18 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/29

Gerici saldırganlığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği!
AKP-Siyonist İsrail işbirliği
AKP’nin kirli savaş politikalarının faturasını halklar ödüyor
Birileri planlamış, birileri vurmuş, birileri de serbest bırakmış!
Sivas, kusursuz planlanmış bir devlet katliamıdır!
Sermaye seri cinayetlerine devam ediyor!
ERDEMİR özelleştirildi, Ereğlililer borçlandı
Torba yasa işçi güvenliği alanını daraltıyor!
Kent Gıda’da
grev bayrağı dalgalanıyor!
Bakaç Reklam işçilerinden ‘Yılın Emek Hırsızı’ eylemi!

Somalı madencilerden
Ankara’da eylem!

MİB MYK Temmuz ayı toplantısı

Ekim Gençliği 2. Yaz Kampı başarıyla gerçekleştirildi
Ekim Gençliği II. Yaz Kampı tamamlandı
Gençliğin devrimci birliğini yaratmak
ellerimizde! - B. Bahar
Kavgayı Kızıl Bayrak’la örgütleyelim! - T. Kor
Direnişçi işçilerden Kızıl Bayrak’ın 20. yılına mesajlar
Filistinliler katliama karşı direniyor!
İsrail insanlıktan çıkarıyor
Rıza Shahabi’ye özgürlük!
Dünya eylem ve grevlerinden...
BBC çalışanları
greve çıkıyor
Katliam için “insanüstü gayretle” çalışmışlar
Büro emekçileri iş bıraktı!
Kapitalizmin kadın ve çocuk pazarı!
Saray soytarılığı geleneği ve ‘Vizyon’ dalkavukları - K. Ehram
İş cinayetlerinin olmadığı bir dünya için!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünya eylem ve grevlerinden...

 

Dünyanın farklı köşelerinde işçi ve emekçiler sömürüye, baskıya, ağır çalışma koşullarına ve saldırı yasalarına karşı grevler, direnişler ve eylemler örgütlüyor.

Şangay’da grev

Çin’in metropol kentlerinden olan Şangay’da geçen hafta Star Ambalaj işletmesinde çalışan 2 bin işçi greve gitti.

Kozmetik sektörü için üretim yapan fabrikada işçilerin kıdem tazminatı haklarını ve bir dizi haklarını da gasp etmek için yeni bir anlaşma dayatılıyor.

İşçilere sunulan yeni sözleşmede vardiya değişikliği bahane ediliyor. Özelikle eski işçilerin kazanılmış haklarını yok etmek için yeni bir iş anlaşması oyunu oynayan işletme yönetimin saldırısına karşı işçiler üretimden gelen güçlerini kullanarak grevle cevap verdiler.

İran’da özelleştirmeye karşı grev

İran’nın Semnan kentindeki Elbruz kömür madeni işletmesi özelleştirilmek isteniyor.

Elbruz madeninde çalışan bin 400 işçi özelleştirmeyi protesto etmek için 6 Temmuz günü greve başladı.

Mollalar rejimi Elbruz maden işletmesindeki hisselerinin tamamını özel işletme olan Isfahan Çelik Fabrikası şirketine devretti. 200’ü taşeron statüsünde çalışan Elburz maden işçileri özelleştirmenin sonunda işyerlerini kaybedeceklerini düşünüyorlar. Kapitalist işletme yönetimi ise özeleştirmenin işçilerin yararına(!) olacağını ileri sürdü.

Liman işçileri süresiz grevde

Şili’de liman işçileri 8 Temmuz’da başlattıkları süresiz grevi sürdürüyorlar.

Grevin hedefinde, hükümetin 7 Temmuz günü parlamentoya sunduğu çalışma kanununda yapılmak istenen değişiklik önerisi var. Bu yasayla çalışma saatleri ve molalar işçilerin aleyhine yeniden düzenlenmek isteniyor.

Tocopilla, Caldera, HUASCO, San Atonio, LIRQUEN, San Vincente, Coronel ve Puerto Montt gibi birçok limanda süren grevden en çok konteyner ve kuru yük taşımacılığı etkilendi.

Portekizli emekçiler direniyor

Portekiz’in sanayi kenti Porto ve başkent Lizbon son bir ay içerisinde üç büyük eyleme sahne oldu. 14 Haziran’da Porto’da yapılan eylemi 21 Haziran ve 10 Temmuz günü Lizbon’da yapılan eylemler izledi.

