16 Kasım 2012
Sayı: SİKB 2012/12 (45)

 Kızıl Bayrak'tan
Büyük metal hareketliliği ve Renault deneyimi
Açlık grevindeki tutsaklar ölüm sınırında!
Açlık greviyle eylemli dayanışma büyüyor
HDK 2. Genel Kurulu üzerine
Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu
Kandil çok soğuktu!
DHF’den açıklama
Kiğılı davasında ilk duruşma
Türk Metal’e Renault’da büyük öfke
Oyak-Renault’da
yaşananların gösterdiği
Metal işçisinin MESS-Türk Metal ittifakını yıkmaktan başka çaresi yoktur!
Ankara’da 25. yıl coşkusu
Geceye gelen mesajlardan
Katledilişinin 3. yıldönümünde komünist işçi Alaattin Karadağ’ın devrimci anısına
İzmir İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Gecesi üzerine
"TOHUM" şöleni gerçekleşti
Suriye’ye yönelik gerici ablukaya karşı anti-emperyalist
mücadeleyi yükseltelim!
Avrupa’da şalterler indi hayat durdu
Avrupa’da açlık grevi ile dayanışma eylemleri
YÖK düzeni yeni taslağı piyasaya sürdü
Gençlik faşist baskılara boyun eğmeyecek!
50’li yıllar İstanbul’unda
“gurbet kuşları”
Taksim yalanı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

HDK 2. Genel Kurulu üzerine

 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 1. Olağan Genel Kurulu 12-13 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilmişti. 15-16 Ekim 2011’de yapılan kuruluş kongresinin ardından gerçekleşen bu ilk genel kurula parti kuruluş çalışması kararı damgasını vurmuştu. Bu kurulda başarısızlıklar ve eksiklikler eleştiri konusu edilmiş, HDK’nin umuda dönüştüğü iddia edilmişti. Büyük önem verilen HDK 2. Genel Kurulu ise geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi.

2. Genel Kurul’dan yansıyanlar

Genel Kurul Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Salona 17 dilde “Halkların Demokratik Kongresi” yazılı pankartlar asıldı. Basın özgürlüğü, Roboski vb. katliamlar, sendika, toplusözleşme ve grev hakkı, anadilde eğitim, doğanın ve yaşam alanlarının talanına son verilmesi taleplerini içeren pankartlar da salonda yer aldı.

Kongreye delegelerin yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Yavuz Önen ve Fatma Gök, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, BDP milletvekilleri de katıldı. Kongreye katılanlar, açlık grevlerine dikkat çekmek için yakalarına kırmızı kurdele taktılar.

Genel Kurul’da okunan “Örgütlenme Faaliyetleri Raporu”nda, HDK’nin batının Kürdistan’a bakan yüzü ve aynı zamanda Kürdistan’ın batıya bakan yüzü olduğu ifade edildi. Yeni dönemde temel hedefin kitlelerle buluşmak olduğu vurgulanarak, örgütlenme seferberliği çağrısı yapıldı. 54 ilde örgütlü çalışma yürüten HDK’nin 40 ilde “İl Meclisi”, 11 ilde “İl Yürütmesi”, üç ilde ve 70 ilçede ise “İlçe Meclisi” şeklinde örgütlendiği ifade edildi.

Ağırlıklı olarak emek ve ekoloji alanında 33 komisyon kurulduğunun belirtildiği raporda şu ifadelere yer verildi: “Kürt özgürlük hareketinin ileri derecede örgütlü olduğu illerin en az yarısında il meclisleri oluşsa da, bazılarında meclis girişimleri varolsa da, HDK örgütlenmesi henüz arzulanan düzeye ulaşamamıştır. Bu durum gelişmenin seyri içinde değişecektir. Özgün sorunlar, DTK’nin varlığının yeterli görülmesi gibi yaklaşımlar HDK’nin gelişimine etkide bulunsa da, son aylarda bölge illerinde atılan adımlar ileri doğru bir gelişimi ortaya çıkarıyor. HDK batının Kürdistan’a bakan yüzü olduğu gibi, Kürdistan’ın da batıya bakan yüzüdür ve halkların birleşik mücadelesinin aracıdır. Bu bakımdan HDK’nin Kürdistan’daki gelişimi üzerinde ısrarla durulmalıdır.”

Önümüzdeki dönem Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) seçime katılma yeterliliğini elde edecek düzeyde örgütleneceği bir dönem olacaktır. Bunun anlamı en az 41 ilde ‘İl Örgütü’, bu illerdeki ilçelerin 1/3’ünde ‘İlçe Örgütü’ ve beldelerin yarıdan bir fazlasında ‘Belde Örgütü’ kurmaktır. Bu gerçeklik, Mart ayına kadar bu özgün dönemsel ve örgütsel göreve yoğunlaşılması anlamına gelir. O nedenle HDK’nin bütün il ve ilçe meclisleri bu yöndeki hazırlıkları başlatmalı, gerekli adımların tamamlanmasını sağlamalıdır.”

