5 Aralık 2014
Sayı: KB 2014/48

Yatağan işçisi kavgayı büyütüyor
Yatağan kazanırsa işçi sınıfı kazanır!
Yatağan’dan izlenimler
Yatağan’da barikattan bir adım ileriye!
“Yatağan’daki mücadeleyi toplumsallaştırırsak başarı elde edilir”
2015 bütçesi açıklandı!
13 Aralık Ankara mitingi üzerine
Orta oyuncuları masada!
Greif’te taşeronluk nasıl kaldırıldı?
Yol-iş’in hava boşaltma eylemi ve görevler!
Ne servet ne değer; meşgale olsun diye sömürüyormuş(!)
İşten atıldılar, tazminatları iç edildi, ‘fırça’ yediler
İşçi katliamları sürüyor
DGB 1. Genel Kurulu başarıyla toplandı
‘Gençlik birliğe, devrime!’
‘Gençliğin devrimci birliği yolunda önemli bir adım’
Katliamların hesabını vereceksiniz!
CHP’nin Kürt sorununu çözme vaadi ve gerçekler!
İçerde, dışarda hücreleri parçalayalım!
Yeni ‘saldırı yasası’ meclisten geçti
Kobanê’de direniş çetelere kök söktürüyor
Kölelik ve sömürü koşullarına karşı işçi ve emekçi eylemleri
ABD’de öfke tekellere yöneldi
25 Kasım’ın gösterdikleri ve emekçi kadın çalışmamız
Kadınlar güvencesizliğe itiliyor
Çürüyen tükenir, tükenen çürür - D. Umut
Devrimci Gençlik Birliği'nin ilke ve işleyişi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2015 bütçesi açıklandı!

Soygun ve savaş bütçesine hayır!

 

2015 Bütçe Yasa Tasarısı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi.

Kabul edilen yasa tasarısında bütçe harcama kalemlerinde emekçilerin talepleri yok sayılırken, bütçenin gelir kalemlerinde ise tüm yükün emekçilere yıkıldığı görülmektedir. Toplam vergi gelirleri içerisinde işçi ve emekçi çoğunluğun cebinden çıkan dolaylı vergilerin oranı günümüzde %70’leri geçmiştir. İşçi ve emekçilerden alınacak vergilerle sermaye ve hükümeti sorunsuz bir 2015 geçirmek için baskı aygıtlarına her zaman olduğu gibi öncelik tanımakta, bütçeden büyük paylar ayırmaktadır. Şöyle ki polise ayrılan bütçenin büyüklüğü, geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün her 50 kişiye bir gaz fişeği düşecek denli yüklü bir ihale açmasından anlaşılabilir. 2015 bütçesinden kamuya alınacak toplam 96 bin 501 taşıtın % 58’i emniyet ve güvenlik birimlerine ait olmasının yanında 5 bin 375’inin Sağlık Bakanlığı’na ayrılması manidardır. Ya da öğretmen maaşlarının polisten %32 daha düşük olmasından da sermaye ve hükümetinin öncelikleri rahatlıkla anlaşılmaktadır.

Gelirleri işçi ve emekçilerden alınan vergilerle elde edilecek olan bütçeden sermayeye teşvikler, vergi afları gibi uygulamalarla da yine sermayeye kaynak aktarılacağı dikkat çekmektedir.

İşçilere 2015 yılı için %3+3 ‘lük bir asgari ücret artışı reva öngörülmektedir. Ancak gerçek şu ki, adaletsiz vergi sistemi nedeniyle asgari ücretin %44’ü doğrudan devlete vergi olarak gitmektedir. Dolaylı yollardan giden vergileri ve sürekli temel tüketim mallarına gelen zamları da düşünürsek, işçi sınıfı açlık sınırının çok çok altında bir ücretle sefalet koşullarında yaşamaya devam edecektir.

İşçi ve emekçilere ‘kemer sıkın, peynir-ekmekle idare edin’ öğütleri veren sermaye sözcüleri ise lüks tüketimi en abes bir şekilde yaşamaktadır. Bunun son örneği Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yaklaşık yüzde 100 arttırılarak 397 milyar liraya çıkarılmasıdır. Görünürdeki maliyeti 1 milyar 300 bin TL olan “Ak Saray”ın 1 milyon 600 bin TL asgari ücretle çalışan işçinin aylığına, 274 tane tam donanımlı okul, 92 üniversite ve 200 tane tam donanımlı hastane yapımına denk düştüğü gerçeğini bir kez daha hatırlatmak gerekmektedir. İşçi ve emekçiler nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksunken, açlık sınırı altında sürünüyorken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ak Saray için yeni yılda 300 milyon lira ödenek verileceğini belirmiştir.

2015 bütçesi savaş bütçesidir!