10 Temmuz Perşembe günü Lizbon’da yapılan eyleme 40 bin göstericinin katıldığı kaydediliyor. CGTP sendikası ve daha başka birçok sol örgütün de çağrısını yaptığı, parlamento önünde yapılan eylemde Troyka’nın kemer sıkma saldırıları protesto edilerek, politika değişikliği ve seçimlerin yapılması istendi.

 Belediye çalışanı Joaquim Lucas “Biz her zaman daha fazla çalışmak, daha düşük maaş almak ve daha fazla vergi ödemek zorundayız” diyerek öfkesini ortaya koyarken, bilet kontrolcüsü olarak çalışan Silverio Fernandes ise “ Onlar milyonlar kazanırlarken, bizler faturayı ödemek zorunda kalıyoruz” diyerek öfkeyle ‘onları’ suçluyordu.

40 bin göstericin yer aldığı eylem, 25 Temmuz’da yapılacak olan bir başka büyük gösteri için yapılan çağrıyla bitirildi. Önemle kaydedilmesi gereken bir nokta da, bu on binlerce işçi ve emekçinin katıldığı bu eylemlerin ‘tarafsız’ burjuva medya tarafından görmezlikten gelinmesidir.

 

 

 

 

Frankfurt’ta inşaat işçileri açlık grevinde

Almanya’da, özellikle 2008 krizi patlak verdiğinden bu yana taşeronlaştırma büyük bir hız kazanmıştır. Üstelik sadece yerli taşeron firmalar değil, özellikle Doğu Avrupa’dan gelen taşeron firmaların sayısı da gittikçe artmaktadır.

Frankfurter Rundschau adlı gazetede yer alan bir habere göre, Romanya’dan gelen ve Frankfurt’ta Accent adlı Alman inşaat şirketi adına çalışan bir taşeron firmanın 6 Romen işçisi, 6 haftalık alacakları verilmediği için 27 Haziran’dan bu yana açlık geri yapmaktadırlar.

İnşaat işkolunda örgütlü olan IG Bau Sendikası, işçilerin sorunuyla ilgilenirken, açlık grevi yapan işçilere salonunu da açmış bulunuyor. Sendika aynı zamanda Hessen eyaleti çalışma bakanlığına da işçilerin alacaklarının ödenmesi ve bu konuda yaratılan mağduriyetin sona erdirilmesi için girişimlerde bulundu.

Sendikanın şikayeti üzerine eyaletin CDU’lu bakanı bir açıklama yaparak bunun bir  “skandal” olduğunu, yabancı ülkelerden getirilen işçilerin Almanya’da mağdur edilemeyeceğini söyledi.

Olayın basında yer bulması üzerine, sorunun farklı boyutları da ortaya çıkmaya başladı. Gümrük müdürlüğü, işçilerin çalışma izinlerinin sahte olabileceğini, bu konuda bir takım yasadışılıkların yaşandığını belirterek soruşturma başlattı. Öte yandan şehir yönetimi de mağdur edilen işçilerin evsizlerin kaldığı bir yurda yerleştirilmesi önerisinde bulundu.

15 günü bir süre aşkın açlık grevi yürüten 6 Romen işçi, birkaç gün önce doktor uyarısı üzerine açlık grevini sona erdirdiler. Ancak alacakları yerine işsizlik parası ödenmesi önerisini reddettiler.

İşçiler, açlık grevini geçici olarak bıraksalar da alacaklarından vazgeçmediler. Sorunlarının çözüleceği yönünde resmi kurumlar ve inşaat patronu tarafından verilen sözlerin yerine getirilmemesi üzerine işçiler, August-Schanzen Str. adresinde bulunan inşaat alanında tekrar açlık grevine başlamış bulunuyorlar.

Alman emperyalist sermayesinin sahipleri her ne kadar kamuoyuna yansıyan bu tür vakalar için “skandal” deseler de, bunun alçakça bir demagoji olduğu işçi ve emekçiler için bir sır değildir. Zira sayısı gittikçe artan binlerce taşeron firmanın bünyesinde bir milyonu aşkın kişi çalışmakta; çığ gibi büyüyen bu kölelik uygulaması ile Almanya, giderek bir taşeron cumhuriyetine dönüşmektedir.

Kızıl Bayrak / Frankfurt


 
§