23 Aralık 2016
Sayı: SİKB 2016/01 (48)

Sermaye iktidarı dinci-mezhepçi-şoven histeriyi körüklüyor
“Kanlı da olsa, kansız da olsa” kazanan hep sermaye!
HDP’ye yönelik saldırılar sürüyor
Kayseri’de yaşanan faşist saldırılar üzerine
En büyük tekeller; en yoğun sömürü ve kölelik dayatanlar!
Kapitalizmin “fıtratında” ölüm ve yolsuzluk var!
Toplu Sözleşme Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Metal fabrikalarında TİS süreçleri devam ediyor!
“Süreci sonuna kadar götüreceğiz!”
Kamu Emekçileri Forumu’ndan Kamu Çalışanları Birliği’ne...
Burjuva diktatörlüğünün yönetim biçimleri
2016’nın aynasından geleceğe bakmak-1
Tetikçinin ölümü ve Paris katliamının sorumluları
Krizden “stratejik işbirliğine” Türkiye-Rusya ilişkileri
Suriye topraklarına gömülecek olan hayaller ve gerçekler
FARC: '80’li yılların tekrarı mı? - 1
Fidel ya da tarihte bireyin rolü
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri-2
Üniversitelerde gericilik tırmandırılıyor
19 Aralık Direnişi yol gösteriyor!
Bu düzende kimin yaşamı kutsal?
“Neşelen biraz, asla ölümden bahsetme, başaracağız!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

19 Aralık Direnişi yol gösteriyor!

 

Zorlu ve karanlık bir süreçten geçiyoruz. AKP iktidarının 7 Haziran’dan bu yana şiddetlendirdiği baskı ve devlet terörü, tüm toplumun üzerine karabasan gibi çökmüş durumda. 7 Haziran seçimlerinin ardından Kürt halkına dönük imha operasyonları tırmandırıldı, HDP’li belediye başkanları ve milletvekilleri tutuklandı, belediyelere kayyım atandı, kitlesel gözaltı ve tutuklama terörü estirildi. Darbe girişiminin ardından ise hayata geçirilen OHAL ile birlikte çıkarılan KHK’larla ilerici sol muhalafet tümüyle ezilmek istendi.

Fakat tüm bu karanlık gelişmelere paralel olarak, devrimci alt üst oluşların mayalandığı günlerden geçiyoruz. Bunu görmek için gelişmelere “anın koşulları” üzerinden değil, tarihsel devrimci bir perspektifle bakmak gerekmektedir. Komünist Manifesto’nun ilk dizesinde “tarih sınıf savaşımları tarihidir” denilmektedir. Her tarihsel gelişme de bu temel gerçeği doğrulamaktadır. Zira, bugün dünyanın farklı bölgelerindeki gelişmelere baktığımızda, emperyalist-kapitalist düzenin çıkışsızlığının derinleştiğini, bununla birlikte sınıf çelişkilerinin keskinleştiğini görmekteyiz.

19 Aralık’ın gösterdikleri

“Sınıf savaşımları tarihi” içinde burjuvazi, kapitalist düzenin onulmaz çelişkileri ve çatışmaları karşısında her daim oluşan sosyal hoşnutsuzlukları batırabilmek için öncelikle öncüyü yok etmeyi hedeflemiştir. Türkiye’de de burjuva düzen, cumhuriyetin daha ilk yıllarından itibaren böyle işlemiştir. Türk sermaye düzeninin katliamcı kimliğini tüm çıplaklığıyla gösteren bir alanı da hapishanelerdir. Sermaye devleti '70’lerden günümüze zindanlarda bir dizi katliamın altına imza atmıştır.

Bu kanlı gelenek içerisinde 19 Aralık Katliamı özel bir yerde durmaktadır. 90’lı yılların sonunda düzen, bir dizi açıdan sıkışmışlık içerisindeydi ve bunu emperyalist kuruluşların güdümünde sosyal yıkım politikalarıyla aşmayı hedefliyordu. O süreçte kitlelerde biriken öfkenin devrimci bir mecraya akması düzen güçlerini fazlasıyla korkutuyordu. Tam da bu nedenle devrimci güçleri ezmeyi temel bir politika haline getirdiler. Elbette devrimci tutsaklar, bu saldırgan politikanın dolaysız bir hedefi durumunda idi.

