12 Mayıs 2017
Sayı: KB 2017/18

Sosyal yıkım saldırılarını geri püskürtmek için genel grev, genel direniş!
Sermaye OHAL rejimiyle büyüyor
Silah tüccarları kazanıyor, yoksullar ölüyor
Yargısız infazlar ülkesi Türkiye
Metal işçilerinin güncel durumu ve işçi birliği üzerine
Teknorot işçileri satış sözleşmesine karşı üretimi durdurdu
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı Sonuçları
Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinde kritik sürece girildi
Patronların sefalet dayatmaları TİS süreçlerini tıkıyor
Kayseri 1 Mayıs’ının gösterdikleri ve devrimci sorumluluk!
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Gençlik Denizler’i mezarları başında andı
İbrahim Kaypakkaya kavgamızda yaşıyor!
Deniz, Mahir ve Kaypakkaya’nın anısına...
Katledilen gençlerin aileleri: “Polis de onu kollayan da katil”
Sınıfsal bir sorun olarak “namus” cinayetleri
AKP Türkiye’sinin gerçeği: Toplumsal çürüme ve yozlaşma
Astana anlaşması üzerine
Fransa cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine
Büyük çınar Mahzuni Şerif
“Kahramanlık destanları” adı altında gerçekler çarpıtılıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi

Geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!

 

Devrimci Gençlik Birliği (DGB) olarak Türkiye Meclisimizi 7 Mayıs’ta Ankara’da topladık. Türkiye devrim tarihine damgasını vuran Denizleri mezar başında andıktan sonra gerçekleştirdiğimiz meclisimiz, “düzene karşı devrim” şiarı ile yola çıkan DGB’nin bugünün zor koşulları altında Denizlerin ideallerine ve bıraktığı devrimci mirasa bağlılığın güncel bir teyidi olmuştur.

***

Sistemin çok yönlü bunalımının derinleştiği, rejim krizinin yeni biçimler alarak devam ettiği, sermaye iktidarının baskı politikalarının tırmandığı, emekçilerin ve tüm toplumun zapturapt altına alınmaya çalışıldığı bir dönem içerisindeyiz.

Düzen cephesinden yansıyan bu karanlık tablo önce toplumun genç kesimlerini etkilemekte, ona koyu bir geleceksizlik dayatmaktadır. Zira, her geçen gün ağırlaşan ekonomik kriz olgusu gençliğe daha çok işsizlik ve yoksulluk olarak yansımaktadır. Sermaye düzeninin giderek yoğunlaşan baskı politikaları ise en başta gençliği boğmakta, bunaltmaktadır.

Geride kalan eğitim-öğretim döneminin tablosu dahi bu gerçeği tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir. Bu dönemde gençlik içerisindeki işsizlik oranı adeta rekor seviyelere ulaşmıştır. Eğitim hakkına, özgürlüklerine ve geleceğine sahip çıkıp mücadele eden gençler polis zorbalığı ile karşılaşmış, soruşturma ve yargı terörünün hedefi olmuştur. Bugün birçok öğrenci sermaye devletinin zindanlarında tutulmaktadır.

Akademiye yönelik saldırıların da zıvanadan çıktığı bir dönemi geride bıraktık. Binlerce ilerici/muhalif akademisyen görevlerinden uzaklaştırıldı. Onlarcası tutuklandı. Üniversiteler ve liseler askeri koğuş mantığı ile yönetilmeye başlandı.

Sermaye devletinin “içeride de, dışarıda da savaş” eksenli kirli politikaları geride kalan dönem boyunca kesintisiz devam etti. Yıllardır cihatçı çeteleri besleyip Suriye halklarının üzerine salan sermaye devleti, bununla da yetinmeyip bizzat Suriye topraklarına işgalci bir güç olarak girdi. Savaş kışkırtıcılığını elden hiç bırakamadı. Aynı dönem içerisinde Kürt kentlerine yönelik barbarca saldırılar düzenleyen sermaye devleti, Türkiye’de ve Suriye’de birçok katliamın altına imza attı.

AKP iktidarının tek adama dayalı faşist bir rejim kurmak için devreye soktuğu referandum süreci de bu aynı gelişmeler ve koşullar üzerinden toplumun gündemine getirildi. AKP iktidarı, yaratmak istediği dinci-faşist dikta rejiminin hukuksal dayanağını referandum üzerinden oluştursa da, toplumsal meşruiyetini sağlayamadığı bir seçim sürecini geride bıraktık. Zira, AKP gericiliği söz konusu “seçim başarısını” hile/hurda ile ancak elde edebildi. Bu durum bilindiği üzere daha ilk günden geniş bir kitle tarafından eylemli tepkilere konu oldu. Yapılan eylemlere yönelik katılımın çok büyük kısmının gençlik olması, bu topraklardaki gençliğin dinamizmini bir kez daha göstermiş oldu.

Bu aynı dönem içerisinde Türkiye’de ve dünyada işçilerin, emekçilerin ve gençlerin meydanlara indiği bir 1 Mayıs süreci yaşadık. Türkiye’de bu yıl 1 Mayıslar alabildiğine geniş ölçekte eylemlere konu oldu. Birçok kentte gerçekleştirilen 1 Mayıs eylemlerinde işçi ve öğrenci gençlik de kendi taleplerini dillendirmek için mücadele alanlarında yerini aldı.

İşte Türkiye Meclisimiz Türkiye’de ve bölgede böylesine önemli gelişmelerin yaşandığı bir tarihi evrede toplandı. Yeni dönem gençlik mücadelesi açısından önemli kararlar aldı.

