13 Temmuz 2012
Sayı: SYKB 2012/28

 Kızıl Bayrak'tan
Sermaye iktidarı topyekün
saldırıyor
Kürt halkının direnme kararlılığıyla
işçi ve emekçilerin mücadele azmi
birleştirilmelidir!
“Suriye Halkının Dostları” üçüncü toplantısını Paris’te gerçekleştirdi
Düzen/cemaat yargısı eliyle estirilen
devlet terörü makyajlanıyor
Kıdem Fonu’nda yalanlar
Toplu İş İlişkileri Yasası: Sınıfı teslim
alma ve örgütsüzleştirme saldırısı
“İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”
yasalaştı
DHL’de kıyım sürüyor
Mersin’de sendika işgali
Grev yasağına ve işten atmalara karşı
mücadelenin tıkandığı nokta
Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul
2 No’lu Şube Başkanı Yılmaz Bayram ile
MESS Grup TİS süreci üzerine
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yönetim Kurulu Temmuz ayı toplantısı
sonuçları
Siyonizmin yeni işgal planları ve
Ortadoğu’nun geleceği
Özelleştirmelere karşı
sınıfsal birliktelik çağrısı
Dünyadan grev ve eylemler
Kadınların özgürleşmesinin
tek yolu mücadeledir!
Samsun’da açığa çıkan
kapitalizmin felaketidir!
“Samsun’daki felakette
suçlu doğa değil!”
“Tek ihtiyacımız destek!”
Mamak İşçi Birliği
Girişimi’nden çağrı
Dejavu:Aynı sınav, aynı skandal
Üniversitelerde gerici abluka
Bir direniş manifestosu:
‘96 Ölüm Orucu ve SAG Direnişi
Tabutsuz ölüleri gazete köşesinde
taşıyanlara ithafen
Tutsak sınıf devrimcisi Zeynel
Nihadioğlu'ndan THY direnişçilerine
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Samsun’da açığa çıkan kapitalizmin felaketidir!

 

Samsun’da 13 kişinin hayatını kaybettiği sel baskını, sermayenin rant dönüşümünün sonucu yaşanan yeni bir felaket/katliam oldu. İnsanca yaşam koşullarını ve bilimsel yaklaşımı yok sayarak “büyüme” iddiasıyla yapılan ihmallerin sonucu 13 emekçi göz göre göre ölüme yollandı.

Son yıllarda gittikçe büyüyen inşaat sektöründeki rantı organize eden sermaye devletinin şefleri, her katliam sonrasında yaptıkları açıklamaları bir kez daha tekrar ederek yaşanan katliama “doğal afet” kılıfı giydirmeye kalktılar.

Adım adım katliam...

Samsun’da yaşanan sel baskını da tek başına TOKİ konutlarını vurmakla kalmamış, bir köprüyü yıkmış, yapımı süren bir alışveriş merkezini de çamur basmıştı.

Daha 1972 tarihli Devlet Su İşleri raporunda, Mert Irmağı’nın ıslahı için yapılması gerekenler belirtilmesine rağmen TOKİ konutlarının inşaası için dere yatağı imara eklenerek daraltıldı. Dere yatağının mevcut halinden daraltılması sel baskınının en büyük nedenlerinden biri oldu.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Samsun Şubesi, sel bölgesinde yaptığı incelemeleri ön rapor haline getirerek basın ve kamuoyuyla paylaştı. Ön raporda, mevcut dere yatağının üzerine yapılar kurulması eleştirildi.

Raporda, “Aynı saatlerde şehrimizin batısında Atakum bölgesini de etkisi altına alan yağışlar, yeterli olmayan, hatta bazı yerlerde hiç bulunmayan yağmur suyu kanalları eksikliği nedeniyle yaklaşık iki yıl önce yaşandığı gibi yine su baskınlarına neden olmuş, bodrum-zemin katlar maddi zarar görmüştür; can kaybı olmamıştır.” ifadeleri kullanılarak, aynı saatlerde baskının Atakum bölgesinde de etkili olduğu hatırlatıldı. Burada ölüm yaşanmamasının, bu durumu gölgede bırakmaması uyarısında bulunan İMO, TOKİ konutlarının dereye 30 metre mesafede inşaa edildiğine de dikkat çekti.

Yani, 13 kişinin yaşamını yitirdiği benzer katliamların yaşanması an meselesi.

Ön raporda, uygulayıcı kurumların yerel yönetimlerle bilimsel toplantılara katkı vermediklerine ve İMO tarafından sunulan sonuç bildirgesini de dikkate almadığına dikkat çekilerek, yetkililere şu sorular yöneltildi:

* Yılanlıdere Islah bölgesinde çalışma yürütülürken, ilgili kuruluşlardan görüş, onay alınmış mıdır?

* TOKİ binalarının Yılanlıdere yatağına yakın olması sebebi ile risk altında olan bodrum katlarının ruhsat ve iskân onayı var mıdır? Hangi kuruma aittir?

* Alışveriş merkezi felaketinin yaşandığı Derbent Deresi yatağına hangi kurum ve yetkili, imar kararı vermiştir.

Lovelett Alışveriş Merkezi için dağı delerek yer açan zihniyet daha büyük bir facia için de zemin hazırladı. Sel baskını, alışveriş merkezi kapandıktan sonra yaşandığı için bölgede kimse olmaması nedeniyle ölüm yaşanmadı. Çaycuma’daki köprü gibi benzer bir yıkımın yaşandığı Samsun’da köprünün yıkılmasıyla ilgili olarak sel gerekçe gösterildi. Esasta zaten bu durumu gözeterek yapılması gereken köprü baskın sonrasında aniden yıkıldı. Baskın sırasında köprü üzerinde araç olmaması da üçüncü faciayı önledi.

