12 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/02

Topluma Ortaçağ karanlığı dayatılıyor!
Okullarda gerici adımlar tırmanıyor
Türkiye ekonomisine dair pembe hayaller, katı gerçekler
Uyuşturucuyla mücadele yalanıyla, devlet terörü meşrulaştırılmak isteniyor!
Erdoğan’ın Fransa ziyareti
Osmaniye ve Elazığ hapishanelerinde işkence
Grev hakkıma dokunma!
Eaton işçileri delege tanıtım toplantısı
“Taşerona kadro” yalanına işçilerden tepki
“İşimizi geri alana kadar direneceğiz!”
Devrimci bir sınıf hareketi yaratmak!
Kadınlar ve toplumsal devrim
Lawrence Tekstil grevi
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / II
Suriye krizi ve emperyalist hegemonya mücadelesi
Sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenen “Endüstri 4.0”
Yürekten adanmışlık: İvan Vasilyeviç Babuşkin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Grev hakkıma dokunma!

 

130 bin metal işçisi daha iyi ücret ve çalışma koşulları için toplu sözleşme masasında. İstenilen zamlar olduğu gibi alınsa dahi ücretler en azından bir süreliğine açlık sınırının bir parça üzerinde, ama yoksulluk sınırının çok çok altında kalacak.

Ekonominin bel kemiğini oluşturan, ihracatın çoğunu gerçekleştiren ama buna rağmen asgari ücret civarındaki ücretlere kölece çalışan metal işçisinin talepleri son derece haklı!

Ancak metal işçisinin sırtından büyük servetler kazanan, kâr rekorları kıran metal patronları bu haklı ve makul talepleri bile karşılamaya yanaşmıyor. Yanaşmadığı gibi metal işçisini daha da beterinden şartlara mahkum edecek dayatmalarda bulunuyor.

Metal patronları bunu yaparken son derece de rahat! Çünkü en büyük güvenceleri gelmesi muhtemel bir grev yasağı!

Grev işçi sınıfının en büyük silahıdır, bütün dünyada kabul edilen en temel haklardan biridir.

Grev, demokratik hak ve özgürlüklerin olmazsa olmazıdır!

Ancak OHAL’i bahane eden AKP iktidarı 12 Eylül artığı bir yasaya da dayanarak grevleri yasaklıyor. Tayyip Erdoğan metal patronlarının da içinde olduğu tekel temsilcilerine konuşurken “grev-mrev bırakmadık, OHAL’i grevleri bitirmek için kullanıyoruz” diyecek kadar pervasız.

İşte metal patronları da bunun için rahat.

Söz konusu olan 130 bin işçi, onların ailelerinden oluşan yüz binlerce insandır!

MESS grup sözleşmesinin hemen hemen diğer bütün büyük işyerleri için emsal olduğu düşünülürse milyonlarca işçi ve yakınıdır!

Söz konusu olan işçi sınıfının on yıllar önce büyük mücadelelerle kazandığı, tüm dünyada bir hak olarak yasalara soktuğu bir hakkın hukuksuzca çiğnenmesidir!

Peki böylesine büyük bir hukuksuzluğa ve keyfiyete sessiz mi kalacağız?

Hayatımızla böylesine pervasızca oynanmasına boyun mu eğeceğiz?

Grev yasağı nasıl olsa gelecek deyip boyun eğecek, sırasının bize gelmesini mi bekleyeceğiz?

130 bin işçi adına o toplu sözleşme masasına oturan Türk Metal yönetimi, yüz binlerce üyesi olan Türk-İş sessiz kalıyor!

Diğer sendikalar sessiz kalıyor, izlemekle kalıyor!

Patronların uşağı olanlar böylelikle bizi yıldırıp satışa razı etmeye çalışıyorlar.

Bunun için grev yasaklanır diyorlar ama hiç ses çıkarmıyor, “grev yasağına geçit yok!” diyemiyorlar.

Kardeşler!

Üyesi olduğumuz sendikaların yönetimlerini, grev hakkını savunmak için grev yasağını beklemek yerine meydanlara çıkma kararı alması için zorlamalıyız.

Onlar yapmak istemiyor, sessiz kalıyor, böylelikle oturdukları koltuklarda bizden çalınanlardan payını alıyorlar.

Ama onlar sussa da biz susamayız!

