11 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/19

Kızıl Bayrak'tan
“Sendikal ayrışma”nın önemi ve sınırları
Tanıkları ve belgeleriyle
‘77 1 Mayıs katliamı
Kayseri 1 Mayısı’nın gösterdikleri
Komünistler Denizler’i andı
Denizler mezarı
başında anıldı
İstanbul’da üç fidan anmaları
İşçi cinayetlerinin hesabını sormak için örgütlenmeye!
TOGO Ayakkabı’da köleliğe karşı direniş
“TOGO’ya söke söke gireceğiz!”
ART direnişi kazanımla
sonuçlandı
TİS uygulanmadı, işçiler iş bıraktı
Sağlıkçılar şiddete
karşı eylem
KESK: 1 Mayıs’ın mesajı ortak mücadele!
Bosch’ta taraflar ve tutumlar
MİB Merkezi Yürütme Kurulu Mayıs ayı toplantısı
Avrupa işsizlikte rekor kırıyor
Emekçiler grevde, direnişte!
Kamusal alanın tasfiyesinden ironiler
Bielefeld’de 6 Mayıs anması
“Denizler’in yolunda düzene başkaldırıyoruz!”
İzmir Öğrenci Kurultayı bileşenlerinden kurultaya dair
Bologna Süreci üzerine...
Sincan’da çocuklara
işkence tutanakta!
10 ilde baskın, gözaltı, polis terörü
Ser verip sır vermeyen bir yiğit:
İbrahim Kaypakkaya...
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Avrupa işsizlikte rekor kırıyor

Burjuvazi, kendi sisteminin krizini kitlesel işten atmalarla işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yıkıyor. Düne kadar “refahın” ve “özgürlüklerin” kalesi olarak lanse edilen AB işsizliğin, yoksulluk ve giderek açlığın kitleselleşerek yaygın hal aldığı bir kıta olma yolunda hızla ilerliyor.

Zenginlik ve sefaletin içiçe geçtiği kapitalist toplum manzaraları bu kıtanın tipik görünümünü oluşturuyor. İş bulma merkezlerinin önünde kuyruklar oluşuyor. Bu durumu vurguna çevirmek için burjuvazi ücretleri düşürüp, çalışma koşullarını ağırlaştırıyor. Bu azgın saldırı politikalarını devletin silahlı güçlerini kullanarak, zorla hayata geçiriyor. Ekonomik terörü burjuvazinin devlet terörü tamamlıyor.

Avrupa Birliği’nin istatistik kurumu Eurostat’ın yeni açıkladığı verilere göre, Mart ayında işsiz sayısı Şubat’a göre 169 bin artarak 17 milyon 370 bine yükseldi. İşsizlik oranındaki artış böylece üst üste 11’inci ayda da sürmüş oldu. Euro Bölgesi’ndeki 17 ülkenin işsizlik ortalaması böylece, yeni bir rekora daha imza atarak yüzde 10.9’a ulaştı. Euro Bölgesi’nin 13 yıllık tarihindeki en yüksek işsizlik oranı olarak tarihe geçti.

Eurostat’ın verilerine göre, Euro Bölgesi’ndeki kimi ülkelerde her dört, gençler arasında ise her iki kişiden biri işsizler ve açlar ordusuna yazılmış oluyor. Kapitalist sistemin yeniden yapılandırılması için, borçlandırılarak iflasa sürüklenen burjuva devletlerin ülkelerindeki işsizlik oranı başı çekmektedir. Buna göre, yüzde 24,1’lik oranla ilk sırayı İspanya alıyor. İspanya’yı yüzde 21.7 ile Yunanistan ve yüzde 15.3 ile Portekiz izliyor. İşsizlik oranının yedi aydır sürekli yükseldiği İtalya’daki işsizlik oranı ise yüzde 9,8’e ulaştı.

Avrupa bölgesinin öne çıkan emperyalist gücü Almanya, Euro Bölgesi’nin işsizlik oranlarına dair istatistiklerinde pozitif ilerleme kaydeden tek ülke. Bu ülkede işsizlik oranı Mart ayında yüzde 5.6 olarak kaydedildi. Bölgenin içerisinde bulunduğu kriz durumunu, kendi emperyalist yayılmacı politikaları için bir fırsata dönüştürmek isteyen Alman tekelleri, izledikleri yayılmacı ve saldırgan politikalarının şiddetini artırıyorlar. Bölge ülkelerinin iç politika sorunlarında daha aktif olarak taraf olan Alman emperyalizmi, Avrupa’nın jandarmalığına soyunuyor. Avrupa adım adım yeni bir emperyalist it dalaşının, paylaşım savaşının ve emperyalist güç dengelerinin denendiği merkez olmaya başlıyor.

Diğer yandan işsizlik ve yoksulluğun kitleselleştiği, açlığın filizlendiği ülkeler başta olmak üzere, kapitalist sisteme karşı tepkiler de büyüyor. 1 Mayıs’ta kıtada ortaya çıkan tablo, emek cephesinden sermaye cephesine karşı açılan kavga bayrağının kanıtı olmuştur. Emekçilerin yükselen mücadelesi burjuva asalaklar arasında, kapitalist sistemin krizine karşı uyguladıkları saldırı politikasının burjuva dildeki adı olan “katı tasarruf” politikalarıyla ilgili tartışmaları alevlendirerek, burjuva cepheyi bölüp, parçalıyor.