Kabul edilen bütçe yasa tasarısında savaş harcamaları 2014 yılı bütçesine göre yüzde 14 arttırılmıştır. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in verdiği bilgilere göre savaş ve saldırganlık politikalarına 2015 yılında yaklaşık 50 milyar lira harcanacaktır. Kontra faaliyetlere ve son yıllarda IŞİD gibi çetelere verilen destekle gündeme gelen örtülü ödeneğe 2014 yılının başından bu yana 874,9 milyon lira harcanırken TOKİ’nin inşa ettiği kalekollar için harcanacak paranın sadece bu yıl ‘300–500 milyon lirayı’ bulacağı ifade edilmiştir. İçte ve dışta savaş ve saldırganlığı ilke edinmiş sermaye hükümeti AKP döneminde sadece örtülü ödenekten savaşa aktarılan kaynağın önceki dönemlere göre 20 kat arttığı belirtilmektedir. Bilindiği gibi örtülü ödenek işçi ve emekçilerden alınan vergilerden oluşmaktadır.

2015 bütçesinde önemli bir pay da gelecek olan seçimler için ayrılmıştır. Seçim nedeniyle siyasi partilere toplamda 531 milyon ödenek konmuştur. Bunun yanı sıra her yıl olduğu gibi bütçeden aldığı payda Diyanet İşleri Başkanlığı bir dizi bakanlığı geride bırakmıştır.

Sermaye sınıfı ve hükümetinin tercihleri bellidir. Onlar işçi ve emekçilerin insanca yaşam ihtiyaçlarına uygun koşulları yerine getirecek bir bütçe yerine kendi çıkarlarını gözeten bir bütçe hazırlamışlardır. Bu nedenle işçi ve emekçiler de bağımsız sınıf çıkarlarını gözeterek örgütlenmeli ve mücadele etmelidir. Emek düşmanı, savaş ve soygun bütçesine hayır demeli, mücadele taleplerini elde etmek için fiili-meşru ve militan bir yol tutmalıdır.

*Savaşa değil emekçiye, eğitime ve sağlığa bütçe!

*İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!

*Tüm dolaylı vergiler kaldırılsın, artan oranlı gelir ve servet vergisi!

*Parasız nitelikli sağlık, eğitim ve ulaşım hakkı!

*İhtiyaca uygun ucuz konut!

*Herkese iş, sosyal güvence ve iş güvencesi!

*Kölelik yasaları iptal edilsin!

 

 

 

 

Anlatılan senin hikayendir’

 

Beyaz Yakalı İşçiler, 29 Kasım günü “Anlatılan senin hikâyendir” üst başlığı ile gerçekleştirdikleri panel ve forum ile beyaz yakalıların sınıfsal konumunu ve örgütlenme biçimlerini tartıştı.

Beyaz yakalı örgütlenmeleri olarak öne çıkan Bilim Çalışanları Derneği, Çağrı Merkezi Çalışanları ve Plaza Eylem Platformu’ndan katılımcılarla birlikte gerçekleştirilen etkinliğe panelist olarak Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ve Prof. Dr. Metin Özuğurlu sunumlarıyla katkı sundular.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, gerçekleştirdiği “Beyaz yakalıların sınıfsal konumu & dönüşümü” başlıklı sunumunda, toplumu sınıf analizi ile anlamanın önemini ve “21. yüzyıl proletaryasının” organik bir parçası olan beyaz yakalıların sınıfsal konumunu burjuva olmayan bir bilme biçimiyle tespit etmenin gerekliliğini ortaya koydu. Özdemir, hayatın kendisi demek olan sınıf mücadelesinde beyaz yakalıların ortak sınıf çıkarları ile işçi sınıfı mücadelesinin katmanlarından birini oluşturduğunu belirtti. Bunlara ek olarak “neye, neden” karşı olunduğunun kavranması açısından sınıf analizinin şart olduğunu söyledi. Bu nedenle ‘60’ların Amerikan refah devleti ideolojisinin bir ürünü olarak ortaya konan “orta sınıf” ve benzeri pek çok kavramsallaştırma ile beyaz yakalılar başta olmak üzere emeğini ücret karşılığı satan tüm toplumsal katmanlarda sınıf kavramına yönelik bir kafa karışıklığı yaşandığını özellikle vurguladı.

İkinci olarak söz alan AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Metin Özuğurlu, “beyaz yakalıların örgütlenme biçimleri” üzerine entelektüel emek, gayri-maddi emek, “free-ter” gibi pek çok adlandırmaya dikkat çekerek beyaz yakalı çalışanların sınıflandırılmasına yönelik kafa karışıklığına zemin hazırlayan yanlış bakışa değindi. Sosyal-kültürel açıdan belirli farklılıklar taşımasıyla birlikte beyaz yakalıları işçi sınıfının bir parçası olarak görmek gerekliliğinin altını çizen Özuğurlu, prestij, kariyer vb. kaygılar ile “işçi olmamak için direnen” ve sivil toplumsal alanda konumlanarak emeklerini entelektüel emek olarak kategorize eden beyaz yakalıların kendilerini politik alanın bir öznesi olan sınıftan ayrıştırma yaklaşımının geçersizliğini ve mücadele açısından olumsuz sonuçlarını açıkladı. Beyaz yakalıların örgütlenme biçimlerine yönelik alternatifleri tartıştı.

Soru cevap bölümünde, panele katılan beyaz yakalılar söz alarak sorularını paylaştılar. İkinci bölümde yapılan forumun ardından da etkinlik sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

 
§