14 Ekim 2016
Sayı: KB 2016/38

Dinci-mezhepçi iktidar içeride OHAL’ci dışarıda yayılmacı
Erdoğan-Putin görüşmesi üzerine
Katliamcı devlet rutini!
Katil devlet anmalara saldırdı
Katliam zincirinin yeni halkası Yüksekova
Greif işçisi toplu sözleşme sürecinde inisiyatifi ele almalıdır
“Greif Direnişi’nin açtığı yoldan, örgütlenmeye, birlik olmaya çağırıyoruz”
Ankara İşçi Meclisi toplandı
Tüpraş ve Petkim’de toplu sözleşme süreci
2017 Metal TİS sürecine giderken...
ABD’nin Musul seferi: IŞİD bahane, her şey petrol için!
Bir dönemin sonu: FARC-Santos “barış” anlaşması
Gericiliğin prangalarını kırmak için mücadeleye!
Bu kavgada biz de varız!
İÜ'de DGB’lilere gözaltı terörü
Öğrenci yurtlarında büyüyen sorunlar
TV, radyo ve basına dönük saldırıların arka planı
Hapishanelerde faşist baskı ve hak gaspları yoğunlaşıyor
“Saadet Hanım” tiyatro oyunu üzerine bir eleştiri
"Başka yol yok" direneceğiz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katliam zincirinin yeni halkası Yüksekova

 

Geçtiğimiz günlerde Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi Cengiz Topel Caddesi’nde Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateşle 4 insan öldürüldü, 2 kişi yaralandı. Yaşanan bu açık katliam, valiliğe göre "zırhlı araçtaki silahın kendiliğinden ateş alması" sonucu gerçekleşti.

Serhat Buldan (16 yaşındaki Buldan aynı zamanda HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın da yeğeni), Rahmi Safhalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen’in açık bir infaz sonucu öldürülmesi, yaşananların katliam zincirinin bir parçası olduğunu bir kez daha gösterdi.

İnsanlar nasıl yanlışlıkla başlarından vurulabiliyor?

Hakkâri Valiliği yaptığı açıklamalarla, bu infazı bir polisin ‘ferdi davranışı’ ve ‘zırhlı polis aracındaki silahın teknik arıza yapması’ olarak geçiştirdi. Serhat Buldan’ın babası Hasan Buldan ise, Çocuğumu vuran polis silahın arıza yaptığını söylüyor. Peki, nasıl oluyor da ikisini kafasından ikisini göğsünden vuruyor? Nokta atışı yaptı ve öldürdü. Katliam yaptı. Yüksekova halkı çarşıya çıkamaz oldu zulüm yüzünden. Neden bu kadar polis eller tetikte geziyor?” diyerek, tartışmasız gerçeği katil devletin suratına çarptı.

“Çöktürme Planı” devam ediyor

Devletin Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de açıktan yaptığı katliamların Yüksekova’da son yaşananlardan farkı olmadığı ortadadır. Tepkilerin artması sonucu katledilen dört kişiyi “yanlışlıkla” öldüren polis tutuklanmak zorunda kalınmıştır, elbette kısa bir süreliğine.

OHAL ile katliamlara meşruluk kazandırmaya çalışanların yürüttüğü kirli savaş bir plan dahilindedir. Ankara’da 22 ilin valileriyle yapılan kapalı toplantıda ve en son gerçekleşen MGK toplantısı ile daha önce programlanmış olan “Çöktürme Planı” devam etmektedir. Kürt halkı diz çöktürülmek, katliamlarla teslim alınmak istenmektedir.

Sermaye devleti savaş konseptini hayata geçirmektedir. Vur emri en tepeden verilmiştir ve tetikçiler bu emirleri hayata geçirmektedirler. Öyle bir gözü dönmüşlüktür ki bu, Yüksekova’da yaşandığı gibi Kürdün kanını dökmek için her olay bir vesiledir. Öldürülen dört insan hiçbir sebep yokken infaz edilmiştir. Hiçbir mantıklı açıklaması olamayacak bu cinayetlerin en mantıksız açıklaması ise devletin “yanlışlıkla oldu” bahanesidir.

Bir yanlışlık varsa o da bu imhacı ve inkarcı devletin, katliam timlerinin varlığıdır. Kürt halkının en insani isteklerine, barış taleplerine bile tahammül edemeyenler bilinçli olarak katliamlara devam etmektedir. Cizre’nin vahşet bodrumlarında veya Sur’da döktükleri kanla övünenlerin işledikleri insanlık suçlarını “yanlışlık” ile örtmesi yeni değildir. Roboski Katliamı nasıl yanlışlıkla gerçekleştirilmemişse son Yüksekova katliamı da yanlışlıkla olmamıştır.

