16 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/12 (45)

 Kızıl Bayrak'tan
Büyük metal hareketliliği ve Renault deneyimi
Açlık grevindeki tutsaklar ölüm sınırında!
Açlık greviyle eylemli dayanışma büyüyor
HDK 2. Genel Kurulu üzerine
Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu
Kandil çok soğuktu!
DHF’den açıklama
Kiğılı davasında ilk duruşma
Türk Metal’e Renault’da büyük öfke
Oyak-Renault’da
yaşananların gösterdiği
Metal işçisinin MESS-Türk Metal ittifakını yıkmaktan başka çaresi yoktur!
Ankara’da 25. yıl coşkusu
Geceye gelen mesajlardan
Katledilişinin 3. yıldönümünde komünist işçi Alaattin Karadağ’ın devrimci anısına
İzmir İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Gecesi üzerine
"TOHUM" şöleni gerçekleşti
Suriye’ye yönelik gerici ablukaya karşı anti-emperyalist
mücadeleyi yükseltelim!
Avrupa’da şalterler indi hayat durdu
Avrupa’da açlık grevi ile dayanışma eylemleri
YÖK düzeni yeni taslağı piyasaya sürdü
Gençlik faşist baskılara boyun eğmeyecek!
50’li yıllar İstanbul’unda
“gurbet kuşları”
Taksim yalanı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Oyak-Renault’da yaşananların gösterdiği...

Taban örgütleri-TİS komiteleri kuralım mücadeleyi kucaklıyalım!

 

2012-2014 MESS Grup TİS sürecinin başlaması ve taslakların açıklanması ile metal işçilerinde biriken hoşnutsuzluk ve öfkede açığa çıkmış durumda. Öyle ki son günler içerisinde işçi sınıfının gösterdiği refleks eylemler bile bunu açıkça göstermektedir.

Genel itibariyle ücretleri %40 civarında erimiş olan metal işçilerinin beklentisini karşılamaktan uzak olan ve Birleşik Metal-İş Sendikası’nın taslağına yakın gibi gösterilmeye çalışılan Türk Metal’in TİS taslağına karşı işçilerin öfkesi her geçen gün büyümeye devam ediyor. Taslağı açıklamasının hemen ardından, Türk Metal çetesinin saltanat sürdüğü fabrikalar dahil bir çok fabrikada işçiler taslağa karşı anında tepkilerini dile getirdiler. Eskişehir Arçelik, Bursa Oyak-Renault, Bursa Mako, Bursa Çoşkunöz, Kocaeli Otokar ve Ford’un bir çok fabrikasında gündeme gelen ve sendikacıları köşe bucak kaçıran tepkiler bugün sadece su yüzüne çıkanlar. Bunların haricinde irili ufaklı bir çok fabrika hemen hemen aynı durumda.

Sözleşme taslağının kendilerine sorulmadan hazırlanmasına ve Türk Metal çetesinin sözleşmede önerdikleri zam oranının veya taleplerin çok çok altında alacaklarına, dolayısıyla bir kez daha satılacaklarına kesin gözü ile bakan işçiler bugün bir çıkış yolu ve aynı zamanda çözüm aramaktadırlar. Metal işçisi bugün kendi taban örgütlerinde birleşmediği için, refleks eylem gerçekleştirebilecek başarıyı gösterebilmiş dahi olsa, eylemlerini ilerletebilecek güç ve iradeden yoksun bulunuyor. Oyak-Renault’da yaşananlar buna çok açık bir örnektir.

Arçelik fitili ateşledi

Eskişehir’de Arçelik işçilerinin ileri çıkarak sendika binasına 10 kilometrelik yürüyüşü, metal işçilerinde fitili ateşliyen bir rol oynadı. Arçelik işçisinin bu çıkışından daha da bir güç alan metal işçileri bir çok fabrikada Türk Metal çetesine kaçacak delik aratır hale getirdi. Oyak-Renault işçilerinin 3-4 gündür fabrika içerisinde sendikacıları her gördükleri yerde yuhalıyarak protesto etmesi ise Oyak-Renault’da yaşanacakların aslında ön habercisi gibiydi.

Her eylem biçimi kendi süreci içerisinde işçilere bilinç anlamında birşey katar. Bunlar, işçinin gerek kendine güveni konusunda olsun gerekse yanındaki işçiye güvenme konusunda olsun her türlü işçi bilincinde sürekli ileri bir rol oynar. Oyak-Renault fabrikasında yaşanan süreç de kısacası daha ileri bir eylemin mayalanma süreci anlamını taşıyordu bir bakıma. 3-4 günlük süreç içerisinde yaşanan olaylar sonuçta bir noktada patlamayı da kendiliğinden getirdi.

Oyak-Renault’daki iş bırakma eylemi de bir bakıma kendiliğinden gelişen bir süreç olarak yaşandı. Montaj bölümünde başlayan eylem kaporta ve diğer bölümlere sıçrayarak büyüdü. Montaj bölümünden işçiler önce kendi bölümünde, ardından kaporta ve diğer bölümlere giderek iş bıraktırdılar. Daha önceden hazırlıklı, talepleri net olan, planlanmış ve işçileri bu konuda hazırlamış bir eylemden ziyade kendiliğinden gelişen bir süreç olarak Oyak-Renault’da yaşananlar kendi içerisinde bir çok şeyi de anlatmakdadır aslında.

