13 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/02

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfının gündeminde örgütlenme, dayanışma ve birleşik mücadele olmalıdır!
Anayasa tartışmaları yeniden ısıtılıyor!
Esenyurt’taki Roboski protestosuna tutuklama terörü!
Karadağ cinayeti davası: Polis vuruyor, mahkeme koruyor!
Faşist baskı ve terör
sökmeyecek!/ BDSP
"Aktif taşeronluk sürecek” mesaji
Cuntanın iddianamesinden saçılanlar..
Kölelik saldırıları kapıda!
Sendika yöneticileri taşeron sistemini değerlendirdi..
İşçi düşmanı CHP’ye işçi protestosu..
Karayolları işçileri özelleştirme kıskacında
Gerede’de deri işçileri ayakta!
ELTA’da kararlılık kazandı!
TTB MK üyesi Dr. Osman Öztürk ile sağlıkta dönüşüm üzerine konuştuk…
Emperyalistlerle suç ortaklığı rejimin açmazlarını derinleştiriyor!
Kapitalizm para ve dolandırıcılık demektir!.
Tutuklu öğrencilerle
dayanışma eylemi
Hacettepe’de rektörle görüşme...
Yerel işçi bültenleri:
Sömürü ve köleliğe paydos!
Karl Liebknecht - Rosa Luxemburg
Neonazi cinayetlerine dur de!
1905 Devrimi ve
Sovyetler... - V.Yaraşır
Alaattin yoldaşın anısına
Boyun eğmemenin adı: “Molly Maguires”
“Yaman çelişki”...
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Boyun eğmemenin adı: “Molly Maguires”

Yerin yedi kat altından doğan güneş!

The Molly Maguires, 1970 ABD yapımı bir filmdir. Arthur H. Lewis’in romanından uyarlanan filmde yönetmenlikte Martin Ritt, başrollerde ise Sean Connery ile Richard Harris oynamıştır.

19. yy sonlarında ABD’nin Pennsylvania eyaletindeki maden ocaklarında geçen filmde işçiler arasında patronlara karşı örgütlenen Molly Maguires adlı İrlanda asıllı örgüte sızmaya çalışan Pinkerton* ajanının macerası konu edilir. Yaşanmış bir tarihi kesiti anlatan filmde insan gibi yaşayabilmek ve insani koşullarda çalışmak isteyen maden işçilerinin kurduğu Molly Maguires örgütünün işçi lideri Jack Kehoe’nin hayatı öne çıkartılır.

Ölüm kokan madenlerde kölelik koşulları

1870’lerde demiryolları ve kömür madenleri büyük finans kuruluşlarınındı. Maden şirketleri yurtdışından getirdikleri işçileri ABD’de karın tokluğuna çalıştırıyorlardı. İşçiler balık istifiyle demiryolu ve gemilerle yüklenip getiriliyordu. Sıklıkla yaşanan iş kazalarında yüzlerce işçi ölüyordu. Schuylkill County, Pennsylvnia’daki kömür madenlerinde 22 bin kömür işçisi çalışmaktaydı. Bu işçilerden 5500’ü ise yaşları 7 ile 16 arasında değişmekteydi. İşçiler günde 1 ila 3 dolar arası ücretler alıyorlardı. Ücretlerin çok az, çalışma koşullarının çok kötü olduğu madenlerde her yıl çok sayıda işçinin öldüğü kazalar yaşanıyordu. Bunlardan birinde 6 Eylül 1869’da Luzerne’deki bir madende çıkan yangında 110 madenci yanarak ölmüştü. İkinci çıkış kapısı açmak patronlar için masraflı olduğundan yangın bir katliama dönmüştür. 7 yılda sadece Schuykill County’de 565 madenci ölmüş, 1655 işçi de ciddi şekilde yaralanmıştır.

İşçiler kölelik ve ölüme boyun eğmiyorlar!

