25 Ağustos 2017
Sayı: KB 2017/33

Savaşsız bir dünya için sosyalizm!
Tek tip saldırısını parçalamak için...
AKP iktidarı eğitimi de “sıfırladı!”
Sermaye düzeni doğayı yok ediyor
Kimin için OHAL?
2017 MESS Grup TİS süreci
Kamu hareketinde yaşanan gelişmeler üzerine… - 2
Sömürüye, tacize ve baskıya karşı açılmış bir bayrak!
Avcılar Belediyesi işçilerinin ücret sorunu sürüyor
Toplumun devrimci dönüşümü, Marksizm’in ilkeleri ve Lenin’in partisi
Sermaye düzeni temel haklara ve özgürlüklere savaş açtı
Demokratik hak ve özgürlüklerin kaynağı devrimci sınıf mücadelesidir!
AKP’nin kadın işçilere “lütfu”
Bağımsızlık referandumu ve Siyonizm’in hesapları
Amerika’nın devralınan kanlı tarihi: Irkçılık
Filistin Direnişi’nin ve İntifada’nın yürekli şairi: Mahmud Derviş
Türkiye, İsrail’in yardımına koşuyor
Che’den Tanya’ya “Zafere kadar daima!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tek tip saldırısını parçalamak için...

 

Faşist tek adam diktasını hayata geçirmeye başlayan AKP iktidarı, fiili uygulamalarını devreye sokuyor. Tüm topluma deli gömleği giydirmeye çalışan iktidar, toplumsal muhalefetin oluşabileceği tüm alanlarda baskı politikalarını yoğunlaştırıyor. Bunun en keskin yaşandığı alanlardan birisi ise zindanlar.

Tutsaklara yönelik tep tip elbise saldırısı fiili olarak hayata geçirilmeye çalışılıyor. Silivri Hapishanesi’nde tutsakların kişisel giysilerine zorla el konularak tek tip dayatmasının ilk adımı atıldı. Önümüzdeki süreçte bu saldırı toplamda uygulanmaya çalışılacak. Bandırma ve Bursa Açık Cezaevi işyurtlarındaki tekstil atölyelerinde kıyafet modellerinin deneme amacıyla dikimine başlandığı, saldırı hayata geçtiği anda işyurtlarındaki mahkûmlarca üretilecek 50 bin kıyafetin hapishanelere gönderileceği söyleniyor. Yani tutsakları yok saymak, kişiliksizleştirmek için devreye sokulan kıyafetler yine hapishanelerde diktiriliyor. Devrimci tutsaklar TTE saldırısına karşı net bir tutum açıkladılar. Hapishanelerden yükselen ses bu saldırının karşılığının direniş olacağını göstermektedir. Bir yanıyla TTE saldırısı Türkiye’de ilk defa gündeme gelmiyor. Sermaye devleti birçok kez bu saldırıyı hayata geçirmeye çalıştı ama bugüne kadar başarılı olamadı. Zira her seferinde direniş duvarına çarptı.

***

12 Eylül rejiminin tek tip zulmüne karşı sergilenen onurlu direniş, bu toprakların hafızasına silinmemecesine kazınmıştır. 12 Eylül askeri faşist darbesi, 1982’den itibaren teslim alma saldırısının merkezine tek tip elbise uygulamasını koymuştu. TTE, aynı F tipleri ve tecrit gibi bir devlet politikası idi. Amaç devrimci tutsakların iradelerini teslim almaktı. TTE’lerin devrimci tutsaklara giydirilmesi, kişiliksizleştirmenin en önemli adımı olacaktı. Devrimci tutsakların bu saldırıya yanıtı açıktı. Önce açlık greviyle başlayan direniş, eylemin 45. gününde ölüm orucuna dönüştürüldü. Abdullah Meral, Haydar Başbağ, Fatih Öktülmüş, Hasan Telci şehit düştü. ‘84 yılı Haziran ayı boyunca devlet insanlık onurunu ve devrimci iradeyi teslim almak için yaptığı bütün insanlık dışı saldırılara rağmen başarılı olamadı. Devrimci tutsaklar öldüler ancak teslim olmadılar. Mamak Hapishanesi’nde, Metris’te, Diyarbakır zindanlarında direniş çeşitli boyutlarda devam etti.