Reformist solun yapısal sorunları sürüyor

Genel Kurul’da yapılan tüm konuşmalarda birlik vurgusu öne çıktı. Birlik söyleminin içeriğini ise Kürt hareketinin merkezinde olduğu ve reformist yapıların desteklediği parti anlayışı oluşturdu. Kürt hareketi ile reformist solun birliğinin ürünü olan HDP’nin başarılı olacağı bir kez daha vurgulandı.

Kuruluş Kongresi’nde HDK’nin kimi sözcüleri, HDK’nin yeni bir tarz olduğunu, geçmişte solun birlik deneyimlerinin olumsuz bir şekilde sonuçlanmasına rağmen HDK’nin farklı olacağını iddia etmişlerdi. Bu ifadeler 2. Genel Kurul’da da öne çıktı. Abdullah Öcalan da geçtiğimiz yıllarda “Zeytin Dalı” projesi ile seçimler üzerinden gündeme gelen birlik projelerinin gerekçelendirmesinde aynı temayı işlemişti. Sonuçta tüm bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. HDK’nin politik bileşenleri bu başarısızlığı döne döne yaşadıkları içindir ki, HDK’nin “yeni bir tarz olduğu“ söylemini öne çıkarmak ihtiyacı duydular.

İkinci Genel Kurul’da da HDK’nin omurgasını oluşturan Kürt hareketi ile bağımsız politika yapma yeteneği gösteremeyen reformist sol, başarısızlığın gerçek nedenlerini irdelemekten özenle kaçındılar. Sorunların sınıfsal-siyasal arka planını ele almaktan uzak duruş, kitle hareketi-örgüt ilişkisinin kavranamamış olması, reformist solun yapısal sorunlarıyla hesaplaşamaması, tartışmaların örgütün yapısı, birliğin modeli sınırlarını aşamaması vb. nedenler yatıyordu başarısızlığın gerisinde. Buna rağmen “farklı” olduğu iddiasına sarılan HDK’nin, pratikte birleşik, günlük çalışma örgütleyen ve mücadele veren bir konumda olmadığı, kendini aşamadığı birçok konuşmacı tarafından teyid edildi.

“Demokratik toplum” HDK ve HDP programlarının özü-özetidir. Bu programların ana omurgasını oluşturan yaklaşımların Kürt hareketinin politik yönelimiyle doğrudan bağlantılı olduğu biliniyor. Genel Kurul’da da bu programda ifadesini bulan “barış içinde ve insanca yaşanabilecek bir Türkiye” hedefi bir kez daha yinelendi.

Reformist sol adına yapılan tüm konuşmalar “demokratik cumhuriyet” programıyla uyumluydu. Böylece reformist sol grupların devrim ve sosyalizm iddialarının tümüyle rafa kaldırılmış olduğu bir kez daha kayıtlara geçti. Reformist solun sözcüleri, hedeflerinin kurulu düzeni kendi temelleri üzerinde demokratikleştirmek olduğunu, kongre vesilesiyle bir kez tekrarladılar.

Tutarlı bir demokratizm mücadelesinden yoksunluk!

HDK ortaya çıktığından bu yana, AKP’nin saldırıları karşısında tek muhalefet odağı ve toplumsal bir taraf olduğunu söylemektedir. Oysa HDK bileşenlerinin esas dayanağı Kürt hareketidir. Gerçek bir halk hareketi olan Kürt hareketinin politik kuvvetine dayanarak, yukarıdan oluşturulan bir birlik üzerinden toplumsal hareket yaratılacağı hayalleri yayılmaya çalışılmaktadır.

HDK ve HDP, Kürt sorununun demokratik çözümü ekseninde solun birleştirilmesidir. Bu platformda yer alan reformist solun hesabı parlamento üzerine kuruludur. Devrimci iktidar perspektifini tümden yitirmiş olan reformist solun hedefi, Kürt hareketinin gücüne dayanarak parlamento ve belediyelerde daha fazla temsiliyet kazanmaktır.

HDK 2. Genel Kurulu’ndan yansıyanlar, Kürt hareketinin politik hattı üzerinde hareket eden reformist güçlerin parlamenter hayallerle bir araya geldiklerini bir kez daha göstermiştir. HDK iddia edildiği gibi ciddi bir “muhalefet odağı”, “toplumsal bir taraf” değil, etkisiz bir reformist odak olmaya mahkumdur. Kürt sorunu eksenine sıkışan, Türkiye’nin işçi ve emekçilerini sosyal mücadeleye çekme perspektifinden yoksun bir politik platformla, Türkiye’nin demokratikleştirilmesi hedefine dayalı tutarlı bir mücadele yürütülemez.

H. Yağmur