26 Nisan 2017
Sayı: KB 2017/16

Haklarımız ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
16 Nisan referandumu üzerine
Referandum sonuçları ve CHP’nin ikiyüzlülüğü
Referandum ve işçi sınıfı
Kamu emekçileri ihraçlara karşı direniyor
Çalışma Bakanı’nın kıdem tazminatı yalanları ve gerçekler
Saldırı dalgası kıdem tazminatı ile başlıyor!
Sınıf devrimcilerinden 1 Mayıs etkinlikleri
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs - H. Fırat
II. Enternasyonal’in 1 Mayıs kararı ve F. Engels
OHAL koşullarında 1 Mayıs
1 Mayıs’ta alanlarda sesimizi yükseltelim!
Erdoğan’ın yenilgisi ve Kürtlere dönük kirli hesapları
Filistinli tutsaklar açlık grevinde
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!
Yeni Çernobiller’in olmaması için mücadeleye!
TKİP’nin işçilere, emekçilere ve gençliğe 1 Mayıs çağrısı...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saldırı dalgası kıdem tazminatı ile başlıyor!

 

Anayasa referandumunun geride kalması ile birlikte sınıfa yönelik saldırılar vakit kaybetmeden gündeme gelmeye başladı.

Ülkeyi “jet hızı”na çıkarmaktan bahsedenler, bu hızın kim için ve ne uğruna yaşanacağının adını anmasalar da gündeme gelen uygulamalar jet hızına geçenin sermaye olacağını, jetin yakıtının da işçi emekçiden alınacağını ortaya seriyor.

Bilindiği gibi kıdem tazminatının fona devri vb. düzenlemeler referandum öncesinde de konuşulmuş, ancak düzenlemelerin referandum sonrasına bırakılacağı ifade edilmişti. Referandum günü TÜSİAD ve diğer sermaye örgütleri ise yaptıkları açıklamalarla “ekonomik reform”ların vakit geçirilmeden başlatılmasının talimatını verdiler.

Referandum öncesinde “işsizlikle mücadele” adı altında sermayeye yeni teşvik paketleri uygulamaya sokulurken referandum sonrasında ilk saldırı ise kıdem tazminatı ile başladı.

Geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalarla kıdem tazminatının fona devri üzerine yapılan çalışmalarda sona gelindiği, önümüzdeki günlerde ilgili yasa değişiklikleri için gerekli adımların atılacağı yetkililer tarafından ifade edildi.

Halen ilgili tasarı tam metin olarak yayınlanmadığı için planlanan dönüşümlerin ayrıntıları net olarak bilinmiyor. Ancak yıllardır tartışılan tüm modellere ve son taslak üzerinden yansıyanlara bakıldığında kıdem tazminatının gaspı konusunda sermaye devletinin net bir tutumu bulunuyor.

Yıllardır yapılan tartışmalarda patronlar büyük oranda fon uygulamasına tamamen karşı çıkarken işçi sendikaları ise kıdem tazminatı miktarının 30 günden aşağı çekilmesine itiraz ediyor ve böyle bir düzenlemenin bir genel grev sebebi olduğunu söylüyorlar.

Bilindiği üzere AKP hükümeti “işçilerin % 80’inin kıdem tazminatından yararlanamıyor olmasından” hareketle kıdem tazminatı fonunun kurulması gerektiğini iddia ediyor. Ancak bugüne kadar gündeme gelen düzenlemelerin hiçbirinde fona aktarılması gereken payları aktarmayan patronlara ilişkin hiçbir yaptırım bulunmuyor. Bununla birlikte bugüne kadar gündeme gelen düzenlemelerin tamamında patronların fona olan itirazının önünü kesmek için AKP hükümeti tarafından sürekli olarak “devlet katkısı” gündeme getiriliyor. Kıdem Tazminatı Fonu’na yapılacak devlet katkısının işçi sınıfının cebinden karşılanacağı üzerine zaten en ufak bir tartışma yok.

Son düzenlemede basına yansıdığı kadarı ile ilk etapta 30 günlük prim ile oynamaya cesaret edemeseler de, kıdem tazminatı hesabını değiştirerek tazminat miktarında kısıntıya gitmeyi planlıyorlar. 30 günün değişmediği demagojisi ile birlikte kıdem tazminatı hesabını giydirilmiş brüt ücretten net ücrete çekerek ödenmesi gereken tazminat miktarında ciddi bir düşüşü gündeme getiriyorlar.

Patronların talepleri doğrultusunda işçi haklarını tırpanlama hedefinin yanı sıra, kıdem tazminatı fonunun en önemli gerekçesini ise kuşkusuz devlet için sıcak para kaynağı yaratılması oluşturuyor. Geçtiğimiz günlerde ülkenin en önemli kamu şirketlerini bir gece yarısı KHK’sı ile “varlık fonu” adı altında birleştiren AKP, referandumun hemen ardından Katar’dan aldığı borca karşılık Çaykur’un önemli oranda hissesini teminat olarak gösterdi. Bu olay AKP iktidarı adına kıdem tazminatı fonunun nasıl kullanılmak istendiği konusunda basit ama çarpıcı bir örnek oldu.

