20 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/40

Krizlerin ve kirli ilişkilerin bedelini emekçilere ödetiyorlar
Efendinin attığı tokat ve uşakların çürümüşlüğü
Yol arkadaşlarını tasfiyeye devam!
Patronları dava yükünden kurtar, işçiyi süründür!
Şişecam işçisi: Onurluyuz, gururluyuz!
Arçelik’te baskılar durmak bilmiyor!
KESK ve Şubeler Platformu üzerine
KÇB’den “KHK’lar, direnişler ve sendikalar” paneli
Rem Spor’un Hummel mağazasında işçi düşmanlığı
Sermaye çocuk işçilerin kanı ve emeği üzerinde yükseliyor
Ekim Devrimi sürecinde siyasal akımlar
Güney Kürdistan’da referandum ve sonrası
Irak ordusu ve Haşdi Şabi emperyalistlerin silahıyla Kerkük’ü ele geçirdi
Emperyalizmin ürettiği açlık
DGB, DLB ve MLB’den mücadele çağrısı
Bu yasa dikiş tutmaz!
Esenyurt’ta “Ekim Devrimi ve kadın” semineri
“Kazanmak için bedel ödemeyi göze almalı”
Halkı gibi acılı şair: Cigerxwin
“Herkes hakkı olanı eşit olarak paylaşsın diye!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yol arkadaşlarını tasfiyeye devam!

 

Referandum sonuçları Erdoğan ve AKP’sinin geleceğinin “hayırlara vesile” olmayacağını işaret etmişti. Bu yüzden 2019 olarak kodlanan final seçimleri için Erdoğan hummalı bir çalışmaya girdi. Referandum sandıklarından her ne kadar el çabukluğuyla ‘Evet’ oyu çıkarmış olsalar da bunun sonun başlangıcı olduğu endişesine kapıldılar. Bu kötüye gidişi “metal yorgunluğuna” bağlayan Erdoğan, AKP içinde operasyon düğmesine bastı.

Erdoğan, öncelikle başta büyükşehirler olmak üzere belediye başkanlarını istifa ettirmeye başladı. Yine AKP’nin kimi grup başkanvekillerinin de tasfiye listesinde oldukları belirtiliyor. Bu yaşananlar AKP’nin içeriden de çatırdadığı şeklinde okunuyor, haklı olarak bu yönde yorumlar yapılıyor.

Başından itibaren bir proje olan AKP’nin bugüne kadarki büyümesinin ve güçlenmesinin gerisindeki nedenlerin hem uluslararası hem de yerli sermayenin, dolayısıyla kapitalist-emperyalist sistemin ihtiyaçlarıyla örtüştüğü, bu ihtiyaçlara cevap verebildiği için de gücünü koruduğu biliniyor. Bu açıdan misyonunu “başarıyla” oynadığını söylemek gerekir. Çoktandır Erdoğan ve AKP’si için başka bir evre yaşanıyor. Erdoğan artık arkasında kendisini “BOP’ta eş başkan ve bölgesinde lider” yapan rüzgârı bulamıyor.

Herkes biliyor ki Erdoğan’ın tespit ettiği şu “metal yorgunluğu” olmadan önce de AKP içinde emekçilere hizmet aşkıyla yanan muazzam bir enerji yoktu. İthal yakıtla elde edilen suni bir enerjiydi bu ve tükendi. Ayrıca tüm AKP kadroları bu enerjiyle büyük servet ve zenginlikler elde ettiler. İşte şimdi işler kötüye gitmeye başladığında makamlar talanı hak edene, “reis’in” iktidarını koruyanlara bırakılmaya başlandı. Düne kadar Erdoğan’ın iktidarını güvenceye alan büyükşehirlerdeki bazı “başkanlar” da ister istemez artık koltuklarını devretmeye başladılar.

Kimi belediye başkanlarının istifası ya da görevden alınması krizin bugünkü görünen yüzü olarak öne çıkıyor. Erdoğan yaklaşan seçimlere AKP’yi “yenileyerek” hazırlanıyor. Ancak krizin büyüyerek devam edeceği açıktır. Yine bu durum AKP’nin belediyeler üzerinden iyice açığa çıkan rantçı yüzünü de gizlemeye yetmiyor. Belediyeler üzerinden hayata geçirilen yağma ve talan devam edecek.

