameliyatlar durdu. İhaleler açılamıyor, firmalara ödeme yapılamıyor ve malzemeler hastalara aldırılıyor. Bu durumun tepki çekmesi üzerine dün ameliyatlar durduruldu, büyük çoğunluğu yapılamıyor.”




AKP dönemindeki tren kazaları

* 2002 - Ankara Temelli’de yolcu treni raydan çıktı. 1 kişi yaşamını yitirdi, 8 kişi yaralandı.

* 2004 - Mühendislerin ve bilim insanlarının raporlar hazırlayarak defalarca uyarmasına rağmen, AKP hükümetinin şova dönüştürdüğü hızlandırılmış tren projesi katliama neden oldu. İstanbul-Ankara seferini yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ekspresi, Sakarya-Pamukova Mekece yakınlarında kaza yaptı. 234 yolcu ve 8 personelin bulunduğu trenin kaza yapmasıyla 41 kişi yaşamını yitirdi, 89 kişi de yaralandı.

* 2004 – 11 Ağustos günü Kocaeli’ye bağlı Tavşancıl’da iki yolcu treninin çarpışması nedeniyle 8 kişi yaşamını yitirdi, 88 kişi yaralandı.

* 2008 – 27 Ocak günü, Kütahya’nın Çöğürler Köyü yakınlarında Pamukkale Ekspresi’nin vagonlarının raydan çıkmasıyla 9 kişi yaşamını yitirdi, 30 kişi yaralandı.

* 2008 – 19 Şubat’ta, Sincan Tren İstasyonu’nda bir banliyö treni Anadolu Ekspresi’ne arkadan çarptı. 13 kişi yaralandı.

* 2008 – 23 Şubat’ta Sivas’ın Şarkışla ilçesinde iki trenin çarpışması nedeniyle 5 kişi yaralandı.

* 2009 – 17 Mayıs’ta iki yük treni çarpıştı, bir makinist yaşamını yitirdi.

* 2009 – 27 Ağustos’ta, Cumhuriyet Ekspresi Bilecik çıkışında iş makinesine çarpması nedeniyle devrildi. Kazada 5 kişi yaşamını yitirdi, 21 kişi yaralandı.

* 2010 – 3 Ocak’ta, iki Eskişehir Ekspresi, Vezirhan ile Bakırköy arasında çarpıştı. 1 kişi yaşamını yitirdi, 8 kişi yaralandı.

* 2015 – 6 Temmuz’da, Sivas Kangal yakınlarında iki yük treni çarpıştı. 1 makinist yaşamını yitirdi, 1 makinist yaralandı.

* 2017 – 6 Mayıs’ta Ankara-Kırıkkale hattında ilaçlama yapan trenin vagonu devrildi. 1 işçi vagonun altında kalarak yaşamını yitirdi, 3 işçi yaralandı.

* 2017 – 4 Ağustos’ta Elazığ’da yük treninin devrilmesi nedeniyle 2 makinist yaşamını yitirdi.

* 2018 – 8 Temmuz’da, Uzunköprü’den Halkalı’ya giden trenin vagonları, Çorlu yakınlarındaki menfezin altında toprak kayması ve rayların boşlukta kalması nedeniyle devrildi. Kazada 24 kişi yaşamını yitirdi, 318 kişi yaralandı. Hükümet suçu yağmura atarken, uzmanlar ve alandaki meslek örgütleri, denetim-bakım işlerinin özel şirketlere devredilmesi nedeniyle böyle bir kazanın yaşandığını vurguladılar.

* 2018 – 13 Aralık’ta, Ankara-Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren kılavuz trenine çarptı. 9 kişi yaşamını yitirdi, 92 kişi yaralandı. Hükümet yine suçu 3 çalışana yıkarken, AKP’nin seçim şovu için erken açılış yaptığını vurgulayan uzmanlar, sinyalizasyonun hâlâ yapılmaması nedeniyle kazanın yaşandığını belirttiler.







Bakanın eşi 5 yıl boyunca “izinli çalışmış”

 

AKP iktidarında yandaşı, eş-dost-akrabayı kayırma üst düzeyde yaşanıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün eşi İlknur Gül’ün, “çalıştığı” Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne (ABB) hiç uğramadan maaş aldığı ortaya çıktı. Bakanın eşi 15 Aralık’tan itibaren de Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’nda mimar kadrosundan işe başladı.

ABB’de “göreve başladıktan” kısa bir süre sonra doğum iznine ayrılan Gül’ün doğum izninin ardından 14 Eylül 2015 tarihinde “doğum yapması” nedeniyle 2 yıl daha izin istediği ve kendisine 1 yıl 11 ay 5 gün daha izin verildiği belirtildi. Bu iznin ardından 19 Ağustos 2017 tarihinde 1 yıl daha ücretsiz izne çıkan Gül iki ay sonra iznini keserek ABB’de görevine döndü ancak ertesi gün Başbakanlık’ta görevlendirildi. Başbakanlığın kapanmasının ardından belediyedeki işine dönen Gül’ün 15 Aralık’tan itibaren Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’nda mimar kadrosundan işe başladığı öğrenildi.



 


Erdoğan yine “camide içki içtiler” yalanına sarıldı

 

AKP şefi Tayyip Erdoğan, Haziran Direnişi’nde dile getirilen fakat hâlâ kanıtlanamayan “camide içki içtiler” yalanını bir kez daha gündeme getirdi.

17 Aralık’ta Konya’da düzenlenen toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan bir kez daha Haziran Direnişi’ni hedef alarak “Afedersiniz Dolmabahçe’de Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’nin içine bira şişeleriyle girdiler. Bunlar böyle ahlaksız” dedi.

Erdoğan’ın tekrar dile getirdiği iddia Haziran Direnişi’i sürecinde gündeme getirilmiş, ancak kanıtlanamamıştı. Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım da bu iddiayı yalanlamış, ardından sürgün edilmişti. Yalanı basına servis eden Yasin Yıldız ise Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na atanmıştı.