4 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/18

 Kızıl Bayrak'tan
Coşkulu, yaygın ve kitlesel
1 Mayıs
BDP heyetinin ABD gezisi
Yüzbinlerce işçi ve emekçi Taksim Meydanı’nı doldurdu
İzmir’de coşkulu ve kitlesel
1 Mayıs
Ankara’da kitlesel ve coşkulu
1 Mayıs!
Bursa’da iki 1 Mayıs
Türkiye’nin dört bir yanında
1 Mayıs kutlamaları
Kürdistan’da kitlesel 1 Mayıs
1 Mayıs’ta iş cinayetleri
TOGO’da direniş başladı!
Devrimci mirası yaşatmak,
daha ileriye taşımakla
mümkündür!
1 Mayıs dünya genelinde coşkuyla kutlandı
Almanya’da 1 Mayıs

Avrupa’da 1 Mayıs
Özelleştirmenin önündeki hukuki engeller kaldırıldı

“Karar; cezasızlıktır, karar beraattir,
karar yargısız infazı aklamaktır!”
Karadağ cinayeti davasında 7. duruşma
Fethiye davası üzerine
İzmir Öğrenci Kurultayı
üzerine
“Dilimin sınırları,
dünyamın sınırlarıdır!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Karar; cezasızlıktır, karar beraattir, karar yargısız infazı aklamaktır!”

Devrimci işçi Alaattin Karadağ’ın 19 Kasım 2009 tarihinde Esenyurt’ta sokak ortasında polis tarafından katledilmesinin ardından Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 7. duruşması 27 Nisan Cuma günü görüldü.

Davayı takip eden müdahil avukatlar olarak, bu yargısız infaz davasının dönüm noktası olması açısından önemli bir duruşma olduğu kanısındayız. Soruşturmanın daha ilk gününde yazdığımız ve hassasiyetle toplanmasını istediğimiz delillerin bir bir kaybedildiği, yok edildiği, soruşturma ve kovuşturma makamlarının talimatı olmaksızın deliller üzerinde oynandığı ve soruşturmayı yürüten kolluğun suç işlediği apaçık ortada olmasına rağmen mahkemenin sanığı, delilleri karartan kolluğu ve yargısız infazı akladığına şahit olduk.

Bilindiği üzere davanın 6. duruşmasında, Alaattin Karadağ’a ait üst giysilerin soruşturmayı yürüten savcılığın ya da yargılamayı yapan mahkemenin karar ve talimatı olmaksızın Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı tarafından incelemeye ve atış mesafesi tayinine tabi tutulduğunu ancak bu raporun soruşturma dosyasına intikal ettirilmediği, kolluk arşiv kayıtlarında özenle saklandığı ortaya çıkarılmıştı. Yine bu raporda her nedense gömlekte atış meafesi tayini yapılmadığı da ortaya çıkmıştı. Müdahil avukatlar olarak talebimiz üzerine üst giysiler iki yıl sonra bulunmuş ve atış mesafesi tayin edilmek üzere giysilerin Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verilmişti. Adli Tıp Kurumu 23 Mart 2012 tarihinde “giysiler üzerinde daha önce atış mesafesi tayini yapılmak üzere kimyasal incelemeler yapıldığını ve kurşun deliklerinin isabet ettiği kumaş parçalarının üst giysilerden ayrılarak kesildiğini” ifade ederek tekrar atış mesafesi tayininin yapılmasının sakıncalı ve hatalı sonuçlar doğuracağını belirterek atış mesafesi tayini yapamamıştır. Böylece davanın en önemli delili bizatihi kolluk tarafından karartılmıştır. Duruşmada üst giysiler hakkında atış mesafesi tayininin tespiti emrini verenler, işlemi yapanlar hakkında resen suç duyurusunda bulunulması talep edildi ne var ki mahkeme bu talebimizi de reddetti. Yine henüz hiçbir incelemeden geçmediği ortaya çıkan gömleğin Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek atış mesafesi tayininin belirlenmesi talep edilmesine rağmen, bu talep de mahkeme tarafından reddedilmiş oldu.

