12 Temmuz 2013
Sayı: KB 2013/28

Halk hareketleri ve
devrimci müdahale ihtiyacı
Mısır’dan Türkiye’ye yalandan yol yaptılar!
Maliki-Barzani anlaşması...
Tutuklama terörünü püskürtmek için..
Palalı faşistler
sermaye iktidarının himayesi altında!
Yargı terörünü durdurmak için mücadeleye!
“Gözaltılar ve tutuklular serbest bırakılsın!”
Hepimiz Ali’yiz, öldürmekle bitmeyiz!
Bu daha başlangıç, mücadele sürüyor!
TMMŞP: Oyunlarınız sökmeyecek!
Feniş işçileri
mücadeleyle kazandı
İşçiler inisiyatifi ele almak zorundadır!
Taral’da işten atma başladı!
Sermaye saldırıyor, işçiler direniyor!
“Çözüm” süreci ve Kürt hareketi - N. Eren
Gezi Parkı Direnişi’nden ayaklanmaya... - 1- Volkan Yaraşır
Mısır’da geçiş süreci
yeni mücadelelere gebe
Mısır’da siyasal islamın çöküşü ve yansımaları
Mısır’da ‘isyan ve darbe’ tartışmaları üzerine…
Dünyada grev ve eylemler…

Düsseldorf’ta AKP ve Erdoğan’ı protesto mitingi

NBR direnişçisinden mektup...
Eğitim sistemi
sermayeye emanet
İsyan barikatlarından gençlik buluşmasına...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Palalı faşistler sermaye iktidarının himayesi altında!

 

AKP iktidarı Haziran direnişini boğmak, kitleleri sokaktan çekmek için zorbalıkla birlikte ideolojik propaganda araçlarını tam bir uyum içerisinde bir arada kullanıyor. Azgın polis terörüne eşlik eden kara propaganda ile kitlelere yönelik topyekûn savaş açmış bulunuyor. Taksim Direnişi’nin ilk günlerinden itibaren talana, yağmaya, baskıya, sömürüye, gericiliğe karşı mücadele eden kitlelere üniformalı-üniformasız kuvvetleri eliyle ölüm saçmaya devam ediyor.

Ülkenin çeşitli kentlerinde direnişçilerin üzerinde estirilen faşist devlet terörünün bir parçası olarak devreye sokulan bu saldırganlık, bizzat AKP iktidarı tarafından koordine edilmekte, yönlendirilmektedir. Direnişçilere saldıran resmi-sivil güçler devlet tarafından korunmakta, kollanmakta, bu faşist zorbalık açıktan teşvik edilmektedir. Polis eşliğinde dün demir sopalarla, bıçaklarla eylemcileri yaralayan AKP’nin sivil ‘kahramanlar’ı, bugün eline pala-satır, silah alıp saldırıyorlar. Direnişçileri dayak, cinsel taciz, biber gazı, plastik mermi, gaz bombası demeden tüm fiziki kuvvetiyle ezmeye çalışan sermaye devleti şimdi de palalı, silahlı faşistlerle korkuyu hakim kılmaya çalışıyor. Gezi Parkı’nı ‘halkla’ açıp direnişten duydukları korku ile üç saat içinde tekrar kapatan AKP iktidarı, iplerini çözdüğü faşistleri Bekir Bozdağ’ın şu sözleri ile sahiplendi: ‘Onlar bizim esnafımız. Birileri gösteri yaparken, birilerinin ekmeğine, aşına mani oluyorlar. O insanların çekleri, senetleri var. O insanların geçindirmek zorunda oldukları aileleri, çocukları var.’

Palalı faşistlerin mahkemede yaptıkları savunmalar dahi AKP’nin argümanları üzerine kurulu. Eylemcilerin “müşterileri kaçırdığı”, “iş yapamadıkları”, “sinirlerine hakim olamadıkları” gibi açıklamalarla gözü dönmüşçesine eylemcilerin üzerine saldıran faşistler, Taksim Direnişi’ni karalamanın çabası içerisinde olmuşlardır. Hiç kuşkusuz ki faşist çeteler bu arsızca beyanlarını AKP iktidarından aldıkları güce dayanarak yapmaktadırlar.

AKP iktidarı böylece polis şiddeti, gözaltı ve tutuklama ile sürdüğü zorbalığına eli sopalı, satırlı, silahlı faşistlerin sokağa salınmasını da ekledi. AKP şefi bir ay öncesinde evlerinde zor tuttuklarını iddia ettikleri %50 ile tehditler savururken besleyip palazlandırdığı gerici odakların “sivil halk tepkileri” kılıfı ile ortalığa salınacağının ilk işaretini veriyordu. Taksim’deki eylemlere yönelik palalı, sopalı, silahlı saldırılar yaşanmasının ardından gerici faşistler toplumsal tepkiden kaynaklı göstermelik bir şekilde gözaltına alındılar. Fakat hemen ardından hızla sokağa salıverildiler. ‘İleri demokrasi’ maskesini takınan AKP iktidarı; ön kapıdan gözaltına alarak yargı önüne çıkardığı faşist çeteleri arka kapıdan serbest bıraktı.