***

Türkiye meclisimizde öne çıkan tartışma ve kararların ana hatları şöyle:

-Şaibeli referandum süreci, gençlik içerisinde burjuva gericiliğinin etki alanlarını gözler önüne sermiştir. Burjuvazi gerek dinci-milliyetçi ideoloji ile, gerekse düzen solu ve reformist akımlar aracılığıyla gençliği denetim altında tutmayı başarmaktadır.

Bu nedenle, gençlik içerisinde burjuva gericiliğin her türlü etkisini kırmak için etkin bir mücadele hattı örme görevi önümüzde durmaktadır. Bu görevin bir diğer ayağını ise, kitlelerin özlemlerini ve mücadele eğilimlerini düzene yedekleyen reformizme karşı yürütülecek ideolojik mücadele oluşturmaktadır.

-Emperyalist savaşın geldiği yıkıcı boyut, bu topraklarda büyütülmesi gereken anti emperyalist mücadelenin önemini tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. DGB olarak önümüzdeki dönem boyunca gençlik içerisinde anti-emperyallist bilinci güçlendirmek için etkin bir çalışma yürüteceğiz. Bu kapsamda, bilinçlendirme faaliyetlerinden eylemli süreçlere kadar çok yönlü bir süreç işleteceğiz.

-Devletin Kürt illerinde sürdürdüğü inkar ve imha politikalarının karşısında “Kürt ulusuna özgürlük, eşitlik, kardeşlik, gönüllü birlik!” çağrısını daha güçlü haykırmanın önemi fazlasıyla açıktır. DGB olarak bu bakış üzerinden Kürt halkı ile eylemli dayanışmayı büyütecek, Kürt halkına dayatılan kirli savaş ve katliamlar karşısında etkin bir mücadele yürüteceğiz.

-Halihazırda süren çok yönlü baskı politikalarına karşı hazırlıklı olmak ve baskı politikalarının karşısında direniş iradesini güçlendirmek önemli bir yerde durmaktadır. Sürece hazırlanmanın bir yanı çalışma tarzımızın buna uygun olarak tekrar gözden geçirilmesidir. Diğer yanı ise gençlik içerisinde direnme çizgisi ve iradesini güçlendirmektir. DGB olarak yeni döneme, artan faşist baskı ve devlet terörü karşısında gençliğin direnme iradesini güçlendirme ve büyütme bakışıyla hazırlanacağız.

-DGB’li Enise İlin ve tutuklanan tüm öğrencileri sahiplenmek ve zindan duvarlarının geçersizliğini ortaya koymak dayanışma ile mümkündür. Önümüzdeki süreçte tutuklu öğrenciler ve devrimci-ilerici güçlerle dayanışmayı büyüteceğiz.

-Yoğunlaşan hak gaspları ve sosyal yıkım saldırıları karşısında geleceğimize sahip çıkacağız!

Bu çerçeve üzerinden ilk olarak;

-13 Mayıs'taki Soma Katliamı’nın 3. yıldönümünde iş cinayetlerinden hesap sormak için alanlarda olacağız! Madenlerde, stajda, atölyede iş cinayetlerine Hayır!

-14 Mayıs'taki Anneler Günü vesilesiyle sermaye devletinin fabrikalarda, atölyelerde, stajlarda, sokaklarda katlettiği insanların annelerini ziyaret edeceğiz.

-Haziran ayı içerisinde her yerelde meclislerimizi toplayacağız.

-Yaz döneminde “mücadelenin tatili olmaz” bakışı ile, fabrikalarda sınıfı örgütleme çalışması içerisinde yer alacağız.

-Yaz döneminin bir diğer önemli gündemi ise her yıl gerçekleştirdiğimiz fakat geçtiğimiz yıl sermaye devletinin fiilen engel çıkardığı yaz kampıdır. Kampımızın gündemlerini meclisimizde ana temaları ile birlikte oluşturmuş olduk. Haziran ayında gerçekleştireceğimiz meclislerle kamp gündemlerinin son halini vermiş olacağız.

-Yayınımız, Geleceğin Sesi bültenini önümüzdeki dönem daha işlevli, nitelikli ve aylık periyoda uygun olarak çıkartma kararı aldık. Bu yönüyle ilk olarak yaz kampı için özel sayı çıkartacağız.

***

Bundan 45 yıl önce baş eğmemenin, anti emperyalist mücadelenin, siper yoldaşlığının adı oldu Denizler. Nurhak’ta çatılan silahlar, Haki Karer’in “yüzünü ısıtan dağ ateşi” bizlerin “ellerinde patlamaya hazır mavzer” oldu.

Düzenin icazetine sığmayan bir geleneğin gelecek ile kurduğu köprüde bizler sınıfımızın genç temsilcileriyiz. İşçi sınıfının bir büyük tarihsel eylemi olarak insanlığın belleğine işlenen Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği günden bugüne 100 yıl geçti. Ekim Devrimi 100. yılında hala güncelliğini korumaktadır. Şimdi Ekim’den öğrenerek ve onu her açıdan ileriye taşıyarak bir kez daha ve geri dönülmeksizin haramilerin saltanatlarını başlarına yıkacağız. O gün gelene kadar devrim için daha fazla ısrar ve çaba ortaya koyacağız. Çünkü gençlik olarak “Vazgeçmiyoruz!” ne özgürlüğümüzden, ne de geleceğimizden.

Devrimci Gençlik Birliği
Mayıs 2017


 
§