On binlerce işçi olarak el ele verdik mi grevleri keyiflerince yasaklayacaklarını sananları durdurur, bize rağmen alınan bu kararları da yırtıp çöpe atabiliriz.

Unutmayalım biz yüz binleriz, eğer omuz omuza verirsek, eğer hep birlikte haykırırsak hiç kimse bize rağmen hayatımızla oynama rahatlığını bulamaz.

Grev yasağı meşru değildir. Yasağın geleceğini bilip suskun kalmak sadece bu kararı alanları cesaretlendirir!

Oysa şimdiden sesimizi çıkarır, “Grev hakkıma dokunma!” der, yüz binlerce işçi olarak AKP iktidarının karşısında durursak pekala başarabiliriz!

Elimizi, kolumuzu bağlayıp patronların önüne atmak isteyen iktidarı durdurabiliriz!

Pekala grev hakkımızın elimizden öyle kolayca alınıp elimizin kolumuzun bağlanmasına izin vermemiş oluruz!

Bunun için tüm işçi kardeşlerimizi “Grev hakkıma dokunma!” çağrısına katılmaya, ses vermeye, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!

Metal İşçileri Birliği

10 Ocak 2017

 

 

 

 

Gebze’de metal işçilerinden eylem

 

MESS Grup TİS görüşmelerinde arabulucu sürecinin sonuna yaklaşılırken Birleşik Metal-İş 4 Ocak’ta Gebze’de Cumhuriyet Meydanı’nda eylem gerçekleştirdi. Akşam iş çıkış saatlerinde, yoğun polis ablukası altındaki Birleşik Metal-İş Gebze Şube önünde toplanan metal işçileri, meydana yürüyüş ile gitmek istedi. Yürüyüşü OHAL bahanesiyle engelleyen polisler, işçileri kaldırımdan yürüttü. Akse sapağında servisten inip açıklamanın yapılacağı meydana yürümek isteyen ZF Sachs işçilerinin yürüyüşü de engellendi. İşçiler küçük gruplar halinde sendika şubesine yürüdü.

Birleşik Metal-İş Genel Merkez yönetiminin hepsinin hazır bulunduğu yürüyüş boyunca metal işçileri OHAL karşıtı sloganlar atarak MESS dayatmalarına geçit vermeyeceğini vurguladı. Yol araç trafiğine kapatılmasına rağmen işçilerin yoldan yürümesine izin vermeyen polis, işçileri aramanın ardından alana aldı. Kroman işçilerinin “Kroman işçisi grev istiyor!” sloganıyla alana girmesi ile açıklama başladı.

Eylemde konuşan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu Tayyip Erdoğan’ın “OHAL halkı, vatandaşı engellemeyecek” sözlerine atıfta bulunarak vali ve kaymakamların zorluk çıkarmalarını teşhir etti.

Ardından MESS Grup TİS sürecinde bugüne kadar yaşanan gelişmeleri sıralayan Serdaroğlu, MESS’in metal işçilerine kölelik dayattığını, kazanılmış hakları bile gasp etmenin peşinde olduğunu belirtti. Metal işçisinin taleplerinin haklılığını ifade eden Serdaroğlu’nun konuşmaları işçiler tarafından sık sık “Grev istiyoruz!”, “Başkan bizi greve götür!” sloganları ile kesildi. Konuşmasının tamamını yapamayan Serdaroğlu, patronların OHAL’e güvendiğini ama güvenmemesi gerektiğini söyleyip “MESS dayatmalarına karşı fabrikalarda yapılan eylemlerin daha da sertleşerek devam edeceğini” belirtti. Serdaroğlu konuşmasını sonlandırmaya hazırlanırken meydanda bulunan işçiler “Grev, işgal, direniş!” ve “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarını dakikalarca haykırdılar. “Başkan bizi greve götür” ve Kroman, ZF Sachs, Yücal Boru ve Fontana gibi çeşitli fabrikalardan işçilerin “Grev istiyoruz!” sloganları üzerine Serdaroğlu “Arkadaşlar zaten siz istemezseniz de süreç greve gidiyor” diyerek grev kelimesini kullandı.

Serdaroğlu, “İşçileri greve daha güçlü hazırlanmaya davet ederek” Nazım Hikmet şiiriyle açıklamasını sonlandırdı. İşçiler ise sloganlarla alanı terk etti.

 
§