7 Aralık 2012
Sayı: SİKB 2012/15 (48)

 Kızıl Bayrak'tan
NATO’nun hedefinde
bölge halklarının geleceği var
NATO Patriot sevkiyatına onay verdi
Türk sermaye devletiyle NATO’nun kirli ilişkisi
Sermaye devletinin uşaklığı Kore Savaşı’ndan bugüne sürüyor!
“Özel” kontra örgüt: SADAT
Dokunulmazlık
tartışmalarından yansıyanlar
Karadağ davasında 9. duruşma
“Makul” değil, insanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Kiğılı direnişi üzerine
Dünden bugüne
MİCHA’dan yansıyanlar
İşyerlerinde uygulanan sistematik kişiliksizleştirme ve baskılama aracının bilimsel adı mobingtir!
MİB MYK Aralık ayı toplantısı
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü - 1
25. yıl etkinliğinin enerjisi ve gücüyle sınıfı örgütleme seferberliğine!
Tunus ve Mısır’ın kısa dersi: Parti, sınıf, devrim!
Mursi ve efendilerine karşı emekçiler ayakta
Burjuva basının genç ve kadın militan korkusu
19 Aralık Katliamı ve direnişinin yıldönümü yaklaşırken
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çerkezoğlu’yla görüştük
Sağlıkta dönüşüm ölüme doymuyor!
Yakın zamanda işten çıkarılan Av. Fatma Arda ile “işçi avukatlık” üzerine
Av. Gökmen Yeşil’le işçi avukatlık ve tip sözleşme üzerine
Av. Cem Gök ile işçi avukatlık ve hukuk alanındaki örgütlenme üzerine
Kadına yönelik baskı, şiddet, ayrımcılık tırmanıyor
Üniversitelerden
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yakın zamanda işten çıkarılan Av. Fatma Arda ile
“işçi avukatlık” üzerine...

“Binlerce genç avukat yaşam ve hukuk mücadelesi vermektedir...”

 

- Yakın zamanda işten çıkartıldınız ve işten çıkartıldıktan sonra çalışma koşullarınızla ilgili bir dizi açıklama yapıldı. Yaşadıklarınızı paylaşır mısınız?

- Avukatlık stajımı tamamlayıp ruhsatımı almamla birlikte; bir çok genç meslektaşım gibi bir hukuk bürosunda çalışmaya başladım. Hem bir büroyu döndürebilecek sermayeden yoksun oluşumuz, hem de meslekte deneyim kazanma adına, istisnaları saymazsak, genç avukatlar bir hukuk bürosunda çalışmaya başlarlar. Aslında esas sıkıntılar daha staj döneminde başlar ve avukatlık stajı dönemi esasen mesleğin en zor ve sıkıntılı geçen sürecidir. Staj döneminde de bir hukuk bürosunda stajınızı ifa etmeniz gerekir ve maalesef stajer avukat sigortasız-ucuz iş gücü olarak görülür. Zaten zorlu 1 yıllık staj döneminin ardından, avukatlık ruhsatı (ücretini ödemek zorundadır) almaya hak kazanırsınız. Nitekim; hukuk bürolarında ki sömürüye öncelikle staj döneminde aşina olunur.