Patronlar ve AKP, kıdem tazminatının gaspı konusunda kesin bir kararlılık ile saldırırken işçi sınıfı cephesinde ise konu hakkında halen bir kafa karışıklığı ve bölünmüşlük bulunuyor. Kıdem hakkı görece güvence altında olan sendikalı işçiler getirilmek istenen düzenlemeye tepki duyarken, kıdem tazminatı hakkından yoksun bırakılan birçok işçi “Artık herkes kıdem tazminatı alacak!” yalanının etkisi altında bulunuyor.

Bu yalanın en güçlü şekilde teşhir edilebilmesi, kıdem tazminatı fonunun bir gasp projesi olduğunun işçi sınıfının geniş kesimlerine anlatılması bu nedenle halen önemli bir yerde duruyor. Bununla birlikte fon uygulamasının aslında hangi kirli amaçlar uğruna gündeme getirildiğini, devletin kendine kaynak yaratma çabalarını da etkili bir teşhire konu edebilmek gerekiyor.

 

 

 

 

Sınıf devrimcileri 1 Mayıs’a çağırıyor

 

Sınıf devrimcileri, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs için çalışmalarını ve mücadele çağrılarını yoğunlaştırıyor.

Esenyurt’ta Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) Esenyurt Merkez’den başlayıp Tabela Durağı üzerinden Depo Durağı’na kadar olan caddenin her iki tarafındaki duraklara ve işçi servis noktaları ile Firüzköy’e “Mücadele sürüyor sürecek! Emeğimiz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!” şiarlı çağrı stickerlarını yaygın bir şekilde yaparak emekçilere seslendi. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu da (BDSP) 20 Nisan günü Esenyurt-Tabela durağında sabah işe giden işçilere BDSP’nin merkezi olarak hazırladığı 1 Mayıs bildirilerinin dağıtımını yaptı. Birçok emekçiyle referandum ve 1 Mayıs üzerine sohbetler edildi.

Küçükçekmece’de BDSP’nin 1 Mayıs afişleri Bakırköy, Bahçelievler, Sefaköy’e yapıldı. “Emek hırsızlarından da oy hırsızlarından da hesap soralım!” şiarlı duvar gazeteleri de Bakırköy, Sefaköy ve İkitelli sanayiye yapıldı. İkitelli sanayide Metal İşçileri Birliği’nin (MİB) 1 Mayıs’a çağıran bildirileri dağıtıldı.

Kartal’da da BDSP’nin 1 Mayıs afiş ve bildirileri kullanılırken, çürüyen cumhuriyete karşı Ekim Devrimi’nin 100. yılında sosyalist işçi-emekçi cumhuriyetinin tek çözüm olduğu vurgulandı. Çalışmalarda AKP iktidarının referandum üzerinden bir kez daha tescillenen hırsızlıkları da teşhir edildi.

Sarıgazi’de Demokrasi Caddesi’nde BDSP’nin 1 Mayıs bildirileri Kızıl Bayrak gazetesi satışı eşliğinde dağıtılırken, duvar gazeteleri de yapıldı. Cumartesi pazarında da BDSP bildirileri dağıtılırken BDSP afişleri de Sarıgazi’nin birçok noktasına asıldı.

İzmir’de de BDSP’nin 1 Mayıs afişleri Buca ve Çiğli’de merkezi yerlerde ve işçi servis güzergâhlarında kullanıldı. Menemen sondirek, üst geçit ve İZBAN çevresi ile Aliağa garaj, hastane ve İZBAN çevresine, servis duraklarına asıldı.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde de Cuma namazı çıkışı ve işçilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde BDSP bildirileriyle işçiler 1 Mayıs’a çağrıldı.

Ankara’da ise 24 Nisan günü OSTİM’de BDSP’nin 1 Mayıs afişini yapan 3 sınıf devrimcisi polis saldırısıyla gözaltına alındı. Sınıf devrimcileri “idari para cezası” kesilerek serbest bırakıldı.

Çayırova’da da 24 Nisan günü BDSP’nin 1 Mayıs afişlerini yapan sınıf devrimcileri sivil polislerce engellenmeye çalışıldı. Karakola gitme dayatmasını kabul etmeyen sınıf devrimcileri polis tarafından alıkonuldu. İki araç yunus ekibinin gelmesi ile zorla araçlara bindirilmeye çalışılan sınıf devrimcileri “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganı ile karşılık verdiler. Sivil ve resmi yaklaşık on polis, sınıf devrimcilerini yere yatırarak tekmelerle saldırdı. Ters kelepçe takılarak zorla polis araçlarına bindirilen sınıf devrimcileri sloganlarla karşılık vermeyi sürdürürken iki sınıf devrimcisi Çayırova’da karakola götürüldü.


 
§