90’lı yılların başlarında gündeme getirilen hücre saldırısı, devrimci tutsakların teslim alınmasını ya da imhasını amaçlıyordu. Ancak devrimci tutsakların '91 ve '96 yıllarında sergiledikleri can bedeli direnişler, bu planın hayata geçmesini engellemişti. Bu süreçten gerekli sonuçları çıkartan sermaye devleti, çok yönlü hazırlığa dayanarak hücre saldırısını yeniden gündeme getirdi. '99 yılında gerçekleşen Ulucanlar Katliamı ise, hücre saldırısının başlangıç vuruşu oldu. Yaklaşan kapsamlı saldırının bilincinde olan devrimci tutsaklar 2000 yılının Ekim ayında Süresiz Açlık Grevi (SAG) ve Ölüm Orucu (ÖO) eylemine başladılar. 19 Aralık 2000 tarihinde ise devlet; binlerce asker, polis ve her türlü teçhizatla 22 cezaevine birden gerçekleştirdiği katliam saldırısı ile hücre tipi zindanları açabildi. Ancak ölümüne direnişi kıramadı. F tipi zindanlar vahşi bir katliamla açılmıştı ancak, tutsakların buna yanıtı kitlesel bir direniş oldu.

Aylar boyunca hazırlığa dayandığı söylenen, binlerce asker ve polisin katıldığı ve her türlü vahşi yöntemin uygulandığı katliam sırasında 22 devrimci tutsak yaşamını yitirdi. 19 Aralık katliamı ve ölüm orucu sürecinin toplamında ise 122 devrimci tutsak yaşamını yitirdi.

19 Aralık 2000 tarihi sadece sermaye devletinin vahşice gerçekleştirdiği bir katliamı anlatmaz, aynı zamanda ölümüne bir direnişin adı olarak belleklere işlenmiştir.

19 Aralık Katliamı ve direnişinin üzerinden 16 yıl geçti. Ancak bu gelişen süreç, sermaye devletinin baskı, şiddet ve katliamlarla hiçbir şey elde edemediğini göstermiştir. Zira düzen ne emekçi kitlelerin öfke ve tepkisini bastırabilmiştir, ne de Kürt halkının isyanını... Kitlelerin en haklı ve meşru taleplerinin dile getirildiği kitlesel 1 Mayıslar; gericiliğe, baskı ve şiddete karşı büyük bir öfke patlaması olarak kendisini ortaya koyan Haziran Direnişi bunun en açık örnekleri olmuştur. Keza, tüm baskı ve vahşi saldırılara rağmen Kürt halkının bastırılamayan kitlesel-militan direnişleri bu olgunun bir diğer örneğidir.

Krizler ve bunalımlar içinde debelenen kapitalist düzen, ne yaparsa yapsın, kitlelerin haklı ve meşru öfkesini engelleyemeyecektir. Sömürü düzeninin çöküşünü hızlandırmanın yolu ise, 19 Aralık’ta devrimci tutsakların gösterdiği kararlılıkla direnişi ve mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.

 

 

 

 

Tutsaklardan yeni yıl mesajları

 

Sevgili Kızıl Bayrak emekçileri,

Kriz ve bunalımlarını gerici savaşlarla aşmaya çalışan kapitalist-emperyalizme gerçek ve kalıcı bir yanıt, ancak bir proletarya devrimiyle verilebilir; proleter devrim için devrimci proletarya!

Yeni yılın sınıf devrimcilerinin hedef ve şiarı olan;

“Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!” şiarının ilk anlamlı kazanımlarının kaydedildiği bir yıl olması umuduyla...

Yeni yılınızı kutlar mücadelenizde başarılar dilerim.

Sevgilerimle

Kemal Toka

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi

C8-91

***

Aynı siperin yoldaşlarına selamlarımı sunarken hasretle kucaklayıp öpüyorum.

