28 Eylül 2012
Sayı: SİKB 2012/06 (39)

 Kızıl Bayrak'tan
Birleşik-militan mücadeleyi büyütmek için 7 Ekim’de alanlara!
Bir yanda kirli savaş, bir yanda Oslo ve “Barış” tartışmaları
3 yılda hazırlanan iddianame, 3 satırdan ibaret gerekçelendirme
“Sömürücü asalakları yargılayacağımız günler gelecek!”
AKP iktidarı iğneden ipliğe her şeye zam yaptı
Sermaye ve uşakları, sendikal hakların gaspında “mutabakat”a vardı
“Kararlı bir mücadele vermeliyiz!”
“Zalimin zulmüne direniyoruz” kampanyası ya da DİSK’in “dostlar alışverişte görsün” eylemleri üzerine
İnsanca yaşam mücadelesini
büyütelim!
Termo Teknik örgütlenme deneyimi ışığında
PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül ile 7 Ekim mitingi üzerine
Ulucanlar direnişi 13. yılında eylem ve anmalarla selamlandı!
BDSP’den etkinlik duyuruları
Komünist hareket 25. yılını kutluyor!
Zombi bankacılık salgını-Volkan Yaraşır
Almanya’da yerel seçimler ve devrimci politika
Yunanistan’da mültecilere yönelik saldırılar tırmanıyor
Dünya emekçilerinden mücadele
Çeyrek asrın zaman süzgecinden payımıza düşenler
Dün başaramadınız,
bugün de başaramayacaksınız!
“Parasız eğitim” zamlara kadarmış
Tutsak sınıf devrimcisi Nihadioğlu’ ndan HEY Tekstil işçilerine
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Parasız eğitim” zamlara kadarmış

 

Harçların kaldırılarak eğitimin parasız hale getirildiğine dair ortaya atılan yalanlar, kampüs içlerindeki piyasacı uygulamalar ile tamamıyla deşifre oldu. Ege Üniversitesi’nde 50 kuruş olan çay paraları 75 kuruşa, 60 kuruş olan simit 1 TL’ye, 2 lira 20 kuruş olan yemekhane ücreti 2 lira 50 kuruşa çıktı… Burada yalnızca küçük bir örneği görülen zamların ve zamlar üzerinden yansıyan uygulamanın kampüs içerisindeki diğer alanlara ve ülkedeki tüm üniversitelere yayılacağından kuşku duymamak gerekiyor.

Zamlar neyin göstergesi?

Harçlarla ilgili son gelişmeleri izlediğimizde, harçların örgün eğitim alan öğrenciler için kaldırılması, açık öğretim öğrencileri için çok ufak bir miktarda indirime gidilmesinin eğitimi parasız kılmayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçeklikti. Dinci-gerici AKP iktidarı tarafından atanan seçilmiş rektörler ve ÖTK’lar dışındaki herkesin farkında olduğu bu gerçeklik kendisini, ikinci öğretim öğrencileri tarafından gerçekleştirilen eylemliliklerle gösterdi.

Fakat, harç paralarının kaldırılması ile eğitimin daha da piyasacı bir niteliğe kavuşturulması kaçınılmaz bir şekilde ortada duruyor. Rektörlüklere, örgün eğitim alan öğrencilerden harç parası alınmayacağını bildiren YÖK’ün, üniversitelere ekstradan fon oluşturmayacağı Bologna Süreci ekseninde yürütülen tartışmalardan dolayı bizler tarafından bilinen bir olguydu. Çünkü Bologna Süreci ekseninde tartışılan dönüşümlerden birisi, üniversitelerin ekonomik özerkliği olarak tanımlanan ve üniversitelerin kendi kaynaklarını kendisinin yaratmasını dayatan süreçtir. Bu minvalde, üniversite yönetimleri -ki Bologna Süreci ile üniversite yönetimleri rektörlüklerden çıkarak Mütevelli Heyetleri’ne dönüşecektir- kampüs içerisinde piyasacı uygulamaları hayata geçirecek, sermaye ile işbirliği yapacak ve üniversiteye fon yaratacaktır.

İzmir Ege Üniversitesi’nde hayata geçirilen mevcut piyasacı uygulamalar, diğer tüm üniversiteleri de neyin beklediğini ortaya koymaktadır. Örgün öğretim harçlarının kaldırılmasının ardından, kendi fonunu yaratma zorunluluğuyla karşı karşıya kalan rektörlük, ilk uygulama olarak, üniversite içerisinde özel şirketlere kiralamış olduğu kantinlerin, aylık kira bedellerini arttırmıştır. Kira bedelleri artan kantinlerde de öğrencilere satılan tüm ürünlere zam gelmiştir. Üniversite içerisindeki diğer tüm uygulamalara zam yapılması beklenmektedir. Bilindiği üzere sadece Ege Üniversitesi değil, Ankara SBF başta olmak üzere birçok üniversitede de benzer uygulamalara rastlanmaktadır.

Parasız eğitim sosyalizmde!