 

 

Metalde grev oylamasına doğru...

Almanya’da metal sektöründe çalışan yüzbinlerce işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması üzerine 28 Nisan-8 Mayıs arasında 350 bine yakın işçi uyarı grevine çıktı.

Mercedes, Ford, Bosch gibi tekellerin de aralarında bulunduğu 1300 fabrikada çalışan yüzbinlerce işçi adına yürütülen TİS görüşmelerinde 28 Mayıs’a kadar sonuç alınmazsa süresiz grev için oylama yapılacak.

Şimdiye kadar yapılan görüşmelerde sendikanın taleplerine yanıt vermek yerine 14 aylık bir süre için yüzde 3 ücret zammı öneren patron örgütü Gesamtmetall’i eleştiren IG Metall, ücret talebinin yanı sıra kiralık işçiler ve meslek eğitimini bitirenlerle ilgili taleplerinin kabul edilmesini istiyor.

IG Metall Genel Başkanı Berthold Huber, “Ama görüşmelerin belirli bir süre zarfında sonuçlanması için de karşı tarafın adım atması gerektiği de ortada. Şimdiye kadar böyle bir adım görmedik. Bunun yerine provokasyon olarak değerlendirdiğimiz 14 ay için yüzde 3 ücret zammı masaya getirildi” dedi.

Sendikanın önümüzdeki haftalarda iki görüşme turu için tarih belirlediğini hatırlatan Huber, “Bizim için 28 Mayıs son gündür. Eğer bugüne kadar somut bir adım atıldığını göremezsek o zaman derhal süresiz grev için oylamayı başlatacağız” dedi.

 

 

 

 

Nürnberg’de işçi eğitim seminerleri

Almanya Nürnberg’de kapitalizmin saldırıları karşısında sınıf kimliğiyle yükseltilecek bir mücadele özel bir yer tutuyor. Bunun için sınıf bilincini yükseltmek amacıyla eğitim seminerleri düzenleniyor. Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır ile birlikte sınıf bilinçli bir grup işçi tarafından organize edilen eğitim çalışmaları 4 ve 6 Mayıs’taki seminerlerle tamamlandı.

4 Mayıs’ta iş yerinde 3 saatlik Türkçe ardından üç saatlik, Almanca çeviri ile yapılan eğitim çalışması çok olumlu geçti.

Seminer kapsamında işlenen başlıklar arasında toplu iş sözleşmeleri, post-fordist sistem, esnek çalışma ve Toyotaizm, yeni dönem üretim tarzı, ekonomik kriz tartışmaları ayrıntılı olarak işlendi. Somut olarak Alman kapitalist devletinin içinde bulunduğu kriz ele alındı. Seminer özellikle Alman işçilerin ilgisini çok çekti.

6 Mayıs günü ise, IG Metall sendika binasında (DGB Haus) genel kitleye dönük toplantı gerçekleştirildi.

Bir işçi kısaca tartışma başlıklarını açıkladı. Ardından, 6 Mayıs 1972 yılında idam edilen THKO önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile ilgili kısa bir anma yapıldı. Konuşmacı kısaca, bu seçkin devrimcilerden söz etti. Denizler’i anmanın ve unutturmamanın önemli olduğunu dile getirdi. Sözlerini, onları anmanın mücadeleyi daha ileri boyuta taşımaktan geçtiğini vurgulayarak bitirdi. 3 Mayıs’ta 6.500 işçinin katılımıyla gerçekleşen uyarı grevinin anlamına ilişkin vurgularla birlikte sözü Volkan Yaraşır’a bıraktı.

Volkan Yaraşır konuşmasında, ilk elden kapitalist sistemin içinde bulunduğu krizin gelinen aşamadaki seyrine değindi. Krizin yapısal bir kriz olduğunu, 1973-74 yıllından itibaren ötelenen krizin nihayet 2008 yılında bir finans krizi şeklinde patlak verdiğini anlattı. Krizin Yunanistan, Fransa vb. ülkelerde olduğu gibi devrimi mayaladığını, tam da bu nedenle devrimci partinin yakıcı bir ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Yanı sıra, son dönemlerde ırkçı-faşist partilerin oylarını artırdığına dikkati çekti.

Yaraşır konuşmasında Türkiye ekonomisine de yer verdi. Türkiye ekonomisinin, hükümet çevrelerinin iddialarının aksine, kritik bir dönemde olduğunu açıkladı. Türkiye’nin ötekilenen krizinin daha da ağır bir şekilde kendini göstereceğini belirtti. Yoksulluk sınırında yaşayan 13 milyon kişinin olduğunu ifade etti. Konuşmada, post-fordizm çerçevesinde esnek üretim ve Toyotaizm üretim sistemine değinildi, buna karşı görevlerin üzerinde duruldu.

Son olarak, el ele tutuşularak birlik, mücadele ve zafer sloganı atıldı, coşkulu biçimde üç kez bu sloganın haykırılmasının ardından toplantı sonlandırıldı.

Gerçekleştirilen seminerlerin işçiler üzerinde olumlu etkiler yarattığı gözlemlendi.

Kızıl Bayrak / Almanya