***

Dünyanın birçok yerinde zindanlar ve devlet politikası benzerlik taşımaktadır. İrlandalı özgürlük savaşçılarının İngiliz sömürgeciliğinin tek tip dayatmasına karşı direnişleri tarihimizde yer almaktadır. Tek tip uygulaması, Guantanamo’dan Saygon zindanlarına tutsakları “hiçleştirme” saldırısının bir boyutudur.

Meşruiyeti tartışmalı hale gelen her iktidar gibi AKP iktidarı da egemenliğini zorbalığa dayandırarak sürdürmeye çalışmaktadır. Topluma tek tipleşmeyi dayatırken, zindanlarda bunu tek tip kıyafetle doruğuna vardırmak istemektedir. Bir yanı hapishaneleri kesse de bu saldırıların büyük bir yanı toplumun emekçi kesimlerine mesajlar içermektedir. İşçi ve emekçileri ücretli kölelik düzeninin prangalarında iş önlüğü ile tek tipleştiren sömürü düzeni, içeride de fiili olarak bunu dayatma çabasındadır. “İçeride” giydireceği tek tip elbiseler tutsaklar için bir “hiçleşme” olacağı gibi “dışarısı” için de bir tehdit içermektedir. En geniş yankısını da burada bulmaktadır.

Bugün hapishanelerde uygulanan TTE saldırısını geri püskürtebilmenin yolu topluma giydirilmeye çalışılan deli gömleğini parçalamaktır. Kıdem hakkımızı gasp eden, aşımıza el koyan, işimizi çalan bu sömürü düzeni kendisine karşı duran insanlara tek tip elbiseyi, F tipini dayatmaktadır.

Bu saldırıları püskürtmenin yolu topyekûn saldırılara karşı topyekûn bir direniş örmekten, zorbalara karşı emeğimizi ve özgürlüğümüzü savunmaktan geçmektedir. Nuriye ve Semih’i yaşatacak olan da, hapishanelerde TTE’yi yırtacak olan da, merkezinde işçi sınıfının yer aldığı toplumsal muhalefettir. Zira “içeride” direnen tutsakların kazanması “dışarıda” örülecek toplumsal muhalefete bağlıdır.

 

 

 

 

Tarsus Hapishanesi’nde “karıştır-barıştır” saldırısı

 

Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 12 Eylül askeri darbesi sonrası uygulanan “karıştır-barıştır” uygulaması devreye konuldu. Devrimci ve yurtsever tutsaklarla, IŞİD çetesi üyeleri, aynı koridorda tutulmalarının ötesine geçilerek aynı koğuşa konuluyor.

Wernicke Korsakoff sendromlu Aslıhan Gençay ile görüşen Adana Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanı Avukat Tugay Bek, hapishanede yaşananları anlattı. Bek’in anlatımına göre Aslıhan Gençay tahliye oldu, ancak 1 yıl önce yeniden tutuklandı. Gençay, Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nden Tarsus T Tipi Kadın Hapishanesi’ne sürgün oldu.

Sürgün sırasında ve sonrasında sürekli saldırıya uğrayan ve rahminde kist olduğu için sürekli kanaması olan Gençay, tedavi edilmediği gibi, IŞİD üyesi ile aynı koğuşta tutuluyor. Hapishanedeki yaptırımlara uymadığı için sürekli fiziki saldırıya uğradığını belirten Tugay Bek, Gençay’ın IŞİD’liyle aynı koğuşta tutulmasının yaşamına yönelik bir risk olduğunu ifade etti.

 
§