İnsani tüm ihtiyaçları paranın-zenginleşmenin konusu haline getiren kapitalizmin, eğitimi parasız bir şekilde, kamu hizmeti olarak topluma sunması belirli bir tarihsel kesit içerisinde olası olsa da, genel olarak imkânsızdır. İçtiğimiz suyu dahi parayla satın aldığımız bu sistemde, eğer eğitim parasız olacaksa, bu konuda çok ciddi bir toplumsal hareketin gelişmesi gerekir. Tıpkı Şili’de olduğu gibi… Fakat toplumsal muhalefetin ileri olduğu bir aşamada elde edilen parasız eğitim kazanımı, toplumsal muhalefet gerilediği anda kaybedilir… Yani kapitalizmde kalıcı bir parasız eğitim mümkün değildir.

Çünkü kapitalizm, her aşamasında zenginleşmek için üretimin yapıldığı bir toplumdur ve insani tüm ihtiyaçlar, zenginleşmenin konusu haline getirilir; dolayısıyla da eğitim-sağlık gibi temel yaşamsal ihtiyaçların paralılaştırılması onun doğasında vardır. Ve bu ülkedeki komünist gençlerin, her parasız eğitim sloganının, sosyalist bir dünya isteğine bürünmesi de bundandır. Çünkü sosyalist üretim ilişkileri içerisinde, amaç zenginleşmek için üretebilmek değildir. Bunun tam aksine, sosyalist üretim tarzı içerisinde üretim, insani tüm ihtiyaçların yani kullanım değerlerinin üretilerek toplumun yaşamını devam ettirmesi içindir. Orada özel mülkiyet yoktur dolayısıyla zenginleşme ya da fakirleşme olgusu da olmaz. Dolayısıyla da var olan tüm üretim, birilerinin -%1’in- daha fazla zenginleşmesi için değil, toplumdaki tüm insanların yaşamak için ihtiyaç duydukları ürünlerin üretilmesi içindir.

Bugün de üniversiteler ve öğrenci gençlik, ciddi bir saldırı ile karşı karşıyadır. Bu saldırıların yarın hangi boyuta varacağına dair kâhinlik yapmak bir yana öğrenci gençlik, var olan piyasacı, gerici, dinci dönüşümlere karşı eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitimin olduğu, özerk-demokratik bir yönetime sahip olan üniversiteler için sosyalizm bayrağını yükseltmelidir.

İzmir Ekim Gençliği

 

 

 

 

DLB mücadeleyi yükseltmeye çağırıyor...

 

Yeni öğretim yılının ikinci haftasında DLB, liseli gençliğe ulaşmaya devam etti. İstanbul Sarıgazi’de ve Adana’da bildiri dağıtımları ile liselilere seslenen DLB, mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.

İstanbul

25 Eylül günü Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde Liselilerin Sesi dergisinin satışını gerçekleştiren DLB’liler, 26 Eylül Çarşamba günü de Mehmetçik Anadolu Lisesi önünde emperyalist savaşa, ırkçı-faşist saldırılara ve paralı-gerici eğitim uygulamalarına karşı mücaleye çağıran DLB bildirilerinin dağıtımını yaptılar.

Bildiri dağıtımı sonrasında liselilerle 4+4+4 eğitim sistemine dair konuşmalar yapıldı. Okullarda paralı eğitim uygulamalarına örnekler veren liseliler, Liselilerin Sesi dergisini de aldılar.

Adana

Merkezde bulunan Adana Merkez Endüstri Meslek Lisesi’nde bildiri dağıtımı gerçekleşti. “Yeni öğretim yılında mücadeleyi yükseltelim! Geleceğimizin çalınmasına izin vermeyelim!” başlığıyla çıkan DLB imzalı bildiri meslek lisesi öğrencilerine ulaştırıldı. Öğle tatilinde dağıtılan bildiride öğrencilerle kısa sohbetler edildi.

Liselilerin Sesi / İstanbul-Adana

 

 

 

 

Rektör seçimleri değişiyor

 

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), rektörlük seçimlerini değiştiriyor. Üniversiteler kategorilere ayrılarak, bu kategorilerdeki üniversitelerin seçimlerinin farklı biçimlerde yapılacağı bir düzenlemeye hazırlanılıyor.

Buna göre, “köklü olması” gibi özellikleri gözetilerek A, B ve C gibi üç kategoriye ayrılacak üniversitelerin rektör seçimleri için de farklı seçenekler tartışılıyor. Tartışmalar arasında üniversite yönetimine CEO’ların yanı sıra o ilin vergi şampiyonunun(!) getirilmesi de bulunuyor. Ayrıca bir öğrenci de yönetime gelebilecek.

Birinci öğretimde harçları kaldırarak parasız eğitim sağladığını söyleyen sermaye devleti bir kez daha gerçek niyetini göstermiş oldu. Üniversiteleri bir bütün olarak sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmek için çalışan sermaye hükümeti AKP, bu anlamda üniversiteleri bile gelir getirmesine göre sınıflandırmaktadır. Bu da üniversitelerin bilimin değil sermayenin merkezi olduğunu bir kez daha göstermiştir.