Sanıyorum bir kart yollamıştım size. Kaybolmadan ulaşmasına seviniyorum. Sevindiğimi bilebilirseniz yine sevineceğim. Gönderilen Kızıl Bayrak gazetesini istikrarlı olmasa da alıyorum. Basına da çok yansıdı; yayınlar konusunda çok başımız ağrıyor.

Kızıl Bayrak’ı 2 ay sonra geçen hafta verdiler. Atılım bazen veriliyor. H. Günlüğü ve Ö. Gelecek filtreye takılıyor. Sisteme yüklenen yazılım böyle davranıyor.

Her şeye derman CMK 52. Mad.-3. Fıkra İsviçre çakısı gibi çok fonksiyonlu iş görüyor. Benzer sorunlar (yaşamla ilgili) diğer yerlerdeki gibi sürüyor. Ayrıntılayıp filtreye takılmak istemiyorum. Zaten mektuplar özel bir tarayıcıdan geçiyormuş. Bir yaprağın geçişi 15 dk. sürebiliyormuş. Lafı fazla uzatıp memurun işini sekteye uğratmayı istemem. Bunun izahatı da tutuklular, hükümlüler adıyla mektup yollamasın ya da y. güvenlik olabilir. Tutuklunun haberleşme hakkı elinden alındı biliyorsun.

Almanya’da Hitler iktidara geldiğinde “o kadar da yapmaz, gelip geçicidir” vs. diyordu kimi aydınlar. Fakat Hitler durmak, törpülenmek, kısa sürede sönüp gitmek bilmedi. Baskı-zulüm ve büyük bir terörle muhalefeti susturdu. Dünya paylaşımına azgınlıkla girdi, soykırımlar yaptı. Bugünümüze de benziyor bir yerdeki hal geçici değil ve bir yerin o muktedirlerinin sınırlayıcılığı çok az...

OHAL bitince de gazetelerimizi almada sıkıntılarımız vd. sorunlarımız devam edecek gibi... Bitirecek olasılık, olanağa dönüşecektir elbette...

Sonlarken kendinize iyi bakın derim. Çalışma ve yaşamda başarılar. Yaklaşan yeni kavga yılında hedeflerimize daha da yakınlaşma dileğiyle mutlu yıllar...

Kızıl Selamlar

Ünal Günal

E Tipi Hapishane / Amasya

***

Merhaba,

Selam ve sevgilerimizi iletiyoruz. Nasılsınız?

Kızıl Bayrak’ı düzenli gönderiyorsunuz, alıyoruz. Duyarlılığınız için teşekkür ediyorum.

Yeni bir yıla girmeye ramak kaldı. Şahsınızda tüm Kızıl Bayrak emekçilerinin yeni yılını kutluyor, Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm mücadelemizin daha da büyüyüp kitleleri sardığı bir yıl olmasını diliyoruz.

Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Erkan Karataş

2 No’lu F Tipi Hapishane

A9/26 Kocaeli

***

Gücüm yetmiyor
acılar ülkesinde
mutluluk şarkıları söylemeye
umut diyorum yine de
mutluluğun mayasıdır”
Erol Zavar

Kızıl Bayrak gazetesi emekçilerine;

Merhaba,

Kapitalist emperyalizmin doğayı, yaşamı, insanı hızla çürüttüğü ve bu çürüme dışında başka bir vaadinin kalmadığı bu dönemde, dört yanımız ateş, kan ve ölüm tarlasına dönüştü. Acılı arabesk şarkılar çalan bir plak gibi dönüyor dünya.

“Plağı” durdurmak, onurun, paylaşmanın, sevgi ve kardeşliğin, özgürlüğün türküsünü yükseltmek için, dünyanın her yerinde, onurlu insanlar, emekçiler, devrimciler büyük bedeller ödeyerek mücadele ediyor, ediyoruz. İnsanın, doğanın dirilişi mücadelemizle gerçekleşecek.

Bu duygularla yeni yılınızı kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

D. Selamlar

Mahmut Soner

E Tipi Hapishane D-7 Amasya


 
§