Bunun yanında, AKP’li belediye başkanlarının istifaya zorlanmasına karşı CHP tarafından “milli irade” söylemine dikkat çekildi. CHP, AKP’nin sürekli kullandığı “milli irade” demagojisine sarılarak belediyelerdeki “hareketliliğe” tepki gösterdi. Elbette bu yaşananlar AKP’deki tek adam sultasını, onun hoyratlığını göstermektedir. Fakat CHP’nin olayı ele alış tarzı sanki bu belediye başkanları çok demokratik yollarla seçim kazanmışlar ve belediye başkanlıkları elde etmişler izlenimi yaratmaktadır. Oysa genelinden yereline bu seçim sisteminin kendisi ve sonuçları meşru değildir.

Kadir Topbaş’ın, Melih Gökçek’in görevlerine devam etmesini “milli irade” adına savunan CHP’nin, DBP ve HDP’li belediyelere kayyım atanmasını, HDP eşbaşkan ve milletvekilleri ile belediye başkanlarının tutuklanmalarını “milli iradeye” aykırı görmek hiç aklına gelmemiştir. CHP bir kez daha hem AKP’yi hem de temsil ettiği sömürü düzenini temize çıkarırken, son seçimlerde adayları Mansur Yavaş’ın kaybettiği, Gökçek’in kazandığı Ankara büyükşehir seçim sonuçları için neler söylediklerini de unutmuş gibi davranmaktadır.

Bağımsız devrimci sınıf mücadelesi ihtiyacı

Siyasi ve ekonomik krizi bir arada yaşayan Erdoğan Türkiye’sinde düzen siyasetinin hangi manevralarla kendine bir yol haritası seçerek ilerleyeceğini göreceğiz. Ancak bunun, devrimci bir sınıf hareketinin yokluğunda faturası işçi ve emekçilere kesilecek bir yol haritası olacağı kesindir. Bu nedenle işçi ve emekçileri kirli düzen siyasetinin etkisinden kurtarmak için bağımsız, devrimci sınıf mücadelesinin yükseltilmesi zorunludur.

 

 

 

 

AKP’nin sözde tasarrufu: ‘Kâğıt kalem’ masrafı 314 milyon TL

 

Geçen yıl, “Kamuda büyük tasarruf dönemi” olarak isimlendirilen ve makam aracından, tören temsil giderlerine, araç alımlarından kırtasiye harcamalarına kadar geniş bir kapsamı bulunduğu açıklanan “harcamaların kısıtlanması” hedefinin emekçileri aldatmaya yönelik olduğuna dair yeni bilgiler yansıyor.

Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı kamuda harcama tablosu, hükümetin, “tasarruf yapılacak” dediği her kalemden, 2017 yılının dokuz ayında milyonlarca TL harcama yapıldığını ortaya koydu.

Temsil törenlerine 124 milyon TL

Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, AKP’nin “tasarruf yapılacak baş kalemlerden” saydığı “Temsil ve Tanıtma Giderleri” için 2017 yılının Ekim ayına kadar 124 milyon TL harcandı. “Büro ve İşyeri için Malzeme ve Teçhizat Alımları” kaleminden dokuz ayda 166 milyon TL harcanırken, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in “İzin vermeyeceğiz” dediği “taşıt kiralama” kaleminden ise 5 milyon TL harcandı. Bu araçların yakıt giderleri için ise kasadan dört buçuk milyon TL çıktı.

Kırtasiye ve Büro Malzemesi Alımları kalemi için harcanan miktar, dokuz ayda toplam 314 milyon 313 bin TL’yi buldu. Sadece kırtasiye malzemesi alımları için harcanan paranın tutarı ise 183 milyon 177 bin TL.

65 milyonluk telefon harcaması

İletişim giderleri ve kıyafete de yaklaşık 300 milyon TL para harcandı. “Telefon kullanım giderleri” adı altında dokuz ayda 65 milyon TL harcanırken, “kıyafet alacakları” kaleminden ise devletin kasasından tam 244 milyon 772 bin TL çıktı.

İstihbaratta rekora gidiliyor

AKP, istihbarat harcamaları için ise son on bir yılın rekorunu kırmaya hazırlanıyor. İstihbarat personeli için dokuz ayda devletin kasasından toplam 636 milyon 585 bin TL çıktı. 2006-2016 yılları arasında istihbarat personeli için bir yılda en fazla harcama ise 768 milyon 877 bin TL ile 2016 yılında yapıldı. AKP, istihbarat personeli için 2017 yılında toplam 832 milyon 205 bin TL ödenek tahsis etti.


 
§