Kameralara yansıyan vahşet,
topluma korku salmayı amaçlıyor

Geçtiğimiz hafta sonu Gezi Parkı’nın polis tarafından işgal edilmesine ve eylem yasağına karşı Taksim’e çıkan kitleye bir kez daha azgın polis şiddeti uygulandığı sıralarda kameralara takılan bir görüntü, faşist saldırganlığın ulaştığı boyutları ortaya çıkardı. Talimhane’de elinde pala olan Sabri Çelebi ve sopalı-satırlı üç kişi görülüyor. Pala ve satırlarla, sopa ile önüne gelen eylemciye vuruyor, tekme atıyorlar. Sabri Çelebi büyük bir hınçla kadın eylemcinin üzerine yürüyor, elindeki palayla vuruyor ve arkasından tekmesini savuruyor. Diğer taraftan başka bir eylemciyi pala ile yüzünden yaralıyorlar. Taksim direnişçilerine hakaretlerle birlikte sürdürdükleri linçlerini çevik kuvvet polisleri ile kol kola gerçekleştirdiklerine bu görüntüler tanıklık ediyor.

Ortaya saçılan çıplak gerçekliğe rağmen eli kanlı katiller bir kez daha sermaye devleti tarafından korunmuş ve kollanmıştır. Böylece gerici-faşist çeteler yeni saldırılar için cesaretlendirilerek sırtları sıvazlanmıştır. Aynı zamanda sokağa çıkan ve mücadele edenler korkutulmak istenmiştir.

8 Temmuz günü Gezi Parkı’nda forum gerçekleştirmek için yapılan yürüyüşe yine TOMA’larla ve azgın polis şiddetiyle saldırıldı. Bu saldırı sırasında İmam Adnan Sokak’ta eylemcilerin arasından silahla ateş açan, sokakta bir kişinin kafasına silahı dayayıp tehditler savuran ve sonra ‘silahını bir yere atan’, Adnan Subaşı ise “halkı korku kaygı ve panik yaratacak şekilde meskun mahalde ateş ettiği” gerekçesiyle tutuklandı. Böylece düzen mahkemeleri suç kapsamını yumuşatarak faşist saldırganı aklama yolunu seçmiş, bu faşisti tutuklayarak ortaya çıkan tepkileri susturmaya çalışmıştır.

Madalyonun diğer yüzü ise sermaye mahkemelerinin ikiyüzlüce tutumunu gözler önüne seriyor. Bu hafta Taksim’de gerçekleştirilen eylemlerde yaka-paça işkence ile gözaltına alınanlardan 8’i “polise mukavemet”ten, izinsiz gösteri yürüyüş yasasına muhalefet etmekten tutuklandı. Diğer taraftan eli kanlı faşist çeteler ellerini kollarını sallaya sallaya AKP iktidarının gölgesi altında özgürce dolaşmakta ya da göstermelik yargılamalarla koruma altına alınmaktadırlar.

Tıpkı Ankara’da sokak ortasında Taksim direnişçisi Ethem Sarısülük’ü silahıyla infaz eden çevik kuvvet polisinin “meşru müdafa” yaptığı gerekçesiyle savcılık tarafından serbest bırakılması gibi. Ethem Sarısülük’ü vuran silahın tetiğini çeken polis nasıl kahraman ilan edildiyse bu gözü dönmüş faşist saldırganlar da aynı şekilde aklanmaya çalışılıyor. Abdullah Cömert’in polis kurşunuyla katledildiğini Adli Tıp raporunu karartarak örtbas etmeye çalışan sermaye devleti, tüm kurumlarıyla kitlelerin taleplerini ve tepkilerini ezmek için topyekûn bir şekilde saldırıyor. Resmi ve sivil tetikçiler saldırıyor, düzen mahkemeleri aklıyor ve sokaklara salıyor. Ya da göstermelik yargılamalarla olayın üstünü kapamaya çalışıyorlar.

 

 

 

 

Tayyip Mursi’ye özendi,
palalılar Taksim’de!

 

Sermaye hükümeti AKP’nin baskı ve şiddet politikası başta Tayyip Erdoğan olmak üzere şeflerin açıklamalarıyla desteklenmeye devam ediyor. Direniş karşısında uygulanan şiddeti sahiplenen düzen temsilcileri linç saldırılarına kapı aralıyor. 8 Temmuz akşamı Taksim’deki Gezi Parkı eyleminde elinde pala, sopa bulunan faşist çeteler polisle birlikte kitleye saldırdı. Talimhane bölgesinde elinde palayla tek yakaladığı kadına saldıran bir faşist hakaretler yağdırıp ardından tekme atıyor.

Saldırının ortaya çıkması sonrasında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu savunmaya geçerek iki kişinin gözaltına alındığını açıkladı. “Bu tür saldırı girişimlerine karşı polisimiz, görevini dikkatle ve titizlikle sürdürecektir” diyerek gerçeği tersyüz eden Mutlu bir polisin satırlı, palalı grup tarafından yaralandığını iddia ederek polisi mazlum ilan etmekten de geri durmadı.

Fakat polisle birlikte saldırı görüntüleri olan bu kişilerin dışında diğer faşistlere dokunulmadı. Görüntülerde faşistin çevik kuvvet amiriyle diyaloğu açıkça görülüyor. Keza faşistlerle birlikte hareket eden bu polisler içinde bir işlem yapılmadığı açıklamadan görülüyor.

Mısır’da Mübarek iktidarını savunmak için polisin yanında saldıran baltacılar yerini Mursi döneminde İhvan üyelerine bırakmıştı. Siyasal İslam’ın Türkiye’deki temsilcisi AKP de kardeşlerinin izinden giderek sokaklara gerici-faşist çetelerini salıyor. Direniş eylemleri sürecinde özellikle İzmir’de saldırılara katılan gerici-faşist çeteler Taksim eylemlerine karşı de aktif rol almaya başladı.