Rant projelerinin iflası

“Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm Projesi’nin Karadeniz Bölgesi’nin en büyük projesi” diye tanımlanan rant projesi sermaye hükümetinin Karadeniz’deki pilot uygulamasıydı. Arsaların satın alınma aşamasından itibaren rant dönüşümü için her türlü yol uygulamaya sokulmuştu. Evlerini satmak istemeyen emekçilerin elektrikleri kesilerek fiilen evleri kullanım dışına çıkarılmıştı. “Kira öder gibi ev sahibi olun” sloganıyla pazarlanan konutların 1. etabı biterken durmadan çıkan ek masraflar dolayısıyla emekçiler eylem yapmıştı.

Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Karadeniz’in en büyük projesi” diyerek projeye övgüler düzerken çıkan ek masrafları savunmuştu. Canik, “Projeye başlanırken vatandaşlarla her türlü vergiden muaftır diye sözleşme yapıldı ve o bölge gece kondu önleme bölgesi ilan edildi. Bu nedenle de her türlü vergiden de muaf tutuldu. Fakat Maliye Bakanlığı’nın TOKİ’den daire başına yüzde 1 KDV ve binde 7 damga vergisi alması vatandaşların tepkisine neden oldu. Vatandaşlarımız bu parayı TOKİ’ye verdikten sonra mahkemeye itirazda bulunabilir. Ancak, bu işi kullanmak ve provokatörlük etmek isteyen insanlar var” sözleriyle emekçilerin eylemini karalamaya çalışmıştı.

Oğlumu, torunlarımı Canik Belediye Başkanı öldürdü”

İki oğluyla birlikte kapıcı dairesinde ölen Kenan Yazıcı’nın annesi Ayşe Yazıcı, arsaları için kendilerine zorla imza attırılıp evlerinin zorbalıkla ellerinden alındığını anlattı.

“Benim oğlumu, torunlarımı Canik Belediye Başkanı Osman Genç öldürdü. Daha önce de sel olmuştu, yerin altında nasıl yaşasın oğlum dedim, kapıcı dairesi öyle olur, biz onlara saray verdik dedi Osman Genç… Bize Allah değil, Osman Genç etti ne ettiyse… Torunum Denizcilik lisesi öğrencisiydi. Kenan’ımı bana geri versinler.” dedi.

Samsun’da katliama dönüşen sel felaketi, konutların yapımından satışına, evlerin dağıtımından konutların fiziki koşullarına kadar her yönüyle soygun ve rant düzenine ayna tutuyor.

 

 

 

 

Suçu Karadenizli’ye attı

 

Samsun’da sel baskını sonrası TOKİ konutlarında 13 kişinin hayatını kaybetmesi sermaye hükümetinin imar politikasını da bir kez daha gündeme taşıdı.

Konu burjuva basında “halkın duyarsızlığı” olarak işlendi. Akşam gazetesinin yaptığı haberde devletin rolü kenara itilerek bilinçsiz yapılaşma ve sel kader sayıldı. “Karadenizli” vurgusuyla yapılan haberde emekçiler tek suçlu ilan edildi.

Dere yataklarından dolgu alanlarına ve de heyelan tehlikesi olan bölgelere kadar yapılaşmanın yeni felaketlere davetiye çıkardığı söylenirken bu inşaatların iznini veren, denetimini yapan sermaye devletinin organlarına dair söz söylenmiyor. “Bilinçsiz yapılaşma” haberinde istemeden devletin de suça katıldığı, “duyarsızlığa ortak olduğu” yapılan devlet binalarının da taşıdığı riskle aktarılıyor.

Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Semih Peker’in açıklamalarını kendine dayanak yapan haber Peker’in açıklamalarında taşıyan vurgulardan da kaydırılıyor. Peker, “Şu anda bölgemizde her dere yatağında onlarca ev, işyeri var. Bunlar hazır mezarlıktır ve ne yazık ki insanlar burada yaşıyor ve ölümü bekliyor. Felaketlerden ders alınmıyor ve dere yatağında inşaatlar devam ediyor” derken Karadenizli emekçilere dair bir ithafta bulunmuyor. Aksine devletin dere yataklarında inşa ettiği hastane ve okulları sıralayarak asıl tehlikeyi işaret ediyor.

Son dönemde yapılan Trabzon’daki Akçaabat Haçkalıbaba Devlet Hastanesi, Maçka’daki Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve Of’a bağlı Gürpınar Anadolu Öğretmen Lisesi’nin bu kapsamda olduğu belirtiliyor.

 

 

 

 

Selde sus payı bin lira

 

Samsun’da 13 kişinin yaşamını yitirdiği sel baskını sonrası ortaya çıkan ihmalin üzerini örtmek için emekçilere sus payı veriliyor.

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, “Bugün itibariyle konutları zarar gören ailelere biner lira olmak üzere 451 bin lira dağıtımına başlıyoruz” diyerek ‘müjde’ verdi. Dağıtılacak bin liranın yanına, emekçilere 2 ay boyunca ücretsiz elektrik verilmesi de eklendi. Aksoy, “Öngörülenin çok çok üstünde bir yağış miktarının olduğu ortaya çıktı” diyerek sel bakınını gerekçelendirmeye çalıştı.

Valinin çarpıtmaları Mert Irmağı ve çevresinde yapılan imar değişikliklerini gizleme niyeti taşıyor. “5 bin yılda bir gelebilecek” dediği felaketin son yıllarda Samsun’da arka arkaya yaşanan sel baskınlarıyla varlığı aşikar. Buna rağmen gerekli önlemler alınmayarak yaşanan ölümlere zemin hazırlandı.