Avukatlık stajımın ardından; avukat olarak hukuk bürosunda çalışmam süresince bir sürü sıkıntı yaşadım. Kimi zaman sigortam yatırılmadı, kimi zaman ise aldığım ücretin altında yatırıldı, avukatın fazla mesaisi olmaz denilerek; ofisten çıkış saati belli olmadan, tatil günlerinde dahi çalışmam beklenildi, işi reddetme hakkım olmadı. Genel sorunların yanısıra; benim karşılaştığım en büyük sorun ‘hukuk nosyonuna sahip olmayan’ ofis çalışanından mesleki faaliyetim ile ilgili talimat almamın beklenmesi oldu. Özellikle; büyük hukuk bürolarında çalışan sekreter, icra takip elemanı, idari memur vb. konumlarda çalışanlar aynı ofiste çalışan avukatlarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Ben de hukuk nosyonuna sahip olmayan kimseden mesleki faaliyetimlerle ilgili talimat almayı reddettiğim için işten çıkarıldım. Hatta işten çıkışım işveren avukat tarafından değil, sorun yaşadığım ‘idari amir’ diye tanımlanan personel tarafından hakarete uğrayarak ve tartaklanarak gerçekleşti. Bu vahim durum hukuk bürolarında çalışan avukatların düşürüldükleri haksız durumlardan sadece birisi. Öyle ki; onlarca çalışanı olan büyük hukuk bürolarında çoğu zaman işveren avukatın yüzü dahi görünmez, işler yönetici avukatlar eliyle koordine edilir. Ama benim çalıştığım ortamda işin daha da kötüsü, meslek etiği ve kurallarıyla bağdaşmayacak şekilde, hukuk formasyonuna sahip olmayan kişilere bu yetkiler verilmişti ve akabinde bu sorunlar yaşandı. İşin bir öteki yanı da; bu yaşanan üzücü durumun ardından, yanında çalıştığım ‘işveren avukat’ meslektaş olduğumuzu çoktan unutup, sermaye sahibi bir patronun yapacağı gibi, kendisi sadece ve sadece işçi vekilliği yapmasına rağmen; bana haklarımı vermeme yollarının pazarlığına düştüğünü de eklemek isterim.

- İşten çıkartılma ve sigortasız çalıştırılma saldırısına karşı nasıl bir mücadele oluşturduğunuzu anlatır mısınız?

- İşten haksız olarak çıkarılmam ve sigortasız çalıştırılmam karşısında doğal olarak öncelikle hukuki süreç başlattım. Ancak; hukuki sürecin ötesinde, meselenin benim özelimden çıkarılarak işlenmesi ve anlatılması gerekiğinin de farkında idim. Bu sebeple; şu zamana kadar haksızlığa uğrayan ve hukuk bürolarında sömürülen bir sürü genç işçi avukat arkadaşın süreci sahiplenmesini sağladık. Nitekim; benzer sorunların hergün fazlası ile yaşanmasına rağmen, hukukçu olmamıza rağmen, hukuk bürolarında yaşatılan hukuksuzluklara sessiz kalıyoruz. Bu sebeple; yaşanan örneğin ve izlenecek sürecin, bir sürü genç-işçi avukata yol gösterici ve öğretici olması için birlikte düşünsel ve eylemsel yol almaya karar verdik.

-İşçi avukatların sorunları son dönemde sıklıkla gündeme geliyor. Sizce bu sorunlar nasıl çözülebilir?

- İşçi avukatların son dönemde sorunlarının bu kadar sık gündeme gelme sebebi, çok sayıda açılan hukuk fakültelerinden mezun olanların sayısında yaşanan artışa bağlı olarak avukat sayısının artmasından, avukat sayısının artması ile de bir büroyu döndürebilecek sermayeden yoksun olan yüzlerce avukatın işçi avukat olarak çalışmaya başlamalarından kaynaklanmaktadır. Gerçekten; hukuk fakülteleri ve kontejanlarının sayıları hızlıca artmakta, çok sayıda işçi avukat oluşmaktadır.

Çok sayıda işçi avukat olunca da; az sayıda ki sermaye sahibi işveren avukatın, işçi avukat çalıştırarak, piyasadaki genç avukat sayısına güvenerek ‘ücret’leri düşük tutup, çalışma şart ve koşullarını ağırlaştırmasından kaynaklı sorunlar gündeme gelmeye başlamıştır. İşveren avukat güvencesiz bir şekilde işçi avukat çalıştırmaktadır. Şu an ki durum şöyle ki; fazla seçici olmayan bir işveren avukat, en fazla 2-3 gün içinde yanında çalışacak bir işçi avukat bulabilmektedir. Tabiri caiz ise; ‘işin piyasası’ bu halde iken; işçi avukatların sorunlarını önümüzdeki yıllarda çok daha fazla duyacağız.