Alaattin Karadağ’ın ölümünden dört gün sonra, 23 Kasım 2009 tarihinde soruşturma dosyasına MOBESE kayıtlarının ve çevre işyerlerinin kamera kayıtlarının toplanmasını talep etmiştik. Bu talep doğrultusunda savcılık tarafından kamera kayıtları ivedilikle istenmişti. Cevabi yazıda kamera kayıtlarının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne teslim edildiği ve inceleme yapıldığı ifade edilmişti. Ne var ki ısrarlı taleplerimize Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, kamera kayıtlarını on gün sakladığını ve daha sonra sildiğini ayrıca öldürmenin tamamen meşru olduğunu beyan eden fezleke biçiminde garip bir dille yazılmış hukuka aykırı cevabi bir yazı gönderdi. MOBESE ve komşu işyerlerine ait kamera kayıtlarını savcılığın talimatına rağmen silen ve delilleri karartan, infazın açığa çıkmasını engellemek amacıyla her türlü hukuksuz yola başvuran kolluk hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etmemize rağmen bu talebimiz de mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Her duruşmada ısrarla talep ettiğimiz ve olayın açığa çıkmasında çok önemli bir delil olan keşif talebimiz her duruşma ertelenirken bu duruşmada da gerekli olmadığından reddedildi. Hatırlayacağınız üzere daha önceki mahkeme başkanı keşfin yapılmasına karar vermiş ne var ki bu kararın ardından Kocaeli İnfaz Hakimliği’ne tayini çıkarılarak adeta sürülmüştü.

Duruşmada sanığın tutuklanmasının elzem olduğu, keza CMK 100 madde gereğince delillerin karartılması şüphesi halinde sanığın tutuklanacağına ilişkin hükmün var olduğu ancak delillerin sanık ve sanık polisin arkadaşları tarafından karartıldığının şüpheye dahi yer vermeyecek kadar kesinlik kazandığını bu nedenle sanık polisin tutuklanması gerektiği ifade edildi. Ne var ki mahkeme heyeti bu talebi de reddetti.

Alaattin Karadağı’ın katledilmesi sırasında sanık polis tarafında el konulan minibüsün yaralanan şöförü İsmal Durmuş neredeyse üç yıldır bedeninde bulunan kurşunla yaşamak zorunda. Bu kurşunun çıkarılmasında sakınca olmadığını bildiren Adli Tıp Kurumu raporuna rağmen müdahil İsmail Durmuş, muayene olduğu doktorların kurşunun çıkarılmasında risk olduğunu ve bu nedenle rızasının olmadığını ancak üniversite hastanesinden yeniden rapor alınabileceğini belirtti. Bunun üzerine mahkeme yeniden rapor alınmak üzere İ.Ü. Çapa Tıp Fakültesi’ne sevk edilmesine karar verdi.

Bugün gelinen nokta şudur; Mahkeme olayın açığa çıkmasını engellemek için delillerin toplanmasına engel olmuş, delilleri karartan kolluk kuvvetleri hakkında resen işlem yapması gerekirken yapmamış, kurgusal tanıkların, sanık polis lehine ifade verebilmeleri için elinden geldiğince ifadeyi değiştirmiş, yapılmasına karar verilen keşif tarihini sürekli erteleyerek nihayetinde keşif yapmaktan vazgeçmiştir. Mahkemenin yargılama yapmaktaki amacı; yargısız infazı aklamak, sanık polisi korumak, kollamak ve beraat ettirmektir.

Tüm taleplerimizi eksiksiz reddeden, atış mesafesi tayini yapılmayan gömlekte dahi atış mesafesi tayinine gerek duymayan ve yargılama aşamasında hiçbir delili toplamayarak mahkeme savcısından mütaala almaya karar veren heyetin kararı belli olmuştur. Karar; cezasızlıktır, karar beraattir, karar yargısız infazı aklamaktır.

Niyet açıktır; kolluğun işlediği suçlar mahkeme tarafından aklanmakta ve kolluk ödüllendirilmektedir. Sanık polis, Alaatin Karadağ’ı sokak ortasında infaz ederken yaralandığında çalışmadığı her gün için gün başına en yüksek devlet maaşının 100 katı kadar ikramiye almış, yargılandığı davada kendisini savunan avukata Emniyet Müdürlüğü tarafından yüzlerce milyar ödenmiş ve sanık polis terfi ettirilmiştir. Yargısız infaz gerçekleştirdiği için son ödül beraat kararı olacak ve böylece sanık polis aklanacaktır.

Biz Alaattin Karadağ’ın ve ailesinin avukatları olarak tüm bu hukuksuzluklara, tüm bu yaşanan hukuk trajedisine rağmen yargısız infazlarla mücadele edeceğiz. Katilleri kamuoyu nezdinde mahkum ettirecek ve katillerin gerçekten yargılanacağı günler gelene dek onların yakasını bırakmayacağız.

Av. Zeycan Balcı Şimşek

ÇHD MYK Üyesi