Roboski’de uçaklarla katledilen Kürt köylülerinin eşkali Yüksekova’da ve daha birçok yerde katledilenlerle aynıdır. Bu eşkal devletin ve tetikçilerinin hafızasına düşman olarak kodlanmıştır. Bundandır ki görüldükleri yerde, ilk fırsatta vurulmaktadırlar.

 

 

 

 

Zırhlı araçtan ateş açıldı: 4 ölü, 2 yaralı

 

Polis 8 Ekim günü Yüksekova ilçe merkezindeki çarşıda zırhlı araçtan ateş açarak 4 kişiyi katletti. çarşıda iki grup arasında çıkan gerginlik sonrası olay yerine gelen polisler tarafından zırhlı araçtan iki grubun üzerine ateş açıldı.

Açılan ateşte Aydın Tümen, Serhat Buldan, Rahmi Sefalı ve Nejdet İşyözü isimli 4 kişi yaşamını yitirdi. Şemsettin Çakmakçı ve Mehmet Ali Kaya ise yaralandı.

Yaralılar olay sonrası gelen ambulanslar ile hemen İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hayatını kaybedenlerin cenazeleri de yine hastanenin morguna kaldırıldı. Yaralıların getirildiği hastanenin önü ve olayın yaşandığı noktaya polis yığılırken cep telefonları ile olay yerini çekmek isteyen kimi ilçe sakinleri de gözaltına alındı.

HDP eski İlçe Eşbaşkanı Fikret Turgut, telefonla görüştüğü İlçe Emniyet Müdürü’nün kendisine “Zırhlı aracımızın silahı tutukluk yaptı” dediğini aktardı. Ancak görgü tanıkları yaralıları kaldırmaya gelenlerin üzerine ikinci defa ateş açıldığına dikkat çekti.

4 kişiyi öldürmesinin ardından “tüfeğin kendiliğinden ateş aldığını” öne süren katil polis, ertesi gün çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Katledilen 4 kişi de binlerce kişi tarafından sloganlarla son yolculuklarına uğurlandı.

 

 

 

 

Dilek Doğan davasında ‘delil karartma’ çabası

 

İstanbul’da Dilek Doğan’ın evine yapılan baskında katil polis Yüksel Moğultay tarafından öldürülmesine ilişkin davanın 4. duruşması 12 Ekim günü İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Katil polis Yüksel Moğultay’ın katılmadığı duruşmada taraf avukatları hazır bulunurken, polis cinayeti anına ilişkin kamera kayıtlarına dair bilirkişi beyanı dinlendi.

Bilgisayar mühendisi Gökhan Atamer tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan raporda, olay anına ilişkin 3 adet görüntünün bulunduğu CD’nin incelendiği belirtildi. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Yapılan inceleme ve araştırma sonucunda el kamerası kaydı yapılan olay anı görüntülerinin ham hallerine erişilemeyeceğini fakat, verilen CD’deki olay anı görüntülerinde herhangi bir değişiklik, kesinti, ekleme gibi işlem yapılmadığı kanaatindeyim.”

Avukatların talebi üzerine, Doğan’ın vurulduğu anın görüntülerinin kaydedildiği kameranın Jandarma Kriminal Kurumu’na gönderilmesine ve görüntülerle ilgili rapor hazırlanmasının istenmesine karar verildi.

Duruşma salonuna girmek isteyen HDP Milletvekili Garo Paylan engellenirken, Doğan ailesinin avukatlarının Paylan’ın içeri alınması talebi “duruşmanın kapalı yapılması kararı alındığı” gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme heyeti ayrıca katil polis Yüksel Moğultay hakkında yurtdışına çıkış yasağı koyarak duruşmayı Ocak ayına erteledi.

Duruşmanın ardından Doğan ailesi ve avukatları adliyenin karşısındaki alanda basın açıklaması yaptı. Baba Metin Doğan, delillerin karartıldığını söyleyerek, beklentilerinin adaletin yerine gelmesi olduğunu söyledi.

Açıklama sırasında pankart açmak isteyen Halk Cepheliler polis saldırısıyla karşılaştı. Pankartın açılmasını engellemeye çalışan polis tartışmaların ardından saldırıya geçerek 6 kişiyi gözaltına aldı.

 
§