Tarihçilere göre Molly Maguires örgütünün kökeni İrlanda’ya dayanıyor. İrlandalı köylülerin toprak ağalarına karşı mücadelelerinde sembolleşmiş örgüt, Amerika’ya gelen İrlandalı işçilerin beraberlerinde getirdikleri bir gelenek olarak yorumlanıyor. Sendikaların tarih sahnesinde yeni oldukları bu dönemde maden işçileri “İrlanda Geleneği Örgütü” adıyla örgütlenip ekonomik mücadele yürütüyorlar. Bunun yanında örgütün bünyesinde illegal bir çekirdek örgüt bulunuyor. “Molly Maguires” adlı bu örgüt maden içerisinde vücut diliyle haberleşiyor, kasabaya yeni gelen işçileri tanımak için üye işçileri görevlendiriyor ve onları çeşitli testlerden geçiriyorlar (filmde olduğu gibi bazen sudan sebeplerden kavga çıkarıyorlar), maden patronlarının işçi kılığındaki paralı ajanlarını tespit edip emin olduktan sonra madende “iş kazası” süsü verip ajanları cezalandırıyorlar.

Filmin ilk sahnesinde olduğu gibi haklarını alabilmek ve patronların sömürüsünü sınırlandırmak için sabotaj eylemleriyle maden ocağını dinamitle havaya uçuruyor ya da büyük kömür sevkiyatının yapılacağı günlerde yük trenlerini raydan çıkartıyorlar. Bu komplovari eylem tarzı ve sabotajlar ilk bakışta İngiltere’de kapitalizmin gelişmeye başlamasıyla ortaya çıkan makine kırıcılar olarak tanınan Ludistleri akla getiriyor. Bu yöntem eleştirilebilir fakat burada bahsi geçen dönemin 19. yy olduğu unutulmamalıdır. Bu dönemde işçi sınıfının tarih sahnesinde çok genç olduğu, bağımsız sınıf örgütlerinin ve sınıf sendikalarının çok yeni olduğu hesaba katılmalıdır. Engels’in Marksizm öncesi ütopyacı sosyalizm için yaptığı “eksik kapitalist üretim koşullarının eksik teorilerle karşılanması” tespiti uygar kapitalizmin ilk dönemleri için de geçerlidir. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta maden işçilerinin bütün olumsuz koşullara rağmen örgütlü yapıları ve militan duruşları olmalıdır. Türkiye işçi sınıfının bugün buna ihtiyacı vardır.

Başlangıçta günah, yolun sonunda merhamet,
arada boyun eğmişsin...

Filmde çok anlamlı diyaloglar bulunmakta. Bunlardan biri işçi önderi Kehoe ile Peder arasında geçiyor. 42 yıl madenlerde çalışmış bir maden işçisi olan yaşlı Dan ölüm döşeğinde uzanmakta ve peder başında dua ederken eve Kehoe geliyor. Pederi selamlayıp yanlarına oturuyor. Peder duayı yarıda bırakıp Kehoe’ya dönerek yaşanan eylemlerden en çok onu suçladığını ve kiliseye dönmesi gerektiğini söylüyor. Kehoe, “senin yolunu denedim bir faydasını görmedim” diyor. Buna karşılık peder mistik bir ses tonuyla “yolun sonunda merhamet var” diyor. Kehoe de “başlangıçta günah, yolun sonunda merhamet, arada boyun eğmişsin, bunu kabul edemem peder...” cevabını veriyor. Boyun eğmeyi günahla eşdeğer tutan işçi önderi onurlu yaşamanın erdemini birkaç cümleyle veciz bir şekilde ifade ediyor.

