Kürt halkıyla omuz omuza!
Katliamcı devletten hesap sormaya!
Tarihi Kürt halkına dönük sayısız vahşet ve katliamla dolu olan Türk sermaye devleti, bu kanlı siciline bir halka daha ekledi. Türk ordusuna bağlı savaş uçakları Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski Köyü'nde, sınıra yakın bölgede radarlar tarafından tespit edilen köylülerin üzerine bombalar yağdırarak ölüm kustu. Bombardıman sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 35 köylü vahşice katledildi.
Bu kanlı katliam, Kürt hareketine ve Kürt halkına dönük 'topyekün savaş ve imha' politikalarını yoğunlaştırma yeminlerinin edildiği yılın son MGK toplantısını takiben gerçekleşti. Düzen güçlerinin olayın ardından yaptıkları pişkinlik dolu açıklamalar da, katliamın düzenin Kürt halkını hedef alan saldırganlık politikasının bir parçası olduğunu açıkça gözler önüne sermeye yetti. Öyle ki, “köylüleri terörist sanma” demagojisine yaslanan Genelkurmay Başkanlığı, gerçekleştirdiği vahşi katliamın arkasında durabildi. Sermaye hükümeti AKP adına yapılan açıklamada ise, “Bir operasyon kazası olmuştur” türünden ifadelerle bu kanlı katliamın üzeri örtülmeye çalışıldı.
Katliamcı devlet, bu büyük vahşete tepki göstermek için alanlara çıkan Kürt halkına ve ilerici, devrimci güçlere azgınca saldırmaktan da geri durmadı.
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Emperyalistlerin gerici çıkarları doğrultusunda Ortadoğu'da kirli savaşların kapısının iyiden iyide aralandığı bu süreçte, Türk devleti de AKP hükümeti eliyle uğursuz bir rol üstlenmekte ısrarcı görünüyor. Dışarıda emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına aktif taşeronluk rolünün üstlenildiği bir dönemde, Kürt halkı payına düşen de dizginsiz baskı ve terör oluyor.
ABD başta olmak üzere emperyalist hamilerinin desteğini arkasına alan Türk devleti, Kürt hareketinin tasfiyesini amaçlayan politikalardan ve buna temel oluşturan resmi imha-inkar çizgisinden vazgeçmeyeceğini attığı her adımla gösteriyor. Özgürlük talepleriyle alanlara çıkan Kürt emekçileri azgın devlet terörünün hedefi olurken, “KCK operasyonları” adı altında ara verilmeksizin sürdürülen 'siyasi soykırım' hamlelerini, bu süreçle paralel olarak yürütülen sınır içi ve ötesi askeri operasyonlar tamamlıyor.
Açık ki, Uludere'de gerçekleşen katliam da bu tablonun parçalarından birini oluşturuyor.
Kardeşler!
Bir diğer gerçek de şu ki, sermaye devletinin bu dizginsiz saldırganlığının gerisinde büyük bir korku yatıyor. Kürt sorununu çözme yeteneğinden yoksun olan sermaye devleti, baskı, terör ve zorbalığa sarılmaktan başka bir yol bulamıyor. Devletin sonu gelmez saldırganlığı ise, Kürt halkına geri attırmak şöyle dursun, her defasında onun düzen karşıtı öfkesinin daha fazla bilenmesine neden oluyor. Kürt halkı, ödenen nice bedele rağmen mücadelesine büyük bir inanç ve kararlılıkla devam ediyor.
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) olarak, 'içerde ve dışarıda savaş ve saldırganlık' pozisyonu alan sermaye devletinin dizginsiz saldırıları karşısında Kürt halkıyla çok yönlü bir dayanışma içerisinde bulunmanın yakıcı bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
Tam da bu bilinçle, tüm işçi ve emekçileri, devrimci ve ilerici güçleri, Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesine omuz vermeye, faşist baskı ve teröre karşı Kürt halkının yanında saf tutmaya ve katliamcı devletten hesap sormak için birleşik mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Katil devlet hesap verecek!
Kürt halkıyla dayanışmaya!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)
29.12.11
|