Bir vardiyada alınan kararların diğer vardiyadaki işçilere iletilmesindeki sıkıntı, fabrikada iş bıraktıktan sonra diğer vardiyadaki işçilerin bu karara uymasındaki zayıflık ve planlanan yürüyüşlerin hayata geçirilmesinde insiyatifli davranılamaması veya iş bıraktıkları için işten atılan arkadaşlarına sahip çıkmak konusunda yeterli açıklığı ve kararlılığı gösterememek bugün Oyak-Renault işçilerinin yaşadığı sıkıntılardır. Bunların yaşanmış olması Oyak-Renault işçisi için büyük sıkıntılar yaratsa da, aslında yaşanan deneyim hem kendisine hem de tüm metal işçisine çözüm yolunu göstermektedir.

Başta Oyak-Renault işçileri olmak üzere tüm metal işçileri, bugün kendi geleceklerini, tarihi MESS ile birlikte çalışarak işçileri kölece yaşama mahkum etmek olan ve işçi sınıfının bugünkü durumundan birinci derecede sorumlular arasında yer alan, Türk Metal çetesine bıraktıkları ölçüde kaybetmeye mahkumdurlar. BOSCH’taki saltanatlarını yıkan BOSH işçilerinin Renault işçileri ile dayanışmaya geldiklerinde daha fabrikaya yaklaşmadan saldıran Türk Metal çetesi asıl kimliklerini açıkça göstermiş durumdadır. İşçi sınıfının dayanışmasını ve dolayısıyla mücadelesini daha önce olduğu gibi çetevari bir şekilde engellemeye çalışan Türk Metal, aslında acizliğini de göstermiş bulunmaktadır. Ayrıca bugün Oyak-Renault yönetiminin 30 işçiyi fabrikadan çıkartması ve Türk Metal’in işçileri sahiplenmekten uzak tutumu da Oyak-Renault-Türk Metal uyuşmasını ve işbirliğini göstermekte en iyi kanıttır.

Bugün metal işçileri sırtına kene gibi yapışmış bu çeteyi ortadan kaldırmadan rahat yüzü görmeyecektir. Bu çeteyi bir an önce fabrikalarımızdan defetmek için, geleceğimizi kendi ellerimize almaktan başka çıkar yolumuz bulunmamaktadır.

Taban örgütleri-TİS komiteleri bugün bir zorunluluk

Tüm metal işçilerinin kendi taban örgütlülüklerini veya sürece etkin müdahale edecek TİS komitelerini kurmaktan başka çıkar yolları bulunmamaktadır. Bu çetenin göstermelik olarak açıkladığı taslakta yazan talepleri alamayacağını geçmiş sözleşme dönemlerinden biliyoruz. Bu çetenin bügün nasıl bir sözleşmeye imza atacakları tarihlerinden bellidir.

Ayrıca bugünkü patlamanın yarın da başka şekillerde ve başka fabrikalarda ortaya çıkmayacağının veya sözleşmeler bittikten sonra tekrar bugünkü öfkenin daha büyük bir öfkeye dönüşmeyeceğinin bir garantisi yoktur. Bugün tüm metal işçilerinin böyle bir süreci kucaklayacak tokluğa, bilince ve kararlılığa sahip olması gerekmektedir.

Bügün Oyak-Renault işçileri gibi başkaca metal işçilerinin Türk Metal çetesinden hesap sormak için mücadeleye atıldıkları zaman sınıf dayanışmasını örgütlemek tüm metal işçilerinin sorumluluğu durumundadır. Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın bu süreci karşılayabilecek kararlılığı ve iradeyi göstermesi bugün olmazsa olmaz durumdadır. MESS patronlarının Türk Metal çetesi ile birlikte giriştikleri saldırılara karşı mücadeleyi hukuki süreçten çıkartarak etkin mücadele anlayışı ile dayanışmayı örgütlemesi gerekmektedir.

Aynı şekilde Birleşik Metal’e üye işçilerin de sürece doğrudan müdahale edebilecek kanalları yaratması, fabrikalarında bu sürecin gerekliliği olan TİS komiteleri ile sürece doğrudan aktif müdahalede bulunması olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Bu görev öncelikle öncü işçilere düşmektedir. Öncü işçiler harakete geçmeli ve doğrudan sürecin bir parçası olmalıdır. Çünkü Türk Metal çetesi metal işçilerinin sırtından atılmadığı sürece MESS patronları istedikleri saldırıları hayata geçirmekte pervasız bir şekilde davranacaktır. Metal işçileri birlik olup, bu çeteyi aşan bir dayanışma ve kararlılıkla hareket ederek MESS-Türk Metal ikilisinden hesap sormalıdır.

BOSCH işçilerinin Oyak-Renault işçilerine dayanışma amacıyla fabrikaya gitmeleri bugün oldukça anlamlıdır. Ancak süreçte sadece BOSCH işçilerinin dayanışma göstermesi de kendi içinde bir sınırlılığı göstermektedir. Bu görev bugün başta Bursa işçi ve emekçileri olmak üzere Türkiye’de ki tüm işçi ve emekçilerin görevi durumundadır.

O zaman insanca yaşam ve çalışma koşulları için, taleplerimizi karşılayabilecek taslaklarımızı oluşturmak veya taslaklarımıza sahip çıkmak için harakete geçelim. TİS sürecini masa başına mahkum etmekten çıkartmalı ve etkin mücadeleyi bir an önce örgütlemeliyiz. Çünkü bugün metal işçilerinin kazanımı tüm işçi sınıfının kazanımı olacaktır.

Bursa’dan bir sınıf devrimcisi