Filmin bir başka sahnesinde işçiler toplantı halindeler ve Kehoe farklı bir maden ocağından işçilerin kendilerinden bir talepleri olduğunu belirtiyor. Yeni gelen müdürün ilk andan otorite kurma amacıyla keyfi işten çıkartmalar ve sebepsiz ücret kesintileri yaptığını söylüyor. Buna karşılık diğer madenin işçileri olası bir durumda tanınmıyacakları için cezalandırmayı Kehoe ve arkadaşlarından talep ediyorlar. O sıralar örgüt içinde yükselişini sürdüren polis ajanı James McKenna müdahale ederek örgüte alınırken ettiği İrlandalı yeminini hatırlatıyor. Kehoe ona dönerek bu “İrlandalı işi değil” diyor. Onlar olsa aynını yapardı. Diğer bir işçi, “onlar da bizim gibi maden işçisi bu ortak davamız” diyerek eylemin ayrıntılarını konuşmaya başlıyorlar. Riskin yüksek olduğu böyle bir eylemde işçiler yoldaşca bir dayanışma ruhuyla karar verip ertesi gün eyleme girişiyorlar. Çıkan silahlı çatışmada bir işçi yaralanıyor.

Filmin sonunda Molly Maguires üyeleri hakkında Pinkerton ajanının iddaları ve maden patronlarının yargıya doğrudan müdahaleleriyle idam kararı veriliyor ve infazın yapılacağı güne kadar cezaevine konuluyorlar. Tıpkı filmde olduğu gibi Molly Maguires üyesi işçiler göstermelik bir yargılamayla infaz edildiler. 10 işçinin idam edildiği yargılama süreciyle ilgili olarak, Carbon County hakimlerinden John Lavelle daha sonra yaptığı açıklamalarda yargı sürecinin devlet egemenliğinin özel şirketlere teslim edildiği bir süreç olduğunu, soruşturmayı özel bir sirketin gerçekleştirdiğini, sanık oldukları iddaa edilen kişileri özel güvenlik şirketinin tutukladığını ve maden şirket yöneticilerinin savcı olduklarını, devletin ise sadece idam sehpasını sağladığını belirtmiştir.

Maden işçilerinin şerefli mücadelesi ve yarattıkları gelenek Molly Maguires’i bir efsane haline getirdi. Amerikan beysbol ligi takımlarından Cleveland’ın adı 1912-1914 yılları arasında Cleveland Molly Maguires olmuştur. Sherlock Holmes’un The Valley Fear adlı macerası Molly Maguires’i işlemiştir. Yanısıra İrlandalı folk grubu The Dubliners Molly Maguires adlı şarkılarını örgüte ithaf etmiştir.

Sana liman gösterdiler uzakta...

Geçtiğimiz günlerde 2011 yılını geride bıraktık. Bilanço, işçi sınıfına reva görülen sefalet, kölelik ve ölüm... 2011 yılı Ocak-Aralık döneminde 87 maden işçisi iş kazalarında öldü. Yaklaşık 300 işçi yaralandı. Bu rakamlarla birlikte son 5 yılda toplam 400 maden işçisi öldü. Maden işçileri halen ortaçağ koşullarında çalışıyor ve sefalet içinde yaşıyorlar. Pensilvanyalı maden işçileri 19.yy’da işçi sınıfının yürüyeceği yolu gösterdi.

Fransız şair Beranger’in şiirinde dediği gibi:


Yolun düşerse kıyıya birgün

Ve maviliklerini enginin

Seyre dalarsan

Dalgalara göğüs germiş olanları hatırla

Selamla, yüreğin sevgi dolu

Çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar eşit olmayan savaşta

Ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden

Sana liman gösterdiler uzakta

İşçi sınıfı o limana devrimci partisi ve kararlı-militan mücadelesiyle ulaşacak. Filmi yoldaşlarımıza ve okurlarımıza öneriyor ve iyi seyirler diliyoruz.

A. Koral

*Pinkerton: Pinkerton Ulusal Dedektif Ajansı kısaca pinkerton. 1850 yılında Allan Pinkerton tarafından kurulan özel bir ABD güvenlik ve dedektiflik şirketi. Patronlar 19. yy işçi hareketine karşı pinkerton’u etkin bir şekilde kullanmıştır. Pinkerton için modern ABD istihbarat servislerinin embriyon hali denebilir.