Bu sorunların çözümünün ilk adımının işçi avukat sömürüsü gerçeğinin farkına varılması olacağı kanaatindeyim. Sorunların muhatabı işçi avukatların öncelikle yaşadıkları sömürünün sınıfsal farkındalığına varmaları gerek. Çünkü; her ne kadar avukatlık mesleğinde dönüşümler başlamış ise de; sınıfsal geçişkenlik hala mevcuttur. Bu sebeple; haksızlıklara uğrayan işçi avukatlar, bir kaç sene sonra kendi bürosunu açacağı vb. bir plan ile süreci ‘geçici’ olarak görmekte ve sorunların geçici olacağı inancı ile mücadele etmek yerine, durumu kabullenmeye gitmektedir. Ancak; sürecin meslekteki dönüşüme bağlı olarak geçici olmaktan öte kalıcılaşmaya başladığı ve sorunların kronikleşmeden müdahale edilmesi gerektiği ortadadır.

Bu bağlamda; Avukatlık Yasasın’nda işçi avukatlarla ilgili eksiklikler giderilmeli, Barolar ve Türkiye Barolar Birliği ile meslek örgütleri işçi avukatları koruyucu önlemler almaya yönelik somut adım atmaya başlamalıdırlar. Bu aşamada; avukatlar arası iş ilişkilerini düzenleyen ve idari yaptırıma bağlanacak bir tip sözleşme uygulamasını hayata geçirebilmek önemli bir adım olarak önümüzde duruyor.

- Avukatlık mesleğindeki dönüşüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

- Öncelikle işçi avukatın ne demek olduğuna biraz değinmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü; hukuk çevresinin içinde olmayan kişiler için kavram kafalarda pek oturmuyor.

İşçi avukat; kendisine ait bürosu olmayan, işveren avukatın bürosunda çalışan, 5520 sayılı yasa md.4/a kapsamında sigortalı sayılan, buna bağlı olarak gelir vergisi mükellefi olmayan, genelde vekaletname almayan ve işveren avukat tarafından düzenlenen yetki belgesi ile işleri takip eden ve işveren avukatın ‘talimatı’ altında iş gören avukattır.

Yapmaya çalıştığım tanımlama şu eksik hali ile birlikte avukatlık mesleğinde yaşanan dönüşümü görmek açısından yeterlidir. Avukatlık mesleği serbest meslek olarak bilinirken, işçi avukat serbest mesleki faaliyette bulunamamakta, talimata göre hareket etmektedir. Yanında çalıştığı işveren avukatın davalarını ve işlerini takip ederek maaşlı olarak çalışmaktadır.

Artık; ‘avukatın işçisi olur mu?’ ‘Avukattan işçi olur mu?’ gibi bir zamanlar yapılan tartışmaların bir anlamı kalmamıştır. Nitekim; sermayenin müdahalesi her meslek grubunda köklü yapısal değişiklikler doğurmuştur. Avukatlık mesleği de bunun gerisinde kalmamıştır. İşçi avukat gerçeği ile avukatlık mesleği serbest meslek niteliğini yitirmiş, bir çok çevrenin, özellikle baroların yakınen gördüğü ama kabullenmek istemediği patron-işçi avukat ayırımı fazlasıyla belirginleşmiştir.

Avukatların yarısından çoğu ya bir şirketin bünyesinde ya da bir başka avukatın yanında ya da sermayesi büyük hukuk bürolarında işçi avukat olarak çalışmakta, bu şekilde çalışan avukatların belli bir zaman sonra kendi bürosunu açabilme ve serbest olarak mesleğini icra edebilme imkanı da zorlaşmaktadır.

Sermaye sahibi avukatların yaklaşımı da maalesef ortadadır. Meslektaş olma bilinci yok olmuştur. Birçok patron-avukat yanlarında çalışan meslektaşlarına, ucuz emek gücü olarak bakmakta, mesleki saygı ve dayanışma kültüründen uzaklaşmakta, çalışma yaşamındaki tüm hukuksuzlukları ve kuralsızlıkları uygulamaktan sarfı nazar etmemektedirler.

Sözün özü; binlerce genç avukat yaşam ve hukuk mücadelesi vermektedir.